Single Blog Title

This is a single blog caption

Yapay Zekâ Tarafından Üretilen İçeriklerde Ceza Sorumluluğu

1. Giriş: Dijital Devrimin Ceza Hukukuna Yansıması

Yapay zekâ (YZ) teknolojilerinin gelişimi, hukuk düzenlerinin öngörmediği bir hızla ilerlemektedir. Artık metin, görüntü, ses, video ve hatta tam teşekküllü haber veya bilimsel makale üretimi tamamen algoritmalar tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Bu durum Türk ceza hukukunun geleneksel fail, fiil, kast ve netice kavramlarını ciddi biçimde zorlamaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda fail, fiili icra eden veya fiilin icrasını hâkimiyeti altında gerçekleştiren gerçek kişi olarak tanımlanır. Ancak yapay zekâ sistemleri kendi başlarına bir “irade” veya “kusur” sahibi değildir. Bu nedenle YZ’nin bizzat ceza sorumluluğu bulunmaz. Buna rağmen, bir yapay zekâ sisteminin ürettiği içerik suç teşkil ediyorsa, sorumluluk, bu sistemi kullanan, yöneten, işleten veya tasarlayan insanlarda aranacaktır.

Ceza hukuku, esasen kusura dayalı bir sorumluluk sistemidir. Yapay zekânın cezai anlamda fail kabul edilememesi, fiilin arkasındaki insan iradesinin tespitini zorunlu kılar. Bu bağlamda uygulamada “fail kimdir” sorusu en karmaşık noktayı teşkil etmektedir. Çünkü yapay zekânın içerik üretiminde insan müdahalesi bazen açık, bazen dolaylı, bazen de tamamen görünmez olabilir. Failin kimliğinin belirlenemediği durumlarda ise ceza sorumluluğu ilkesel olarak doğmaz; zira “şahsî sorumluluk” ilkesi gereğince kimse başkasının fiilinden sorumlu tutulamaz (TCK m. 20/1).


2. Yapay Zekâ Ürünü İçeriklerin Hukukî Niteliği

Yapay zekânın ürettiği içeriklerin hukuken nasıl nitelendirileceği, ceza sorumluluğunun belirlenmesinde temel bir öneme sahiptir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m. 1/B’ye göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan fikrî ve sanatsal ürünlerdir. Ancak yapay zekâ bir kişi değildir ve “hususiyet” kavramı, bir insanın yaratıcı kişiliğini ifade eder. Bu nedenle tam otomatik şekilde üretilmiş bir yapay zekâ metni veya görseli, klasik anlamda bir “eser” olarak kabul edilemez. Fakat bu içerikler, 5651 sayılı Kanun bakımından “içerik” niteliği taşır. Dolayısıyla yapay zekâ tarafından internete yüklenen veya kullanıcıya sunulan her türlü metin, video veya görsel “internet içeriği” olarak değerlendirilir ve bu durumda “içerik sağlayıcı” sıfatı onu yöneten veya kullanan kişiye yüklenir.

5651 sayılı Kanun’un 2. maddesinde “içerik sağlayıcı”, internette kullanıma sunduğu her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren veya sağlayan kişi olarak tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca bir yapay zekâ sistemi tarafından oluşturulan içerikten dolayı doğrudan YZ’nin değil, onu işleten kişi veya kurumun sorumlu tutulması gerekir. Örneğin, ChatGPT veya benzeri bir sistemin ürettiği metni kendi web sitesinde yayımlayan kişi, artık o içeriğin hukuken “sağlayıcısı” konumundadır. Dolayısıyla ceza sorumluluğu zincirinin başında her zaman bir insan aktör bulunur.


3. Ceza Hukukunun Temel İlkeleri Açısından Yapay Zekâ

Türk Ceza Kanunu’nun sistematiği bakımından yapay zekâ kaynaklı suçlarda öncelikle kusur ilkesi, şahsî sorumluluk, kanunîlik ve kusurluluk halleri incelenmelidir. Kusur ilkesi (TCK m. 21–22) gereği, failin cezalandırılabilmesi için fiili en azından taksirle işlemiş olması gerekir. Yapay zekâ irade sahibi olmadığı için kast veya taksir kavramlarını taşıyamaz; fakat onu programlayan veya kullanan kişinin bu kapsamda kusurlu olup olmadığı her somut olayda ayrı değerlendirilir. Kast, failin bilerek ve isteyerek suç işlemesidir. Örneğin, bir kullanıcı yapay zekâya “Falanca kişi hakkında iftira içeren bir haber üret” şeklinde talimat veriyorsa, bu durumda kast unsuru açıktır. Buna karşın, yapay zekânın yanlış öğrenmesi sonucu ortaya çıkan hatalı bir içerik söz konusuysa, taksir veya ihmali sorumluluk hükümleri gündeme gelir.

TCK m. 37–39 arasındaki iştirak hükümleri de bu alanda önemlidir. Eğer birden fazla kişi, yapay zekâ sisteminin suç teşkil eden bir içeriği üretmesine katkı sağlamışsa, doğrudan fail, azmettiren veya yardım eden olarak cezai sorumluluk paylaşılır. Bu noktada, yapay zekâ platformunu işleten şirketler için tüzel kişi güvenlik tedbirleri (TCK m. 60) uygulanabilir. Çünkü tüzel kişiler cezai anlamda fail sayılmasalar da müsadere veya faaliyet izninin iptali gibi yaptırımlara tabi tutulabilirler.


4. Yapay Zekâ İçerikleri ile İlişkili Başlıca Suç Tipleri

4.1. Hakaret ve İftira (TCK m. 125 ve 267)

Yapay zekâ ile otomatik haber veya sosyal medya gönderileri üretilmesi hâlinde kişilere yönelik onur kırıcı veya gerçek dışı ifadeler kullanılabiliyorsa, bu durumda suçun manevi unsuru insan fail tarafından sağlanmış sayılır. Yargıtay, sosyal medya paylaşımlarında failin kastının, paylaşımı doğrulama ve kontrol etme iradesiyle birlikte değerlendirileceğini belirtmektedir. Bu içtihat mantığı yapay zekâ üretiminde de uygulanır. Eğer kullanıcı üretilen içeriği kontrol etmeksizin paylaşmışsa, “bilinçli taksir” kapsamında sorumluluğu doğabilir.

4.2. Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı İşlenmesi (TCK m. 135–140, KVKK m. 12)

YZ’nin eğitimi için kullanılan veri setlerinde kişisel verilerin rızasız işlenmesi veya anonimleştirilmemesi hâlinde, veri sorumlusu konumundaki kişi cezai sorumlulukla karşılaşabilir. Özellikle yüz, ses veya kimlik bilgisi içeren verilerin kullanılması durumunda, KVKK m. 12 uyarınca gerekli teknik ve idari tedbirleri almayan veri sorumluları için hem idari para cezaları hem de TCK m. 136 kapsamında hapis cezaları gündeme gelebilir.

4.3. Müstehcenlik ve Çocuk İstismarı (TCK m. 226)

Görsel üretim yapan yapay zekâ modelleri, çocukların yer aldığı müstehcen görüntüler oluşturabiliyorsa, fail doğrudan bu içeriği üreten ve yayan kişidir. TCK m. 226/3 hükmü, çocuklara ait müstehcen görüntülerin üretilmesi ve paylaşılmasını açıkça suç saymaktadır. Bu durumda YZ bir araçtır; onu kullanan veya bu çıktının oluşmasını sağlayan kişi faildir.

4.4. Sahtecilik ve Dolandırıcılık (TCK m. 204–207, 158)

YZ ile sahte kimlik, diploma, ruhsat veya belge üretilmesi “belgede sahtecilik”, ses veya görüntü taklidiyle menfaat temini ise “bilişim yoluyla dolandırıcılık” suçlarını oluşturur. Bu noktada, YZ’nin fail değil, suçun işlenmesinde kullanılan araç olduğu açıktır.

4.5. Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma (TCK m. 217/A)

YZ tarafından üretilen yanlış haber veya manipülatif bilgi, kamu barışını bozma elverişliliğine sahipse, fail hem TCK 217/A hem de 5651 m. 5–6 uyarınca sorumlulukla karşılaşabilir. Platform yöneticisinin, açık hukuka aykırılık içeren bu tür içeriklerin yayılımını önlememesi, tali kusur teşkil eder.


5. Failin Tespiti ve Sorumluluk Zinciri

Yapay zekâ sistemlerinde suçun faili birden fazla halkadan oluşabilir. Öncelikle kullanıcı, yapay zekâya verdiği komutla doğrudan içerik üretmişse ve bu içeriğin suç teşkil ettiğini biliyorsa birincil faildir. Geliştirici, sistemin suç üretmesini önlemek için yeterli önlem almamışsa taksirle sorumludur. Platform yöneticisi ise uyar-kaldır mekanizmasını işletmemesi hâlinde tali kusurlu sayılır.

Uygulamada her üç rolün de sınırlarının tespitinde “öngörülebilirlik” ölçütü kullanılmaktadır. Yani, bir zarar veya suç doğmasının makul şekilde öngörülebilir olup olmadığına bakılır. Eğer geliştirici, sistemin nefret söylemi, müstehcenlik veya dezenformasyon üretme potansiyelini biliyor ve buna rağmen gerekli filtreleri kurmamışsa, kusuru ağırlaşır. Buna karşılık, tamamen öngörülemeyen bir teknik arıza sonucu suç teşkil eden bir içerik ortaya çıkarsa, ceza sorumluluğu doğmaz.


6. Delil, İspat ve Dijital İnceleme Sorunları

Ceza yargılamasında delil serbestliği ilkesi geçerlidir; ancak dijital delillerin güvenilirliği ve bütünlüğü son derece önemlidir. Yapay zekâ içeriklerinde delil zinciri, “log kayıtları”, “prompt geçmişi”, “model sürümü”, “IP adresleri” ve “zaman damgaları” üzerinden kurulur. CMK m. 134 uyarınca bilişim sistemlerinden elde edilen veriler adli bilişim incelemesine tabi tutulabilir. Burada önemli olan, delil zincirinin bozulmaması ve hash değerlerinin doğrulanmasıdır. Ayrıca KVKK’nın kişisel verilerin korunmasına dair hükümleri, delil elde etme aşamasında da gözetilmelidir.

Yargılama sırasında YZ tarafından üretilen içeriğin kim tarafından yönlendirildiği, hangi komutla üretildiği, paylaşım zincirinin nasıl geliştiği tespit edilmeden kusur belirlemesi yapılamaz. Bu nedenle bilirkişi incelemelerinde hem yazılım uzmanlarının hem hukukçuların birlikte çalışması gerekir. Aksi hâlde, adli sürecin teknik karmaşıklığı, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyebilir.


7. Uluslararası Yaklaşımlar ve Karşılaştırmalı Perspektif

Avrupa Birliği, 2025 itibarıyla yürürlüğe girmesi beklenen Yapay Zekâ Yasası (AI Act) ile yüksek riskli sistemlere geliştirici ve dağıtıcı düzeyinde açık yükümlülükler getirmektedir. Bu düzenleme doğrudan cezai yaptırım öngörmese de, Türk hukukunda “öngörülebilirlik” ve “özen yükümlülüğü” açısından yol gösterici olacaktır. ABD hukukunda “mens rea” kavramı çerçevesinde yapay zekânın cezai sorumluluğu reddedilir; ancak “negligent supervision” (ihmali denetim) doktriniyle geliştiriciye dava açılabilir. İngiltere’de ise “intermediary liability” rejimi kapsamında, yapay zekâ tabanlı platformlar “aracı hizmet sağlayıcı” olarak sınırlı sorumluluk rejimine tâbidir. Türk hukukunun yönelimi de büyük ölçüde bu eksen üzerindedir: doğrudan cezaî sorumluluk yerine, denetim ve özen yükümlülüğü esası.


8. De Lege Ferenda Öneriler: Mevzuatın Güncellenmesi Gereği

Yapay zekâ teknolojileri gelişmeye devam ettikçe mevcut mevzuatın yetersiz kaldığı görülmektedir. Türk Ceza Kanunu’na, “otomatik sistem aracılığıyla işlenen suç” kavramını tanımlayan bir madde eklenmesi ve kusurun paylaştırılmasına ilişkin kriterlerin açıkça düzenlenmesi gerekir. 5651 sayılı Kanun’un, yapay zekâ tabanlı içerik üreticilerine özgü uyar–kaldır prosedürleriyle güncellenmesi ve sosyal ağ sağlayıcıların algoritmik denetim yükümlülüklerinin genişletilmesi de kaçınılmazdır. Ayrıca KVKK ile TCK arasındaki veri suçu–idari ihlal ayrımının netleştirilmesi, öngörülebilirlik sınırının belirlenmesi bakımından önemlidir. Üniversitelerde ve barolarda “YZ ve Ceza Hukuku” alanında uzman bilirkişilik listeleri oluşturulmalı, savcılıkların teknik destek birimleri güçlendirilmelidir.


9. Sonuç: Yapay Zekâ Çağında Cezai Adaletin Yeni Dengesi

Yapay zekâ, ceza hukuku sistematiğini kökten dönüştürmektedir. Bugün itibarıyla yapay zekânın doğrudan fail olarak cezalandırılması mümkün değildir; ancak insan failin kastı, denetim yükümlülüğü ve öngörülebilirlik sınırları çerçevesinde sorumluluk doğabilir. Bu süreçte hukuk devleti ilkesi, ifade özgürlüğü ve kişilik hakları arasında hassas bir denge kurulmalıdır. Ceza hukukunun amacı, yeniliği bastırmak değil, toplum güvenliğini koruyacak sınırları belirlemektir.

Dolayısıyla yapay zekâ çağında “ceza sorumluluğu” kavramı artık yalnızca insan fiillerini değil, insanın yönlendirdiği dijital fiilleri de kapsar hâle gelmiştir. Türk hukukunun önünde duran temel görev, bu yeni gerçekliğe uygun normatif çerçeveyi oluşturmak ve teknolojik dönüşüm karşısında adaletin güncelliğini korumaktır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button