Single Blog Title

This is a single blog caption

Yapay Zekâ İle Üretilen İçeriklerin Hukuki Niteliği Nedir?

1. Giriş: Yapay Zekâ İçeriği Neden Hukuken Bu Kadar Önemli?

Son yıllarda yapay zekâ ile üretilen içerikler; blog yazılarından makalelere, sözleşme taslaklarından görsellere, videolardan yazılımlara kadar hayatın her alanına girmiş durumda. Tek bir komutla:

  • Binlerce kelimelik bir makale,

  • Yüksek çözünürlüklü bir görsel,

  • Profesyonel görünümlü bir logo,

  • Karmaşık bir yazılım kodu

üretilmesi mümkün hâle geldi.

Bu tablo, hukuk açısından şu soruları zorunlu olarak gündeme getiriyor:

  • Yapay zekâ ile üretilen içerik FSEK anlamında “eser” midir?

  • Eğer eser ise, eser sahibi kimdir? Kullanıcı mı, yazılım geliştiricisi mi, işveren mi?

  • Yapay zekâ tarafından üretilen içerik başkasının telif hakkını, marka hakkını veya kişilik haklarını ihlal ederse kim sorumlu olacaktır?

  • Bu içeriklerin üretilmesi ve kullanılması sürecinde KVKK, TTK, TBK ve tüketici hukuku bakımından hangi riskler gündeme gelir?

Türkiye’de henüz sadece yapay zekâ içeriklerinin telif statüsünü düzenleyen özel bir kanun bulunmamaktadır. Bu nedenle değerlendirme, ağırlıklı olarak:

  • 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK),

  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK),

  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK),

  • 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK)
    ve genel hükümler ışığında yapılmak zorundadır.

Bu yazıda, “Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hukuki niteliği nedir?” sorusuna Türk hukuku ekseninde, uygulamacının işine yarayacak şekilde sistematik bir cevap verilmeye çalışılacaktır.


2. Türk Hukukunda “Eser” ve “Eser Sahibi” Ölçütleri

2.1. Eser Kavramının Temel Unsurları

FSEK bakımından bir ürünün “eser” sayılabilmesi için özetle şu unsurlar aranır:

  1. Fikrî ürün olması: Ortada zihinsel bir emeğin ürünü olan, somutlaşmış bir ifade biçimi bulunmalıdır. Sadece fikir veya proje taslağı korunmaz; fikrin ifade şekli korunur.

  2. Sahibinin hususiyetini taşıması: Ürün, onu meydana getiren kişinin üslubunu, tercihlerini, bakış açısını yansıtmalı; sıradan, tamamen teknik veya klişe olmamalıdır.

  3. Kanunda sayılan eser türlerinden birine girebilmesi:

    • İlim ve edebiyat eserleri (makale, kitap, yazı, yazılım kodu vb.),

    • Musiki eserleri,

    • Güzel sanat eserleri (tablo, fotoğraf, grafik tasarım vb.),

    • Sinema eserleri.

Yapay zekâ ile üretilen içerikler; metin, resim, müzik, video, yazılım kodu şeklinde olabilir ve teknik olarak bu kategorilerde değerlendirilebilir. Tartışmanın odağı, “hususiyet” ve “eser sahibi” kriterleridir.

2.2. Eser Sahibinin İnsan Olması Gerekliliği

FSEK’in sistematiği, eser sahibini gerçek kişi olarak kurgular. Hukukumuzda yerleşik kabul, telif hakkının doğumu için:

  • İnsan zihninin yaratıcı katkısının bulunması,

  • Ortaya çıkan ürünün bu yaratıcı katkıyı yansıtması

gerektiği yönündedir.

Yapay zekâ ise hukuken ne gerçek kişidir ne de tüzel kişi. Kendi başına hak ve borç sahibi olamaz. Dolayısıyla “yapay zekâ eser sahibi olsun” demek mevcut pozitif hukuk sistemimizle bağdaşmaz. Bu noktada temel soru şuna dönüşür:

Yapay zekâ ile üretilen içerik üzerinde insan yaratıcılığı hangi düzeyde mevcuttur ve kime atfedilecektir?


3. Yapay Zekâ ile Üretim Modelleri: Araç mı, Otomatik Üretici mi?

Yapay zekâ içeriğinin hukuki niteliğini belirlerken, üretim sürecinin nasıl işlediğini ayırmak önemlidir.

3.1. Tam Otomatik Üretim (Kullanıcının Yaratıcı Katkısının Asgari Olduğu Durumlar)

Bu senaryoda kullanıcı, sisteme çok genel bir komut verir; içerik tamamen yapay zekânın iç süreçleriyle oluşur. Örneğin:

  • “Rastgele 50 şiir üret.”

  • “Bana 100 tane rastgele logo tasarla.”

  • “Bugün için rastgele menü önerisi üret.”

Kullanıcının içerik üzerinde belirgin bir kurgu, üslup veya seçici yaratıcı katkısı yoktur. Çıkan her şey neredeyse otomatik bir sürecin ürünüdür.

Bu durumda tartışma şu noktada yoğunlaşır:

  • Ortada insanın zihinsel emeğiyle özdeşleşebilecek bir ürün var mı?

  • Varsa bu emeğin yoğunluğu, FSEK’in aradığı “hususiyet” düzeyine ulaşıyor mu?

Çoğu durumda cevap olumsuzdur. Bu yüzden tam otomatik ürünlerin eser sayılmama ihtimali oldukça yüksektir.

3.2. Yapay Zekâ Destekli, İnsan Yaratıcılığının Belirleyici Olduğu Üretim

Burada yapay zekâ yardımcı bir araç gibi kullanılır. Örneğin:

  • Yazar, romanın konusu, karakterleri, olay örgüsünü kendisi kurgular; sadece belirli paragrafları yapay zekâya yazdırıp sonra üzerinde ciddi düzeltmeler yapar.

  • Tasarımcı, kompozisyonu, renk paletini, stilini belirler; yapay zekâya defalarca prompt vererek ortaya çıkan görselleri seçer ve üzerinde manuel değişiklikler yapar.

  • Besteci, ana melodiyi kendisi oluşturur; yapay zekâya sadece armoni önerisi almak için başvurur.

Bu senaryoda nihai ürünün fikrî çekirdeği insana aittir. Yapay zekâ tıpkı bir fotoğraf düzenleme programı veya nota yazım yazılımı gibi “teknik imkân sağlayan araç” konumundadır. Burada:

  • Ortaya çıkan ürün, FSEK anlamında insana ait bir eser olarak nitelendirilmeye son derece elverişlidir.

  • Eser sahibi, bu yaratıcı süreci yöneten ve ürün üzerinde son kararı veren kişi olacaktır.

3.3. Hibrit Senaryolar ve Gri Alanlar

Gerçek hayatta üretim süreçleri çoğu zaman gri alandadır:

  • Metnin ilk taslağı yapay zekâ ile oluşturulur, ardından insan tarafından ciddi şekilde yeniden yazılır.

  • Yapay zekâ ile yüzlerce görsel üretilir, bunların arasından bazıları seçilir ve üzerinde manuel değişiklikler yapılır.

  • Birden fazla kişi, farklı aşamalarda hem yapay zekâya prompt verir hem de çıktılar üzerinde değişiklik yapar.

Bu tür hibrit senaryolarda şu sorular önem kazanır:

  • Kim, hangi aşamada yaratıcı seçimler yaptı?

  • Nihai ürün, en çok kimin üslubunu ve hususiyetini yansıtıyor?

  • Yapay zekânın rolü, tamamen teknik bir kolaylaştırma mı, yoksa belirleyici tasarım kararları da mı veriyor?

Değerlendirme somut olaya göre yapılmak zorundadır. Ancak genel eğilim; süreçte yoğun, yönlendirici ve özgün insan katkısı bulunduğu durumlarda eserin insana atfedilmesi yönündedir.


4. Yapay Zekâ ile Üretilen İçerik FSEK Bakımından Eser Sayılır mı?

4.1. Eser Olma İhtimalinin Güçlü Olduğu Durumlar

Bir yapay zekâ içeriği, aşağıdaki kriterleri taşıyorsa eser sayılma ihtimali yüksektir:

  • Konusu, kurgusu, ana fikri ve üslubu insan tarafından belirlenmişse,

  • Yapay zekâ sadece taslak veya teknik alt yapı sağlıyor; asıl içerik insan tarafından şekillendiriliyorsa,

  • Nihai üründe insanın estetik tercihleri, dili, üslubu, seçimleri açıkça hissediliyorsa,

  • Aynı yapay zekâya farklı kullanıcılar aynı komutu verse bile bu kullanıcı özelinde ortaya çıkan sonuçlar onun tercihleriyle belirgin şekilde farklılaşıyorsa.

Bu durumda, FSEK anlamında “sahibinin hususiyetini taşıyan” bir ürün vardır ve eser sahibinin insan olduğu kabul edilmesi doğaldır.

4.2. Eser Olma İhtimalinin Zayıfladığı Durumlar

Aşağıdaki durumlarda, yapay zekâ çıktısının eser sayılması zorlaşır:

  • Kullanıcı sadece çok genel veya klişe prompt’lar kullanıyor; içerik üzerinde kayda değer bir revizyon yapmıyorsa,

  • Ortaya çıkan ürün, yapay zekâ sisteminin otomatik üretimi olup, kullanıcıya özgü bir hususiyet taşımıyorsa,

  • Aynı komutu giren herhangi bir kullanıcının çok benzer sonuçlar elde etmesi muhtemelse.

Burada iki ayrı risk ortaya çıkar:

  1. Ortada hiç eser yoktur; dolayısıyla FSEK korumasından faydalanılamaz.

  2. Varsa bile, kimin eser sahibi olduğu açık değildir; bu da hak ihlali iddialarını ispat açısından ciddi sıkıntılar doğurur.

4.3. Sadece Telif Değil, Diğer Koruma Rejimleri

Bir yapay zekâ çıktısının eser sayılmaması, onun hukuken tamamen korumasız olduğu anlamına gelmez. Bu içerik:

  • Veri tabanı hakkı,

  • Haksız rekabet hükümleri,

  • Ticari sır korunması,

  • Sözleşmesel yasaklar ve sır saklama taahhütleri

çerçevesinde dolaylı şekilde korunabilir. Özellikle şirket içi kullanım senaryolarında, telif yerine sözleşme ve haksız rekabet hükümleriyle koruma önem kazanmaktadır.


5. Hak Sahipliği: Kullanıcı mı, Geliştirici mi, İşveren mi?

5.1. Prompt Veren Kullanıcı “Eser Sahibi” Olabilir mi?

Eğer kullanıcı:

  • Yapay zekâya verdiği komutlarla içeriğin yönünü, tonunu, tarzını belirliyorsa,

  • Çıkan içerik üzerinde önemli düzeltmeler yapıyorsa,

  • Farklı denemeler sonucunda kendi estetik ve fikrî tercihlerini yansıtan bir nihai ürün oluşturuyorsa,

bu durumda eser sahibi olarak kullanıcıyı görmek hukuken son derece güçlü bir görüştür.

Özellikle sanatçılar, tasarımcılar, yazarlar ve içerik üreticileri açısından şu pratik önemlidir:

  • Yaratım sürecini mümkün olduğunca belgeler hâle getirmek (prompt’ların kaydedilmesi, versiyonlar, ara taslaklar),

  • Gerektiğinde “bu ürün, benim yaratıcı sürecimin parçasıdır” iddiasını somutlaştırmak.

Bu sayede, hem eser niteliği hem de eser sahibinin kim olduğu daha rahat savunulabilir.

5.2. Yapay Zekâ Modelinin Geliştiricisi veya Sahibi Hak Sahibi midir?

Yapay zekâ modelini geliştiren kişi veya şirket; modelin kendisi, yazılım kodu, eğitim verisi üzerindeki hakların sahibidir. Ancak bu, otomatik olarak:

“Model ne üretirse üretsin, ortaya çıkan her içerik de geliştiricinin eseridir.”

sonucunu doğurmaz.

Türk hukuk sistematiği, eser sahibi olarak ürünü meydana getiren gerçek kişiyi kabul eder. Tüzel kişiler ise eser üzerindeki mali hakları:

  • Kanundan,

  • Sözleşmeden,

  • Devir veya lisans ilişkilerinden

dolayı elde ederler. Yapay zekâ geliştiricisinin, tek başına her çıktı üzerinde otomatik eser sahipliği iddia etmesi, FSEK’in klasik yorumuna göre isabetli olmayacaktır.

5.3. İşveren – Çalışan – Müşteri İlişkilerinde Hak Sahipliği

Günlük hayatta en kritik soru şudur:

Çalışan, serbest meslek erbabı veya ajans, yapay zekâ kullanarak bir içerik üretiyorsa, haklar kime geçer?

Burada devreye:

  • İş sözleşmesi,

  • Hizmet sözleşmesi,

  • Eser sözleşmesi,

  • Vekâlet sözleşmesi

hükümleri girer.

Uygulamada tavsiye edilen, bu sözleşmelerde açık hüküm koymaktır:

  • “Çalışan, yapay zekâ da kullansa, projeye ilişkin tüm içerikler üzerindeki mali hakların işverene ait olacağını kabul eder.”

  • “Ajans, yapay zekâ destekli de olsa hazırladığı tüm tasarım, metin ve içeriklerin mali haklarını belirlenen bedel karşılığında müşteriye devreder.”

Böylece hem yapay zekâ kullanımı şeffaflaştırılmış olur, hem de ortaya çıkan ürünün hak sahipliği konusunda ileride çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilir.


6. Yapay Zekâ Çıktılarında Sorumluluk Rejimi

Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hukuki niteliği kadar önemli olan bir diğer husus da sorumluluk meselesidir. Özellikle şu riskler kritik önemdedir:

  • Telif hakkı ihlali,

  • Marka hakkı ve tasarım hakkı ihlali,

  • Kişilik haklarının (özellikle görüntü ve isim) ihlali,

  • Haksız rekabet ve yanıltıcı reklam.

6.1. Telif Hakkı İhlalinden Kim Sorumlu?

Yapay zekâ, eğitim sürecinde çok geniş veri setleri kullanır. Bu veri setleri içinde:

  • Farklı yazarların metinleri,

  • Fotoğraflar, grafikler, illüstrasyonlar,

  • Müzikler, filmler, yazılım kodları

bulunabilir. Bu durum, iki seviyeli bir risk doğurur:

  1. Eğitime veri sağlanması aşamasında telif hakkı ihlali iddiaları,

  2. Çıktının özgün eserlere çok benzemesi veya doğrudan türetilmiş içerik üretmesi halinde ihlal iddiaları.

Türk hukukunda haksız fiil sorumluluğunun klasik ilkesi geçerlidir: Zarara sebep olan fiili gerçekleştiren, zararı tazminle yükümlüdür. Yapay zekâ kendi başına fail olamayacağına göre, şu kişiler tartışma konusu olur:

  • Yapay zekâyı kullanan ve içeriği yayımlayan kişi veya kurum,

  • Yapay zekâ platformunu işleten şirket (özellikle sözleşme hükümlerine, garanti ve sorumluluk sınırlamalarına göre),

  • Eğitim verisini hukuka aykırı şekilde sağlayan taraf.

Uygulamada, çoğunlukla kullanıcı ve içeriği yayımlayan kişi/şirket ilk muhatap olur. Bu nedenle, AI çıktılarının “direkt yayına” verilmesi yerine, mutlaka insan denetiminden geçmesi, telif ve benzerlik kontrolü yapılması, gerektiğinde redaksiyon uygulanması önemlidir.

6.2. Kişilik Hakları, Marka ve Haksız Rekabet

Yapay zekâ ile üretilen içerik:

  • Gerçek bir kişinin fotoğrafına, sesine, siluetine, üslubuna aşırı derecede benzeyen görseller üretebilir,

  • Mevcut markalara, logolara, tasarımlara kafa karıştırıcı derecede yakın şekiller ortaya çıkarabilir,

  • Rakip firmayı kötüleyen veya yanıltıcı reklam niteliğinde metinler üretebilir.

Bu tür durumlarda:

  • TMK m. 24–25 çerçevesinde kişilik hakkı ihlali,

  • SMK kapsamında marka ve tasarım hakkı ihlali,

  • TTK m. 54 ve devamı uyarınca haksız rekabet

gündeme gelebilecektir.

Burada da kullanıcı, ajans, işveren üçgeninde, somut olayın özelliklerine göre farklı sorumluluk dağılımları söz konusu olabilir. Sözleşmelerde:

  • “Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmemesini sağlama yükümlülüğü”,

  • “İhlal halinde kimin tazminat sorumluluğu üstleneceği”

özellikle düzenlenmelidir.


7. KVKK ve Kişisel Veriler Açısından Yapay Zekâ İçeriği

7.1. Eğitim Verisinde Kişisel Veri Kullanımı

Yapay zekâ modelleri eğitilirken, internetteki çok sayıda veri kaynağı taranabilir. Bu veriler içinde:

  • İsim, soyisim, fotoğraf,

  • İletişim bilgisi,

  • Sosyal medya paylaşımları,

  • Sağlık, ceza, finans gibi hassas bilgiler

yer alabilir. Türkiye’de yerleşik bir veri sorumlusu, KVKK kapsamında:

  • Kişisel verinin işlenme şartlarını,

  • Aydınlatma yükümlülüğünü,

  • Açık rıza gerekip gerekmediğini,

  • Yurt dışına veri aktarımına ilişkin kuralları

dikkate almak zorundadır.

Yapay zekâ tabanlı bir ürün veya hizmet sunan şirketlerin, KVKK uyum dokümanlarını “AI eğitimi” boyutunu da kapsayacak şekilde güncellemeleri gerekir.

7.2. Prompt ve Çıktılarda Kişisel Veri

Kullanıcı, yapay zekâya prompt girerken de kişisel veri işleyebilir. Örneğin:

  • “Müvekkilim X hakkında şu bilgileri kullanarak bir dava dilekçesi taslağı hazırla…”

  • “Şu hastanın raporlarını analiz et…”

gibi talimatlar, doğrudan kişisel veri içerebilir.

Bu durumda:

  • Promptları işleyen sistemin veri sorumlusu kimdir?

  • Prompt’lar ne kadar süreyle saklanmaktadır?

  • Bu veriler farklı model eğitimlerinde yeniden kullanılmakta mıdır?

soruları önem kazanır. Veri sorumlusu konumundaki şirketler, bu süreçleri şeffaflaştırmalı; kullanıcılar ise müvekkil veya çalışan verilerini üçüncü taraf yapay zekâ sistemlerine aktarırken mutlaka KVKK ve sır saklama yükümlülüklerini birlikte değerlendirmelidir.


8. Sözleşmesel Düzenlemeler ve Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar

Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hukuki niteliği belirsiz olduğu için, pratikte en güvenli yol sözleşmeye yüklenebilecek kadar çok şeyi sözleşmeye yüklemektir.

8.1. Hizmet ve Eser Sözleşmelerinde Önerilebilecek Hükümler

Ajanslar, hukuk büroları, yazılım şirketleri, içerik üreticileri ile müşterileri arasındaki sözleşmelere şu tür hükümler eklenebilir:

  • Kullanıcı, içerik üretiminde yapay zekâ araçlarının kullanılabileceği konusunda bilgilendirilmiş sayılır.

  • Üretilen içeriklerin telif hakkı doğurması halinde, tüm mali haklar bedel karşılığı tamamen ve münhasıran müşteriye devredilir.

  • Taraflar, yapay zekâ çıktısı olsa dahi içeriklerin başkalarının telif, marka ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde hazırlanması için gerekli özeni göstereceklerini kabul eder.

  • İhlal iddiaları halinde, hangi tarafın ne ölçüde sorumluluk üstleneceği, tazminat ve masraf paylaşımı açıkça düzenlenir.

  • Özellikle yüksek riskli projelerde, içerik yayına girmeden önce insan denetimi ve hukuki kontrol yapılması sözleşmesel bir yükümlülük hâline getirilir.

8.2. Platform Kullanım Koşulları ve Lisanslar

Yapay zekâ platformlarının kullanım koşulları çoğu zaman:

  • Çıktıların kime ait olduğunu,

  • Kullanıcıya ne tür bir lisans verildiğini (ticari/ticari olmayan, münhasır/münhasır olmayan),

  • Platformun sorumluluk sınırlarını,

  • Verilerin nasıl işlendiğini

ayrıntılı olarak düzenler. Bu nedenle, profesyonel anlamda içerik üreten herkesin, kullandığı yapay zekâ araçlarının kullanım koşullarını dikkatle okuması, gerekiyorsa müvekkiline bu hususları açıklaması gerekir.


9. Uygulama Örnekleri: Hukuk Büroları, Ajanslar, Yazılım Şirketleri

9.1. Hukuk Bürosunun Yapay Zekâ ile İçerik Üretmesi

Bir hukuk bürosu, web sitesindeki blog yazıları, müvekkil bilgilendirme metinleri, sosyal medya içerikleri için yapay zekâ kullanıyor olsun.

  • Burada amaç, genellikle bilgilendirme ve pazarlama olduğundan, özgünlük ve telif kadar, doğruluk ve mesleki özen de önemlidir.

  • Hukuki içeriklerin tamamen yapay zekâya bırakılması, hem hatalı bilgi riski hem de mesleki sorumluluk açısından ciddi tehlike yaratır.

  • En sağlıklı model, yapay zekânın sadece taslak üreten, fikir veren bir araç olarak kullanılması; nihai metnin mutlaka avukat kontrolünden geçmesi ve gerektiğinde hukuki kaynaklarla desteklenmesidir.

Bu senaryoda:

  • Yazıyı son hâle getiren, başlıkları seçen, içeriği revize eden avukat veya ekip, FSEK anlamında eser sahibi konumunda olacaktır.

  • Büro ile avukat arasındaki iç ilişki ise iş sözleşmesi veya ortaklık sözleşmesi ile çözümlenebilir.

9.2. Reklam Ajanslarının Yapay Zekâ Destekli Tasarımları

Bir reklam ajansı, logo, afiş, sosyal medya görselleri üretirken yoğun olarak yapay zekâ kullanabilir. Burada ajansın dikkat etmesi gerekenler:

  • Üretilen logonun, başka bir markanın logosuna benzememe riskinin kontrol edilmesi,

  • Kişilerin yüzlerini içeren görsellerde açık rıza ve kişilik hakları boyutuna dikkat edilmesi,

  • Müşteriye, görselin yapay zekâ destekli üretildiğinin ve telif riskinin tamamen sıfır olmadığının açıklanması.

Ajans – müşteri sözleşmelerinde; hem hak devri hem de sorumluluk paylaşımı açıkça yazılmalıdır.

9.3. Yazılım Şirketleri ve SaaS Modelleri

Yapay zekâ tabanlı bir SaaS (Software as a Service) platformu üzerinden:

  • Otomatik raporlar,

  • Otomatik içerik önerileri,

  • Otomatik kod parçacıkları

üreten şirketler için, hem telif hukuku hem de KVKK boyutu önemlidir. Bu şirketler:

  • Kullanıcının girdiği verilerin nasıl işlendiğini,

  • Çıktılar üzerindeki hakların kime ait olduğunu,

  • Üçüncü kişilerin haklarının ihlali durumunda kimin ne ölçüde sorumlu olacağını

kullanım şartlarında ve gizlilik politikalarında açık bir dille düzenlemelidir.


10. Gelecek Perspektifi: Mevzuat İhtiyacı ve Olası Yönelimler

Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hukuki niteliği, dünya genelinde de tartışmalı bir alan. Bazı ülkelerde:

  • Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hiç telif korumasına sahip olmayacağı,

  • Sadece “insan katkısı” bariz olan ürünlerin korunacağı,

  • Veya devletin, bu tür içerikleri kamu malı (public domain) gibi değerlendireceği

yönünde eğilimler ortaya çıkmıştır.

Türk hukukunda da:

  • Eser sahibinin insan olması,

  • İnsan yaratıcılığının zorunlu kabul edilmesi

nedenleriyle, tamamen otomatik yapay zekâ ürünlerinin telif koruması dışına çıkması kuvvetle muhtemeldir. Ancak teknoloji geliştikçe, özellikle:

  • Yapay zekâ ile üretilen içeriğin işaretlenmesi (labeling),

  • Şeffaflık yükümlülükleri,

  • Platformların sorumluluğu,

  • Eğitim verisi olarak kullanılan içeriklerin hukuki statüsü

gibi konularda yeni düzenleme ihtiyaçları doğacaktır.

Bu çerçevede, ilerleyen dönemde FSEK, KVKK ve e-ticaret/tüketici mevzuatında yapay zekâya özgü hükümlerin getirilmesi son derece olası görünmektedir.


11. Sonuç: Yapay Zekâ İçeriklerinde Risk Yönetimi ve İyi Uygulama Önerileri

Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hukuki niteliği nedir?” sorusuna tek cümlelik net bir cevap vermek bugün için mümkün değil. Ancak Türk hukuku çerçevesinde şu genel sonuçlar söylenebilir:

  1. Eser niteliği:

    • İnsan yaratıcılığının belirgin olduğu, yapay zekânın sadece araç olarak kullanıldığı ürünler FSEK anlamında eser sayılmaya elverişlidir.

    • Tamamen otomatik, kullanıcı katkısının minimal olduğu içeriklerin eser olarak korunması ise oldukça tartışmalıdır.

  2. Eser sahibi:

    • Yaratıcı süreci yöneten, nihai ürünü şekillendiren kişi; yani çoğu vakada prompt veren ve içeriği düzenleyen kullanıcı, eser sahibi kabul edilecektir.

    • Yapay zekâ geliştiricisi, model sahibi veya platform işletmecisi, eserden ziyade yazılım ve altyapı üzerindeki hakların sahibidir.

  3. Sorumluluk:

    • Yapay zekâ ile üretilen içerik, başkasının telif, marka veya kişilik haklarını ihlal ederse, öncelikle içeriği kullanan ve yayan kişi veya kurum sorumlulukla karşı karşıya kalacaktır.

    • Sözleşmelerde sorumluluk ve tazminat paylaşımı açıkça düzenlenmelidir.

  4. KVKK ve gizlilik:

    • Hem eğitim verisi hem de prompt/çıktı aşamasında kişisel verilerin işlenmesi söz konusu olabilir. Bu süreçler, KVKK’ya uygun şekilde tasarlanmalı; özellikle müvekkil, hasta, çalışan verileriyle çalışırken son derece dikkatli olunmalıdır.

  5. Sözleşmesel koruma:

    • Telif rejiminin gri alanlar yarattığı her noktada, sözleşmesel korumaya ağırlık verilmeli; hak devri, lisans, gizlilik ve haksız rekabet hükümleri ayrıntılı yazılmalıdır.

  6. İnsan denetimi:

    • Özellikle hukuki, finansal, tıbbi ve kamuya açık bilgi üreten alanlarda, yapay zekâ çıktılarının insan uzman tarafından kontrol edilmesi vazgeçilmez bir risk yönetimi aracıdır.

Sonuç olarak; yapay zekâ ile üretilen içerikler, doğru kullanıldığında ciddi verimlilik ve yaratıcılık imkânı sunmakta, ancak telif hukuku, kişilik hakları, KVKK ve sözleşmeler hukukunda yeni tartışma alanları yaratmaktadır. Şirketlerin, hukuk bürolarının ve içerik üreticilerinin bu teknolojiyi “tam otomatik karar verici” olarak değil, “yardımcı bir araç” olarak konumlandırması; hem hukuki riskleri azaltacak hem de ileride çıkabilecek uyuşmazlıklarda güçlü bir savunma zemini sağlayacaktır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button