Yakalama ve Gözaltı
CEZA MUHAKEMESİNDE KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI: YAKALAMA VE GÖZALTI TEDBİRLERİNİN HUKUKİ REJİMİ
Hukuk devletinin en temel vasfı, bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almasıdır. Bu özgürlüklerin başında, Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı” gelir. Kural olarak herkes seyahat etme ve bir yerden bir yere gitme özgürlüğüne sahiptir. Ancak kamu düzeninin bozulduğu, suç şüphesinin ortaya çıktığı durumlarda, maddi gerçeğin araştırılması ve adaletin tesisi amacıyla devlet, bu özgürlüğe müdahale etme yetkisine sahiptir.
Ceza Muhakemesi Hukukunda bu müdahale araçlarına “Koruma Tedbirleri” adı verilir. Koruma tedbirleri birer ceza değil, yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için başvurulan geçici araçlardır. Bu tedbirlerin en başında ve en sık uygulananları ise Yakalama ve Gözaltı işlemleridir.
Bu çalışmamızda; bir kişinin özgürlüğünün fiilen kısıtlandığı ilk an olan yakalama işlemini, bu işlemin hukuki bir statüye büründüğü gözaltı sürecini, süreleri, yetkili makamları ve bu tedbirlerin tabi olduğu sıkı şekil şartlarını 5271 sayılı CMK hükümleri ışığında inceleyeceğiz.
I. YAKALAMA TEDBİRİ (CMK m. 90)
Yakalama; kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına alma veya tutuklama kararı verilinceye kadar sahip olduğu kişi özgürlüğünün, hakim kararı olmaksızın fiilen ve geçici olarak kısıtlanmasıdır.
Yakalama, henüz resmi bir “gözaltı” kararı veya “tutuklama” müzekkeresi olmadan, sahadaki fiili durumu ifade eder. Hukukumuzda yakalama iki şekilde gerçekleşir:
A. Herkes Tarafından Yapılabilen Yakalama (Suçüstü Hali)
Kanun koyucu, bazı acil durumlarda kolluk görevlisi olmayan sıradan vatandaşlara da yakalama yetkisi vermiştir. CMK m. 90/1 uyarınca, aşağıdaki hallerde herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
-
Suçüstü (Meşhut Suç) Halinin Varlığı: Kişiye suç işlerken rastlanması durumudur.
-
Kaçma Olasılığı veya Kimlik Belirsizliği: Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçma olasılığının bulunması veya kimliğini hemen belirleme olanağının bulunmaması halleri.
Hukuki Niteliği: Vatandaşın yaptığı bu işlem bir “tutuklama” değildir. Sadece faili olay yerinden kaçırmamak ve en kısa sürede kolluk kuvvetlerine teslim etmek amacıyla yapılan “geçici bir muhafaza” işlemidir. Vatandaş, yakaladığı kişiyi arayamaz, sorgulayamaz veya hapsedemez; derhal polise haber vermek zorundadır.
B. Kolluk Görevlileri (Polis/Jandarma) Tarafından Yakalama
Kolluk görevlilerinin yakalama yetkisi daha geniştir. CMK m. 90/2 uyarınca kolluk görevlileri şu hallerde yakalama yapabilir:
-
Tutuklama Kararı veya Yakalama Emri: Hakkında hakim tarafından verilmiş bir tutuklama kararı veya savcılıkça çıkarılmış bir yakalama emri bulunan kişileri gördükleri yerde yakalarlar (Adli Yakalama).
-
Suçüstü Hali: Herkesin yakalayabildiği gibi kolluk da suçüstü halinde emre gerek olmaksızın yakalama yapar.
-
Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hal: Suçüstü hali olmasa bile, hakkında yakalama emri düzenlenmesi veya tutuklama kararı verilmesi gereken bir kişinin, bu kararların alınması beklendiğinde kaçacağı veya delilleri karartacağı yönünde kuvvetli şüphe varsa; savcıya veya amirlerine derhal ulaşılamayan durumlarda kolluk inisiyatif alarak kişiyi yakalayabilir.
Yakalama İşleminin İcrası ve Tutanak
Yakalama işlemi anında kişiye, suç şüphesi altında olduğu ve yakalandığı bildirilir. Direnmesi halinde orantılı güç kullanılarak kelepçe takılabilir. İşlem sonucunda mutlaka bir “Yakalama Tutanağı” düzenlenir. Bu tutanakta;
-
Yakalamanın nerede, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı,
-
Yakalama nedeninin ne olduğu,
-
Yakalama sırasında zor kullanılıp kullanılmadığı,
-
Kişinin haklarının hatırlatıldığı, açıkça yazılır ve imzalanır. Bu tutanak, tüm ceza yargılamasının temel taşıdır.
II. GÖZALTI TEDBİRİ (CMK m. 91)
Yakalama işlemi fiili bir durum iken, gözaltı hukuki bir statüdür. Yakalanan kişinin, Cumhuriyet savcısının kararıyla, hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, kanuni süreler aşılmamak kaydıyla, kolluk kuvvetlerinin (Emniyet/Jandarma) nezarethanesinde denetim altında tutulmasına Gözaltı denir.
A. Gözaltı Kararını Kim Verir?
Hukuk sistemimizde kural olarak gözaltı kararını verme yetkisi münhasıran Cumhuriyet Savcısına aittir. Kolluk görevlileri (polis), yakaladıkları kişiyi kendiliğinden nezarethaneye atamazlar.
-
Prosedür: Polis kişiyi yakalar, derhal nöbetçi savcıyı arar. Olayı anlatır. Savcı, “İfadesini alıp serbest bırakın” diyebileceği gibi, “Gözaltına alın, mevcutlu olarak bana getirin” talimatı da verebilir. Ancak savcının bu yazılı (veya acele hallerde sözlü, sonradan yazılıya çevrilmek şartıyla) emri olmadan gözaltı yapılamaz.
-
İstisna: Şiddet içeren suçlar gibi belirli hallerde mülki amirlerin belirlediği kolluk amirlerinin de kısa süreli (24 saate kadar) gözaltı yetkisi mevzuata girmişse de, asıl ve genel yetkili makam savcılıktır.
B. Gözaltı Süreleri
Gözaltı süresi, kişi özgürlüğünün kısıtlandığı en kritik evredir. Bu süreler CMK m. 91’de “azami” süreler olarak belirlenmiştir.
1. Bireysel Suçlarda Süre
Bireysel olarak işlenen (tek kişinin veya iştirak halinde olsa bile toplu suç kapsamına girmeyen) suçlarda gözaltı süresi, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez.
-
Yol Süresi: Yakalama yeri ile en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre, 24 saatlik süreye dahil değildir. Ancak yol süresi de 12 saati geçemez.
-
Sonuç: Bireysel suçlarda bir kişi en fazla 24 saat + 12 saat yol = 36 saat savcı karşısına çıkarılmadan tutulabilir.
2. Toplu Suçlarda Süre
Üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçlara “Toplu Suç” denir. Toplu suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle savcı, 24 saatlik süreyi uzatabilir.
-
Uzatma Usulü: Gözaltı süresi, her defasında 1 günü geçmemek üzere 3 gün daha uzatılabilir.
-
Toplam Süre: İlk 24 saat + 3 gün uzatma = Toplam 4 gün gözaltı süresi uygulanabilir.
Önemli Not: Uzatma kararı otomatik değildir. Savcının her gün için ayrı ayrı yazılı emir vermesi gerekir. Ayrıca uzatma kararı şüpheliye tebliğ edilmelidir.
3. Yeniden Yakalama Yasağı (CMK m. 91/6)
Gözaltı süresi dolduktan sonra serbest bırakılan kişi hakkında, yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça, aynı fiilden dolayı bir daha yakalama işlemi yapılamaz. Bu kural, kolluğun kişiyi “bırakıp tekrar kapıdan çıkarken yakalaması” gibi kötüye kullanımları önlemek (Döner kapı uygulamasını engellemek) için getirilmiştir.
III. YAKALAMA VE GÖZALTINA İLİŞKİN ORTAK HÜKÜMLER VE HAKLAR
Her iki tedbir de hürriyeti bağlayıcı nitelikte olduğu için, uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuz bu süreçte şüpheliye geniş haklar tanımıştır.
1. Hakların Bildirilmesi (Aydınlatma Yükümlülüğü)
Yakalanan veya gözaltına alınan kişiye, durumu ve hakları derhal bildirilir (CMK m. 90/4). Bu haklar şunlardır:
-
Suçlamayı Öğrenme: Neden yakalandığını ve neyle suçlandığını bilme hakkı.
-
Susma Hakkı: Kendisine yüklenen suç hakkında konuşmama hakkı.
-
Müdafi (Avukat) Hakkı: Avukatından yararlanma, avukatı yoksa Barodan avukat isteme hakkı.
-
Yakınlarına Haber Verme Hakkı: Yakalandığının bir yakınına bildirilmesini isteme hakkı.
-
Delillerin Toplanmasını İsteme Hakkı.
Bu bildirim sadece sözlü değil, “Şüpheli Hakları Formu” imzalatılarak yazılı olarak da yapılır.
2. Yakınlara Haber Verilmesi (CMK m. 95)
Şüphelinin yakalandığı ve gözaltına alındığı, Cumhuriyet savcısının emriyle;
-
Şüphelinin belirlediği bir yakınına,
-
Belirlediği bir kişiye,
-
Şüpheli yabancı ise vatandaşı olduğu ülkenin konsolosluğuna, gecikmeksizin bildirilir. Bu bildirim, gözaltında kayıpların önlenmesi açısından hayati bir güvencedir.
3. Sağlık Kontrolü
Yakalanan kişinin gözaltına alınırken ve gözaltı süresi bitip nezarethaneden çıkarılırken (adliyeye sevk edilirken veya serbest bırakılırken) sağlık raporu aldırılması zorunludur.
-
Bu raporlar, gözaltı sürecinde kişiye işkence veya kötü muamele yapılıp yapılmadığının en önemli delilidir.
-
Hekim raporu, kolluk görevlisi yanlarında olmadan, hasta-hekim gizliliği çerçevesinde düzenlenmelidir.
4. Nezarethane Kayıtları (Gözaltı Defteri)
Gözaltına alınan kişi hakkında, nezarethaneye giriş-çıkış saatleri, sağlık raporları, yemek verilme saatleri, avukat görüşmeleri gibi tüm detaylar “Nezarethane Defteri”ne kaydedilir. Bu defterler savcılar tarafından düzenli olarak denetlenir.
IV. YAKALAMA VE GÖZALTI İŞLEMLERİNE İTİRAZ (DENETİM)
Hukuk devletinde hiçbir idari veya adli işlem denetimsiz bırakılamaz. Kişi hürriyetini kısıtlayan bu işlemlere karşı da hızlı ve etkili bir başvuru yolu öngörülmüştür.
Başvuru Hakkı Olanlar (CMK m. 91/5)
Yakalama, gözaltına alma işlemine veya gözaltı süresinin uzatılmasına karşı;
-
Yakalanan kişi (şüpheli),
-
Müdafii (avukatı),
-
Kanuni temsilcisi (velisi/vasisi),
-
Eşi,
-
Birinci veya ikinci derecede kan hısmı (Annesi, babası, çocuğu, kardeşi, dedesi, torunu), hemen serbest bırakılmayı sağlamak için başvuruda bulunabilir.
Başvuru Mercii: Sulh Ceza Hakimliği
Başvuru, yargı çevresindeki Sulh Ceza Hâkimine yapılır.
-
İnceleme: Sulh ceza hâkimi, incelemeyi evrak üzerinden yapar.
-
Süre: Başvuruyu 24 saat içinde sonuçlandırmak zorundadır.
-
Karar: Yakalama veya gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğu veya sürenin dolduğu kanaatine varırsa, kişinin derhal serbest bırakılmasına karar verir. İşlem hukuka uygunsa başvuruyu reddeder.
Bu mekanizma, “Habeas Corpus” (Kişiyi Getir) ilkesinin Türk hukukundaki karşılığıdır. Yani “Beni neden tutuyorsunuz, hakim önüne çıkarın” talebidir.
V. İŞLEMLERİN SONUCU: SERBEST BIRAKMA VEYA SORGEYE SEVK
Gözaltı süresi dolduğunda savcının önünde iki seçenek vardır:
-
Serbest Bırakma: Toplanan deliller, kişinin suç işlediğine dair yeterli şüphe oluşturmuyorsa veya tutuklamayı gerektirecek bir durum yoksa, savcı şüpheliyi (adli kontrol talebiyle veya doğrudan) serbest bırakır.
-
Tutuklamaya Sevk: Kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleri varsa, savcı şüpheliyi tutuklanması talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk eder. Bu andan itibaren gözaltı biter, mahkeme süreci (sorgu) başlar.
VI. HUKUKA AYKIRI YAKALAMA VE GÖZALTI NEDENİYLE TAZMİNAT (CMK m. 141)
Eğer bir kişi;
-
Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanmış veya tutuklanmışsa,
-
Kanuni gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmamışsa,
-
Yakalama veya tutuklama nedenleri kendisine bildirilmemişse,
-
Yakalandığı yakınlarına bildirilmemişse,
-
Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına (takipsizlik) veya beraat kararı verilmişse (yani suçsuzluğu anlaşılmışsa),
Devletten maddi ve manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Bu dava, zarara uğrayan kişinin oturduğu yerdeki Ağır Ceza Mahkemesinde, devlete (Hazineye) karşı açılır.
VII. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Yakalama ve gözaltı tedbirleri, ceza adalet sisteminin vazgeçilmez araçları olmakla birlikte, insan hakları açısından en hassas dengeyi barındıran işlemlerdir. Bir yanda toplumun güvenliği ve suçun aydınlatılması, diğer yanda bireyin en temel hakkı olan özgürlüğü bulunmaktadır.
5271 sayılı CMK, bu dengeyi sağlamak adına kolluk ve savcılık makamlarına sınırsız yetki vermemiş; süreleri kesin sınırlarla çizmiş, her aşamada bilgilendirmeyi zorunlu kılmış ve tüm süreci yargısal denetime (Sulh Ceza Hakimliği) açmıştır.
Şüphelinin henüz suçluluğu ispatlanmamış “masum” bir birey olduğu (Masumiyet Karinesi) gerçeği, yakalama anından itibaren tüm prosedüre hakim olmalıdır. Usulüne uygun yapılmayan, hakların hatırlatılmadığı, yakınlara haber verilmediği veya süresi aşılan her yakalama/gözaltı işlemi; sadece hukuka aykırılık teşkil etmekle kalmaz, aynı zamanda elde edilen delillerin de “hukuka aykırı delil” sayılarak yargılamada kullanılamamasına (zehirli ağacın meyvesi) yol açar.
Bu nedenle, gerek kolluk kuvvetlerinin gerekse hukuk uygulayıcılarının, bu tedbirleri uygularken CMK’nın şekil şartlarına riayet etmesi, adil yargılanma hakkının ve hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Yasal Uyarı: İşbu metin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Somut hukuki süreçlerinizde hak kaybı yaşamamak adına profesyonel hukuki destek alınması tavsiye olunur.