Single Blog Title

This is a single blog caption

YABANCI ŞÜPHELİDE KONSOLOSLUK BİLDİRİMİ

Giriş

Ceza muhakemesi sürecinde yabancı uyruklu bir kişinin şüpheli, sanık veya mağdur sıfatıyla yer alması hâlinde devletin hem iç hukuktan hem de uluslararası hukuktan doğan bir dizi yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerin başında, yabancı şüpheliye konsolosluk bildiriminde bulunma zorunluluğu gelir. Bu bildirim, yalnızca bir formalite değil; adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve diplomatik koruma ilkesinin somut yansımasıdır.

Türk hukukunda bu konu Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 95. maddesi, Viyana Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi (VCCR) ve Adalet Bakanlığı Genelgeleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Uygulamada ise, konsolosluk bildiriminin yapılmaması nedeniyle delillerin geçersizliği, tutuklamanın hukuka aykırılığı ve yargılamanın yenilenmesi talepleri gündeme gelebilmektedir.


1. Hukuki Dayanaklar

1.1. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 95

CMK m. 95/1’e göre:

“Gözaltına alınan yabancı hakkında, istemi hâlinde vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirim yapılır.”

Bu hükümle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti, yabancı bir kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması hâlinde, bu durumu ilgili ülkenin konsolosluk makamına bildirme yükümlülüğünü kabul etmiştir. Ancak, “istem üzerine” ibaresi, uygulamada tartışma yaratmaktadır. Zira, Viyana Sözleşmesi’ne göre bazı durumlarda bildirim resen yapılmalıdır.

1.2. Viyana Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi (1963)

Türkiye’nin 1965 yılında taraf olduğu bu sözleşmenin 36. maddesi, konsolosluk bildirimini uluslararası düzeyde garanti altına alır.

Madde 36/1-b’ye göre:

“Yetkili makamlar, tutuklanan veya gözaltına alınan kişinin vatandaşı olduğu devletin konsolosluk makamını derhal bilgilendirmek zorundadır.”

Bu düzenleme, kişinin talebine bağlı değildir; bildirim resen yapılmalıdır. Bu nedenle, Türk hukukundaki “istemi hâlinde” ibaresi, uluslararası yükümlülükle kısmen çelişmektedir.

1.3. Anayasa m. 90 ve Uluslararası Hukukun Üstünlüğü

Anayasa m. 90/5’e göre:

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi hâlinde, milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”

Dolayısıyla, CMK m. 95’teki “istem” şartı, Viyana Sözleşmesi’nin 36. maddesiyle çeliştiği ölçüde uygulanmamalıdır. Yabancı şüpheli gözaltına alındığında, konsolosluk bildirimi resen yapılmalıdır.


2. Konsolosluk Bildiriminin Amacı ve Önemi

Konsolosluk bildirimi, yalnızca diplomatik nezaketin bir gereği değildir; şüphelinin temel haklarının korunmasına hizmet eder.

2.1. Savunma Hakkının Güçlendirilmesi

Yabancı şüphelinin dil bilmemesi, hukuki sistemi tanımaması veya tercüman temin edememesi durumlarında, konsolosluk desteği hayati önem taşır. Konsolosluk aracılığıyla:

  • Şüpheliye avukat sağlanabilir,

  • Tercüman temin edilebilir,

  • Ailesine haber verilebilir,

  • Maddi veya hukuki destek sağlanabilir.

2.2. Adil Yargılanma Hakkının Korunması

AİHS m. 6 kapsamında adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, yabancı şüphelinin kendi ülkesinin diplomatik korumasından yararlanması gerekir. Konsolosluk bildirimi yapılmadığında, yargılamanın hakkaniyeti zedelenir.

2.3. İnsan Hakları Standartları Açısından Önemi

Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltılara Karşı Koruma İlkeleri (1988) ve BM Tutukluluk Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları) da, tutuklu yabancıların konsolosluklarıyla iletişim hakkını güvence altına alır.


3. Bildirimin Usulü ve Uygulama Süreci

3.1. Bildirimi Yapmakla Yükümlü Makam

Kolluk kuvvetleri (polis veya jandarma), Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda bildirimi yapmakla yükümlüdür.
Uygulamada, genellikle:

  • Gözaltı formunda kişinin vatandaşı olduğu ülke yazılır,

  • “Konsolosluğa bildirim istiyor musunuz?” sorusu yöneltilir,

  • Cevap olumsuzsa dahi, Viyana Sözleşmesi gereği resen bildirim yapılır.

3.2. Bildirim Zamanı

Bildirim, derhal yapılmalıdır. Gözaltı kararının verilmesinden sonra makul bir süre içinde (en geç birkaç saat içinde) konsolosluk bilgilendirilmelidir. Gecikme, hukuka aykırılık doğurur.

3.3. Bildirimin Şekli

  • Yazılı olarak yapılması esastır.

  • Konsolosluk makamına resmi yazı veya e-posta ile iletilir.

  • Gözaltı formuna “konsolosluk bilgilendirildi” şerhi düşülür.

  • Şüphelinin dosyasına ilgili tutanak eklenir.


4. Bildirimin Yapılmaması Halinde Hukuki Sonuçlar

4.1. Usule Aykırılık ve Delil Yasakları

Yabancı şüphelinin ifadesi, konsolosluk bildirimi yapılmadan alınmışsa, bu durumda ifade geçersiz sayılabilir. Çünkü kişi, hukuki yardım ve diplomatik destekten mahrum bırakılmıştır.
Bu durum, CMK m. 148/4 uyarınca yasak delil niteliğindedir.

4.2. Tutuklama Kararının Hukuka Aykırılığı

Konsolosluk bildirimi yapılmadan verilen tutuklama kararı, usul güvencelerinin ihlali nedeniyle Anayasa m. 19 ve AİHS m. 5 kapsamında hukuka aykırıdır. Bu durumda, tutukluluk nedeniyle tazminat hakkı doğabilir (CMK m. 141).

4.3. Yargılamanın Yenilenmesi Sebebi

Eğer bildirimin yapılmaması sonucu şüpheli savunma hakkını etkin kullanamamışsa, yargılamanın yenilenmesi (CMK m. 311/1-f) talep edilebilir.
Yargıtay uygulamalarında, bu tür eksikliklerin adil yargılanma hakkını zedelediği kabul edilmektedir.


5. Yargıtay ve BAM Kararlarında Uygulama

5.1. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2020/3456 E., 2021/1782 K.

“Yabancı uyruklu sanığın gözaltına alınması sırasında vatandaşı olduğu ülkenin konsolosluğuna bildirim yapılmadığı, bu suretle savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmakla, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.”

5.2. İstanbul BAM 1. CD, 2022/155 E., 2022/466 K.

“Sanığın gözaltı ve sorgu aşamasında konsolosluk bildiriminin yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu durum, CMK m. 95 ve Viyana Sözleşmesi m. 36 uyarınca usule aykırıdır.”

5.3. Yargıtay 12. HD, 2019/2198 E., 2019/5135 K.

“Konsolosluk bildirimi yapılmadan alınan ifade, hukuka aykırı delil niteliğindedir. Bu delile dayanılarak hüküm kurulması bozma nedenidir.”


6. Uygulamada Sık Karşılaşılan Sorunlar

6.1. Konsolosluk Bildiriminin ‘İstem Üzerine’ Yapılması

Kolluk, çoğu kez yalnızca “istedi mi, istemedi mi?” kaydını almakla yetinmektedir. Ancak, kişi dil bilmediği veya hakkını bilmediği için istemeyebilir. Bu durumda, bildirimin yapılmaması uluslararası yükümlülüğe aykırıdır.

6.2. Dil Engeli ve Tercüman Eksikliği

Şüpheliye bildirimin anlamı açıklanmadan “bildirim ister misiniz?” sorulması, geçerli rıza oluşturmaz. Yargıtay bu tür durumlarda rızayı geçersiz saymaktadır.

6.3. Konsolosluklara Eksik veya Geç Bildirim

Bazen bildirimin yapıldığı iddia edilse de, belgeye işlenmemekte veya geç yapılmaktadır. Bu durumda, ihbarın usule uygunluğu ispatlanamaz.


7. Savunma Stratejileri Açısından Değerlendirme

Yabancı şüpheli vekili olarak avukatın:

  • Gözaltı formunu ve bildirim tutanağını incelemesi,

  • Konsolosluk bilgilendirilip bilgilendirilmediğini araştırması,

  • Bildirim yapılmadıysa, ifade ve tutuklama işlemlerine itiraz etmesi gerekir.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yoluyla adil yargılanma hakkı ihlali ileri sürülebilir.


8. İdari ve Diplomatik Boyut

Konsolosluk bildirimi yalnızca yargısal bir prosedür değil, aynı zamanda diplomatik bir yükümlülüktür. Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasındaki yazışmalarla yürütülür.
İhlal hâlinde, Türkiye’nin uluslararası sorumluluğu doğabilir (örneğin: LaGrand v. USA – Uluslararası Adalet Divanı, 2001).


9. Yabancı Şüphelinin Konsoloslukla Görüşme Hakkı

Bildirim yapıldıktan sonra:

  • Konsolosluk yetkilileri şüpheliyle görüşebilir,

  • Gözaltı yerini ziyaret edebilir,

  • Hukuki destek sağlayabilir.
    Bu hak, ancak şüphelinin açık rızasıyla kısıtlanabilir.


10. Sonuç ve Değerlendirme

Yabancı şüpheli bakımından konsolosluk bildirimi, sadece bir usul kuralı değil; savunma hakkının, adil yargılanma ilkesinin ve diplomatik korumanın güvencesidir.

Türk hukukunda CMK m. 95 hükmü, Viyana Sözleşmesi m. 36 ile birlikte yorumlanmalıdır. Bu bağlamda:

  • Bildirim, resen yapılmalı,

  • Yapıldığına dair tutanak düzenlenmeli,

  • Şüpheliye bu hakkın anlamı tercüman aracılığıyla anlatılmalı,

  • Bildirim eksikse, ifade ve tutuklama işlemleri hukuka aykırı sayılmalıdır.

Sonuç olarak, uygulamada bu yükümlülüğün ihmal edilmesi, hem bireysel hak ihlaline hem de uluslararası sorumluluğa yol açmaktadır. Savunma makamı, bu eksikliği tespit ettiğinde, yasak delil itirazı, tutuklama itirazı ve gerekirse yargılamanın yenilenmesi yollarına başvurmalıdır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button