Single Blog Title

This is a single blog caption

Yabancı Sanıkta Zorunlu Müdafilik


1. Giriş: Yabancı Sanığın Ceza Yargılamasındaki Konumu

Ceza yargılaması, dili, hukuki kültürü ve yargılama tekniklerini bilmeyen bir kişi açısından başlı başına ağır bir yük oluşturur. Yabancı sanık, çoğu zaman:

  • Türkçe’yi hiç bilmeyen veya çok sınırlı düzeyde bilen,

  • Türkiye’deki ceza muhakemesi sistemine tamamen yabancı,

  • Sosyal çevresi, ailesi, maddi imkânları bakımından kırılgan konumda bulunan,

  • Sınır dışı edilme, oturum izninin iptali gibi ek risklerle karşı karşıya olan

kişidir.

Bu tablo, teoride herkese tanınan savunma hakkının, yabancı sanık bakımından fiilen kullanılamama tehlikesini ortaya çıkarır. Bu nedenle, yabancı sanığı sıradan bir “sanık” gibi görmek ve sadece kanundaki çıplak zorunlu müdafilik ölçütlerine (alt sınır 5 yıl, çocukluk, malullük vb.) takılıp kalmak, adil yargılanma ilkesinin ruhuyla bağdaşmaz.

Yabancı sanıkta zorunlu müdafilik; müdafi, tercüman ve konsolosluk bildirimi üçgeninde değerlendirilmesi gereken, insan hakları temelli bir kurum niteliği taşır.


2. Normatif Çerçeve: Anayasa, AİHS ve CMK

2.1. Anayasal Güvence

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi, “adil yargılanma hakkı”nı herkes için güvence altına alırken, vatandaş-yabancı ayrımı yapmaz. “Herkes” ifadesi, Türkiye’de yargılanan yabancı sanığı da kapsar.

Bu madde uyarınca:

  • Yargı mercileri önünde iddia ve savunma imkânına sahip olmak,

  • Bu süreçte meşru vasıta ve yolları kullanabilmek,

  • Yargılamanın sonucunu etkileyebilecek usulî imkânlardan yararlanabilmek

zorunludur. Yabancı sanığın avukatsız ve tercümansız yargılandığı bir sistemde adil yargılama hakkının gerçek anlamda varlığından bahsetmek güçtür.

2.2. AİHS m.6 ve AİHM İçtihatlarının Etkisi

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi, sanığın:

  • Kendisini bizzat savunma veya seçeceği bir müdafi ile temsil ettirme,

  • Müdafi tutacak gücü yoksa ve adalet gerektiriyorsa ücretsiz avukat yardımı alma,

  • Yargılamada kullanılan dili anlamadığı takdirde ücretsiz tercüman yardımından yararlanma

haklarını düzenler.

AİHM, özellikle Türkiye hakkında verdiği birçok kararda (özellikle özgün içtihatlarda) soruşturmanın erken evrelerinden itibaren müdafi yardımı sağlanmasının önemini vurgulamış; avukatsız alınan ifadelerin tek veya esaslı delil yapılmasını adil yargılanma hakkıyla bağdaşmaz bulmuştur. Bu yaklaşım, CMK’da yer alan zorunlu müdafilik rejiminin geniş yorumlanmasına zemin hazırlar.

Yabancı sanık bakımından bu standartlar daha da sıkı uygulanmalıdır; çünkü:

  • Dil engeli, avukat desteği olmadan telafi edilemeyecek ölçüde ciddidir,

  • Ceza yargılamasının sonucunun, sanığın ülkedeki kalış statüsünü doğrudan etkileme ihtimali yüksektir.

2.3. CMK’da Müdafilik ve Zorunlu Müdafilik Düzeni

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda müdafi; şüpheli veya sanığın savunmasını yapmakla görevlendirilen avukat olarak tanımlanır. Müdafi yardımı kural olarak ihtiyarî olmakla birlikte, belirli hâllerde zorunlu müdafilik söz konusudur.

Özellikle:

  • CMK m.150:

    • 18 yaşını doldurmamış olan,

    • Kendini savunamayacak derecede malul bulunan,

    • Sağır ve dilsiz olan şüpheli veya sanığın müdafii yoksa, istemi aranmaksızın müdafi görevlendirilir.

    • Ayrıca alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarda, şüpheli veya sanığa istemi aranmaksızın müdafi atanması zorunludur.

  • CMK m.101 ve devamı:

    • Tutuklama talebi ile ilgili sorgulamalarda da zorunlu müdafi rejiminin devreye girmesi öngörülmektedir.

  • CMK m.234 ve 239:

    • Özellikle ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda, belirli koşullardaki mağdur ve katılanlar için de zorunlu vekillik hükümlerine yer verilir.

Her ne kadar kanun yabancı sanığı açıkça zorunlu müdafi kapsamındaki kişiler arasında saymamış olsa da, CMK m.150’deki “kendini savunamayacak derecede malul olma” ve ciddi ceza tehdidi altında bulunma ölçütleri, yabancı sanığın içinde bulunduğu fiilî duruma oldukça yakın bir koruma mantığı içerir.

2.4. CMK m.202: Tercüman Hakkı

Yabancı sanık açısından tercüman hakkı, zorunlu müdafiliğin ayrılmaz bir parçasıdır. CMK m.202’ye göre:

  • Sanık veya mağdur meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa,

  • İddia ve savunmanın esaslı noktalarının anlaşılabilmesi için tercüman görevlendirilir.

Bu hüküm, sadece sanığın beyanlarının çevrilmesini değil, duruşma işlemlerinin, iddianamenin ve hükmün esaslı kısımlarının sanığa anlatılmasını da kapsar. Yabancı sanık için müdafi, tercümanla birlikte hareket ederek savunmanın gerçek anlamda yapılmasını sağlamalıdır.


3. Yabancı Sanığın Yapısal Dezavantajları

3.1. Dil Engeli ve Anlama Güçlüğü

Yabancı sanık çoğu zaman:

  • Türkçe’yi hiç bilmez veya yalnızca günlük birkaç kalıp cümleyi kullanabilir,

  • Ceza hukuku ve muhakeme kavramlarını anadilinde bile zorlanarak anlayabilecekken, yabancı bir dilde neredeyse hiçbir kavrayış geliştiremez.

Bu durumda:

  • Standart hak hatırlatma formlarının imzalatılması,

  • “Haklarım anlatıldı, müdafi istemiyorum” gibi çeviri yapılmadan doldurulan tutanaklar,

  • Tercüman olmaksızın yapılan kısa sorgular

gerçek bir rızaya ve bilinçli savunma tercihine dayanmaz. Zorunlu müdafilik, tam da bu noktada, dil engelinden kaynaklanan eşitsizliği dengeleme işlevi görmelidir.

3.2. Hukuk Sistemine ve Uygulamaya Yabancılık

Yabancı sanık, çoğunlukla:

  • Ülkesindeki ceza muhakemesi kurallarına göre hareket etmeye çalışır,

  • Türkiye’de savcı, hâkim, avukat, polis rollerini birbirinden ayırt edemez,

  • Hangi aşamada hangi hakka sahip olduğunu bilmez.

Bu durum, avukatsız yargılamayı özellikle tehlikeli hâle getirir. Örneğin:

  • “İfademi verip memleketime gönderirler” düşüncesiyle suçlamaları kabullenmesi,

  • Kendi ülkesindeki “uzlaşma” veya “pazarlık” mekanizmalarını Türkiye’de de aynen var sayması,

  • Sorgu sırasında yaptığı kabul ve inkârların uzun vadeli etkisini öngörememesi

çok sık rastlanan durumlardır. Zorunlu müdafi, bu yanlış varsayımları kıracak tek mekanizmadır.

3.3. Sosyal ve Ekonomik Kırılganlık

Yabancı sanıkların önemli bir kısmı:

  • Türkiye’de ailesi, tanıdığı veya ekonomik gücü olmayan kişilerden oluşur,

  • Çoğu zaman gözaltında veya tutukevinde iletişim kurabileceği kimse yoktur,

  • Bir avukata serbestçe ücret ödeyebilecek durumda değildir.

Bu nedenle zorunlu müdafiliğin adli yardım boyutu öne çıkar; baro tarafından görevlendirilen CMK müdafii, aslında savunmanın tek dayanağı hâline gelir. Böyle bir dosyada zorunlu müdafiliğin uygulanmaması, fiilen savunmasız yargılama anlamına gelir.

3.4. Yabancılar Hukuku ile Ceza Yargılamasının Kesişmesi

Yabancı sanığın ceza davası, çoğu durumda:

  • Sınır dışı kararı,

  • Vize veya oturum izninin iptali,

  • Geri gönderme merkezine sevk

gibi idari işlemlerle iç içedir. Müdafi, sadece ceza dosyasının sonucunu değil, kararın yabancının ülkedeki hukuki statüsüne etkisini de dikkate almak zorundadır. Bu da yabancı sanıkta zorunlu müdafilik ihtiyacını daha da ağırlaştırır.


4. Yabancı Sanıkta Zorunlu Müdafiliğin Soruşturma Aşamasındaki Önemi

4.1. Gözaltı, İfade Alma ve Kolluk İşlemleri

Soruşturmanın ilk evresi, yabancı sanık için en kırılgan dönemdir. Bu aşamada:

  • Kimlik tespiti,

  • Gözaltı kararı,

  • Kolluk ve savcılık ifadeleri,

  • Tutuklama talebi için sevk

gibi işlemler çok kısa sürede gerçekleşebilir.

Zorunlu müdafi bulunmaksızın yabancı sanığın:

  • Hangi suça ilişkin sorgulandığını,

  • İleride aleyhine kullanılabilecek beyanlar verdiğini,

  • Susma hakkını kullanma veya ifade vermeyi erteleme imkânını,

  • Delil toplama konusunda avukatıyla birlikte strateji kurma hakkını

bilmesi neredeyse imkânsızdır.

Bu nedenle, özellikle:

  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarda,

  • Tutuklama ihtimalinin ciddi olduğu dosyalarda,

  • Yabancının Türkçe bilmediği veya beyanlarını sağlıklı ifade edemediğinin anlaşıldığı hâllerde

CMK m.150 rejimi geniş ve lehe yorumlanmalı, baro derhâl bir müdafi görevlendirmelidir.

4.2. Hakların Bildirimi ve Tercüman Kullanımı

Yabancı sanığa hakların bildirilmesi; sadece eline matbu bir kâğıt verilip imza attırılması demek değildir. Uygun tercüman aracılığıyla:

  • Ne ile suçlandığı,

  • Hangi aşamada olduğu,

  • Müdafi isteme hakkı,

  • Susma hakkı,

  • Aleyhine veya lehine delil gösterme, tanık dinletme hakları

açık ve anlaşılır bir dille anlatılmalıdır.

Müdafi, tercümanla birlikte bu süreci denetlemeli; tercümanın yetersiz kaldığı hallerde itiraz etmeli, gerekirse başka tercüman talep etmelidir. Aksi hâlde, sanığın “müdafi istemiyorum” veya “ifade vermeyi kabul ediyorum” beyanı sağlıklı bir irade açıklaması sayılmayacaktır.

4.3. Konsolosluk Bildirim Yükümlülüğü

Yabancı sanığın vatandaşı olduğu ülkenin konsolosluğuna bilgi verilmesi, uluslararası sözleşmeler ve iç genelgeler uyarınca bir yükümlülük niteliği taşır. Bu bildirim:

  • Sanığın ülkesindeki konsoloslukla iletişim kurabilmesine,

  • Konsolosluk aracılığıyla avukat temini veya diğer destek mekanizmalarından yararlanmasına,

  • Psikolojik olarak kendini yalnız hissetmemesine

katkıda bulunur.

Zorunlu müdafi, konsolosluk bildirim yapılıp yapılmadığını sorgulamalı; yapılmamışsa tutanağa geçirmek ve gerekiyorsa itiraz etmek suretiyle bu eksikliğin ileride hak ihlali iddiasına konu olabilmesi için zemin hazırlamalıdır.


5. Kovuşturma Aşamasında Yabancı Sanık ve Zorunlu Müdafi

5.1. İddianamenin Tebliği ve Yargılama Dilinin Anlaşılması

Yabancı sanık, iddianameyi ve sevk maddelerini anlayamadığı sürece, kendisine yöneltilen suçlamanın kapsamını da kavrayamaz. Burada zorunlu müdafi:

  • İddianameyi detaylı şekilde müvekkiline açıklamalı,

  • Suçun unsurlarını, ceza tehdidini, delil durumunu sade bir dille özetlemeli,

  • Tercüman yardımıyla bu bilgileri sanığa aktararak savunma stratejisini birlikte belirlemelidir.

Bu iletişim kurulmadığı takdirde, sanığın duruşmada verdiği beyanlar çoğu zaman otomatik inkâr veya kayıtsız kabul niteliğinde kalır.

5.2. Duruşma Sırasında Tercüman – Müdafi İşbirliği

Duruşmada tercüman ile müdafi arasındaki uyum, yabancı sanığın savunmasının kalitesini doğrudan etkiler:

  • Müdafi, sorularını ve açıklamalarını tercümana anlaşılır şekilde aktarmalı,

  • Tercümanın eksik veya yüzeysel çeviri yaptığını fark ettiğinde müdahale etmeli,

  • Sanığın duruşma salonundaki atmosferi, hâkimin tavrını, savcının iddialarını gerçekten anlayıp anlamadığını kontrol etmelidir.

Zorunlu müdafilik yalnızca “duruşmada bir avukatın hazır bulunması” demek değildir; o avukatın aktif ve etkili savunma yapması gerekir. Yabancı sanık dosyalarında bu etki, tercümanın nitelik ve performansına doğrudan bağlıdır.

5.3. Müdafiin Devamlılığı ve Güven İlişkisi

Özellikle uzun süren ceza yargılamalarında; aynı sanık için her duruşmada farklı CMK avukatı görevlendirilmesi sıkça rastlanan bir sorundur. Bu durum yabancı sanık açısından çok daha ağır sonuçlar doğurur; zira:

  • Her duruşmada yeni bir avukatla yeniden iletişim kurmak zorunda kalır,

  • Önceki savunma stratejilerinin devamlılığı sağlanamaz,

  • Dosyaya hâkim olan bir “çekirdek müdafi” bulmak zorlaşır.

Mümkün olduğu ölçüde, baro tarafından aynı müdafinin görevlendirilmesine dikkat edilmeli; müdafi de dosyayı sistemli biçimde takip ederek müvekkiliyle güven ilişkisi kurmalıdır. Bu, zorunlu müdafiliğin etkinliği açısından kritik önemdedir.


6. Kanun Yollarında Yabancı Sanığın Temsili

6.1. İstinaf ve Temyiz Başvuruları

Yabancı sanık için verilen mahkûmiyet kararının:

  • Hangi delillere dayandığını,

  • Hangi hukuki gerekçeyle kurulduğunu,

  • Hangi kanun yolu imkânlarının bulunduğunu

anlayabilmesi çoğu zaman tek başına mümkün değildir. Kararın tercüman aracılığıyla özetlenmesi ve kanun yolu süresinin açıklanması zorunludur.

Zorunlu müdafi:

  • İstinaf veya temyiz dilekçesini süresinde hazırlamalı,

  • Sanığın anladığı dilde kabaca da olsa sonucu ve süreci açıklamalı,

  • Özellikle zorunlu müdafilik şartlarının ihlal edildiği, tercüman eksikliğinin bulunduğu veya hakların bildirilmediği durumları kanun yolu dilekçesinde açıkça vurgulamalıdır.

6.2. Adil Yargılanma İhlali İddiaları ve Bireysel Başvuru

Zorunlu müdafiliğin fiilen uygulanmadığı, tercüman desteğinin yeterince sağlanmadığı, konsolosluk bildiriminin yapılmadığı durumlarda, yabancı sanığın:

  • İstinaf ve temyiz sonrasında,

  • Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru,

  • Uygun koşullar var ise AİHM başvurusu

imkânı gündeme gelebilir. Burada da müdafiin yönlendirici rolü vazgeçilmezdir; zira yabancı sanığın bu tür mekanizmaları kendiliğinden kullanma ihtimali oldukça düşüktür.


7. Uygulamada Karşılaşılan Tipik Hatalar

Yabancı sanıkta zorunlu müdafilik, pratikte çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta; aşağıdaki sebeplerle ciddi hak ihlallerine yol açmaktadır:

  1. Matbu Formla Yetinme

    • Sanığa hakların anlatıldığına dair standart form imzalatılıp gerçek bir bilgilendirme yapılmaması.

    • Yabancı dilde açıklama yapılmadan “müdafi istemiyorum” beyanının alınması.

  2. Tercüman Kullanımının Geciktirilmesi veya Yetersizliği

    • Kolluk aşamasında tercüman çağrılmadan ifadelerin alınması,

    • Tercümanın dil bilgisi veya hukuki kavramları çevirme kapasitesinin denetlenmemesi.

  3. Zorunlu Müdafinin Sadece “İsim Olarak” Dosyada Bulunması

    • Müdafinin tutanakta adının geçmesine karşın, fiilen dosyaya hâkim olmaması,

    • Duruşmalara mazeretli katılmaması veya sadece kısa bir süre salonda bulunup aktif savunma yapmaması.

  4. Konsolosluk Bildirimindeki Eksiklikler

    • Bildirim hiç yapılmaması veya çok geç yapılması,

    • Sanığın bu haktan haberdar edilmemesi,

    • Konsolosluk temsilcisinin sürece katkısının talep edilmemesi.

  5. Yabancı Sanığın Kimlik ve Statüsünün Belirsiz Bırakılması

    • Mülteci, sığınmacı, turist, öğrenci ayrımının yapılmaması,

    • Ceza davasının yabancılar hukuku boyutunun göz ardı edilmesi.

Bu hatalar, hem yargılamanın sağlıklı yürütülmesini engellemekte, hem de ileride verilecek ihlal kararlarıyla süreci uzatmakta ve devlet açısından ek sorumluluklar doğurmaktadır.


8. Uygulayıcılar İçin Pratik Öneriler

8.1. Müdafiler Açısından

  • Yabancı sanık dosyasında görevlendirildiğinizde, mutlaka tercüman talebini açık ve yazılı olarak dosyaya geçirin.

  • Müvekkilinizle, mümkünse duruşma öncesi ve sonrası kısa da olsa özel görüşme yapın; sadece duruşma salonundaki birkaç cümleyle yetinmeyin.

  • Hak ihlali şüphesi gördüğünüz her noktayı (tercüman eksikliği, konsolosluk bildirimi, hak hatırlatması, kötü muamele iddiası vb.) tutanağa yansıtın.

  • Ceza dosyasının sonucunun, müvekkilin ikamet ve sınır dışı statüsüne etkisini mutlaka göz önünde bulundurun; gerekiyorsa yabancılar hukuku alanında çalışan meslektaşlarla işbirliği yapın.

  • Kanun yolu dilekçelerinde, zorunlu müdafi ve tercüman eksikliklerinin adil yargılanma hakkı çerçevesinde ne anlama geldiğini ayrıntılı biçimde açıklayın.

8.2. Hâkim ve Savcılar Açısından

  • Yabancı sanığın gerçekten Türkçe bilip bilmediğini, kısa birkaç kelimeyle yetinmeyip, ifadesinin içeriğini ve duruşmadaki davranışlarını gözlemleyerek değerlendirin.

  • Zorunlu müdafilik şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın “avukat istemiyorum” beyanına dayanarak müdafisiz işlemlere devam etmeyin.

  • Tercümanın sanığa gerçekten ne aktardığını gözlemlemeye çalışın; gerektiğinde daha nitelikli tercüman talep edin.

  • Zorunlu müdafi atandığı hâlde fiilen dosyaya katılmayan müdafilerle ilgili baroya bildirimde bulunmayı ihmal etmeyin.

8.3. Kolluk Birimleri Açısından

  • Yabancı sanığın haklarının sadece form imzalatılarak değil, anladığı dilde sözlü olarak da anlatılmasını sağlayın.

  • Gözaltı aşamasında tercüman teminini maliyet veya iş yükü gerekçesiyle ertelemeyin; bu ertelemenin ileride delil yasaklılığına yol açabileceğini unutmayın.

  • Konsolosluk bildirimi konusunda açık ve denetlenebilir bir kayıt sistemi oluşturun.


9. Sonuç: Yabancı Sanıkta Zorunlu Müdafilik Bir Lüks Değil, Zorunluluktur

Yabancı sanık dosyaları, ceza muhakemesinin zayıf halkalarını en çıplak biçimde ortaya çıkaran dosyalardır. Dil engeli, hukuki sisteme yabancılık, sosyal ve ekonomik kırılganlık bir araya geldiğinde, müdafi yardımı devreye girmediği takdirde savunma hakkı kağıt üzerinde kalır.

Bu nedenle:

  • CMK m.150’deki zorunlu müdafilik koşulları, yabancı sanık lehine geniş yorumlanmalı,

  • Tercüman hakkı ve konsolosluk bildirimi, zorunlu müdafilikle birlikte değerlendirilmelidir,

  • Yargı mercileri ve müdafiler, zorunlu müdafiliği yalnızca “formal bir atama” olarak değil, etkili bir savunma organizasyonu olarak görmelidir.

Yabancı sanıkta zorunlu müdafilik, yalnızca bireysel bir hak değil; aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerinin de bir gereğidir. Uygulamanın bu perspektifle geliştirilmesi, hem sanığın hem de ceza adalet sisteminin yararınadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button