Single Blog Title

This is a single blog caption

Yabancı Sanık Bakımından HAGB ve Sınır Dışı (Deport) Riski

1. Giriş: HAGB Kararı Yabancı İçin Ne Anlama Geliyor?

Ceza muhakemesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), özellikle ilk defa suç işleyen veya düşük cezalı suçlarla yargılanan kişiler için oldukça önemli bir kurumdur. Mahkeme, sanığın suçu işlediği kanaatine varmakta ve bir ceza belirlemekte; ancak belirli şartların varlığı hâlinde bu hükmün açıklanmasını ertelemekte, sanığı bir denetim süresine tabi tutmaktadır.

Türk vatandaşı sanık açısından HAGB çoğu zaman, “sabıkasız kalma” ve “cezayı fiilen çekmeme” bakımından oldukça avantajlı bir sonuç doğurur. Ancak söz konusu kişi yabancı ise, ceza dosyasının tamamı göç hukuku açısından da yeniden anlam kazanır. Çünkü:

  • Ceza dosyasında işlenen fiil,

  • Mahkemenin suça ilişkin değerlendirmesi,

  • HAGB kararının gerekçesi ve içerdiği olgular,

Göç İdaresi Başkanlığı ve diğer idari makamlar tarafından “kamu düzeni”, “kamu güvenliği” veya “kamu sağlığı” bakımından değerlendirmeye konu edilebilir. Özellikle 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)’nda sayılan sınır dışı sebepleri, yabancının cezai dosyası ile yakından ilişkilidir.

Dolayısıyla yabancı bir müvekkil söz konusu olduğunda, HAGB “sadece ceza dosyasını bitiren pratik bir yol” olarak görülmemeli; deport (sınır dışı), ikamet izni iptali ve hatta uluslararası/ geçici koruma statüsünün etkilenmesi gibi sonuçlar mutlaka hesaba katılmalıdır.


2. HAGB (CMK m. 231) Kurumunun Kısa Bir Çerçevesi

2.1. HAGB’nin Kanundaki Yeri ve Amacı

HAGB, Ceza Muhakemesi Kanunu m. 231’de düzenlenmiş, karma nitelikte bir kurumdur. Mahkeme, maddi olayla ilgili değerlendirmesini yapar, suçu ve cezayı belirler; ancak belirli şartlar oluşmuşsa hükmün açıklanmasını belirli bir süre erteleyerek sanığı “gözlem altına” alır.

Bu kurumun amaçları kısaca:

  • İlk defa suç işleyen kişiyi ceza infaz kurumundan uzak tutmak,

  • Kişiye yasal bir uyarı mahiyetinde ikinci bir şans vermek,

  • Topluma yeniden kazandırma ve öngörülen zararın giderilmesini teşvik etmek,

  • Ceza adalet sisteminde kaynakları daha verimli kullanmaktır.

2.2. HAGB Kararı İçin Aranan Temel Şartlar

HAGB uygulanabilmesi için hem suça/cezaya, hem sanığın kişiliğine hem de usule ilişkin koşullar birlikte aranır:

  1. Cezaya ilişkin şartlar

    • Hükmolunan hapis cezasının kanundaki üst sınır çerçevesinde HAGB’ye elverişli olması (genellikle iki yıl veya daha az hapis ya da adli para cezası),

    • HAGB’ye kapalı suçlardan olmaması.

  2. Sanığa ilişkin şartlar

    • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan kesinleşmiş mahkûmiyetinin bulunmaması,

    • Yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarının, “yeniden suç işlemeyeceği” yönünde olumlu kanaat uyandırması,

    • Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi.

  3. Usule ilişkin şart

    • Sanığın HAGB kurumunu kabul ettiğini açıkça beyan etmesi.

Bu şartlar gerçekleştiğinde HAGB mahkemenin takdirindedir; yani hâkim isterse uygulayabilir, zorunlu değildir.

2.3. Denetim Süresi ve Hukuki Etkiler

HAGB kararı verilmesi hâlinde sanık belirli bir denetim süresine alınır (çoğu durumda 5 yıl). Bu süre boyunca:

  • Kasıtlı yeni bir suç işlenmemesi,

  • Mahkemenin belirlediği yükümlülüklere (eğitim programına katılma, belli bir kuruluşa bağış, mağdura ödeme vb.) uyulması,

şartları sağlanırsa, başlangıçta kurulmuş olan mahkûmiyet hiç kurulmamış sayılır ve dava düşer.

HAGB kararı, klasik anlamda sabıka olarak adli sicile işlenmez; ancak ayrı bir sistemde kayıt altına alınır ve adli makamlar tarafından yeni yargılamalarda veya değerlendirmelerde dikkate alınabilir.

Tam da bu nokta, yabancı sanık bakımından önemlidir: Ceza yargılaması bakımından “mahkûmiyet doğurmayan” bu karar, göç hukuku bakımından fiilin ve dosya içeriğinin idari makamlarca “risk göstergesi” olarak kullanılmasına engel değildir.


3. Yabancıların Sınır Dışı (Deport) Edilmesi Rejimi

3.1. Ceza Hukuku Boyutu: TCK m. 59

Türk Ceza Kanunu m. 59, hapis cezasına mahkûm edilen yabancılar bakımından sınır dışı edilme olgusunu güvenlik tedbiri niteliğinde düzenler. Maddede özetle, suç nedeniyle hapis cezası alan yabancının cezası infaz edilirken veya infaz tamamlandıktan sonra durumunun İçişleri Bakanlığı’na bildirilmesi ve sınır dışı yönünden idari değerlendirme yapılması öngörülmektedir.

Burada kritik olan husus şudur:

  • Ceza mahkemesi artık “ben bu kişiyi sınır dışı ediyorum” diye bir kesin karar vermez;

  • Mahkeme yalnızca, ortaya çıkan mahkûmiyetin idari makamlara bildirilmesini sağlar;

  • Yabancının ülkeden çıkarılıp çıkarılmayacağı, 6458 sayılı Kanun çerçevesinde idari makamların takdirinde şekillenir.

Dolayısıyla TCK m. 59, sınır dışı için otomatik ve zorunlu bir sonuç değil, idarenin harekete geçirildiği bir bildirim mekanizmasıdır.

3.2. YUKK m. 54–55: Sınır Dışı Sebepleri ve Geri Gönderme Yasağı

Yabancının fiilen sınır dışı edilmesi, esas olarak 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 52–60. maddeleriyle düzenlenmiştir.

Özellikle m. 54, hangi yabancılar hakkında sınır dışı kararı alınacağını bentler hâlinde sayar. Bunlar arasında:

  • TCK m. 59 kapsamında sınır dışı edilmesi gerekenler,

  • Terör örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olduğu değerlendirilenler,

  • Sahte belge kullananlar veya sahte beyanla ikamet izni alanlar,

  • Geçimini meşru olmayan yollarla sağlayanlar,

  • Kamu düzeni ya da kamu güvenliği açısından tehdit oluşturanlar,

  • Vize veya ikamet süresini önemli ölçüde aşanlar,

gibi çeşitli kategoriler yer alır.

Buna karşılık m. 55, belirli kişilerin sınır dışı edilemeyeceğini, yani geri gönderme yasağını düzenler. Ciddi işkence, ölüm cezası riski, insanlık dışı muamele ihtimali bulunan ülkelere gönderme, ağır sağlık sorunları, hamilelik gibi özel durumlar, sınır dışı yasağı kapsamında değerlendirilir.

3.3. Göç İdaresi Uygulaması ve “Kamu Düzeni – Kamu Güvenliği” Kriteri

Göç İdaresi Başkanlığı, uygulamada sınır dışı kararlarını verirken ceza dosyalarını, kolluk tutanaklarını, istihbarat raporlarını, idari para cezalarını, hatta bazen açılmış soruşturmaları “bütüncül” biçimde değerlendirmektedir. Kurumun resmî bilgilendirme sayfalarında, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından tehdit oluşturan yabancıların sınır dışı edilebileceği açıkça belirtilmiştir.

Bu değerlendirme yapılırken:

  • Mutlaka kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının aranmadığı,

  • Bazen soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki olguların dahi “risk göstergesi” sayılabildiği,

  • Özellikle uyuşturucu, terör, silah, organize suç ve cinsel suçlar gibi alanlarda idarenin daha sert bir yaklaşım benimsediği

görülmektedir.


4. HAGB Kararı Yabancı Bakımından Mahkûmiyet Sayılır mı?

4.1. Ceza Yargılaması Perspektifinden

Ceza muhakemesi açısından HAGB, klasik mahkûmiyet kararı gibi adli sicile işleyen bir sonuç doğurmaz. Denetim süresi sorunsuz tamamlandığında:

  • Hüküm açıklanmadığı için ceza infazı yapılmaz,

  • Dosya düşer ve sanık hakkında mahkûmiyet yokmuş gibi kabul edilir,

  • Adli sicil kaydına mahkûmiyet olarak işlenmez.

Bununla birlikte, HAGB kararı:

  • Hâkim ve savcılar tarafından görülebilen ayrı bir sistemde kayıtlıdır,

  • Yeni bir soruşturmada “kişinin geçmişi” değerlendirilirken dikkate alınabilir,

  • Müsadere, yargılama gideri ve vekâlet ücreti gibi bazı sonuçlar itibariyle fiilen bir hüküm gibi işlev görebilir.

4.2. Göç Hukuku ve İdari Değerlendirme Açısından

Göç hukuku ise ceza hukuku ile aynı kavram setiyle işlememektedir. İdare, yabancı hakkında şu soruları sorar:

  • Bu kişi, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından bir risk oluşturuyor mu?

  • Bu kişinin Türkiye’de kalmaya devam etmesi, toplum açısından makul ve güvenli mi?

  • Ceza dosyasında yer alan fiil, yabancının tehlikelilik düzeyine işaret ediyor mu?

Bu sorulara cevap verilirken, idarenin elindeki veri kaynaklarından biri de HAGB kararı ve ceza dosyasındaki olgulardır. HAGB’nin “mahkûmiyet” sayılıp sayılmadığından bağımsız olarak, idare:

  • Kararda anlatılan fiili,

  • Mahkemenin sanık hakkında ulaştığı “suçu işledi” kanaatini,

  • Sanığın beyanlarını ve dosya kapsamındaki delilleri,

kamu düzeni değerlendirmesinde kullanabilmektedir. Danıştay ve idare mahkemesi kararlarında, sınır dışı işlemlerinde sadece mahkûmiyet değil, fiili olay ve risk değerlendirmesinin esas alındığı pek çok örnek mevcuttur.

Bu nedenle, sırf “HAGB verildi, sabıka yok, dolayısıyla deport riski ortadan kalktı” şeklinde bir yaklaşım risklidir ve yabancı müvekkil bakımından eksik bir değerlendirme olur.


5. HAGB’nin İkamet, Çalışma İzni ve Uluslararası Koruma Statüsüne Etkisi

5.1. Kısa ve Uzun Dönem İkamet İzinleri

İkamet izni başvurularında idare, başvuru formu ve belgelerin yanında:

  • Adli sicil kayıtlarını,

  • Göç veri tabanındaki tüm giriş–çıkış ve işlem kayıtlarını,

  • Kolluk birimlerinden gelen raporları,

dikkate alır. HAGB kararı, klasik sabıka kaydına yansımadığı için her dosyada otomatik olarak görünmeyebilir; ancak ceza soruşturması veya kovuşturması sırasında Göç İdaresi bilgilendirilmişse ya da kişi daha önce deport sürecine girmişse, HAGB’ye konu fiil ikamet izni değerlendirmesinde gündeme gelebilir.

Özellikle:

  • Uyuşturucu, fuhuş, kaçakçılık, sahtecilik gibi suçlar,

  • Şiddet içeren fiiller,

  • Kamu düzenini ağır şekilde etkileyen eylemler,

söz konusu olduğunda idare, HAGB kararını “kamu düzeni açısından olumsuz veri” kabul edip ikamet izni vermekten kaçınabilir veya mevcut izni uzatmayabilir.

5.2. Çalışma İzni ve Yabancı İşçi Statüsü

Çalışma izni süreçlerinde de benzer şekilde:

  • İşverenin güvenilirliği,

  • Yabancının Türkiye’deki geçmişi,

  • Ceza dosyaları ve idari yaptırımlar,

birlikte değerlendirilir. HAGB kararı, özellikle güvenlik soruşturmasına tabi sektörlerde (özel güvenlik, savunma, stratejik tesisler vb.) yabancı aleyhine bir veri olarak kullanılabilir. Burada doğrudan yasaklayıcı bir hüküm olmasa da, idarenin takdir yetkisi geniştir.

5.3. Uluslararası/Geçici Koruma Statüsü Açısından

Uluslararası koruma veya geçici koruma altındaki yabancılar bakımından HAGB’ye konu fiil, şu alanlarda gündeme gelebilir:

  • Statünün iptali veya sona erdirilmesi,

  • Kamu düzeni ve güvenliği istisnaları,

  • Sığınmacının başka bir ülkeye yerleştirilmesi süreçlerinde değerlendirme.

Bu grupta, geri gönderme yasağı da ayrıca önemlidir: Kişinin işlediği iddia edilen suç nedeniyle geri gönderme istisnasına girip girmediği, ceza dosyasındaki fiil ve mahkeme değerlendirmesi üzerinden tartışılır. Bu nedenle, HAGB kararı ceza hukukunda “mahkûmiyet değil” diyerek tamamen etkisiz kabul edilemez; göç hukuku bakımından son derece belirleyici olabilir.


6. HAGB, Adli Kontrol ve Yurt Dışına Çıkış Yasağı

Yabancı sanık hakkında HAGB kararı verilirken mahkeme, çoğu zaman tutuklama tedbiri kalkmış oluyor; fakat mahkeme aynı anda veya daha önce adli kontrol (CMK m. 109) kapsamında “yurt dışına çıkış yasağı” uygulamış olabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken hususlar:

  1. Yurt dışına çıkış yasağı ile sınır dışı kararı farklı şeylerdir.

    • Adli kontrol, ceza yargılamasının bir koruma tedbiridir. Yetkili merci ceza mahkemesi/hâkimdir.

    • Sınır dışı kararı ise idari işlemdir; yetkili merci Göç İdaresi/İçişleri Bakanlığı’dır.

  2. HAGB kararından sonra adli kontrolün akıbeti ayrıca değerlendirilmelidir.

    • Mahkeme HAGB verirken yurt dışı yasağını kaldırabilir, devamına karar verebilir veya yeni bir değerlendirme yapabilir.

    • HAGB verildi diye otomatik olarak adli kontrol kalkmış sayılmaz; ayrıca talep edilip karar verilmesi gerekir.

  3. Yurt dışı yasağı kalksa bile deport süreci başlayabilir.

    • Ceza dosyası nedeniyle Göç İdaresi harekete geçerse, kişi yurt dışına çıkış yasağı kaldırılmış olsa dahi idari gözetim altına alınarak sınır dışı prosedürüne tabi tutulabilir.

Bu nedenle yabancı müvekkil açısından, HAGB alındıktan sonra hem ceza dosyasında adli kontrol tedbirinin kaldırılması, hem de Göç İdaresi nezdinde olası risklerin yönetilmesi gereklidir.


7. HAGB ve Sınır Dışı İlişkisinde Uygulamada Karşımıza Çıkan Tipik Senaryolar

7.1. HAGB Kararı Verildikten Sonra Deport İşlemi Başlaması

Pratikte sık görülen senaryolardan biri şu şekildedir:

  • Yabancı sanık hakkındaki ceza davası devam ederken tutuklu değildir, adli kontrol altındadır.

  • Yargılamanın sonunda HAGB kararı verilir, sanık salondan “cezadan kurtulmuş” hissiyle çıkar.

  • Dosya, TCK m. 59 ve YUKK m. 54 kapsamında idari makamlara yansır; Göç İdaresi, kişinin işlediği fiili kamu düzeni açısından riskli görür ve hakkında sınır dışı işlemi başlatır.

Burada yabancı açısından beklenmedik bir tablo oluşur: Ceza dosyasında fiilen hapse girmemiş, mahkûmiyet adli sicile işlenmemiş; buna rağmen idari bakımdan en ağır yaptırımlardan biri olan deport ile karşı karşıyadır.

7.2. HAGB Kararı Dolayısıyla Vize/İkamet Başvurularının Reddedilmesi

Başka bir senaryoda:

  • Yabancı Türkiye’de turist vizesiyle veya kısa dönem ikamet izniyle bulunmaktadır.

  • Bir suç nedeniyle soruşturma geçirir, kovuşturma aşamasında HAGB kararı verilir.

  • Sonraki ikamet uzatma veya çalışma izni başvurusunda idare, kişinin ceza dosyasını ve HAGB kararını görür; kamu düzeni açısından olumsuz kanaate vararak başvuruyu reddeder veya mevcut izni iptal eder.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta; ret gerekçesinin çoğu zaman “HAGB verildi” şeklinde değil, “kamu düzeni yönünden uygun bulunmadı” gibi daha genel bir ifadeyle yazılmasıdır. Bu nedenle itiraz/iptal davasında avukatın ceza dosyası ile idari işlem arasındaki bağlantıyı dikkatle kurması gerekir.

7.3. HAGB, Uluslararası Koruma Dosyasında “Güvenlik Riski” Olarak Kullanılması

Uluslararası koruma veya geçici koruma altındaki yabancılar bakımından, HAGB kararına konu fiil:

  • Statünün iptal edilmesi,

  • Korumanın daraltılması,

  • Üçüncü ülkeye yerleştirme taleplerinin değerlendirilmesi

gibi süreçlerde “güvenlik riski” olarak ileri sürülebilir. Burada yine esas tartışma, fiilin ağırlığı ve yabancının güncel tehlikelilik durumu etrafında şekillenir.


8. Deport Kararına Karşı Başvuru ve HAGB’nin Savunmada Kullanılması

8.1. İdari İşlemin Niteliği ve Yargısal Denetim

Sınır dışı kararı, idari bir işlem olup idare mahkemesi denetimine tabidir. Kanunda öngörülen süre içinde:

  • Deport kararına karşı iptal davası açılabilir,

  • Bazı hâllerde yürütmenin durdurulması talep edilebilir,

  • Yargılama sürecinde yabancının Türkiye’de kalıp kalamayacağı, geri gönderme yasağı kapsamında olup olmadığı tartışılır.

Danıştay ve ilk derece idare mahkemeleri, deport kararlarını incelerken:

  • İşlenen fiilin ağırlığı,

  • Geçen süre,

  • Yabancının aile bağları, iş hayatı, çocuklarının durumu,

  • Kişinin tekrar suç işleme ihtimali,

gibi unsurları değerlendirir.

8.2. HAGB’nin Savunma Lehine Kullanılabileceği Noktalar

Her ne kadar HAGB, idare bakımından “hiçbir şey olmamış” demek olmasa da, savunma stratejisinde yabancı lehine şu argümanlar kurulabilir:

  1. Mahkeme cezada indirim ve HAGB uygulamıştır.

    • Bu, fiilin ağırlığının sınırlı olduğunu ve sanığın kişiliğinin “düzelmeye elverişli” görüldüğünü gösterir.

    • Yargılama makamı, sanığın toplum için tamamen dışlanması gereken ağır bir tehdit olmadığı kanaatindedir.

  2. Denetim süresi sorunsuz tamamlanmışsa fiil üzerinden uzun süre geçmiştir.

    • Aradan yıllar geçmiş, yabancı tekrar suç işlememiş, ailesini kurmuş, istikrarlı bir iş hayatına sahip olmuşsa;

    • Deport kararı “ölçülülük” ve “orantılılık” ilkelerine aykırı hale gelebilir.

  3. HAGB kararında zararın giderilmesi, mağdurun rızası veya şikâyetten vazgeçme gibi unsurlar yer alıyorsa, bu da kişinin topluma uyum kapasitesi açısından lehe bir göstergedir.

  4. Aile hayatı ve çocukların üstün yararı

    • Eşi Türk vatandaşı olan, Türkiye’de doğmuş çocukları bulunan, uzun süredir burada yaşayan bir yabancının sırf HAGB’ye konu bir fiil nedeniyle sınır dışı edilmesi; Anayasa, AİHS ve YUKK’daki aile hayatının korunması ve çocukların üstün yararı ilkeleriyle tartılmak zorundadır.

8.3. Geri Gönderme Yasağı ve HAGB İlişkisi

Bazı dosyalarda yabancı, kendi ülkesine gönderildiğinde:

  • Ölüm cezasına,

  • İşkence veya insanlık dışı muameleye,

  • Ağır ayrımcılık veya iç savaş kaynaklı ciddi tehlikelere

maruz kalacağını ileri sürebilir. Bu durumda, kişi HAGB’ye konu bir suç işlemiş olsa bile, geri gönderme yasağı gündeme gelir.

Savunmada şu hatlar birlikte yürütülmelidir:

  • HAGB kararının fiilin ağırlığını sınırlı gösterdiği,

  • Yabancının artık risk oluşturmadığı,

  • Buna karşılık geri gönderileceği ülkede ciddi riskler bulunduğu,

somut verilerle ortaya konulmalıdır. Böylece hem deport kararının iptali, hem de koruma statüsünün devamı yönünde güçlü bir argüman kurulabilir.


9. Savunma Stratejisi: Yabancı Müvekkil İçin HAGB Her Zaman En Doğru Yol mu?

Uygulamada bazen şu refleks görülür:

“Müvekkil yabancı da olsa, HAGB alalım, dosya hızlıca bitsin.”

Oysa yukarıda açıkladığımız nedenlerle HAGB, yabancı müvekkil için otomatik olarak en avantajlı sonuç olmayabilir. Strateji belirlenirken şu sorular tek tek sorulmalıdır:

  1. Fiilin ispat gücü nedir?

    • Beraat ihtimali ciddi ise, HAGB yerine beraat için mücadele etmek, uzun vadede yabancı açısından çok daha koruyucu olabilir.

    • Beraat gerçekleştiğinde ceza dosyası, göç hukuku açısından çok daha sınırlı etkiye sahip olur.

  2. Yabancının ikamet, çalışma, aile ve koruma statüsü ne durumdadır?

    • Zaten deport aşamasında olan, hakkında giriş yasağı bulunan veya ülkesiyle ilgili çok ciddi riskler olan bir yabancı için HAGB’nin göç hukuku üzerindeki etkisi başka;

    • Türkiye’de uzun süredir yerleşik olup ikametini uzatmak isteyen, burada evli ve çocuklu bir yabancı için çok daha farklıdır.

  3. İdari makamların dosyaya bakışı öngörülebiliyor mu?

    • Bazı suç tiplerinde (örneğin basit yaralama, hakaret gibi) idarenin yaklaşımı daha yumuşak olabilir;

    • Uyuşturucu ticareti, örgütlü suç, terör suçlaması gibi dosyalarda ise HAGB dahi idarenin sert tepki vermesine engel olmayabilir.

  4. HAGB sonrası olası adımlar şimdiden planlanıyor mu?

    • Eğer HAGB tercih edilecekse, kararın hemen ardından Göç İdaresi nezdinde başlatılabilecek olası süreçler (deport, ikamet iptali, giriş yasağı) için hazırlık yapılmalı;

    • Gerekirse ceza davası devam ederken dahi idari riskler öngörülerek dosya stratejisi oluşturulmalıdır.

Kısacası, yabancı müvekkil söz konusu olduğunda HAGB, otomatik ve refleksif bir tercih olmamalı; ceza hukuku ve yabancılar hukuku birlikte analiz edilerek “bütüncül savunma stratejisi” içinde konumlandırılmalıdır.


10. Sonuç: HAGB ve Deport Arasındaki İnce Denge

  • HAGB, ceza muhakemesinde sanığa tanınan ciddi bir imkândır; ancak yabancı sanık bakımından sonuçları sadece ceza dosyasıyla sınırlı değildir.

  • TCK m. 59 ve 6458 sayılı YUKK m. 54–55, ceza dosyasında ortaya çıkan fiilin idari makamlarca sınır dışı ve ikamet rejimi çerçevesinde yeniden değerlendirilmesine imkân tanır.

  • HAGB kararı, klasik anlamda mahkûmiyet yaratmasa da, kamu düzeni ve kamu güvenliği değerlendirmesinde önemli bir veri olarak kullanılabilir.

  • Yabancının ikamet, çalışma ve uluslararası koruma statüleri, ceza dosyasından bağımsız düşünülemez; HAGB kararı bu alanların her birini dolaylı olarak etkileyebilir.

  • Deport kararına karşı açılacak davalarda HAGB, bir yandan fiilin ağırlığını ve sanığın düzelme potansiyelini gösteren lehe bir unsur, diğer yandan idarenin dayanak aldığı olguların kaynağı olarak aleyhe bir unsur olabilir.

  • Avukatın görevi, hem ceza yargılaması aşamasında hem de sınır dışı/ikamet süreçlerinde bu dengeyi titizlikle yönetmek, müvekkilin özgürlüğü, aile hayatı ve kişisel güvenliği üzerindeki etkileri bütüncül olarak gözetmektir.

Bu nedenle, yabancı sanık hakkında HAGB mi, beraat için mücadele mi, yoksa farklı bir çözüm mü daha uygun sorusu her dosyada ayrı ayrı, somut olayın tüm unsurları birlikte değerlendirilerek cevaplanmalıdır. Özellikle sınır dışı riski yüksek dosyalarda, ceza hukukuyla eş zamanlı olarak yabancılar hukuku alanında da uzman desteğiyle hareket etmek, müvekkilin geleceğini doğrudan etkileyecek kritik bir stratejik tercihtir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button