Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kullanımı Suçunda Cezai Sorumluluk
1. GİRİŞ
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin yasa dışı kullanımı, hem birey hem de toplum açısından ciddi sonuçlar doğuran, ceza hukukunun yanı sıra sağlık ve sosyal politikaların da müdahale alanına giren çok yönlü bir sorundur. Bu bağlamda, Türk Ceza Hukuku’nda uyuşturucu madde kullanımı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi kapsamında özel bir suç tipi olarak düzenlenmiş ve cezai sorumluluk ilkelerine göre sınırları çizilmiştir.
Ancak bu suç tipinde cezai yaptırımın niteliği, klasik ceza hukukundan farklı olarak iyileştirme odaklıdır. Bu nedenle uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma suçunda failin cezai sorumluluğu değerlendirilirken sadece objektif fiil değil, failin kişisel durumu, amacı ve toplumsal yarar da dikkate alınmalıdır.
2. TÜRK CEZA KANUNU’NDA DÜZENLEME: MADDE 191
TCK m.191 hükmü şöyledir:
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Madde 191, kişisel tüketim amacıyla uyuşturucuya temas eden faile yöneliktir. Satış, temin veya başkasına verme eylemleri olmadıkça bu hüküm uygulanır. Maddenin amacı kullanıcıyı cezalandırmaktan çok, bağımlılıkla mücadele ederek rehabilitasyonunu sağlamaktır.
3. CEZAİ SORUMLULUĞUN KOŞULLARI
Cezai sorumluluğun oluşabilmesi için suçun maddi ve manevi unsurlarının bulunması gerekir.
3.1. Maddi Unsur
-
Fail: Gerçek kişiler bu suçun faili olabilir. Tüzel kişiler sorumlu tutulamaz.
-
Fiil: Satın alma, kabul etme veya bulundurma. Bu fiillerin sadece kullanım amacıyla yapılmış olması gerekir.
-
Konu: Uyuşturucu veya uyarıcı madde (esrar, eroin, kokain, sentetik kannabinoid vs.).
3.2. Manevi Unsur
-
Kast: Suç kastla işlenebilir. Taksirle işlenemez.
-
Failin, maddeyi başkalarına satma, dağıtma ya da temin etme amacı olmamalıdır.
-
Kullanım amacıyla sahip olma, kişisel ve geçici nitelikte olmalıdır.
4. CEZANIN ERTELENMESİ VE TEDAVİ
Kanun koyucu, bu suç tipi için doğrudan hapis cezası yerine failin önce tedavi ve denetimli serbestlik yöntemlerine yönlendirilmesini öngörmüştür. Bu hem cezai sorumluluğun hukuken hem de toplumsal açıdan daha etkili şekilde ele alınmasını sağlar.
4.1. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE)
CMK m.171/2’ye göre;
-
Fail hakkında daha önce benzer bir suçtan hüküm verilmemişse,
-
5 yıl süreyle kamu davasının açılması ertelenebilir.
-
1 yıl süreyle denetimli serbestlik uygulanır.
4.2. Denetimli Serbestlik Süreci
Fail, belirlenen süre içinde tedaviye tabi tutulur, uyuşturucu madde kullanmadığına dair testlere girer, sosyal eğitim ve destek programlarına katılır.
Eğer bu yükümlülükler yerine getirilirse mahkemece “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilir (TCK m.191/5).
5. CEZAİ SORUMLULUKTA SINIRLAMALAR VE AYIRIMLAR
5.1. Kullanım – Ticaret Ayrımı
En önemli sınırlandırma, failin eyleminin TCK m.188 (ticaret) ile karıştırılmamasıdır. Bu ayrımın yapılmasında;
-
Madde miktarı,
-
Paketlenme şekli,
-
Failin sosyal çevresi ve irtibatı,
-
Satışa hazırlık araçları (terazi, kilitli poşet vb.) dikkate alınır.
5.2. Tekerrür Hali ve Ertelemenin Uygulanmaması
Fail, denetimli serbestlik yükümlülüğüne uymamış ya da tekrar suç işlemişse;
-
KDAE hükümleri uygulanmaz.
-
Doğrudan hapis cezası verilebilir.
6. ULUSLARARASI HUKUKTA CEZAİ YAKLAŞIM
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve Avrupa Konseyi, uyuşturucu kullanımıyla mücadelede cezalandırma yerine;
-
İyileştirme,
-
Eğitim ve bilgilendirme,
-
Sağlık hizmetine erişim ilkelerini önermektedir.
AİHM de, madde bağımlılığı olan kişilere ceza yerine tedavi ve destek yükümlülüklerinin tercih edilmesini, insan onuru ve sağlık hakkının gereği olarak görmektedir.
7. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
-
Tedaviye yönlendirme sistemi güçlendirilmeli, sağlık altyapısı desteklenmelidir.
-
Ceza ve tedbir mekanizmaları arasında standart uygulama sağlanmalıdır.
-
Kamuoyunda farkındalık artırıcı kampanyalar yürütülmeli, madde kullanımı sosyal dışlanma sebebi olmaktan çıkarılmalıdır.
-
Yargı mensupları ve kolluk görevlilerine yönelik eğitimler ile cezanın amacı yeniden hatırlatılmalıdır.
8. SONUÇ
Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma suçu, hukuken cezalandırılabilir bir eylem olmakla birlikte, cezai sorumluluğun belirlenmesinde rehabilite edici ve toplumsal fayda gözeten yöntemlerin tercih edilmesi gerekmektedir. TCK m.191 bu anlamda çağdaş ceza hukukunun esaslarıyla uyumludur.
Ancak bu sistemin doğru işlemesi için, yargı makamlarının hem cezai yaptırım hem de alternatif çözümler arasında doğru dengeyi kurması, uygulama birliği sağlaması ve bağımlılıkla mücadelede yalnızca adli değil, sosyal, psikolojik ve sağlık odaklı politikalarla desteklenmesi gerekir.