Single Blog Title

This is a single blog caption

UYUŞTURUCU MADDE MİKTARININ SUÇ NİTELİĞİNE ETKİSİ

1. GİRİŞ

Uyuşturucu veya uyarıcı maddeyle ilgili suçlar, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük zararlar doğuran, ceza hukuku sistemlerinin en ağır yaptırımlarla düzenlediği suç tiplerindendir. Ancak uygulamada en çok tartışılan konulardan biri, failin elinde ele geçirilen uyuşturucu maddenin miktarının, suçun vasfını belirlemede nasıl bir rol oynadığıdır.

Uyuşturucu madde miktarının suç vasfı üzerindeki etkisi, “kullanmak için bulundurma” (TCK m.191) ve “uyuşturucu madde ticareti yapma” (TCK m.188) suçları arasındaki sınır çizgilerinin belirlenmesi açısından önemlidir. Bu makalede, uyuşturucu madde miktarının ceza sorumluluğuna etkisi, Yargıtay içtihatları ve bilimsel görüşler ışığında ayrıntılı biçimde incelenecektir.


2. UYUŞTURUCU SUÇLARININ HUKUKİ DÜZENLEMESİ

2.1. TCK m.188 – Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti

TCK’nın 188. maddesi, uyuşturucu maddeyi:

  • İmal eden,

  • İthal veya ihraç eden,

  • Satışa arz eden, satan, satın alan, taşıyan, depolayan, başkalarına veren…

kişilerin 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasını öngörür. Bu suç, “kamu düzenine karşı suçlar” arasında yer alır.

2.2. TCK m.191 – Kullanmak İçin Uyuşturucu Bulundurma

Bu maddeye göre, uyuşturucu maddeyi sırf kullanmak amacıyla satın alan, bulunduran veya kullanan kişi, hapis cezası ile cezalandırılmakla birlikte, öncelikle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine tabi tutulur.


3. SUÇUN AYRIMINDA MİKTARIN ÖNEMİ

Uyuşturucu madde suçlarının en önemli ayrım noktası, failin uyuşturucuyu hangi amaçla elinde bulundurduğudur. Ancak bu amacın somut tespiti oldukça güçtür. İşte bu noktada, maddenin miktarı, mahkemeler açısından en belirleyici kriterlerden biri haline gelir.

3.1. Tek Başına Yeterli mi?

Yargıtay kararları, madde miktarının suçun vasfını belirlemede tek başına yeterli bir unsur olmadığını, ancak kuvvetli bir belirleyici olduğunu göstermektedir. Yani miktar, diğer delillerle birlikte değerlendirilmek zorundadır.


4. YARGITAY İÇTİHATLARI IŞIĞINDA MİKTAR KRİTERİ

Suç tarihinde sanığın, diğer sanık … ile birlikte bulunduğu araç içerisinde yapılan aramada net 9,9 gram metamfetamin maddesi ele geçirildiği olayda, suç konusu uyuşturucu maddenin ele geçiriliş biçimi ve ele geçen madde miktarının kişisel kullanma sınırları içinde kalması karşısında; sanığın uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında satmak veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna ilişkin, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı ve eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2018/2232 E. , 2018/4842 K.).

Sanığın çantasında ele geçirilen net 1018,800 gram esrarın kişisel kullanım miktarının üzerinde olması nedeniyle eyleminin, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen, “satmak veya başkasına vermek için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu yerine, “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/1252 E. , 2015/785 K.).


5. MİKTARIN CEZADA AĞIRLAŞTIRICI ROLÜ

Uyuşturucu madde miktarı yalnızca suçun vasfının belirlenmesinde değil, aynı zamanda cezanın belirlenmesinde de önemli rol oynar. Türk Ceza Kanunu’nda açıkça miktar esasına dayalı bir ceza artırımı öngörülmemekle birlikte, mahkemeler miktarı, cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir unsuru olarak değerlendirir.

Örneğin:

  • 1 gram ile yakalanan bir sanık hakkında alt sınırdan ceza verilebilirken,

  • 10 kilogram uyuşturucu ile yakalanan sanık hakkında cezanın üst sınırlarına yaklaşılması mümkündür.


6. UYGULAMADA YAŞANAN SORUNLAR

6.1. Sabit Miktar Sınırı Olmaması

TCK veya yönetmeliklerde kullanım amacıyla bulundurulabilecek azami miktar açıkça belirlenmemiştir. Bu nedenle her olayda hakimler farklı değerlendirmelerde bulunabilmektedir.

6.2. Bilirkişi Raporlarının Yetersizliği

Bazı davalarda, bilirkişi raporları miktarın “kullanım sınırında” olup olmadığına dair teknik değerlendirme içermemekte, bu da savunma veya iddia makamı açısından yorum farklılıklarına neden olmaktadır.

6.3. Tutarsız Yargı Kararları

Benzer miktarlardaki dosyalarda bazı mahkemeler TCK m.191 kapsamında hüküm verirken, bazıları m.188 kapsamında ağır cezalara hükmedebilmektedir. Bu durum, hukuki öngörülebilirlik ilkesine zarar vermektedir.


7. ÖNERİLER

  1. Yasa ile sabit sınırlar belirlenmeli: Kullanım amacıyla bulundurulabilecek madde miktarı, madde türüne göre yönetmeliklerle netleştirilmelidir.

  2. Bilirkişi raporları standartlaştırılmalı: Uyuşturucunun kullanım sıklığı, etkisi ve miktarı ile ilgili bilimsel değerlendirmeler içeren raporlar hazırlanmalıdır.

  3. Yargıtay kararlarında birlik sağlanmalı: Ceza dairelerinin farklı yaklaşımları yerine Ceza Genel Kurulu kararları ile içtihat birliği sağlanmalıdır.


8. SONUÇ

Uyuşturucu madde miktarı, her ne kadar suçun vasfını tek başına belirlemede yeterli olmasa da, kuvvetli bir göstergedir. TCK m.188 ve 191 ayrımında, madde miktarının yanı sıra paketlenme şekli, kullanım araçları, iletişim kayıtları ve failin sosyal çevresi gibi hususlar birlikte değerlendirilmelidir.

Uygulamada yeknesaklığın sağlanabilmesi için gerek mevzuat düzeyinde, gerekse içtihat birliği açısından gerekli düzenlemeler yapılmalı; failin niyeti ve topluma etkisi gözetilerek adil ve orantılı cezalar tesis edilmelidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button