Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi (TCK 191)
Giriş
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı, hem birey hem de toplum sağlığı açısından büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu’nda uyuşturucuya ilişkin suçlar ağır yaptırımlarla düzenlenmiştir. Ancak kanun koyucu, uyuşturucu madde ticareti yapanlarla yalnızca kendi ihtiyacı için uyuşturucu bulunduran ve kullanan kişiler arasında bir ayrım yapmıştır.
Bu bağlamda TCK m.191 kapsamında kullanmak için uyuşturucu madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişilere doğrudan ceza verilmemekte; öncelikle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirleri uygulanmaktadır. Bu sistem içinde en önemli aşamalardan biri, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kurumudur.
TCK 191’in Amacı
-
Uyuşturucu bağımlılarını cezalandırmak değil, tedavi ederek topluma kazandırmak,
-
Ceza infaz kurumlarını gereksiz yere doldurmamak,
-
Bireyi topluma yeniden kazandıracak rehabilitasyon yöntemlerini devreye sokmak.
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE)
1. Hukuki Dayanak
CMK m.171/2 ve TCK m.191/2 hükümleri uyarınca, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarında Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasının ertelenmesine (KDAE) karar verebilir.
2. Şartlar
-
Suçun TCK m.191 kapsamında olması gerekir. (Yani kullanıcı suçu olmalı, ticaret kastı bulunmamalı.)
-
Şüpheli hakkında daha önce aynı suçtan KDAE veya tedavi/denetimli serbestlik uygulanmamış olmalıdır.
-
Savcı, şüphelinin tedaviye yönlendirilmesi ile topluma kazandırılabileceğine kanaat getirmelidir.
3. Süre
-
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı 5 yıl süreyle verilir.
-
Bu süre içinde şüpheliye tedavi ve denetimli serbestlik tedbirleri uygulanır.
Erteleme Sürecinde Şüphelinin Yükümlülükleri
-
Denetimli serbestlik tedbirlerine uymak,
-
Gerekirse tedavi olmak (AMATEM gibi sağlık kuruluşlarında),
-
Uyuşturucu kullanmamak (düzenli testler yapılır),
-
Savcılığın yükümlülüklerine riayet etmek.
Eğer şüpheli bu yükümlülüklere uyarsa, sürenin sonunda hakkında kamu davası açılmaz. Böylece sabıka kaydı oluşmaz.
Yükümlülüklere Uyulmaması Halinde
-
Şüpheli denetimli serbestlik tedbirlerine uymazsa,
-
Tedaviyi reddeder veya yarıda bırakırsa,
-
Tekrar uyuşturucu kullanırsa,
bu durumda savcılık kamu davası açar ve kişi TCK 191 kapsamında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalır.
Yargıtay Kararlarından Örnekler
Yargıtay 10. CD, 2016/3121 E., 2017/4569 K.
Sanığın üzerinde 3 gram esrar bulunmuştur. Yargıtay, bu miktarın kişisel kullanım sınırında olduğunu belirtmiş, TCK 191 kapsamında KDAE kararı verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Yargıtay 20. CD, 2018/4512 E., 2019/3274 K.
Sanık hakkında daha önce denetimli serbestlik uygulanmış olmasına rağmen tekrar uyuşturucu bulundurmuştur. Yargıtay, bu durumda KDAE uygulanamayacağına, doğrudan kamu davası açılması gerektiğine karar vermiştir.
Örneğin;
A.A., 25 yaşında bir üniversite öğrencisi, polis kontrolünde üzerinde 2 gram esrar ile yakalanmıştır. A.A., uyuşturucuyu yalnızca kendisi için bulundurduğunu, satma niyeti olmadığını söylemiştir.
Savcılık dosyayı incelemiş, herhangi bir satış kastına dair delil bulunmadığını, A.A.’nın sabıkasının olmadığını ve ilk kez böyle bir suçla karşılaştığını tespit etmiştir. Bu nedenle kamu davası açılmasının ertelenmesine karar verilmiştir.
A.A., 5 yıl boyunca denetimli serbestlik tedbirlerine uymuş, düzenli olarak AMATEM’de testlere katılmış ve tekrar uyuşturucu kullanmamıştır. Süre sonunda A.A. hakkında kamu davası açılmamış ve sabıka kaydı oluşmamıştır.
Anayasa Mahkemesi Perspektifi
AYM bireysel başvuru kararlarında, KDAE’nin ceza yerine rehabilitasyon imkânı sunduğunu, ancak bu süreçte kişilere yüklenen tedbirlerin ölçülü ve hukuka uygun olması gerektiğini vurgulamaktadır. Özellikle usulsüz aramalarla elde edilen delillere dayanılarak verilen KDAE kararları da hak ihlali doğurabilmektedir.
Sonuç
Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçlarında kamu davasının açılmasının ertelenmesi, ceza adalet sisteminin cezalandırıcı değil, önleyici ve rehabilite edici yönünü ön plana çıkaran önemli bir kurumdur. Bu uygulama sayesinde;
-
Kişiler sabıka kaydı almadan tedavi edilme imkânı bulur,
-
Ceza infaz kurumlarının yükü azalır,
-
Toplum sağlığı korunmuş olur.
Ancak bu kurumun istisnai olduğunu, yükümlülüklere uyulmaması halinde şüphelinin doğrudan hapis cezasıyla karşılaşacağını unutmamak gerekir.