Usulde Görev Kurallarının Kamu Düzeni Üzerindeki Etkisi
Giriş
Yargı sisteminin en temel prensiplerinden biri, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olmasıdır.
Görev, bir davaya hangi tür mahkemenin bakacağını belirleyen kavramdır ve yalnız tarafların menfaatini değil, adalet sisteminin düzenini koruma amacını taşır.
Bu nedenle görev kuralları, yalnızca usulî bir teknik mesele değil, yargının anayasal güvenliği açısından da büyük önem taşır.
Bu makalede, görev kurallarının kamu düzeniyle ilişkisi, hâkimin re’sen gözetme yükümlülüğü, yanlış görev seçiminin sonuçları ve Yargıtay içtihatları ışığında uygulamadaki etkileri incelenecektir.
Görev Kavramı ve Hukuki Niteliği
Görev, bir uyuşmazlığın çözümünde hangi derece ve türde mahkemenin yetkili olduğunu belirleyen kamu hukukuna ilişkin bir kurumdur.
HMK m.114/1-c hükmüne göre görev, dava şartıdır; yani görevli olmayan bir mahkeme esasa giremez.
Görev kuralının kamu düzenine ilişkin olması şu anlamlara gelir:
-
Taraflar, görevli mahkemeyi sözleşmeyle değiştiremez.
-
Mahkeme, görevsizlik hâlini re’sen (kendiliğinden) dikkate almak zorundadır.
-
Görev itirazı her zaman ileri sürülebilir.
-
Görev hatası, kesin hüküm oluşturmaz; dava yeniden görülebilir.
Görev Kurallarının Kamu Düzeni Niteliği
1. Devletin Yargı Yetkisinin Korunması
Görev, devletin yargı erkini düzenleyen kurallardan biridir.
Bu nedenle görev kurallarına aykırılık, sadece tarafları değil, yargı organlarının düzenini de etkiler.
Görevsiz bir mahkemenin karar vermesi, hukuka aykırı yetki kullanımı anlamına gelir ve devletin yargı yetkisine zarar verir.
2. Usul Ekonomisi ve Adalet Dengesi
Görevli mahkemenin belirlenmesi, yargılamanın hızlı, ucuz ve doğru şekilde yapılmasını sağlar.
Yanlış görev seçimi, davanın baştan itibaren geçersiz olmasına yol açar; bu da zaman ve emek kaybına neden olur.
3. Mahkemeler Arasında Uzmanlaşmanın Sağlanması
Her mahkeme, belirli uyuşmazlık türlerinde uzmanlaşmıştır (örneğin aile, iş, ticaret).
Görev kuralları, bu uzmanlaşmayı koruyarak adaletin nitelikli biçimde gerçekleşmesini sağlar.
4. Kamu Güvenliği ve Hukuki Belirlilik
Toplum, davaların doğru mahkemede görülmesine güven duymalıdır.
Görev kurallarının kamu düzenine dahil edilmesi, bu güvenin temelidir.
Hâkimin Re’sen Gözetme Yükümlülüğü
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, hâkim tarafların itirazı olmasa bile görevi kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Bu durum HMK m.115/1’de açıkça düzenlenmiştir:
“Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştırır.”
Dolayısıyla dava dilekçesi incelenirken hâkim, davanın görevli mahkemede açılıp açılmadığını tespit etmek zorundadır.
Eğer görevli mahkeme farklıysa, dava esasa girilmeden görevsizlik kararı verilir.
Görev Hatasının Sonuçları
-
Esasa Girilemez:
Görevsiz mahkeme, davanın esasını inceleyemez; aksi takdirde karar yok hükmündedir. -
Görevsizlik Kararı:
Mahkeme, görevsizlik kararı verir ve dosya görevli mahkemeye gönderilir.
Davacı, iki hafta içinde gönderme talebinde bulunmazsa dava açılmamış sayılır. -
Zamanaşımı Sorunu:
Dava açılmamış sayıldığı hâllerde zamanaşımı yeniden işlemeye başlar.
Bu, özellikle alacak ve tazminat davalarında büyük hak kaybına neden olabilir. -
Yargıtay Denetimi:
Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyiz edilmemiş kararlar bile Yargıtay tarafından re’sen bozulabilir.
Tarafların Görev Üzerinde Tasarruf Edememesi
Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflar:
-
Sözleşme ile görevli mahkemeyi değiştiremez,
-
Anlaşarak görevsiz mahkemede yargılama yaptıramaz,
-
Görev itirazından feragat edemez.
Örneğin, bir kira davasında taraflar “bu uyuşmazlık Asliye Hukuk’ta görülsün” diye anlaştıysa bu geçersizdir; görev yine Sulh Hukuk Mahkemesi’ne aittir.
Yargıtay Uygulamasında Görev-Kamu Düzeni İlişkisi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2021/453 E., 2022/1149 K.
“Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi zorunludur. Tarafların bu konuda anlaşması veya sessiz kalması görevi değiştirmez.”
Yargıtay 15. HD, 2020/3221 E., 2021/4693 K.
“Görevsiz mahkemece verilen hüküm kesinleşmiş olsa bile, görev kamu düzeninden olduğundan hüküm hukuki sonuç doğurmaz.”
Bu kararlar, görev kuralının mutlak emredici niteliğini ortaya koyar.
Uygulamada Görevle İlgili Sık Hatalar
-
Tüketici – Ticaret Mahkemesi Karışıklığı:
Davanın konusu ticari ilişki zannedilip ticaret mahkemesinde açılıyor; ancak taraf tüketici olduğundan görev tüketici mahkemesine aittir. -
Aile – Asliye Hukuk Ayrımı:
Mal paylaşımı davaları bazen yanlışlıkla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılıyor; oysa bu davalar Aile Mahkemesi görevindedir. -
Sulh – Asliye Hukuk Ayrımı:
Kira davalarının yanlışlıkla Asliye Hukuk’a yönlendirilmesi sık rastlanır; bu tür davalar Sulh Hukuk’un görevindedir.
Görev ve Yetki Arasındaki Fark
Bu iki kavram sıklıkla karıştırılır:
| Kavram | Tanım | Değiştirilebilirlik |
|---|---|---|
| Görev | Hangi tür mahkemenin bakacağını belirler. | Kamu düzenine ilişkindir, değiştirilemez. |
| Yetki | Hangi yer mahkemesinin bakacağını belirler. | Genellikle tarafların sözleşmesiyle değiştirilebilir. |
Dolayısıyla görev, kesin ve mutlak bir nitelik taşır.
Görev Kurallarının Anayasal Boyutu
Anayasa’nın 9. maddesi uyarınca, “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.”
Bu yetkinin doğru şekilde kullanılması, görev kurallarının uygulanmasıyla mümkündür.
Aksi hâlde yargılamalar keyfî hâle gelir, hukuki güvenlik ilkesi zedelenir.
Sonuç
Görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olması, yargının doğruluğu, tarafsızlığı ve düzeni için vazgeçilmezdir.
Bu kurallar, yalnızca yargılama tekniğini değil, aynı zamanda hukuk devletinin temelini güvence altına alır.
Her dava, doğru mahkemede açıldığında sadece bireysel adalet değil, kurumsal adalet de sağlanır.
Bu nedenle görev, bir usul meselesinden öte, adaletin yönünü belirleyen anayasal ilkedir.