Ürdün’de Mülteci Statüsü ve Geçici Koruma Arasındaki Farklar Nelerdir?
Giriş
Ortadoğu coğrafyasında, özellikle Suriye iç savaşı sonrası, milyonlarca insan Ürdün’e sığınmıştır. Bu süreçte mülteci statüsü ile geçici koruma arasındaki farklar, yabancılar için hayati önem taşımaktadır. Zira bu iki statü, farklı hak ve yükümlülükler doğurmakta, bireylerin barınma, çalışma, eğitim ve sağlık gibi temel haklara erişimini doğrudan etkilemektedir.
Bu makalede, Ürdün’de mülteci statüsü ile geçici koruma arasındaki farklar, ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeler ışığında ele alınacak, kurgusal bir olay üzerinden somutlaştırılacaktır.
Ürdün’ün Hukuki Çerçevesi
Ürdün, 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne ve 1967 Protokolü’ne taraf değildir. Ancak ülke, fiilen yüzbinlerce Suriyeliye, Iraklıya ve diğer ülkelerden gelen göçmenlere kapılarını açmış, uluslararası kuruluşlarla (özellikle UNHCR) işbirliği yaparak geçici koruma mekanizması geliştirmiştir.
Dolayısıyla Ürdün’de resmi bir mülteci statüsü tanınmaz. Bunun yerine, yabancılar genellikle:
-
Geçici Koruma (Temporary Protection) statüsü kapsamında,
-
UNHCR’nin kayıtları üzerinden koruma altına alınmaktadır.
Mülteci Statüsü: Tanım ve Haklar
Uluslararası hukukta mülteci, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşleri nedeniyle zulüm göreceği korkusuyla ülkesinden ayrılan ve geri dönemeyen kişi” olarak tanımlanır.
Eğer Ürdün, 1951 Sözleşmesi’ne taraf olsaydı:
-
Mülteciler geri gönderilmeme (non-refoulement) ilkesinden yararlanır,
-
Eğitim, sağlık, çalışma izni gibi geniş kapsamlı haklara sahip olurdu,
-
Daimi ikamet veya vatandaşlık yolunda yasal prosedürler işletilebilirdi.
Ancak Ürdün’de resmi mülteci statüsü olmadığı için bu haklar yalnızca uluslararası kuruluşlar üzerinden dolaylı şekilde sağlanmaktadır.
Geçici Koruma Statüsü: Uygulama ve Haklar
Geçici koruma, acil insani krizlerde devletlerin uyguladığı pratik bir çözümdür. Ürdün’de bu statü:
-
UNHCR kayıtlarına dayalıdır,
-
Yabancıya ülkede yasal olarak kalma imkânı tanır,
-
Kamp içinde veya kamp dışında yaşam izni verir,
-
Asgari düzeyde sağlık, eğitim ve yardım imkânı sağlar.
Bununla birlikte, çalışma hakkı sınırlandırılmıştır. Çalışma izni için ayrıca Ürdün Çalışma Bakanlığı’na başvuru yapılması gerekir.
Mülteci Statüsü ile Geçici Koruma Arasındaki Temel Farklar
-
Hukuki Dayanak
-
Mülteci statüsü: Uluslararası sözleşmelere dayanır.
-
Geçici koruma: Ulusal düzenlemeler ve uluslararası işbirliğiyle sağlanır.
-
-
Hakların Kapsamı
-
Mülteci: Eğitim, sağlık, çalışma ve barınma hakları geniştir.
-
Geçici koruma: Haklar sınırlıdır, çoğu yardım kuruluşları aracılığıyla sağlanır.
-
-
Süreklilik
-
Mülteci: Kalıcı bir hukuki statüdür.
-
Geçici koruma: Kriz süresince geçerlidir, devletin kararına bağlıdır.
-
-
Vatandaşlık İmkânı
-
Mülteci: Belirli süre sonunda vatandaşlık başvurusu yapabilir.
-
Geçici koruma: Böyle bir hak doğurmaz.
-
Kurgusal Olay
A., Suriye’den ailesiyle birlikte 2016 yılında Ürdün’e sığınan bir kişidir. Amman’a ulaştığında, UNHCR’ye kayıt yaptırarak geçici koruma belgesi almıştır. Bu belge sayesinde ailesi sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmış, çocukları devlet okullarına devam edebilmiştir.
Ancak A., çalışmak için Ürdün Çalışma Bakanlığı’na başvurduğunda, yalnızca belirli sektörlerde (tarım, inşaat, temizlik gibi) çalışma izni alabildiğini görmüştür. Oysa mülteci statüsü resmi olarak tanınsaydı, A. kendi mesleğinde (örneğin mühendis olarak) çalışabilme hakkına sahip olabilecekti.
Bu olay, mülteci statüsü ile geçici koruma arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koymaktadır: geçici koruma sınırlı ve geçicidir, mültecilik ise kalıcı ve daha geniş haklar sağlar.
Sonuç
Ürdün’de resmi anlamda mülteci statüsü tanınmamakta, yabancılar geçici koruma kapsamında haklardan yararlanmaktadır. Bu durum, mültecilerin uzun vadeli güvenlik ve entegrasyon sorunlarını beraberinde getirmektedir.
Uluslararası hukukta mülteci statüsünün sağladığı geniş haklar ile Ürdün’ün uyguladığı geçici koruma rejimi arasındaki fark, yabancıların yaşam koşullarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, Ürdün’de yabancıların hukuki haklarını araştırırken geçici koruma esas alınmalı, fakat uluslararası hukukun getirdiği standartlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
