Single Blog Title

This is a single blog caption

Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme Nedir? Türk Borçlar Hukuku’nda Açıklama ve Uygulama Rehberi

Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme Nedir?

(Türk Borçlar Hukuku’nda Uygulama, Şartlar ve Örnek Olaylarla Açıklama)

Giriş

Borçlar hukukunun temel ilkesi, sözleşmeden doğan hak ve borçların sadece sözleşmenin taraflarını bağlamasıdır. Ancak bu ilkeye önemli bir istisna getiren “üçüncü kişi yararına sözleşme”, doğrudan üçüncü bir şahsın hak kazanmasına olanak tanıyan nadir düzenlemelerden biridir. Bu yazıda, Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) üçüncü kişi yararına sözleşmenin tanımı, şartları, türleri, doğurduğu sonuçlar ve uygulamada karşılaşılan hukuki sorunlar detaylı biçimde ele alınacaktır.


1. Tanım ve Hukuki Dayanak

Üçüncü kişi yararına sözleşme, iki taraf arasında yapılan ve üçüncü bir kişinin lehine hak doğuran bir sözleşmedir. Bu kişi, sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen doğrudan bir edim talebinde bulunabilir.

Bu sözleşme türü, Türk Borçlar Kanunu m.129‘da düzenlenmiştir:

“Sözleşmede alacaklı lehine açık bir hak tanınmışsa, alacaklı bu hakkı doğrudan doğruya borçludan isteyebilir. Sözleşme hükümlerine göre borçlu, alacaklının bu hakkı doğrudan kullanmasını önleyemez.”


2. Taraflar Arası İlişki

Üçüncü kişi yararına sözleşmede üç temel kişi vardır:

  • Borçlu (Edimi yerine getirecek kişi)

  • Lehtar (Üçüncü kişi – lehine hak doğan kişi)

  • Sözleşme düzenleyicisi/alacaklı (lehtar lehine edimi talep eden kişi)

Bu üçlü yapı, sözleşmenin klasik iki taraflı yapısını genişletmektedir. Lehtar, sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen doğrudan talep hakkına sahip olabilir.


3. Sözleşmenin Kurulma Amacı ve İşlevi

Bu sözleşme tipi, özellikle ticaret, sigorta, bağış, sosyal güvenlik, hizmet sözleşmeleri ve karmaşık taşeron sistemleri gibi alanlarda yoğun biçimde kullanılır.

Amaçlar:

  • Sözleşmenin taraflarından biri, üçüncü kişinin menfaatini korumak isteyebilir.

  • Borçlu, edimini doğrudan lehtara yöneltmeyi kabul eder.

  • Taraflar, toplumsal ya da ailevi bağlar nedeniyle üçüncü kişinin menfaatini hedefleyebilir.


4. Şartları ve Geçerliliği

Üçüncü kişi yararına sözleşmenin geçerli olması için şu unsurların varlığı gereklidir:

a. Sözleşme Taraflarının Açık veya Zımni İradesi

Lehtar lehine bir hak tanınması açıkça ifade edilmelidir. Zımni olarak da anlaşılabiliyorsa bu da geçerlidir. Ancak üçüncü kişinin lehine sadece dolaylı bir fayda varsa, bu durumda “yararına sözleşme” değil, “üçüncü kişi etkili sözleşme” söz konusu olur.

b. Lehtarın Belirlenebilir Olması

Lehtar, sözleşme kurulurken mevcut olmasa dahi belirlenebilir olması gerekir. “Borçlu, dilediği kişiye edimi ifa etsin” şeklindeki kayıtlar bu sözleşme kapsamında değerlendirilmez.

c. Lehtarın Rızası

Lehtarın bu sözleşmeden doğan hakkı kabul etmesi gerekir. Kabul beyanı irade açıklaması ile olur; özel bir şekil aranmaz.


5. Üçüncü Kişinin Doğrudan Hak Kazanması

Üçüncü kişi, sözleşmeden doğan hakkı doğrudan borçludan talep edebilir. Bu, olağan sözleşme yapısına ters düşer; çünkü normalde sadece taraflar arasında talep hakkı doğar. Ancak burada üçüncü kişinin “doğrudan hak sahibi” olması, uygulamada önemli sonuçlar doğurur.

Örneğin, işverenin işçisinin çocuğu için özel sağlık sigortası yaptırdığı bir sözleşmede, çocuk doğrudan sigorta şirketine başvurarak edimi talep edebilir.


6. Sözleşmenin Feshi ve Lehtarın Durumu

Lehtar, hakkını kabul etmeden önce sözleşmenin tarafları sözleşmeyi değiştirebilir veya sona erdirebilir. Ancak lehtar hakkı kabul ettikten sonra, artık taraflar bu hakkı onun aleyhine değiştiremez.

Bu nedenle lehtarın sözleşmeye dahil oluş süreci kritik önemdedir.


7. Uygulamada Örnek Olay

🔍 Örnek Olay:

Bir emlak yatırım şirketi (A), bir konut projesi için taşeron bir firmayla (B) sözleşme yapar. Sözleşmede, B firmasının, proje alanında çalışan inşaat işçilerine kaza sigortası yaptırması zorunlu kılınır.

B firma, sigorta şirketiyle (C) bu işçiler adına bir poliçe düzenler. İşçiler (lehtarlar), sözleşmeye taraf değildir.

Proje sırasında meydana gelen bir kazada işçilerden biri ağır yaralanır ve doğrudan sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunur.

Bu olayda:

  • Sigorta sözleşmesi, işçiyi doğrudan hak sahibi kılmaktadır.

  • İşçinin lehine düzenlenen sözleşme, işçiye doğrudan dava hakkı verir.


8. Üçüncü Kişi Aleyhine Doğabilecek Riskler

Her ne kadar lehtar lehine hak doğsa da, sözleşmenin ifa edilmemesi durumunda üçüncü kişinin maruz kalacağı zararlar sınırlı olabilir. Çünkü üçüncü kişi sadece “hakkı” kullanabilir, ama sözleşmeye taraf olmadığı için “borçlu” olamaz.

Bu noktada, “üçüncü kişi aleyhine sözleşme” mümkün değildir.


9. Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme ile Benzer Görünen Ancak Farklı Kavramlar

a. Üçüncü Kişi Etkili Sözleşme

Yararı doğrudan değil, dolaylı olan sözleşmelerdir. Örneğin: Bir şirketin, bir okul binasının tadilatını üstlenmesi durumunda, öğrenciler yarar sağlasa da doğrudan talep hakları yoktur.

b. Vekalet Sözleşmesi Kapsamında Üçüncü Kişiler

Bir vekilin müvekkil adına yaptığı işlemlerden üçüncü kişilere yönelen sonuçlar vardır, ama bu durum üçüncü kişi yararına sözleşme sayılmaz.


10. Sonuç

Üçüncü kişi yararına sözleşmeler, hukuki uygulamalarda giderek daha fazla kullanılan, sözleşme özgürlüğünün yaratıcı bir tezahürüdür. Özellikle ticari hayatta, sosyal güvenlik sisteminde, taşeron iş ilişkilerinde ve sigorta hukukunda bu sözleşme türünün pratik önemi büyüktür.

Bu yapı, klasik sözleşme teorisinin dışına çıkarak, üçüncü kişilere doğrudan hak tanımakta ve böylelikle hak arama yollarını genişletmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button