Türkiye’de imar planına aykırılıktaki hukuki çözüm yolu
Türkiye’de İmar Planına Aykırılıktaki Hukuki Çözüm Yolu
Giriş
İmar planları, şehirlerin düzenli, sürdürülebilir ve sağlıklı gelişmesini sağlayan en temel araçlardan biridir. Planlı kentleşmenin sağlanması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve ortak kaynakların doğru kullanılabilmesi için imar planlarının oluşturulması ve uygulanması zorunludur. İmar planları, nazım imar planı ve uygulama imar planı gibi türleriyle bir bölgedeki yapılaşma koşullarını, fonksiyonları, nüfus yoğunluğunu ve ulaşım bağlantılarını belirler. Bu planlara aykırı hareket edilmesi, hem kamu düzenini hem de bireylerin menfaatlerini olumsuz etkiler. Bu nedenle, Türk hukuk sistemi imar planına aykırılıklar için çeşitli idari ve hukuki yaptırımlar öngörmüştür.
İmar Planına Aykırılık ve Sonuçları
İmar planına aykırı fiiller, ruhsatsız yapılaşma, ruhsata aykırı eklemeler, planlarda öngörülen kullanım fonksiyonlarının değiştirilmesi ve planlanan yoğunlukların aşılması gibi birçok şekilde ortaya çıkabilir. 3194 sayılı İmar Kanunu, bu fiillerle mücadelede idareye geniş yetkiler vermektedir. Kanun’un 32 ve 42. maddeleri uyarınca, ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılara belediye veya il özel idaresi tarafından mühürleme, yıkım ve para cezası gibi yaptırımlar uygulanabilir. İmar planına aykırı bir yapı hakkında alınacak ilk idari işlem, yapının durdurulması ve mühürlenmesidir. Mühürlemenin ardından ruhsatsız veya aykırı kısmın yıkılması, imar para cezası uygulanması gündeme gelir.
İmar planına aykırılığın tespit edilmesi halinde, yapı sahipleri veya sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “imar kirliliğine neden olma” suçu kapsamında soruşturma da başlatılabilir. TCK’nın 184. maddesi, yapı ruhsatı almadan veya ruhsata aykırı olarak yapı yapan kişilere altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için imar kirliliğine sebebiyet veren fiilin, imar planına aykırı olarak yapılmış olması ve yetkili makamların izni bulunmaması gerekir. Dolayısıyla, idari yaptırımlar yanında ceza hukuku sorumluluğu da doğar.
Hukuki Çözüm Yollarıİmar planına aykırı olduğu iddia edilen bir uygulama veya idari işlem karşısında, ilgililerin başvurabileceği farklı hukuki çözüm yolları bulunmaktadır.İlk aşamada, belediye meclisi ve ilgili idareler nezdinde itiraz ve şikâyet mekanizmaları işletilebilir.İdari başvuru sonucunda alınan kararın hukuka aykırı olduğu düşunülüyor ise idare mahkemelerinde iptal davası açılabilir.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, idare işlemlerinin iptali için 60 günlük dava açma süre si öngörmektedir. Bu süre, ilgilinin işlemi öğrendiği tarihten itibaren başlar.Test.
Kaldırılmış planların iptali için açılan davalarda süre ilan tarihinden itibaren 60 gündür. İptal davası açıldığında, mahkemeden yürütmenin durdurulması istenebilir.
İmar Plan DeğişiklikleriBazı durumlarda, yapılan yapılaşmanın imar planına aykırı olduğu iddia edilse de, plan değişiklikleri ile sorunun ortadan kaldırılması mümkün olabilir.İlgililer, 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca belediyelere veya il özel idarelerine imar planı değişikliği teklifi sunabilirler. Plan değişiklikleri belediye meclislerince değerlendirildikten sonra uygun görülürse onaylanır ve askıya çıkarılır.Plan değişikliği teklifi hazırlanırken, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı gözetilmelidir. Aksi takdirde, değişikliğin iptali için açılacak davalar sonucunda plan değişikliği de hukuka aykırı bulunabilir.
Bu nedenle, imar planına aykırı bir yapının yasallaştırılması amacıyla plan değişikliği teklif edilmesi, kamu yararı ve plan bütünlüğü kapsamında titizlikle değerlendirilmelidir.
Ceza Hukuku Yönünden Değerlendirmeİmar planına aykırı yapılaşmanın sadece idari bir mesele olmadığı, ceza hukuku boyutunun da bulunduğu unutulmamalıdır.TCK’nın 184. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma suçu kamu düzenini korumayı amaçlar; yapı ruhsatı almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan herkes bu suçun faili olabilir.Suçun oluşması için, ilgili belediyenin veya il özel idaresinin uyarılarına rağmen yapı faaliyetinin devam ettirilmesi yeterlidir.Ayrıca, yapı mühürlendiği halde mührü bozan kişi hakkında da ceza hukuku yaptırımı uygulanabilir.
Ceza soruşturması ve kovuşturması sonucunda verilecek mahkumiyet kararları, idari kararların uygulanmasını engellemez. İdari para cezaları veya yıkım kararları ayrıca yerine getirilir.
Çevresel ve Sosyal Etkilerİmar planına aykırı yapılaşmalar, sadece hukuki ve idari bir sorun değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkileri olan bir durumdur.Plansız yapılaşma, yeşil alanların azalmasına, hava kalitesinin bozulmasına, ulaşım sistemlerinin tıkanmasına ve altyapı kaynaklarının yetersiz kalmasına neden olur.Bu durum, Anayasa’nın 56. maddesinde güvence altına alınan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ihlaline yol açabilir.Çevre hukuku boyutuyla bakıldığında da, imar planına aykırılıklar karşısında etkin hukuki başvuru yollarının işletilmesi hem bireylerin hem de gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının korunması açısından önem taşır.
Mahkemeler, imar planlarına ve yapı ruhsatlarına yönelik davalarda çevre koruma ilkelerini, sürdürülebilirlik hedeflerini ve iklim değişikliğiyle mücadele gerekliliklerini de gözeterek karar vermelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’de imar planina aykiri yapilasmanin hukuki yansimalari kökten ve disiplinlerarasi bir perspektifle ele alinan bir konudur. Bir yerde imar planina aykiri bir yapinin ortaya cikmasi, belediyelerin planlama yetkilerinin yeterince kullanilmamasindan, vatandaslarin hukuki haklarini yeterince bilmemesinden veya siyasi ve ekonomik baskilarin planlama kararlarini saptirmasindan kaynaklanabilir. Bu nedenle, idari ve adli yollara basvurmadan önce sorunun kaynagini ve hukuki baglamini analiz etmek gerekir.
Yargitay ve Danistay kararlarinda planina aykiri yapilasmaya izin verilemeyecegi, cevre ve sehircilik ilkelerinin gecici bireysel cikarlardan öncelikli oldugu vurgulanmaktadir. Yargitay’a gore, bir tasinmaza verilen plan degisikliginin veya ruhsatin hukuka aykiri oldugu tespit edildiginde, ilgililere taninan kazanilmis hakka dayanarak aykiriliga devam etmek mumkun degildir. Bu nedenle, imar planlarinin kapsamina girmeyen, mevzuata aykiri veya kamu yararini ihlal eden yapilarin yikimi veya eski hale getirilmesi, insan haklarina ve ozellikle saglikli cevre hakkina bir mudahale olarak degil, toplumsal duzenin ve hukukun korunmasi olarak degerlendirilmelidir.
Bu noktada, gayrimenkul sahiplerinin ve yatirimcilarin imar mevzuati konusunda profesyonel hukuki danismanlik almalari, planlama ve ruhsat surecinin her asamasinda belediyelerle isbirligi icinde hareket etmeleri önemlidir. Hata sonucu yapilan aykiri yapilasmalar, ileride buyuk ekonomik kayiplara ve ceza hukuku yaptirimlarina yol acabilir. Erken danismanlik, olasi davalardan kacinmaya ve idari islemlerden dogabilecek zararlari en aza indirmeye yardimci olur. Ayrica, planlama sureclerine katilim, mahalli idarelerin yaptigi plan degisikligi calismalarina itiraz hakkini kullanmak ve planlama toplantilarini takip etmek, toplumsal denetim mekanizmasinin bir parcasidir.
Imar planina aykiriliga karsi hukuki cozum arayislarinda, cevre ve sehircilik bakimindan sürdürülebilirlik ilkelerini unutmamak gerekir. Anayasa’nin 56. maddesi uyarinca herkes saglikli ve dengeli bir cevrede yasama hakkina sahiptir ve bu hak kamu otoritelerine cevreyi gelistirmek ve korumak icin pozitif yukumlulukler yukler. Plansiz yapilasmanin sebep oldugu hava ve su kirligini, yesil alan kaybini ve ulasim sorunlarini giderici kalici cözumler uretmek icin bireyler, kamu kurumlari ve sivil toplum arasinda uyumlu bir isbirligi gereklidir. Ayrica, imar planlarinin sadece teknik haritalar degil, ayni zamanda toplumun ekonomisi, kültürü ve cevre ile olan iliskisini belirleyen sozlesmeler oldugu unutulmamalidir.
Sonuç ve Değerlendirme
Son olarak, imar planina aykiri bir durumla karsilasan kisiler icin en onemli tavsiye, idari yaptirim kararlarina karsi sureler icinde itiraz ve dava yoluna basvurmak, hukuki takip surecini etkin sekilde yurutmek ve plan degisikligi talebi gibi alternatif cözum yollarini degerlendirmektir. Gerek idari yargida iptal davalari yoluyla, gerek ceza yargisinda yapilan savunmalarda, mevzuata ve yargi icraatina hakim bir avukatlik hizmeti almak, hak kaybina ugranmamasi acisindan belirleyicidir. Bu sekilde, hem bire.sel haklar korunur, hem de kentlerin düzenli ve yasam kalitesi yuksek mekanlar olarak varligini surdurmesi .