‘Türk Ceza Kanunu Madde 234: Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu’
Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 234, aile düzenine karşı suçlar bölümünde yer almakta
olup, velayet hakkı çerçevesinde çocuk kaçırma ve alıkoyma fiillerini düzenler. Madde,
velayet hakkına sahip kişiden çocuğun rızası dışında kaçırılması veya alıkonulması
durumlarında devreye girer ve cezai yaptırımlar öngörür. TCK m. 234, ailenin korunması,
çocuğun güvenliğinin sağlanması ve velayet hakkının ihlal edilmemesi amacıyla getirilmiştir.
Bu yazıda, TCK m. 234’ün kapsamı, unsurları, ceza hukuku açısından değerlendirilmesi ve
uygulamadaki örnekler ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
1. TCK Madde 234’ün Metni
TCK 234 madde şu şekildedir:
(1) Velayet yetkisi kendisinde olmayan bir kimse, ana, baba veya vasi yahut bu
sıfatları kaldırılan kimse tarafından çocuğun kaçırılması veya alıkonulması hâlinde,
altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Çocuğun kaçırılması veya alıkonulması neticesinde, çocuğun hayatı, sağlığı, bakım
ve eğitimi açısından tehlikeye düşmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.
2. TCK Madde 234’ün Koruduğu Hukuki Yarar
Madde 234, aile düzenine karşı işlenen suçlar kapsamında düzenlenmiştir ve korunmak
istenen başlıca hukuki yarar çocuğun güvenliği ve velayet hakkının ihlal edilmemesidir. Bu
hüküm, hem çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığını hem de velayet hakkına sahip kişilerin
(genellikle ebeveyn veya vasi) çocuk üzerindeki haklarını korumayı amaçlar.
Bu kapsamda, çocuğun velayet sahibi kişiden izinsiz olarak kaçırılması veya alıkonulması
durumunda hem velayet hakkına hem de çocuğun esenliğine zarar verildiği kabul edilir.
3. Suçun Unsurları
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu, belirli unsurlara dayanır. Bu unsurlar suçun
oluşumu açısından önem taşır:
a. Fail ve Mağdur
Fail: Bu suçun faili, velayet hakkı olmayan bir kişidir. Yani suç, çocuğun velayet
hakkına sahip olmayan ebeveyni veya başka bir kişi tarafından işlenebilir.
Ebeveynlerin yanı sıra üçüncü şahıslar da bu suçun faili olabilir.
Mağdur: Suçun mağduru çocuktur. Çocuk, 18 yaşından küçük olup, yasal velayet
hakkına sahip kişi tarafından bakılmakta olan bir birey olmalıdır. Çocuk burada
suçun doğrudan mağdurudur; ancak dolaylı olarak velayet hakkına sahip kişi de
mağdur kabul edilir.
b. Kaçırma veya Alıkoyma Fiili
Kaçırma: Kaçırma, çocuğun yasal velayet sahibinden zorla veya iradesi dışında
alınmasıdır. Fail, çocuğu velayet hakkına sahip kişiden izinsiz olarak götürür ve
böylece velayet hakkının ihlaline neden olur.
Alıkoyma: Alıkoyma ise çocuğun bir süreliğine velayet sahibine geri verilmemesi
durumudur. Alıkoyma, çocuğun belirli bir süreliğine fail tarafından kontrol altında
tutulmasını ifade eder ve bu süre boyunca çocuk, velayet sahibine teslim edilmez.
Velayet hakkına sahip kişinin izni veya rızası olmaksızın çocuğun kaçırılması veya
alıkonulması suçun oluşumu için gereklidir. Velayet sahibi, genellikle çocuğun ebeveyni veya
yasal vasidir. Rıza varsa bu suç oluşmaz.
Bu suçun oluşabilmesi için çocuğun kaçırılması veya alıkonulması yeterlidir. Suçun neticesi,
çocuğun fiziksel olarak yer değiştirmesi ya da velayet hakkı sahibinden ayrı kalmasıdır.
4. Suçun Ağırlaştırıcı ve Hafifletici Sebepleri
TCK 234. maddesi, bazı durumlarda suçun cezai yaptırımını artırıcı veya hafifletici nedenler
öngörmektedir.
a. Çocuğun Hayatı, Sağlığı, Bakımı ve Eğitimi Üzerindeki Tehlike
Ağırlaştırıcı Sebep: Çocuğun kaçırılması veya alıkonulması sonucunda çocuğun
hayatı, sağlığı, bakımı veya eğitimi açısından tehlikeye düşmesi halinde ceza
artırılır. Bu durumda, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu durumda, çocuğun kaçırılmasının veya alıkonulmasının, çocuğun yaşam
koşullarını ciddi şekilde tehdit ettiği kabul edilir. Örneğin, çocuğun tehlikeli bir
ortamda tutulması veya ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi durumlar bu kapsamda
değerlendirilir.
b. Etkin Pişmanlık
Hafifletici Sebep: Fail, çocuğu kaçırdıktan veya alıkoyduktan sonra kendi iradesiyle
çocuğu güvenli bir şekilde velayet sahibine teslim ederse, cezada indirim yapılabilir.
Etkin pişmanlık hükümleri, suçu işledikten sonra zararın giderilmesine yönelik iyi
niyetli adımlar atan failin daha hafif bir ceza almasını sağlar.
5. TCK Madde 234'ün Uygulamada Kullanımı
Çocuk kaçırma ve alıkoyma suçu, genellikle boşanma veya velayet davalarında ortaya çıkar.
Çocuğun velayetini kaybetmiş olan taraf, çocuğu velayet hakkına sahip kişiden izinsiz olarak
alıkoyarsa veya kaçırırsa bu suç oluşur. Ayrıca, suçun uluslararası boyut kazanması
durumunda Lahey Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar devreye girer.
a. Boşanma ve Velayet Davalarında Uygulama
Ebeveynler arasında boşanma davası sonucunda velayet hakkını kazanan taraf,
çocuğun yasal olarak kontrolünü elinde tutma hakkına sahiptir. Ancak, velayet
hakkını kaybeden ebeveyn, çocuğu alıkoyarsa veya kaçırırsa bu suç meydana gelir.
Örneğin, bir ebeveyn çocuğunu belirlenen görüş günlerinden daha uzun bir süre
yanında tutarsa, bu alıkoyma olarak değerlendirilir.
b. Uluslararası Çocuk Kaçırma
TCK 234. madde, uluslararası boyutta da önem taşır. Çocuğun yurtdışına kaçırılması
durumunda, uluslararası anlaşmalar gereği çocuğun iadesi talep edilebilir. Özellikle
Lahey Sözleşmesi’ne taraf ülkeler arasında bu süreç hızlandırılmış bir prosedür ile
yürütülür.
6. Yargıtay Kararları Işığında TCK 234’ün Değerlendirilmesi
Yargıtay’ın çocuk kaçırma suçuyla ilgili birçok kararı bulunmaktadır. Bu kararlar, maddenin
uygulama alanını ve suçun oluşumuna dair detayları içermektedir. Yargıtay, velayet hakkına
sahip olmayan kişinin, çocuğu kaçırmasının ya da geri vermemesinin suç teşkil edeceğini
açıkça belirtmiştir. Ayrıca, çocuğun sağlık ve güvenlik durumunun tehlikeye düşmesi halinde
cezanın artırılacağını vurgulamıştır.
7. Sonuç
TCK madde 234, çocuğun velayet hakkına sahip kişiden izinsiz olarak kaçırılması veya
alıkonulmasını suç olarak düzenleyerek aile düzenini ve çocukların güvenliğini korumayı
amaçlar. Suçun faili, velayet hakkına sahip olmayan kişi iken, mağdur çocuktur. Suçun
neticesinde çocuğun hayatı, sağlığı veya eğitimi açısından tehlikeye düşmesi durumunda ceza
artırılır. Uygulamada, bu suç özellikle boşanma davaları ve velayet anlaşmazlıklarında sıkça
görülmektedir.