Ticari İş ve Adi İş Ayrımı
Ticari İş ve Adi İş Ayrımı: Faiz, Zamanaşımı ve İspat Yönünden Ne Değişir?
Ticaret hukukunda “ticari iş – adi iş” ayrımı, sadece teorik bir kavram değildir; alacağınız faizin oranından, zamanaşımının süresine, hangi delille ispat yapabileceğinize ve davaya hangi mahkemenin bakacağına kadar pek çok sonucu doğurur. Müvekkil açısından bakıldığında, aynı alacak bazen ticari iş sayıldığı için daha yüksek faizle, daha kısa zamanaşımıyla ve farklı ispat kurallarıyla karşımıza çıkabilir. Bu nedenle özellikle tacirler, serbest meslek sahipleri ve küçük işletmeler bakımından bu ayrımı doğru yapmak hayati önem taşır.
Aşağıda, ticari iş ve adi iş ayrımının faiz, zamanaşımı ve ispat açısından neyi değiştirdiğini, mevzuat çerçevesinde ve uygulamadan örneklerle detaylı şekilde ele alalım.
1. Ticari İş ve Adi İş Nedir? Temel Kavramlar
1.1. Ticari İş Kavramı
Türk Ticaret Kanunu’na göre, kanunda düzenlenen ticari hükümlerle ilgili işler kural olarak ticari iş sayılır. Ayrıca ticari işletmeyi ilgilendiren her işlem ve fiil de ticari iş niteliği kazanır.
Özetle:
- Bir ticari işletmeyi ilgilendiriyorsa,
- Tacirin ticari faaliyeti kapsamında yapılıyorsa,
- TTK’da açıkça ticari sayılan işler arasındaysa,
bu işlem büyük ihtimalle ticari iş olarak değerlendirilir.
Tacir bakımından önemli bir karine de şudur:
- Gerçek kişi tacirin yaptığı her iş, özel hayatına ilişkin olmadığı sürece ticari iş sayılır.
- Ticaret şirketlerinin (A.Ş., Ltd. vb.) yaptığı işlerin tamamı genellikle ticari iş niteliğindedir; zira sırf şirket sıfatı dahi ticari işletme yürüttüklerine işaret eder.
1.2. Adi İş Kavramı
Ticari iş kapsamına girmeyen, ticari işletmeyi doğrudan ilgilendirmeyen, genellikle günlük hayatın olağan ihtiyaçlarını karşılayan hukuki işlemler ise adi iş olarak nitelendirilir.
Örneğin:
- Bir kişinin kendi konutunu kiralaması,
- Bireysel borç verme–alma ilişkileri,
- Ticari bir amaç taşımayan satış sözleşmeleri (örneğin ikinci el telefon satışları, kişisel araç satışı vb.),
çoğu durumda adi iş olarak kabul edilir.
Tabii ki her olayın kendi somut özelliklerine göre değerlendirme yapılması gerekir. Ticari faaliyetin parçası hâline gelen kira, satış, hizmet vb. işlemler de çoğu kez ticari iş niteliği kazanır.
1.3. Bir İşin Hem Ticari Hem Adi Yönü Olabilir mi?
Pratikte sıkça görülen bir durum:
- Bir taraf için yapılan işlem ticari iş,
- Diğer taraf için ise adi iş niteliğinde olabilir.
Örneğin;
- Tacir olan bir şirketin, kişisel kullanım için araç satın alan bir tüketici ile yaptığı satış sözleşmesinde,
- Şirket yönünden bu işlem ticari iş,
- Tüketici yönünden adi iş sayılabilir.
Bu durumda faiz, zamanaşımı ve ispat bakımından hangi tarafın statüsü ve uygulanacak özel kanun hükümleri belirleyici olacaktır (özellikle tüketici hukuku hükümleri devreye girebilir).
2. Faiz Açısından Ticari İş – Adi İş Ayrımı
Faiz rejimi, ticari işler bakımından daha esnek ve alacaklı lehine, adi işler bakımından ise daha sınırlı ve korumacı bir yapıdadır. Özellikle faiz oranı, bileşik faiz (mürekkep faiz) ve faizin başlangıç tarihi bakımından önemli farklar ortaya çıkar.
2.1. Faiz Türleri: Kanuni Faiz, Temerrüt Faizi, Ticari Faiz
Kısaca hatırlayalım:
- Kanuni faiz: Kanun tarafından belirlenen faiz oranıdır. Taraflarca aksine hüküm yoksa bu oran uygulanır.
- Sözleşmesel faiz: Tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırdıkları faizdir. Belirli sınırlar içinde kanun buna izin verir.
- Temerrüt faizi: Borçlu, muaccel bir para borcunu süresinde ödemez ve temerrüde düşerse, bu tarihten itibaren işleyen faizdir.
- Ticari faiz: Ticari işlerde uygulanan faiz rejimini ifade eder; çoğu zaman yüksek oranlı ve bazı yönlerden daha esnek kurallara tabidir.
2.2. Ticari İşlerde Faiz Rejiminin Özellikleri
Ticari işlerde faiz bakımından temel farklar şöyle özetlenebilir:
- Faiz oranını serbestçe belirleyebilme
Ticari işlerde, kanuni faiz oranından daha yüksek bir oran kararlaştırmak mümkündür. Tacirler arasındaki ilişkilerde, faiz oranının sözleşmeyle belirlenmesi son derece yaygındır.- Örneğin, ticari satış sözleşmesinde “gecikme halinde aylık %3 temerrüt faizi uygulanacaktır” şeklinde bir hüküm yazılabilir.
- Tüketici hukuku kapsamına giren ilişkilerde ise bu serbesti daha sınırlıdır; tüketici aleyhine fahiş faiz oranları geçersiz sayılabilir.
- Faizin re’sen hükmedilmesi
Ticari işlerde, özellikle temerrüt faizi yönünden, taraf talep etmese dahi mahkeme tarafından re’sen faiz işletilmesi uygulamada sıkça karşımıza çıkar. Zira ticari alacaklarda paranın zamanı, ticari hayatın akışına göre ayrıca önemlidir. - Bileşik faiz (mürekkep faiz) imkânı
Adi işlerde genel kural, bileşik faizin yasak olmasıdır; yani işleyen faizin ana paraya eklenip tekrar faiz işletilmesi kural olarak mümkün değildir.
Ticari işlerde ise belirli şartlar altında, özellikle:- Cari hesap ilişkilerinde,
- Banka kredilerinde,
- Tarafların açıkça kararlaştırdığı hallerde,
belli aralıklarla işleyen faizin anaparaya eklenmesi ve bunun üzerinden tekrar faiz yürütülmesi mümkündür. Yine de bu konuda kanunda ve yargı içtihatlarında belirlenen sıkı şekil ve oran sınırları dikkate alınmalıdır.
- Ticari satışlarda vade ve temerrüt faizi
Ticari satışlarda faturanın düzenlenmesi, vadenin belirlenmesi, temerrüt tarihinin tespiti konuları, ticari iş niteliği nedeniyle daha farklı yorumlanır. Özellikle tacirler arasında;- Vade fatura üzerinde gösterilmişse,
- Mal teslim edilmiş ve faturaya süresinde itiraz edilmemişse,
faiz yönünden alacaklı lehine yorum yapılması yaygındır.
2.3. Adi İşlerde Faiz Rejimi
Adi işlerde faiz daha çok koruyucu bir sisteme tabidir:
- Taraflar, kanuni faizi aşan, fahiş nitelikte faiz oranları kararlaştırmışsa, bu oranlar hukuka ve dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle geçersiz sayılabilir.
- Bileşik faiz kural olarak yasaktır. Faizin ana paraya eklenip tekrar faiz yürütülmesi ancak istisnai sınırlı hallerde mümkündür.
- Genellikle mahkeme, alacaklının açık faiz talebi olmadan faiz yönünden hüküm kurmaz; faiz talebi dava dilekçesinde açıkça belirtilmelidir.
Özellikle tüketici işlemleri bakımından, tüketicinin korunması amacıyla faiz, masraf ve diğer ek ödemeler yönünden sıkı sınırlamalar ve şeffaflık ilkesi uygulanır.
2.4. Ticari İş – Adi İş Ayrımının Faize Etkisini Gösteren Örnek
- Örnek 1:
Bir tekstil firması, başka bir tacire kumaş sattı ve 90 gün vadeli fatura düzenledi. Faturada “gecikme halinde aylık %3 faiz uygulanacaktır” ibaresi var.- Bu işlem her iki taraf için de ticari iş niteliğinde olduğundan, yüksek faiz oranı kural olarak geçerli kabul edilir (aşırı fahiş olmamak koşuluyla).
- Faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde, faiz şartı da genellikle kabul edilmiş sayılır.
- Örnek 2:
Aynı tekstil firması, bireysel bir tüketiciye perde satışı yaptı ve yüksek bir faiz oranı içeren senet imzalattı.- Burada tüketici hukuku ve adi iş hükümleri devreye gireceğinden, tüketici aleyhine ağır faiz oranları geçersiz sayılabilir; hâkim faiz oranını kanuni sınırlara çekebilir.
3. Zamanaşımı Açısından Ticari İş – Adi İş Ayrımı
Zamanaşımı, alacağın tamamen ortadan kalkması değil; alacağın dava yoluyla talep edilmesinin borçlunun ileri süreceği “zamanaşımı def’i” ile engellenebilmesidir. Ticari işlerde çoğu alacak için daha kısa zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.
3.1. Genel Zamanaşımı Kuralı
Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen genel kural, 10 yıllık zamanaşımıdır. Kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemişse, alacaklar kural olarak 10 yılda zamanaşımına uğrar.
Buna karşılık, bazı alacaklar için 5 yıl, 2 yıl, 1 yıl gibi özel zamanaşımı süreleri getirilmiştir. Özellikle ticari alacaklar bu kapsamda sıkça karşımıza çıkar.
3.2. Ticari Alacaklarda Kısalmış Zamanaşımı
Ticari işler bakımından şu noktalar önemlidir:
- Ticari satış ve hizmet alacaklarının önemli bir kısmı için 5 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
- Taşıma, komisyon, acentelik, sigorta, depo, navlun gibi birçok ticari sözleşmeye ilişkin alacaklar için daha da kısa zamanaşımı süreleri (örneğin 1 yıl, 2 yıl gibi) söz konusu olabilir.
- Ticari iş karinesi gereği, taraflar tacir ise ve alacak ticari işletmenin faaliyetiyle ilgili ise, zamanaşımı süresinin tespitinde özel ticari hükümler uygulanır.
Dolayısıyla, bir alacak ticari işten doğuyorsa, “nasıl olsa 10 yıl zamanım var” rahatlığı çoğu zaman hatalıdır; alacak çok daha kısa sürede zamanaşımına uğrayabilir.
3.3. Adi İşlerde Zamanaşımı
Adi işlerde ise çoğu alacakta ya 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanır, ya da TBK’da sayılan 5 yıllık özel süreler devreye girer. Örneğin:
- Konut kira bedelleri,
- Ücret, maaş, kira ve benzeri periyodik edimler,
- Avukatlık ve vekâlet ücretleri,
genellikle 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Ancak bu alacakların ticari bir işletme faaliyeti çerçevesinde doğup doğmadığı da ayrıca incelenmelidir; örneğin bir şirketin kiraya verdiği işyeri kirası alacağı, ticari iş niteliği taşıyabilir.
3.4. Zamanaşımı Süresini Belirlerken Ticari – Adi Ayrımın Önemi
Somut olayda şu sorular sorulmalıdır:
- Taraflardan biri tacir mi, her ikisi de tacir mi?
- Yapılan işlem tacirin ticari işletmesiyle ilgili mi?
- İşlem TTK’da ticari sayılan işlerden mi?
- TBK veya TTK’da bu işleme özgü özel bir zamanaşımı süresi var mı?
Bu soruların cevabına göre, alacağın 5 yıl mı, 10 yıl mı, 2 yıl mı içinde zamanaşımına uğrayacağı belirlenir.
3.5. Uygulama Örneği: Ticari Fatura Alacağı vs. Adi Borç
- Örnek 3 – Ticari fatura alacağı
Bir mimarlık ofisi (tacir) bir şirkete proje hizmeti veriyor, fatura kesiyor.- Bu ilişki mimarlık ofisi açısından da, hizmet alan şirket açısından da ticari nitelikte ise, alacak genellikle ticari alacak sayılır.
- Zamanaşımı süresi özel hükümlere göre 5 yıl olarak değerlendirilebilir.
- Örnek 4 – Adi borç ilişkisi
Bir kişi arkadaşına borç para veriyor, yazılı bir belge de düzenlemiyor.- Bu işlem ticari amaç taşımıyor, ticari işletmeyle bağlantılı değilse adi borçtur ve kural olarak 10 yıllık genel zamanaşımına tabidir.
Görüldüğü üzere, aynı “para alacağı” dahi ticari işten doğarsa 5 yılda, adi işten doğarsa 10 yılda zamanaşımına uğrayabilir.
4. İspat Kuralları Açısından Ticari İş – Adi İş Ayrımı
Faiz ve zamanaşımı kadar kritik bir başka alan da ispat hukukudur. Hangi delillere dayanabileceğiniz, tanık dinletip dinletemeyeceğiniz, ticari defterlerin ve faturaların değeri, ticari iş – adi iş ayrımına göre değişebilmektedir.
4.1. Adi İşlerde Genel İspat Kuralları
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, belirli bir parasal sınırı aşan hukuki işlemler, kural olarak senetle ispat edilmelidir.
- Kanunda öngörülen parasal sınırı (her yıl artırılan) aşan işlemler için tanıkla ispat mümkün değildir; yazılı delil aranır.
- Taraflar aralarında yazılı delil başlangıcı, yemin, ikrar vb. delillere dayanabilirler.
Adi işlerde, taraflar çoğu zaman senet, sözleşme, dekont, makbuz gibi yazılı belgelerle ispat yükünü yerine getirmek zorundadır.
4.2. Ticari İşlerde İspat Serbestliği ve İspat Kolaylıkları
Ticari işlerde, kanun ve Yargıtay uygulaması, ticari hayatın hızını ve pratik ihtiyaçlarını dikkate alarak daha esnek ispat kuralları benimser.
Ticari işlerde ispat bakımından öne çıkan hususlar:
- Ticari defterlerin delil niteliği
- Tacirlerin kanuna uygun şekilde tuttukları ticari defterler, ispat aracı olarak son derece önemlidir.
- Tarafların defterleri birbirini doğruluyorsa, çoğu zaman bu kayıtlar lehe/aleyhe delil oluşturur.
- Tacirin usule uygun olarak tuttuğu defterler, karşı taraf tacir olmasa bile belirli ölçüde delil değeri taşır; en azından delil başlangıcı olarak kabul edilir.
- Fatura ve ticari yazışmalar
- Düzenlenip karşı tarafa gönderilen ve süresinde itiraz edilmeyen faturalar, alacağın varlığı yönünden güçlü bir karine oluşturur.
- Teyit mektupları, e-posta yazışmaları, sipariş formları, sevk irsaliyeleri ticari davalarda sıkça başvurulan delillerdir.
- Ticari iş niteliği nedeniyle, bu belgelerin delil değeri adi işlere göre daha yüksektir.
- Ticari örf ve âdet, basiretli tacir ilkesi
- Ticari işlerde, mahkeme uyuşmazlığı çözerken ticari örf ve âdeti ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü dikkate alır.
- Bu da çoğu zaman “normalde ticari hayatta böyle olur” diyebileceğimiz teamüllerin, hukuki değerlendirmede belirleyici hâle gelmesine yol açar.
- Tanıkla ispat imkânı
- Parasal sınırın üzerindeki işlemler için HMK’daki senetle ispat kuralı devam etmekle birlikte, ticari işlerde Yargıtay uygulaması tanık dâhil her türlü delile daha açık bir yaklaşım sergiler.
- Özellikle iki tarafın tacir olduğu, uzun süren ticari ilişkilerde tanık, ticari defter ve faturalar birlikte değerlendirilerek sonuca gidilir.
4.3. Ticaret Mahkemelerinin Özel Uzmanlığı
Bir işin ticari sayılıp sayılmaması, mahkemenin görevini de etkiler:
- Ticari işten doğan uyuşmazlıklara kural olarak Asliye Ticaret Mahkemesi bakar.
- Adi işlerden doğan davalar ise Asliye Hukuk Mahkemesi veya ihtiyaç hâlinde Tüketici Mahkemesi gibi özel mahkemelerin görev alanına girer.
Ticaret mahkemelerinin, ticari defterler, fatura, cari hesap, navlun, acentelik gibi konularda uzmanlaşmış olması, ispat değerlendirmesinin niteliğini de değiştirir.
4.4. İspat Açısından Örnek Senaryolar
- Örnek 5 – Ticari defterle ispat
Bir toptancı, perakendeciye düzenli olarak mal satıyor ve cari hesap işliyor. Perakendeci ödemeleri yapmadığında, toptancı dava açıyor.- Toptancının usulüne uygun tutulmuş ticari defterleri ile, karşı tarafın itiraz etmediği faturalar birlikte değerlendirildiğinde, alacağın ispatı kolaylaşır.
- Örnek 6 – Adi borcun ispatı
Bir kişi, komşusuna sözlü olarak borç para verdiğini, herhangi bir belge düzenlenmediğini iddia ediyor.- Bu işlem adi iş olduğundan, parasal sınırın üzerindeyse tanıkla ispatı kural olarak mümkün olmayabilir; yazılı belge aranır.
- Tarafın ispat imkânı ticari işe kıyasla daha sınırlıdır.
5. Ticari İş – Adi İş Ayrımının Müvekkil Açısından Pratik Sonuçları
Bir müvekkilin alacağını takip ederken veya borcuna ilişkin bir dava ile karşılaştığında, aynı olayın ticari iş mi, adi iş mi olduğuna göre tamamen farklı bir hukuki çerçeveyle muhatap olabileceğini bilmesi gerekir.
5.1. Faiz Bakımından Pratik Sonuçlar
- Ticari alacaklarda genellikle daha yüksek faiz oranları ve bileşik faiz imkânı söz konusu olabilir.
- Adi alacaklarda ise faiz oranı ve bileşik faiz daha sıkı kurallara bağlıdır; tüketici lehine sınırlamalar ön plana çıkar.
- Özellikle tacirler, sözleşmelerine açık faiz hükmü koyarak ileride doğabilecek ihtilafların önüne geçebilir.
5.2. Zamanaşımı Bakımından Pratik Sonuçlar
- Ticari alacaklarda zamanaşımı süresi çoğu zaman 5 yıl veya daha da kısa olabilir.
- Adi işlerde ise alacağın niteliğine göre 10 yıla kadar uzayan süreler söz konusu olabilir.
- Bu nedenle ticari alacaklarda beklemek, çoğu zaman alacağın tamamen kaybedilmesine yol açabilir. Düzenli ihtar, icra takibi veya dava açmak suretiyle zamanaşımının kesilmesi/uzaması sağlanmalıdır.
5.3. İspat ve Delil Yönetimi Açısından Pratik Sonuçlar
- Tacirlerin, ticari defterlerini usule uygun şekilde tutması, faturaları doğru düzenlemesi, cari hesap mutabakatlarını zamanında yapması, ilerideki davalarda en büyük güvenceleridir.
- Adi işlerde ise tarafların yazılı sözleşme yapmaktan kaçınması, çoğu zaman dava anında ciddi ispat sorunlarına yol açar.
- Ticari iş sayılan ilişkilere, genellikle Asliye Ticaret Mahkemesi bakacak, bu mahkeme ticari örf ve adetleri daha iyi bilen uzmanlık mahkemesi olarak değerlendirme yapacaktır.
6. Sık Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Ticari iş ile adi iş arasındaki temel fark nedir?
Cevap:
Ticari iş, ticari işletmeyi ilgilendiren veya kanunda ticari sayılan işlemleri ifade eder; taraflardan en az birinin tacir olması ve işin ticari faaliyete ilişkin olması genellikle yeterlidir. Adi iş ise ticari faaliyetle bağlantısı olmayan, daha çok kişisel ve günlük ihtiyaçlara yönelik işlemleri kapsar. Bu ayrım; faiz, zamanaşımı, ispat ve görevli mahkeme bakımından farklı sonuçlar doğurur.
Soru 2: Ticari alacaklarda faiz oranını istediğimiz gibi belirleyebilir miyiz?
Cevap:
Ticari işlerde, kanuni faiz oranından daha yüksek bir faiz oranı kararlaştırmak kural olarak mümkündür. Ancak bu oran, dürüstlük kuralını zedeleyecek ölçüde fahiş olmamalı; tüketici işlemlerinde ise tüketici lehine getirilen sınırlamalara aykırı olmamalıdır. Sözleşmede faiz oranı açıkça yazılmalı, faturaya da yansıtılması ispat kolaylığı sağlayacaktır.
Soru 3: Ticari alacaklarda zamanaşımı kaç yıldır?
Cevap:
Her ticari alacak için tek bir zamanaşımı süresinden söz edilemez; işin niteliğine göre farklı süreler uygulanır. Pek çok ticari alacak için 5 yıllık zamanaşımı süresi öngörülürken, taşıma, sigorta, acentelik gibi bazı ilişkilerde birkaç yıla kadar inen özel süreler vardır. Bu nedenle, elinizdeki alacak belgesine (sözleşme, fatura, poliçe vb.) ve alacağın dayandığı hukuki ilişkiye göre somut değerlendirme yapılmalıdır.
Soru 4: Adi işlerde zamanaşımı her zaman 10 yıl mı?
Cevap:
Hayır. TBK’da sayılan bazı alacaklar için (kira, faiz, ücret vb.) 5 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 10 yıllık süre, özel bir düzenleme yoksa başvurulan genel zamanaşımı süresidir. Bu nedenle alacağın türü (kira alacağı mı, hizmet bedeli mi, haksız fiil tazminatı mı vb.) ayrıca incelenmelidir.
Soru 5: Ticari işlerde ispat daha mı kolay?
Cevap:
Genel olarak evet; zira ticari işlerde:
- Ticari defterler güçlü bir delil niteliği taşır,
- Süresinde itiraz edilmeyen faturalar alacağın varlığı yönünde karine oluşturur,
- Ticari örf ve adet ile basiretli tacir ilkesi uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınır.
Buna karşılık adi işlerde çoğu zaman senetle ispat kuralı daha katı uygulanır ve yazılı belge yoksa alacağın ispatı zorlaşabilir.
Soru 6: Bir sözleşmenin ticari mi adi mi olduğu nasıl belirlenir?
Cevap:
- Tarafların tacir olup olmadığına,
- İşlemin tarafların ticari işletmesiyle bağlantılı olup olmadığına,
- Sözleşmenin konusunun TTK’da ticari sayılan işlerden olup olmadığına,
- Tüketici hukuku veya başka özel kanunların devreye girip girmediğine bakılır.
Bu değerlendirme, çoğu zaman hukuki uzmanlık gerektirir; yanlış nitelendirme faiz, zamanaşımı ve ispat bakımından ciddi hak kayıplarına yol açabilir.
7. Sonuç: Ticari İş – Adi İş Ayrımını Doğru Yapmak Hak Kayıplarını Önler
Özetle:
- Faiz bakımından: Ticari işler daha yüksek ve esnek faiz oranlarına, bileşik faize ve re’sen faiz uygulamasına daha açıktır. Adi işlerde ise faiz, özellikle tüketici lehine daha sıkı şekilde sınırlandırılmıştır.
- Zamanaşımı bakımından: Ticari alacaklarda zamanaşımı süreleri genellikle kısadır; pek çok alacak 5 yıl içinde zamanaşımına uğrar, bazıları için bu süre daha da kısalır. Adi alacaklarda ise çoğu zaman 10 yıla kadar uzayabilen süreler söz konusudur.
- İspat bakımından: Ticari işlerde ticari defterler, faturalar, teyit mektupları, cari hesap ekstreleri ve ticari teamül, ispatı kolaylaştırır; adi işlerde ise yazılı delil zorunluluğu ve tanıkla ispat yasağı daha katıdır.
Hem alacaklı hem borçlu taraf açısından, bir uyuşmazlıkla karşılaşıldığında ilk yapılması gereken, işlemin ticari mi, adi mi olduğunun tespiti ve buna göre faiz, zamanaşımı ve ispat stratejisinin belirlenmesidir. Yanlış nitelendirme, bazen tamamen kazanılabilir bir davanın kaybedilmesine veya zamanaşımına uğramış bir borcun ödenmesine kadar ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle özellikle:
- Tacirler, şirket sahipleri, esnaflar,
- Düzenli ticari ilişkilerde bulunan serbest meslek sahipleri,
- Yüksek meblağlı alacak/borç ilişkilerine giren kişiler,
sözleşme yapmadan önce, alacak takibi başlatmadan ya da kendisine karşı açılan davada savunma yapmadan önce ticari iş – adi iş ayrımını ve buna göre uygulanacak kuralları profesyonel destekle değerlendirmelidir.