Telif Hakkı Sahibi Olmak İçin Eserin Nerede ve Nasıl Yayınlandığı Önemli midir?
Giriş
Telif hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında korunan ve sahibine manevi ve mali yetkiler tanıyan mutlak bir haktır. Ancak birçok kişi hâlâ şu sorunun cevabını net bilmemektedir: Bir eserin telif hakkı koruması kazanabilmesi için mutlaka yayınlanmış olması gerekir mi? Yayın yerinin ve biçiminin bir önemi var mı? Bu makalede bu sorulara Türk hukuk sistemi çerçevesinde açıklık getirilmekte, uygulamaya dönük önemli ayrıntılar ile birlikte değerlendirme yapılmaktadır.
1. Telif Hakkı Doğumu: Yayınla mı Başlar?
Telif hakkının doğumu için bir eserin yayınlanması şart değildir. FSEK m.1/B-1’de “eser”, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim-edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema alanlarında meydana getirilen fikir ve sanat ürünleri olarak tanımlanır. Bu tanıma göre:
-
Eserin oluşturulmuş olması yeterlidir.
-
Yayınlanması ya da kamuya sunulması gerekmez.
-
Eserin tamamlanmış veya bitmiş olması da şart değildir, önemli olan orijinallik ve hususiyet unsurudur.
Dolayısıyla, bir fikir ürünü yaratıldığı anda — yazılı, çizili ya da dijital ortamda bile olsa — otomatik olarak telif korumasına girer.
2. Yayınlanma Yeri ve Biçiminin Rolü Nedir?
Yayınlanma, eserin koruma altına alınmasını etkilemese de, hak sahipliğinin ispatı, koruma süresinin belirlenmesi, uluslararası koruma ve mali hakların ihlali durumunda kanıtlama açısından önemlidir.
a) Yayın Yeri (Coğrafi Etki)
-
Türkiye’de yapılan yayınlar, FSEK’in koruması altındadır.
-
Türkiye dışında yapılan yayınlar, uluslararası anlaşmalar (örneğin Bern Konvansiyonu) kapsamında değerlendirilmektedir. Türkiye bu sözleşmelere taraf olduğundan, yabancı ülkelerde yayımlanmış eserler de belirli şartlar altında Türkiye’de korunur.
-
Ancak uyuşmazlık hâlinde ilk yayın yeri, uygulanacak hukuk açısından belirleyici olabilir.
b) Yayın Biçimi (Basılı – Dijital – Sosyal Medya)
-
Yayın biçimi, telif hakkını doğurmaz, ancak ihlal tespitinde önemlidir.
-
Örneğin bir blog yazısı, sosyal medya içeriği ya da YouTube videosu bile eser niteliği taşıyorsa — ve sahibinin hususiyetini yansıtıyorsa — yayınlandığı andan itibaren korunur.
3. Yayınlanmayan Eserin Sahipliği Nasıl İspatlanır?
Eserin herhangi bir yerde yayınlanmadığı durumlarda, telif hakkı sahibinin kim olduğunun ispatı zorlaşabilir. Bu gibi durumlarda:
-
Noter onayı alınabilir.
-
Eserin oluşturulduğu dijital tarih kayıtları (metadata, blockchain, e-posta zaman damgaları vb.) kullanılabilir.
-
UYAP sistemine delil olarak yüklenebilir.
-
Kayıt sistemleri (mesela TÜRKPATENT veya özel dijital arşivleme sistemleri) tercih edilebilir.
4. Kurgusal Örnek Olay: Dijital Şiir Paylaşımı
Olay:
Bir edebiyat tutkunu olan Gamze, kendi yazdığı şiirleri yalnızca kişisel günlüğüne yazmakta, hiçbir şekilde yayımlamamaktadır. Ancak bir gün, sosyal medyada başka bir hesapta kendi şiirinin birebir paylaşıldığını görür. Şiiri yazdığı tarih nettir, ama hiçbir platformda yayımlanmamıştır.
Hukuki Durum:
Gamze, eserini yaratmakla birlikte telif hakkını da otomatik olarak kazanmıştır. Şiirin yayınlanmamış olması, hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak ihlal iddiasında ispat sorunu doğabilir. Günlüğündeki tarihli notlar, e-posta kayıtları veya tanık beyanları ile kendi oluşturduğunu ispatlarsa, hak iddiasında bulunabilir.
Karar:
Eğer Gamze bu verileri sağlayabiliyorsa, izinsiz kullanan kişi hakkında telif hakkına tecavüz nedeniyle tazminat davası açabilir. Eserin yayınlanma biçimi değil, ilk yaratıldığı anda sahibine ait olması, hak sahipliğinin temelidir.
5. Yayınlamanın Mali Haklara Etkisi
Telif hakkı iki ana bölüme ayrılır:
-
Manevi haklar: Eser sahibi olma, adın belirtilmesi, eserde değişiklik yapılmasını engelleme.
-
Mali haklar: Çoğaltma, yayma, temsil, işleme, kamuya iletim.
Yayınlanma, özellikle mali haklar bakımından kritik öneme sahiptir. Yayınla birlikte:
-
Eserden gelir elde etme imkânı doğar.
-
Lisanslama veya devretme sözleşmeleri yapılabilir.
-
Yayın tarihi, hak sahipliği sırasını etkileyebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, yayınlanmamış eserler dahi izinsiz kullanılamaz.
6. Uluslararası Boyut: Eser Nerede Yayınlandıysa O Ülkenin Hukuku mu Uygulanır?
Hayır. Yayın yeri tek başına belirleyici değildir. Uluslararası sözleşmelere taraf olan ülkelerde, eserin menşe ülkesi değil, ihlalin gerçekleştiği ülkenin hukuku uygulanır.
Örneğin:
-
Almanya’da bir Türk yazarın şiiri izinsiz yayımlandıysa, Almanya’nın telif mevzuatı devreye girer.
-
Ancak Türkiye’de hak sahibinin başvurabileceği hükümler, FSEK çerçevesindedir.
7. Yayın Yeri ve Biçimi Neden Kayıt Altına Alınmalıdır?
Telif hakkı otomatik doğar ama yayınlama bilgileri:
-
İhlal durumunda zamanlama ispatını kolaylaştırır.
-
Eserin kamuya sunulduğu anı ortaya koyar.
-
Hukuki ve ticari işlemlerde sözleşmelere konu edilebilmesini sağlar.
-
İlgili platformların veya yayıncıların sorumluluğunu belirler.
Sonuç
Telif hakkı, bir eserin doğduğu anda başlar ve yayınlanıp yayınlanmadığına bakılmaksızın sahibine güçlü koruma sağlar. Ancak yayın yeri ve biçimi, özellikle uygulamada ispat, hak devri, lisanslama ve ihlallerin tespitinde hayati öneme sahiptir. Bu nedenle eser sahipleri, eserlerini güvenli şekilde arşivlemeli, mümkünse noter ya da dijital kayıt sistemlerine başvurmalı, üçüncü kişilerle paylaşırken yazılı onay ve lisans prosedürlerini izlemelidir.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut