Tedarikçi Sözleşmeleri Due Diligence Sürecinde Hangi Hukuki Riskleri Ortaya Koyar?
Giriş
Yatırım süreçlerinde şirketin yalnızca mali tabloları değil, aynı zamanda tedarik yapısı, operasyonel ilişkileri ve bu ilişkileri düzenleyen sözleşmeleri de ayrıntılı olarak incelenmelidir. Bu kapsamda, tedarikçi sözleşmeleri, şirketin iş sürekliliği, sözleşmesel taahhütleri, borç ilişkileri ve risk yönetimi bakımından en önemli belgeler arasında yer alır. Ancak çoğu zaman due diligence sürecinde bu sözleşmeler yüzeysel olarak gözden geçirilir; bu da yatırımcıyı ilerleyen süreçte ciddi hukuki risklerle karşı karşıya bırakabilir.
Bu makalede, tedarikçi sözleşmelerinin yatırım öncesi denetim sürecinde (due diligence) nasıl analiz edilmesi gerektiğini, hangi hukuki risklerin ortaya çıkabileceğini ve bu risklerin örnek bir olay üzerinden yatırım kararlarına nasıl etki ettiğini ayrıntılı şekilde inceleyeceğiz.
Tedarikçi Sözleşmesi Nedir?
Tedarikçi sözleşmeleri, bir şirketin ürün veya hizmet temin ettiği üçüncü kişilerle yaptığı; genellikle ürün kalitesi, teslim süresi, fiyat, ödeme koşulları, sorumluluklar ve ihlal durumlarında uygulanacak yaptırımlar gibi unsurları içeren ticari anlaşmalardır.
Bir tedarikçi sözleşmesi yalnızca mal veya hizmet teminini düzenlemez; aynı zamanda tarafların hukuki sorumluluklarının sınırlarını ve bu sınırların dışına çıkıldığında uygulanacak yaptırımları da belirler.
Due Diligence Sürecinde Tedarikçi Sözleşmeleri Neden İncelenir?
Yatırım öncesi hukuki inceleme (legal due diligence), yatırım yapılacak şirketin tüm sözleşmelerini; başta ticari, işçi, kira, lisans ve tedarikçi sözleşmeleri olmak üzere hukuki bağlamda denetler.
Tedarikçi sözleşmelerinin incelenme amaçları şunlardır:
-
Şirketin iş sürekliliğini etkileyen kritik bağımlılıkların tespiti,
-
Sözleşmelerdeki cezai şartlar ve müeyyidelerin analizi,
-
Sözleşme ihlallerine dair devam eden ya da olası uyuşmazlıkların belirlenmesi,
-
Sözleşmelerin süresi, fesih şartları ve devredilebilirlik hükümlerinin kontrolü,
-
Tedarikçinin hukuki ve mali güvenilirliğinin sorgulanması.
Örnek Olay: Kritik Madde Tedarikçisiyle Yapılan Zayıf Sözleşme
Durum:
Enerji sektöründe faaliyet gösteren P Elektrik Sistemleri A.Ş., bir yatırım fonu tarafından satın alınmadan önce ciddi bir operasyonel başarıya sahipti. Şirketin kritik parçaları olan lityum iyon batarya modüllerini tedarik ettiği “T” adlı bir Alman firmayla 5 yıllık tedarik sözleşmesi vardı. Ancak sözleşme;
-
Gecikmelere ilişkin herhangi bir cezai şart içermiyor,
-
Kalite standardını belirlemiyor,
-
Yıllık miktar garantisi vermiyor,
-
Mücbir sebep tanımı içermiyordu.
Yatırım sonrasında, T Avrupa’daki hammadde krizinden ötürü teslimatları 3 ay geciktirdi. Bu gecikmeler, P’nin kamu ihalelerinde yükümlülüklerini yerine getirememesine ve idari yaptırımlara maruz kalmasına neden oldu. Ayrıca alıcı şirket, sözleşmedeki ihlal maddeleri zayıf olduğu için tazminat talep edemedi. Yatırım fonu, bu gecikmenin due diligence sürecinde fark edilmemesinden dolayı zarara uğradığını ileri sürdü.
Tedarikçi Sözleşmelerinde Karşılaşılabilecek Hukuki Riskler
1. Belirsiz Yükümlülükler ve Eksik Tanımlar
Sözleşmede tarafların yükümlülükleri net tanımlanmadıysa, olası bir ihlal durumunda tarafların sorumluluğu tartışmalı hale gelir. Bu da hem uyuşmazlık çözümünü zorlaştırır hem de alacak veya tazminat talebini riskli hale getirir.
Eksik Tanım Örneği:
-
“Ürün zamanında teslim edilir.”
→ Ne kadar süre “zamanında” sayılır? Gecikme süresi kaç gün içinde cezai sonuç doğurur?
2. Cezai Şart Eksikliği ve Tazminat Sınırları
Bazı sözleşmelerde ihlal halinde uygulanacak cezai şartlar ya hiç yoktur ya da çok genel bırakılmıştır. Bu durumda, tedarikçinin ağır kusuruyla gerçekleşen zararlarda dahi şirketin kayıpları karşılanamayabilir.
3. Mücbir Sebep Hükmü Bulunmaması
Doğal afet, pandemi, savaş, enerji krizi gibi olağanüstü durumlarda tarafların sorumluluğunu sınırlayan force majeure maddesi olmadan düzenlenmiş bir sözleşme, tarafları belirsizliğe ve sorumluluğa açık hale getirir.
4. Fesih Hükümlerinin Eksikliği
Bazı tedarikçi sözleşmelerinde tek taraflı fesih imkânı yoktur. Bu durumda, kötü niyetli ya da işlevsiz tedarikçiyle sözleşmenin feshi uzun dava süreçleri gerektirebilir. Ayrıca sözleşmeden doğan yükümlülükler fesih sonrası devam edebilir.
5. Tedarik Sürekliliği Garantisi Yokluğu
Özellikle tek tedarikçiye bağlı sistemlerde, tedarikçinin teslimat yapmaması halinde alternatif temin yükümlülüğü yoksa şirketin tüm iş süreci kesintiye uğrayabilir.
6. Yurtdışı Tedarikçilerde Yetki ve Hukuk Seçimi Maddesi Sorunu
Sözleşmede uygulanacak hukuk yabancı ülke hukuku olarak belirlenmişse ve yetkili mahkeme yurtdışında ise, uyuşmazlık durumunda çözüm maliyetli ve uzun sürecektir.
Hukuki Due Diligence Sürecinde Tedarikçi Sözleşmeleri Nasıl İncelenmelidir?
İnceleme Alanı | Kontrol Edilecek Hususlar |
---|---|
Sözleşme süresi | Sabit süreli mi, otomatik yenileniyor mu? |
Fesih koşulları | Her iki tarafın fesih hakkı var mı? |
Cezai şartlar | Gecikme, kalitesizlik, ifa eksikliği için açık hükümler var mı? |
Mücbir sebep | Belirlenmiş mi, kapsamı ne kadar geniş? |
Yetki ve hukuk seçimi | Türk hukuku mu geçerli? Uyuşmazlık nerede çözülecek? |
Kalite ve miktar taahhüdü | Standartlar ve teslim miktarları net mi? |
İflas ve tasfiye hükümleri | Tedarikçi şirketin kapanması durumunda yükümlülükler ne olacak? |
Sonuç
Tedarikçi sözleşmeleri, şirketin görünmeyen operasyonel damarlarını oluşturur. Bu sözleşmelerdeki boşluklar ve belirsizlikler, yatırım sonrası süreçte telafisi güç hukuki krizlere neden olabilir. Bu nedenle yatırım kararı almadan önce sadece mali tablolar değil, sözleşme metinlerinin tamamı titizlikle incelenmeli, riskli hükümler revize edilmeli veya hukuki koruma mekanizmaları devreye sokulmalıdır. Her bir tedarikçi sözleşmesi, sadece bir ticari anlaşma değil; aynı zamanda bir hukuki risk envanteri olarak değerlendirilmelidir. Etkili bir due diligence süreci de bu risklerin erken fark edilmesi ve yönetilmesi için en güçlü araçtır.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut