TCK’da Rüşvet ve İrtikap Suçlarında Mağdurun Konumu ve Korunması
1. Giriş
Kamu görevlilerinin görevlerini dürüstlük ve tarafsızlıkla yerine getirmeleri, kamu idaresine duyulan güvenin temel taşlarından biridir. Ancak, bu güveni zedeleyen en yaygın suç türleri arasında yer alan rüşvet ve irtikap, yalnızca kamu düzenine değil, aynı zamanda doğrudan bireylerin de zarar görmesine neden olan suçlardır.
Rüşvet ve irtikap suçlarında kamu görevlisinin failliği tartışmasızdır. Ancak bu suçların diğer tarafında yer alan gerçek veya tüzel kişiler – yani mağdurlar – çoğu zaman ceza muhakemesi sisteminde ya fail gibi görülmekte ya da hiç korunmamaktadır. Bu makalede, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen rüşvet (m.252) ve irtikap (m.250) suçlarında mağdurun konumu, suçun yapısına göre değişen hukuki durumu ve mağdurun nasıl korunabileceği değerlendirilecektir.
2. Kavramsal Çerçeve: Rüşvet ve İrtikap Suçları
2.1. Rüşvet Suçu (TCK m.252)
TCK m.252’ye göre, bir kamu görevlisinin göreviyle ilgili bir işi yapması ya da yapmaması karşılığında, kendisine ya da gösterdiği kişiye menfaat temin edilmesi rüşvet suçunu oluşturur. Suç, iki taraflı olarak işlenir; hem veren hem alan suçun failidir. Menfaat temin edilmesine ilişkin anlaşma yapılması yeterlidir, fiilen menfaatin gerçekleşmesi gerekmez.
2.2. İrtikap Suçu (TCK m.250)
İrtikap, kamu görevlisinin görevdeki nüfuzunu kötüye kullanarak kişileri hile, zorlama veya aldatma yoluyla kendisine ya da başkasına menfaat temin etmeye yönlendirmesiyle oluşur. Suç tek taraflıdır ve yalnızca kamu görevlisi fail olabilir. Mağdurun menfaat teminini kabul etmesi, iradesi sakatlanmışsa ceza sorumluluğu doğurmaz.
3. Mağdurun Hukuki Konumu
3.1. Rüşvet Suçunda Mağdur – Failin Aynı Anda Bulunması
Rüşvet suçunda taraflar genellikle her iki taraf da faildir. Bu nedenle rüşveti veren kişi de cezalandırılır. Ancak etkin pişmanlık hükümleriyle, suçu yetkili makamlara bildiren kişi hakkında ceza verilmemesi (TCK m.254) mümkündür.
Bu suçta doğrudan bir “mağdur” tanımlamak zordur. Ancak öğretide ve uygulamada mağdur:
-
Kamu kurumu,
-
Toplum,
-
Kamu hizmeti alan bireyler olarak kabul edilmektedir.
Rüşvetin kamusal zarar doğurması nedeniyle, mağdurun bireysel değil kolektif düzeyde olduğu savunulur.
3.2. İrtikap Suçunda Mağdur – Korunmaya Muhtaç Taraf
İrtikap suçunda, kamu görevlisi ile birey arasında dengesiz bir güç ilişkisi vardır. Mağdur, kamu görevlisinin zorlaması, tehdidi veya kandırmasıyla rıza göstermektedir. Bu nedenle:
-
Suçun mağduru ceza sorumluluğundan muaftır.
-
Mağdur, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir.
-
Hukuki doktrine göre, irtikap mağduru cezai anlamda “kusursuz mağdur” sayılır.
4. Ceza Sorumluluğunun Değerlendirilmesi
4.1. Rüşvet Verenin Sorumluluğu
Rüşvet suçu simetrik bir suçtur. Rüşvet veren ve alan arasında irade birliği varsa her iki taraf da faildir. Ancak bu genel kuralın istisnası:
-
TCK m.254: Rüşvet veren kişi, suçu yetkili makamlara bildirdiği takdirde cezasızlık veya indirimden yararlanabilir.
-
Tehdit, zorlama varsa: Fail değil, mağdur kabul edilir.
4.2. İrtikap Mağdurunun Sorumluluğu
İrtikap suçunda mağdur:
-
Baskı altındaysa veya hileye uğramışsa,
-
Kamu görevlisinin nüfuzu ile menfaat vermeye zorlanmışsa,
-
Fiili onaylamış olsa bile cezai sorumluluğu bulunmaz.
Yargıtay uygulamaları da bu yaklaşımı desteklemektedir.
5. Mağdurun Ceza Muhakemesi Hukuku Açısından Konumu
Mağdurun:
-
Şikayet hakkı: Rüşvet ve irtikap suçları şikâyete bağlı suçlar değildir.
-
Katılma hakkı: Rüşvette dolaylı zarar gören kamu kurumları müdahil olabilir. İrtikap mağduru da davaya katılabilir.
-
Koruma önlemleri: Mağdurun kamu görevlisinden çekinmesi hâlinde tanık koruma hükümleri uygulanabilir.
6. Mağdurun Korunması ve Hukuki Güvenceler
6.1. Etkin Pişmanlık (TCK m.254)
-
Rüşvet verenin suçu ortaya çıkmadan önce yetkili makamlara bildirmesi hâlinde ceza verilmez.
-
Suç ortaya çıktıktan sonra bildirim yapılırsa ceza indirimi uygulanır.
6.2. Tehdit Altındaki Mağdurların Korunması
-
TCK m.250 kapsamında mağdurun, kamu görevlisinin baskısıyla hareket ettiğini ispatlaması hâlinde ceza sorumluluğu doğmaz.
-
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.58-61 uyarınca tanık koruma uygulanabilir.
7. Öneriler ve Değerlendirme
-
Yasal düzenleme yapılmalı: Özellikle irtikap mağdurlarının tanımı netleştirilmelidir.
-
Rüşvet suçunda mağdur ayrımı yapılmalı: Tehdit altındaki verenin failliği tartışmalı olmalıdır.
-
Etkin pişmanlık hükümleri genişletilmelidir: Rüşvet suçunun ortaya çıkarılması için bildirimin daha çok teşvik edilmesi gerekmektedir.
-
Ceza indirimi mağduriyet ölçüsüne göre yapılmalı: Örneğin özel sektör çalışanları için tehdit altında hareket etme daha sık görülmektedir.
8. Sonuç
Rüşvet ve irtikap suçları, kamu görevinin tarafsız ve şeffaf yürütülmesini tehdit eden ağır suçlardır. Ancak bu suçların yalnızca kamu görevlisi fail açısından değil, mağdurun konumu açısından da dikkatle ele alınması gerekir.
Rüşvette çoğu zaman iki taraf da fail olurken, irtikapta mağdurun iradesi sakatlanmış olduğundan cezai sorumluluğu bulunmaz. Uygulamada bu ayrımın net olarak yapılması, mağdurun gerektiğinde tanık olarak korunması ve yasal güvencelerin sağlanması adil yargılamanın temel koşuludur.
Türk Ceza Hukuku’nda mağdurun pasif bir unsur değil, bazen suçu ifşa eden, bazen şikayetçi olan ve çoğu zaman da adalete katkı sağlayan bir unsur olarak tanımlanması, yolsuzlukla mücadelede kritik öneme sahiptir.