Single Blog Title

This is a single blog caption

Taşıyanın Sorumluluğunun Sınırlandırılması İlkesi Uygulanması

GİRİŞ

Deniz ticaretinde, taşıyanın (taşıma sözleşmesine taraf olan deniz taşıyıcısının) sorumluluğu, hem yük sahibiyle olan ilişkilerde hem de üçüncü kişilere karşı belli kurallar çerçevesinde şekillenir. Bu sorumluluğun mutlak olmayıp bazı hallerde sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir. İşte bu noktada “taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılması” ilkesi önem kazanır. Gerek ulusal gerekse uluslararası hukukta bu ilke, taşıma faaliyetinin deniz taşımacılığının riskleriyle orantılı olarak dengelenmesi amacıyla benimsenmiştir. Bu yazıda söz konusu ilkenin kaynakları, uygulama alanı ve Türk hukukundaki düzenlemeler detaylı şekilde ele alınacaktır.


I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1. Taşıyan ve Sorumluluğu

Taşıyan; gemi sahibi, donatan veya taşıma sözleşmesini fiilen yerine getiren kişidir. Taşıyanın sorumluluğu, genellikle yükün zarar görmesi, kaybolması veya gecikmeli teslimi gibi durumlarda gündeme gelir. Ancak bu sorumluluk bazı durumlarda sınırlanabilir ya da tamamen bertaraf edilebilir.

2. Sorumluluğun Sınırlandırılması İlkesi

Bu ilkeye göre, taşıyan belirli şartlar altında doğabilecek zararlar karşısında yalnızca belirli bir miktarla sorumlu tutulur. Bu uygulama hem taşıyanın deniz ticaretinde faaliyetlerini sürdürebilmesi açısından ekonomik bir güvence sağlar hem de deniz taşımacılığının yaygınlaştırılması amaçlanır.


II. ULUSLARARASI MEVZUATTA SORUMLULUĞUN SINIRLANDIRILMASI

1. Hague-Visby Kuralları

Deniz taşımacılığı alanındaki en yaygın düzenlemelerden biri olan 1924 tarihli Hague Kuralları ve onun devamı niteliğindeki 1968 Hague-Visby Kuralları, taşıyanın sorumluluğunu sınırlandıran temel hükümleri içerir. Buna göre taşıyan:

  • Mal başına 666.67 SDR ya da

  • Brüt kilogram başına 2 SDR oranındaki değerden düşük olanı ile sorumlu olur (Madde 4, fıkra 5).

2. Hamburg Kuralları ve Rotterdam Kuralları

Hamburg Kuralları (1978), taşıyanın sorumluluğunu daha geniş tutarken, Rotterdam Kuralları (2008) ise modern taşıma sistemlerine uygun düzenlemeler içermektedir. Rotterdam Kuralları’nda taşıyanın sorumluluğu konteyner bazında hesaplanmaktadır ve teknolojik gelişmeler de dikkate alınmaktadır.


III. TÜRK HUKUKUNDA DÜZENLEME: TTK ve LLMC 1976

1. Türk Ticaret Kanunu (TTK) Düzenlemeleri

Yeni TTK, taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılmasını açıkça kabul etmiştir. Özellikle 6102 sayılı TTK’nın 1186-1192. maddeleri arasında bu konu düzenlenmiştir. Buna göre:

  • Sorumluluk, zarar gören yük miktarına göre hesaplanır.

  • Kasten veya ağır kusurla hareket etmedikçe taşıyan bu sınırdan faydalanabilir.

  • Malın değeri taşıma belgesinde bildirilmemişse, taşıyan bu sınırlamalardan faydalanır.

2. 1976 Londra Sözleşmesi (LLMC)

Türkiye, 1976 tarihli Denizde Gemilerden Doğan Taleplere İlişkin Sorumluluğun Sınırlandırılması Sözleşmesi’ne taraftır. Bu sözleşmeye göre gemi adamlarının ve donatanın çeşitli taleplere karşı sorumlulukları belirli limitlerle sınırlanmıştır. Örneğin, ölüm veya kişisel zarar durumunda geminin tonajına göre sorumluluk sınırları belirlenmiştir.


IV. YARGI KARARLARI IŞIĞINDA UYGULAMA

1. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararları

Yargıtay uygulamasında, taşıyanın ağır kusuru olmadıkça sorumluluğu sınırlayan hükümlerin uygulanabilirliği kabul edilmektedir. Örneğin:

  • Yargıtay 11. HD, 2019/2486 E., 2020/1179 K. sayılı kararında, taşıyanın taşıma senedine dayanarak sınırlı sorumluluktan faydalanabileceği, ancak taşıma sırasında yükün ciddi biçimde zarar görmesi ve taşıyanın bu durumu önleyebilecek iken önlememesi halinde, sınırlandırmanın uygulanmayacağı belirtilmiştir.

2. AİHM ve Uluslararası İçtihatlar

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında da taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılması hakkaniyete uygunluk ilkesine dayandırılmaktadır. Taşıyanın ağır kusuru varsa bu korumadan faydalanamayacağı vurgulanır.


V. ELEŞTİRİLER VE GÜNCEL TARTIŞMALAR

  • Sigorta sistemine etkisi: Sorumluluğun sınırlanması ilkesi taşıyanın sorumluluk sigortalarını daha erişilebilir hale getirse de, yük sahibi açısından tazminatın yetersiz kalması riski vardır.

  • Deniz çevresine zararlar: Çevresel zararlar açısından bu sınırlamaların kaldırılması gerektiği yönünde doktrinde görüşler vardır. Zira çevre zararlarının etkisi sadece taraflar arasında değil, tüm toplum üzerindedir.

  • Teknoloji ve dijitalleşme: Otonom gemiler, elektronik konşimentolar gibi gelişmeler, taşıyanın sorumluluğunun yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.


SONUÇ

Deniz hukukunda taşıyanın sorumluluğunun sınırlandırılması ilkesi, deniz taşımacılığına ilişkin ticari hayatın devamı açısından vazgeçilmezdir. Ancak bu ilkenin mutlak olmadığını, taşıyanın kusur durumuna göre sınırlandırmanın ortadan kalkabileceğini belirtmek gerekir. Türk hukukunda hem TTK hem de uluslararası sözleşmelerle bu sistem benimsenmiştir. Gerek akademide gerek uygulamada bu ilkenin güncel gelişmelerle uyumlu hale getirilmesi, çevre ve insan hakları boyutlarının daha güçlü şekilde entegre edilmesi gerektiği yönünde ciddi tartışmalar devam etmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button