Single Blog Title

This is a single blog caption

Sporcuların Sosyal Güvenlik Statüsü

Spor, fiziksel bir faaliyet olmanın ötesinde ciddi ekonomik, sosyal ve hukuki boyutları bulunan bir meslek haline gelmiştir. Günümüzde profesyonel sporcular, özellikle futbol, basketbol, voleybol, atletizm, yüzme gibi branşlarda yüksek gelirler elde etseler de, aktif kariyer sürelerinin kısa oluşu ve bedensel risklerin yüksekliği nedeniyle emeklilik ve sosyal güvenlik haklarının korunması büyük önem taşımaktadır. Türk hukukunda bu alan, uzun süre boşluklarla ilerlemiş; 2008 sonrası yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK) ile belirli bir çerçeveye kavuşmuştur. Ancak hâlâ uygulamada karmaşık sorunlar ve yargı içtihatlarıyla şekillenen belirsizlikler mevcuttur.


1. Sporcuların Sosyal Güvenlik Statüsü ve Sigortalılık Türü

Türk hukukunda sporcuların sosyal güvenlik statüsü, çalışma ilişkilerinin niteliğine göre belirlenir.
Profesyonel sporcular, kulüplerle yaptıkları sözleşmeler gereği hizmet akdiyle çalışan olarak değerlendirilir ve bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un 4/a maddesi (eski SSK) kapsamında sigortalı sayılırlar.
Amatör sporcular ise kural olarak gelir elde etmedikleri için sigortalı sayılmazlar; ancak yarışma, sponsorluk veya prim gelirine dayalı sözleşmeler varsa, bu ilişkiler istisnai sigorta yükümlülüğü doğurabilir.

Profesyonel sporcularda sigortalılığın başlangıcı, lisans tescil tarihi veya sözleşmenin yürürlük tarihi ile belirlenir. Kulüpler, sporcular adına sigorta primlerini ödemekle yükümlüdür. Bu primler, prime esas kazanç üzerinden hesaplanır ve her ay SGK’ya bildirilen e-bildirge ile yatırılır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, bir kararında (E.2018/4356, K.2020/1574) “profesyonel sporcunun lisansının askıya alınmasının sigortalılık süresini kesmeyeceğini” vurgulamıştır. Dolayısıyla kulüp sözleşme devam ederken prim ödemek zorundadır.


2. Emeklilik Süreci ve Prim Gün Sayısı

Sporcuların emeklilik hakkı, diğer sigortalılarla benzer şekilde yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi kriterlerine tabidir.
5510 sayılı Kanun uyarınca genel kural, en az 7200 prim günü (20 yıl) ve kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaş şartıdır. Ancak sporcuların erken yıpranma ve ağır fiziki faaliyet gerekçesiyle “fiili hizmet süresi zammı” (yıpranma payı) talepleri bulunmaktadır.
Ne var ki, 5510 sayılı Kanun’un Ek 5 ve Ek 6 maddelerinde sporculara özgü bir “yıpranma hakkı” düzenlenmemiştir. Bu nedenle maden işçileri, itfaiyeciler, sağlık personeli gibi riskli mesleklerde tanınan ek fiili hizmet süresi sporculara tanınmamaktadır. Bu eksiklik, spor hukukçuları ve sendikalarca uzun süredir eleştirilmektedir.

Uygulamada bazı spor federasyonları (örneğin Futbol Federasyonu, Basketbol Federasyonu) sporcular için özel emeklilik fonları oluşturmuş olsa da, bunlar sosyal güvenlik sisteminden bağımsızdır.
Bu fonlar genellikle gönüllü katılım esasına dayanır; kulüp katkı payı ve bireysel katkı sistemi üzerinden işler. Ancak, bu fonlardan yapılan ödemeler, SGK emekli aylığına dahil edilmez ve yalnızca bireysel tasarruf niteliği taşır.


3. Kulüplerin Prim Ödeme Yükümlülüğü ve Uyuşmazlıklar

Kulüplerin, sporcuların sigorta primlerini eksiksiz ve zamanında yatırması gerekir.
Ancak uygulamada bazı kulüpler, “net maaş” üzerinden anlaşma yaparak primleri sporcuya ödetmekte veya primleri eksik göstermektedir. Bu durum, emeklilik maaşını düşürmekte, prim gün kaybına yol açmakta ve malullük/emeklilik hakkının gecikmesine neden olmaktadır.
Sporcuların bu tür durumlarda başvurabilecekleri yollar şunlardır:

  • SGK denetim başvurusu (5510 m.59): Primlerin eksik yatırıldığı döneme ilişkin denetim yapılmasını talep edebilirler.

  • Hizmet tespit davası (5510 m.86/9): Sigortasız çalıştırıldıkları dönemin mahkeme kararıyla sigortalı sayılması için açılır.

  • İş mahkemesi davası (7036 sayılı Kanun uyarınca): Ücret, prim, sözleşme ve sigorta uyuşmazlıkları bakımından yetkilidir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, profesyonel sporcunun kulüp adına lisanslı olması, fiili çalışmayı ve hizmet ilişkisini kanıtlar. Bu nedenle, kulüp prim yatırmasa dahi, mahkeme sigortalılık süresini tespit edebilir.


4. Malullük, İş Kazası ve Meslek Hastalığı Durumları

Sporculuk doğası gereği yüksek risk içeren bir meslektir.
Sakatlanmalar, kırıklar, bağ kopmaları veya kalıcı fonksiyon kayıpları sık yaşanır. 5510 sayılı Kanun’un 13. ve 14. maddeleri, sporcular açısından da geçerli olan iş kazası ve meslek hastalığı hükümlerini düzenler.

Bir müsabaka veya antrenman sırasında meydana gelen sakatlıklar, iş kazası sayılır.
Kulüp bu durumda:

  • Derhal SGK’ya iş kazası bildirimi yapmak,

  • Sporcuya geçici iş göremezlik ödeneği (rapor parası) ve

  • Gerekirse malullük aylığı bağlanması için gerekli belgeleri sunmakla yükümlüdür.

Ancak uygulamada kulüplerin çoğu bu bildirimi yapmamakta, sporcular ise genellikle özel hastanelerde tedavi görmekte ve kaza SGK kayıtlarına geçmemektedir. Bu durumda sporcu, iş kazasının tespitini İş Mahkemesi’nde talep edebilir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (E.2017/2653, K.2019/5144) kararında, “antrenmanda yaşanan sakatlığın iş kazası sayılacağı” yönünde hüküm vermiştir.


5. Malpraktis (Tıbbi Hata) Durumlarında Kulüp Sorumluluğu

Profesyonel sporcuların sağlık hizmetleri genellikle kulüplerin anlaşmalı doktorları veya sağlık ekibi tarafından yürütülür.
Tedavi sırasında yapılan yanlış teşhis, hatalı operasyon, rehabilitasyon ihmali veya ilaç hatası gibi durumlar malpraktis olarak değerlendirilir.
Bu hâllerde kulüp, hem adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK m.66) hem de hizmet kusuru kapsamında tazminat sorumluluğu doğurabilir.
Sporcu doğrudan kulübe veya doktor/sağlık ekibine karşı tazminat davası açabilir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi (E.2015/7643, K.2017/3146) kararında, “kulüp doktorunun hatalı müdahalesi sonucu sporcunun kariyerinin sona ermesi durumunda, kulübün müteselsil sorumluluğu bulunduğunu” açıkça belirtmiştir.

Ayrıca 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu kapsamında kulüplerin “seyirci ve sporcu güvenliğini sağlama” yükümlülüğü, yalnızca tribün düzeniyle sınırlı değildir; saha içi sağlık güvenliğini de kapsar. Bu nedenle, ambulans eksikliği, sağlık personeli bulunmaması veya yanlış yönlendirme gibi ihmallerde de kulüp sorumluluğu gündeme gelir.


6. Uluslararası Sporcular ve Çifte Sigortalılık Sorunu

Yabancı sporcular, Türkiye’de çalıştıkları sürece 5510 sayılı Kanun kapsamına girerler. Ancak ülkeler arası sosyal güvenlik anlaşmaları (örneğin Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre gibi) varsa, bu sporcular kendi ülkelerinde prim ödemeye devam ederek istisna belgesi (Certificate of Coverage) ibraz edebilirler.
Bu belge, Türkiye’de prim ödemesini geçici olarak kaldırır; ancak sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını etkileyebilir.
Uluslararası sözleşme bulunmayan ülkelerden gelen sporcular ise Türk sigorta sistemine dahil edilir ve çifte sigortalılık riski doğar.
FIFA ve UEFA düzeyinde bu konu genellikle kulüplerin sorumluluğunda bırakılmıştır; ancak transfer sözleşmelerine sigorta ve emeklilik katkısı maddesi eklenmesi tavsiye edilir.


7. Sporcuların Emeklilikte Karşılaştıkları Sorunlar

Uygulamada sporcuların emeklilik sürecinde en sık karşılaştıkları sorunlar şunlardır:

  • Prim gün sayısının eksik yatırılması,

  • Sözleşme dışı ödemelerin prime dahil edilmemesi (örneğin, bonuslar),

  • Sigortalılığın geç başlatılması (lisans tarihine rağmen prim yatırılmaması),

  • Yabancı sporcuların emeklilik haklarının Türkiye’de devre dışı kalması,

  • Özel sağlık sigortası ile SGK sisteminin karıştırılması.

Bu sorunların çözümü için hem SGK denetimleri hem de spor federasyonlarının disiplin ve denetim birimlerinin daha etkin işlemesi gerekmektedir.
Ayrıca, profesyonel sporcuların örgütlenmesi ve sendikal yapılarla (örneğin Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği) hak takibi yapmaları büyük önem taşımaktadır.


8. Sonuç ve Değerlendirme

Sporcuların emeklilik ve sosyal güvenlik hakları, sadece bireysel bir gelir güvencesi değil, aynı zamanda sporda sürdürülebilirlik ve sosyal adaletin temelidir.
Sporcu, kısa ömürlü kariyerini tamamladıktan sonra gelir ve sağlık güvenliğinden mahrum kalmamalıdır.
Bu nedenle:

  • Kulüplerin prim yatırma sorumluluğu sıkı şekilde denetlenmeli,

  • Sporcular için “fiili hizmet süresi zammı” gibi yıpranma payı düzenlemesi getirilmeli,

  • Sporcu sözleşmeleri SGK kayıtlarıyla entegre sistem üzerinden kontrol edilmeli,

  • Malpraktis durumlarında tazmin rejimi açıklaştırılmalı,

  • Yabancı sporcuların sigorta koordinasyonu ikili anlaşmalarla güçlendirilmelidir.

Spor hukuku açısından bu konu, yalnızca sosyal güvenlik değil; insan onuruna yakışır çalışma hakkı, adil ücret ve sosyal devlet ilkesinin de bir yansımasıdır.
Sporcu, kariyerinin zirvesinde olduğu kadar kariyerinin sonunda da hukuk tarafından korunmalıdır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button