Sporcuların Disiplin Suçları ile Ceza Hukuku Arasındaki Ayrım
Spor, yalnızca fiziksel bir mücadele değil; aynı zamanda hukuki düzenlemeler ve disiplin kuralları ile çevrelenmiş kurumsal bir alandır. Futbol, basketbol veya diğer branşlarda sporcuların saha içinde sergilediği davranışların, hem spor hukukunun özerk alanında disiplin suçu hem de devletin ceza normları karşısında cezai sorumluluk doğurup doğurmayacağı uzun süredir tartışılan bir meseledir. Özellikle şiddet içeren eylemler, hakeme saldırılar, rakibe yönelik kasten yaralamalar ve seyircilere karşı tehditler, bu tartışmanın merkezinde yer alır.
Bu noktada en önemli sorun, aynı fiilden ötürü hem disiplin cezası hem de ceza hukuku yaptırımı uygulanmasının, Anayasa’da güvence altına alınan “çifte cezalandırma yasağı” (non bis in idem) ilkesine aykırılık oluşturup oluşturmadığıdır.
Spor Hukukunun Özerkliği ve Disiplin Cezaları
Türkiye’de spor hukukunun temel dayanağı 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve buna bağlı olarak çıkarılan TFF Futbol Disiplin Talimatıdır. Disiplin cezaları, sporun iç düzenini, fair play ilkelerini ve müsabaka güvenliğini korumayı amaçlar.
Disiplin cezalarının türleri şunlardır:
-
Maçtan men,
-
Hak mahrumiyeti,
-
Para cezası,
-
Lisans iptali veya müsabakalardan men.
Örneğin, bir sporcunun rakibine yumruk atması hâlinde PFDK tarafından 3 ila 7 maç arasında men cezası uygulanabilir. Burada amaç, ceza vermekten ziyade sportif düzeni ve oyun güvenliğini sağlamaktır.
Ceza Hukukunun Genel İlkeleri ve Sporcu Fiilleri
Türk Ceza Kanunu (TCK), toplumsal düzeni ve kamu güvenliğini korumak amacıyla genel kurallar koyar. Bir sporcunun saha içinde gerçekleştirdiği fiil, eğer kasten yaralama (TCK m.86), hakaret (TCK m.125) veya tehdit (TCK m.106) suç tiplerine uyuyorsa, fail hakkında ceza davası açılabilir.
Özellikle hakemlere yönelik saldırılarda, hakemlerin “kamu görevlisi” statüsü tartışması gündeme gelir. Yargıtay kararlarında hakemlerin, müsabaka sırasında kamu hizmeti yürüttükleri kabul edilmiş; dolayısıyla hakeme saldırı fiilleri kamu görevlisine karşı suç niteliği kazanmıştır.
Bunun yanında, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, spor alanlarında şiddet ve düzensizliğe ilişkin özel hükümler getirerek ceza sorumluluğunu daha da pekiştirmiştir.
Çifte Cezalandırma Yasağı (Non Bis In Idem) Tartışması
Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri, aynı fiilden dolayı aynı kişi hakkında iki kez yargılama yapılamaması ve ceza verilememesidir. Bu ilke Anayasa’nın 38. maddesinde de güvence altına alınmıştır.
Ancak tartışma şuradadır: Disiplin cezaları, ceza hukuku yaptırımlarıyla aynı kapsamda değerlendirilebilir mi?
-
Anayasa Mahkemesi birçok kararında, disiplin cezalarının ceza yaptırımı değil, idari nitelikli düzenleyici işlem olduğunu belirtmiştir.
-
Dolayısıyla bir sporcunun aynı fiil nedeniyle hem disiplin cezası alması hem de ceza mahkemesinde yargılanması, çifte cezalandırma yasağına aykırılık teşkil etmez.
Örneğin; sporcunun hakeme yumruk atması hâlinde, TFF Disiplin Talimatı gereğince 10 maç men cezası uygulanabilirken, aynı zamanda ceza mahkemesinde “kasten yaralama” suçundan hapis cezası alması mümkündür.
Disiplin Suçu ile Ceza Suçu Arasındaki Temel Farklar
-
Korumak İstenilen Hukuki Değer:
-
Disiplin hukuku, sportif düzeni ve oyunun kurallarını korur.
-
Ceza hukuku, kamu düzenini ve toplumun genel güvenliğini korur.
-
-
Yaptırımların Niteliği:
-
Disiplin cezaları genellikle müsabakaya katılımı engelleyen veya spor alanında kısıtlamalar getiren yaptırımlardır.
-
Ceza hukuku yaptırımları hapis veya adli para cezasıdır.
-
-
Usul:
-
Disiplin yargılaması hızlı ve federasyon kurulları nezdinde yapılır.
-
Ceza yargılaması adli yargı organları tarafından yürütülür.
-
-
Bağlayıcılık:
-
Ceza mahkemesinin kararı disiplin kurullarını bağlamaz.
-
Disiplin kurullarının kararı ise ceza mahkemesinde sadece delil olarak değerlendirilebilir.
-
Uygulamada Görülen Sorunlar
-
Yetki Çakışması: Disiplin kurulları ile ceza mahkemeleri arasında aynı olayın farklı yönlerden ele alınması, uygulamada karmaşaya neden olmaktadır.
-
Kamuoyu Baskısı: Spor alanında yaşanan olayların medyatik olması, hem disiplin hem ceza yargılamasında tarafsızlık ilkesini zorlayabilir.
-
Failin Kastı: Spor müsabakalarının doğası gereği sert hareketlerin, kastla yapılan saldırılardan ayrılması önemlidir. Her sert müdahale ceza sorumluluğu doğurmaz.
-
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB): Ceza yargılamasında verilen HAGB kararları, disiplin cezalarının uygulanmasını engellemez.
Yargıtay ve Tahkim Kurulu İçtihatları
-
Yargıtay 21. CD, 2019/2318 K.: Futbolcunun rakibine kasten yumruk atması hem “kasten yaralama” suçunu hem de disiplin cezasını gerektirir.
-
TFF Tahkim Kurulu 2018/312 K.: Ceza mahkemesi kararları bağlayıcı olmamakla birlikte, disiplin kurulları açısından takdiri delil olarak dikkate alınabilir.
-
AYM Kararı (E.2014/145, K.2015/28): Disiplin cezaları idari nitelikte olup ceza yaptırımı sayılmaz; bu nedenle çifte cezalandırma yasağı ihlal edilmez.
Çözüm Önerileri
-
Koordinasyon Mekanizması: TFF disiplin organları ile adli merciler arasında bilgi paylaşım protokolü oluşturulmalıdır.
-
Kast–takdir ayrımı: Sporcu eylemlerinde kast unsuru dikkatle incelenmeli, oyun gereği olan sert hareketler ile saldırı fiilleri ayrılmalıdır.
-
Hukuki Güvenlik: Sporcuların hangi davranışlarının disiplin cezası, hangilerinin ceza hukuku yaptırımı doğuracağı net şekilde tanımlanmalıdır.
-
Eğitim: Sporculara fair play ilkeleri ve hukuki sorumluluklar hakkında düzenli eğitim verilmelidir.
Sonuç
Sporcuların disiplin suçları ile ceza hukuku suçları arasındaki ayrım, spor hukukunun özerk yapısı ile devletin cezalandırma yetkisi arasındaki sınırın belirlenmesi bakımından kritik öneme sahiptir.
Aynı fiil nedeniyle hem disiplin cezası hem de ceza davası açılması, çifte cezalandırma yasağına aykırı değildir; çünkü disiplin yaptırımları ile ceza hukuku yaptırımları farklı hukuki değerleri korumaktadır.
Bu nedenle, sporcuların saha içindeki davranışları yalnızca sportif düzen açısından değil, toplumsal düzen ve kamu güvenliği bakımından da değerlendirilmekte; disiplin ve ceza hukuku mekanizmaları birbirini tamamlayan iki ayrı alan olarak işlev görmektedir.