Single Blog Title

This is a single blog caption

Sporcuların Ceza Hukuku Kapsamında Sorumluluğu: Sahadaki Şiddet Ne Zaman Suç Olur?

Giriş

Spor, fiziki temasın kaçınılmaz olduğu ve yüksek rekabetin hüküm sürdüğü bir alan olarak zaman zaman oyuncular arasında istenmeyen şiddet olaylarına sahne olmaktadır. Özellikle takım sporlarında, müsabaka esnasında yaşanan sert müdahaleler, kavgalar ya da provoke edici hareketler bazen yalnızca spor kuralları çerçevesinde değil, ceza hukuku açısından da değerlendirilmesi gereken eylemler haline gelmektedir. Bu kapsamda, sporcunun sahadaki hareketinin sınırları ne zaman “oyun kuralı” içerisinde kalır ve ne zaman “suç” niteliği taşır sorusu, hukuki olarak önem arz etmektedir.

Bu makalede, sporcuların ceza hukuku kapsamındaki sorumluluğu incelenecek; şiddet eylemlerinin cezai boyutu, failin kastı, müsabaka ortamı ve oyun kuralları çerçevesinde yapılan değerlendirmeler açıklanacak; ayrıca Türk Ceza Kanunu ve Yargıtay içtihatları ışığında örneklerle analiz yapılacaktır. Ayrıca kurgusal bir olay üzerinden uygulama örneği sunulacaktır.


1. Ceza Hukuku ve Spor: Temel Yaklaşım

1.1. Suçun Unsurları Açısından Değerlendirme

Ceza hukukunun müdahale alanı, hukuka aykırı ve kusurlu fiillerdir. Spor müsabakalarında meydana gelen fiziki temaslar ise her zaman hukuka aykırı değildir. Zira sporun doğasında yer alan “müsaade edilen sertlik” ilkesine göre, bazı eylemler oyun kuralları çerçevesinde değerlendirildiği sürece suç teşkil etmez.

Ancak bir eylem;

  • Oyun kurallarına açıkça aykırıysa,

  • Kastla veya olası kastla yapılmışsa,

  • Ağır bedensel zarar veya ölümle sonuçlanmışsa,

bu durumda ceza hukuku devreye girebilir.

1.2. “Rıza” Unsuru ve Hukuka Uygunluk Nedeni

Sporcunun sahaya çıkarken fiziki temaslara rıza göstermesi, hukuka uygunluk nedenidir. Ancak bu rıza, sadece oyunun normal akışı içerisindeki hareketler için geçerlidir. Kurallar dışına çıkan ve bilerek zarar verme amacı taşıyan hareketlerde, bu rızanın hukuki geçerliliği ortadan kalkar. Örneğin bir futbol maçında topa müdahale dışında rakibin yüzüne kasten dirsek atmak bu rızanın dışına çıkar.


2. Yargıtay ve Doktrinde Görüşler

Yargıtay, sporda şiddet olaylarını değerlendirdiği kararlarında sporun doğası gereği bazı hareketlerin ceza hukuku kapsamında yer almadığını belirtmiştir. Ancak bu yaklaşım mutlak değildir. Yargıtay kararında, amatör ligde oynanan bir maçta hakeme yönelik saldırı neticesinde ceza verildiği görülmüştür. Mahkeme, oyuncunun “müsabaka ortamını aşarak kasten zarar verme kastıyla hareket ettiğini” vurgulamıştır.


3. Kurgusal Olay

Olayın Özeti:

2024 yılında İstanbul Amatör 1. Lig’de oynanan bir futbol müsabakasında, Aspor oyuncusu M.E., rakip takım Kspor’un forveti A.K.’ye maçın son dakikalarında arkadan sert bir müdahalede bulunmuştur. A.K. yere düşmüş, kalktıktan sonra M.E.’ye sözlü olarak hakaret etmiş; bunun üzerine M.E. yumruk atarak A.K.’nin burnunu kırmıştır. Olay sonrasında A.K. hastaneye kaldırılmış, M.E. ise kırmızı kartla oyundan atılmıştır.

Müsabaka bitiminde A.K., savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve M.E.’den şikayetçi olmuştur. Savcılık, görüntü kayıtlarını incelemiş, olayı basit yaralama kapsamında değerlendirerek iddianame düzenlemiştir. M.E., “kasten yaralama” suçundan yargılanmıştır.


4. Hukuki Değerlendirme

4.1. Eylemin Niteliği

İlk olarak değerlendirilecek husus, M.E.’nin A.K.’ye yaptığı müdahalenin oyun kuralları içinde mi yoksa dışında mı olduğudur. Oyunun normal seyri içinde yapılan fauller, disiplin cezası gerektirirken; hakaret sonrası gerçekleştirilen kasten yumruk atma eylemi, artık “oyunun parçası” olmaktan çıkmıştır. Bu yönüyle sporcunun rızasının dışında bir fiildir.

4.2. Kast Unsuru

M.E.’nin yumruk atarken bilinçli hareket ettiği ve rakibini sakatlamayı hedeflediği sabittir. Bu durum eylemin kasten işlendiğini gösterir. Türk Ceza Kanunu m.86 kapsamında, bu fiil “kasten yaralama” suçunu oluşturur.

4.3. Cezai Sorumluluk

TCK m.86/1’e göre:

“Kasten başkasını yaralayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

A.K.’nin burun kemiğinde kırık tespit edilmiş, tıbbi raporla sabitlenmiş ve iyileşme süresi 20 gün olarak belirlenmiştir. Bu durum TCK m.86/2’ye göre “bedensel ve ruhsal açıdan etkili yaralama” olarak nitelendirilmiş ve ceza alt sınırı artırılmıştır.

4.4. Tahrik Hükümleri

A.K.’nin hakaret etmesi, haksız tahrik kapsamında değerlendirilmiş, bu nedenle cezada indirim uygulanması gündeme gelmiştir (TCK m.29).


5. Spor Disiplin Hukuku Açısından Sonuç

Olay sonrasında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Disiplin Kurulu aracılığıyla M.E. hakkında 10 maç men cezası vermiştir. Disiplin cezası ile ceza yargılaması birbirinden bağımsızdır. Her iki süreç de eş zamanlı işleyebilir. Bu tür olaylarda çifte ceza yasağı (ne bis in idem) uygulanmaz, çünkü ceza ve disiplin yargılamaları farklı hukuki alanlara girer.


6. Benzer Yargıtay Kararları

Bir basketbol maçında rakip oyuncuya dirsek atarak dişini kıran sanığın kasten yaralama suçundan mahkumiyeti onanmıştır. Yargıtay, müsabakanın ruhunu aşan eylemlerde ceza hukukunun devreye gireceğini vurgulamıştır.


7. Sonuç ve Değerlendirme

Sporcuların müsabaka esnasında yaptıkları her hareket, salt spor kuralları çerçevesinde değerlendirilmez. Özellikle kasten yapılan, ağır bedensel zarara yol açan ve müsabakanın ruhunu bozan eylemler, ceza hukukunun da konusunu oluşturur. Yargıtay ve yerel mahkeme kararlarında, sporcunun kastı, eylemin şiddeti, zamanlaması ve bağlamı birlikte değerlendirilerek cezai sorumluluk yönünde kararlar verilmektedir.

Bu nedenle kulüplerin, antrenörlerin ve federasyonların; sporcuları bu konuda bilinçlendirmesi, müsabaka öncesi eğitimler vermesi ve agresifliği körükleyen söylemlerden kaçınması gerekmektedir. Aynı zamanda mağdur oyuncuların, haklarını sadece federasyon disiplin kurulunda değil, ceza yargılamasında da arayabileceğini bilmeleri önemlidir.

Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button