Sporcu Sözleşmelerinde Ücret, Prim ve İmaj Hakkı Gelirlerinin Vergilendirilmesi
Profesyonel spor endüstrisi, günümüzde milyarlarca dolarlık bir ekonomik değere ulaşmış olup, yalnızca sportif boyutuyla değil, aynı zamanda vergi hukuku ve mali hukuk bakımından da ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Sporcular ile kulüpler arasında imzalanan sözleşmelerde yer alan ücret, prim ve imaj hakkı gelirleri, vergilendirmenin en hassas konularından biridir.
Türkiye’de bu alandaki uygulamalar, hem Türk Vergi Hukuku hem de uluslararası vergi anlaşmaları çerçevesinde değerlendirilmektedir. Ayrıca FIFA, UEFA ve CAS gibi uluslararası kurumların kararları da, sporcu gelirlerinin hukuki niteliğinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Sporcu Sözleşmelerinde Gelir Unsurları
Sporcu sözleşmeleri, klasik iş sözleşmelerinden farklıdır. Sporcuların gelirleri üç temel unsur üzerinden şekillenir:
-
Ücret Gelirleri:
-
Sporcuya düzenli olarak ödenen maaş.
-
Türk Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde “ücret geliri” sayılır.
-
-
Prim Gelirleri:
-
Maç başı, gol, asist, şampiyonluk veya başarıya bağlı ek ödemeler.
-
Bu ödemeler de ücret kapsamında değerlendirilir ancak ek menfaat niteliği taşır.
-
-
İmaj Hakkı Gelirleri:
-
Sporcuların isim, fotoğraf ve marka değerlerinin reklam ve sponsorluklarda kullanılması karşılığında elde ettikleri gelir.
-
Ücret gelirinden farklı olarak, “gayrimaddi hak” kazancı niteliği taşıyabilir.
-
Her bir gelir unsurunun vergisel açıdan ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Türk Vergi Hukukunda Sporcu Gelirlerinin Vergilendirilmesi
Ücret Gelirleri
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK) m.61’e göre, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak yapılan hizmet karşılığı alınan para ve menfaatler ücret sayılır. Profesyonel sporcuların kulüplerle yaptıkları sözleşmeler bu kapsamda değerlendirilir.
-
Sporcuya ödenen maaşlar, gelir vergisine tabidir.
-
Ancak GVK m.94 gereği, kulüpler bu gelirler üzerinden stopaj yapmakla yükümlüdür.
Prim Gelirleri
Primler de ücret kapsamında değerlendirilir. Ancak uygulamada kulüpler primleri “performansa dayalı ek ödeme” olarak göstermekte ve farklı vergi avantajlarından yararlanmaya çalışmaktadır.
İmaj Hakkı Gelirleri
İmaj hakkı gelirleri, ücret gelirinden farklıdır. GVK m.70 kapsamında “gayrimaddi hak” niteliği taşıdığından, telif hakkı veya lisans geliri gibi vergilendirilebilir.
Bu farklılık, kulüplerin imaj hakkı sözleşmeleriyle vergi yükünü azaltmaya çalışmasına yol açmıştır. Ancak vergi idaresi ve yargı, imaj hakkı gelirlerini çoğunlukla ücret kapsamında değerlendirme eğilimindedir.
Vergisel Avantaj Arayışları ve Sorunlar
Kulüpler ve sporcular, yüksek vergi yükünden kaçınmak amacıyla çeşitli yollar denemektedir.
-
Çifte sözleşme uygulaması: Resmi sözleşmede düşük ücret, gizli protokollerde yüksek prim veya imaj hakkı bedeli.
-
İmaj hakkı istismarı: Gerçekte ücret niteliğinde olan ödemelerin imaj hakkı geliri olarak gösterilmesi.
-
Offshore şirketler üzerinden ödeme: Sporcu gelirlerinin vergi cennetlerine yönlendirilmesi.
Bu yöntemler kısa vadede avantaj sağlasa da, hem kulüpler hem de sporcular açısından vergi cezaları, geriye dönük vergi tahakkuku ve disiplin yaptırımları doğurabilmektedir.
Uluslararası Vergilendirme ve Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları
Yabancı sporcuların gelirlerinin vergilendirilmesi, çifte vergilendirme sorununu gündeme getirir.
-
Türkiye’nin taraf olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA) çerçevesinde, sporcuların gelirleri çoğunlukla faaliyet gösterdikleri ülkede vergilendirilir.
-
Ancak bazı anlaşmalar, imaj hakkı gelirlerini farklı şekilde düzenleyebilir.
-
CAS kararları da, uluslararası vergi anlaşmalarının sporcu sözleşmelerinde dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır.
Örneğin, Almanya veya İngiltere’den transfer edilen bir futbolcunun gelirlerinin Türkiye’de mi yoksa menşe ülkesinde mi vergilendirileceği, ilgili anlaşmaya göre belirlenir.
CAS ve Uluslararası Kararlar
CAS, sporcu gelirlerinin hukuki niteliğini belirlerken özellikle “ücret” ile “imaj hakkı” arasındaki ayrımı incelemiştir.
-
CAS 2014/A/3520: İmaj hakkı ödemelerinin, gerçekte ücret niteliğinde olması halinde ücret kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
-
CAS 2017/A/5122: Prim ödemelerinin sözleşmenin asli unsuru olup olmadığı tartışılmış, primlerin ücret gelirinin parçası olduğuna hükmedilmiştir.
Bu kararlar, spor hukuku ile vergi hukuku arasındaki sınırın ne kadar ince olduğunu göstermektedir.
Türk Yargı Kararları
Türkiye’de de Danıştay ve vergi mahkemeleri, sporcu gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin önemli kararlar vermiştir.
-
Danıştay 4. Dairesi, 2016/2345 E., 2018/1472 K.: İmaj hakkı ödemelerinin ücret kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
-
İstanbul Vergi Mahkemesi, 2019/1256 E.: Kulüp ile sporcu arasında yapılan gizli protokoldeki prim ödemelerinin ücret gelirine dahil edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu kararlar, vergi idaresinin imaj hakkı istismarına karşı sıkı denetim yaptığını göstermektedir.
Çözüm Önerileri
-
Şeffaf Sözleşmeler: Sporcu sözleşmelerinde ücret, prim ve imaj hakkı ödemeleri açıkça ayrılmalı ve ayrı ayrı vergilendirilmelidir.
-
Uluslararası Uyum: ÇVÖA hükümleri spor hukuku uygulamalarıyla uyumlu hale getirilmeli, kulüpler ve sporcular bu konuda bilgilendirilmelidir.
-
Denetim Mekanizmaları: Vergi idaresi, imaj hakkı sözleşmelerini yakından takip etmeli; gizli protokoller engellenmelidir.
-
CAS Kararlarının Takibi: Kulüpler ve hukukçular, CAS içtihatlarını düzenli olarak takip etmeli ve sözleşmelerini buna göre hazırlamalıdır.
-
Vergi Planlaması: Sporcular için adil ve öngörülebilir vergi planlaması yapılmalı; yüksek vergi yükü nedeniyle kayıt dışılığın önüne geçilmelidir.
Sonuç
Sporcu sözleşmelerinde ücret, prim ve imaj hakkı gelirlerinin vergilendirilmesi, yalnızca mali bir mesele değil, aynı zamanda spor hukuku, iş hukuku ve kamu düzeni açısından kritik bir konudur.
Türkiye’de Gelir Vergisi Kanunu ve uluslararası vergi anlaşmaları çerçevesinde bu gelirlerin vergilendirilmesi, uygulamada birçok sorunla karşılaşmaktadır. CAS ve Türk yargı kararları ise, şeffaflık ve hukuki güvenlik sağlanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, sporcu sözleşmelerinde şeffaflık, hukuka uygunluk ve vergi mevzuatına uyum, hem kulüplerin hem de sporcuların geleceği açısından zorunlu bir gerekliliktir.