Single Blog Title

This is a single blog caption

Spor Hukukunun Özerkliği ve Disiplin

Türkiye’de spor hukukunun temel çerçevesi 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile çizilmiştir. Kanunun 3. ve 6. maddeleri, TFF’nin “özerk” bir yapıya sahip olduğunu, disiplin ve tahkim kurullarının kararlarının kesin olduğunu düzenler.
Bu özerklik, FIFA ve UEFA normlarıyla da desteklenir. FIFA Disciplinary Code ve UEFA Disciplinary Regulations, ulusal federasyonların disiplin cezalarını bağımsız biçimde uygulayabileceğini öngörür.

Bu çerçevede TFF’nin Disiplin Kurulları — Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) ve Amatör Futbol Disiplin Kurulu (AFDK) — saha içi eylemler bakımından cezai nitelikte yaptırımlar (örneğin 5 ila 10 maç men, para cezası, hak mahrumiyeti) uygulayabilir.
Bu yaptırımlar, spor hukuku anlamında idari–disipliner cezalar olup, ceza hukuku yaptırımlarından farklı bir nitelik taşır.


2. Aynı Fiilin Ceza Hukuku Açısından Değerlendirilmesi

Türk Ceza Kanunu, spor alanlarında meydana gelen şiddet eylemlerini doğrudan cezalandıran özel bir hüküm içermese de, kasten yaralama (TCK m.86), hakaret (TCK m.125), tehdit (TCK m.106) ve kamu görevlisine karşı suç (TCK m.265) hükümleri bu alanlarda uygulanır.
Ayrıca, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun spor müsabakaları sırasında veya sonrasında işlenen şiddet fiillerine özel hükümler getirir.

Bu bağlamda, bir sporcunun hakeme veya rakibe saldırması halinde üçlü bir sorumluluk alanı ortaya çıkar:

  1. Disiplin sorumluluğu (TFF nezdinde),

  2. Ceza sorumluluğu (adli yargı önünde),

  3. Tazmin sorumluluğu (özel hukukta, zararın giderimi yönünden).


 3. Çifte Cezalandırma Yasağı (Non Bis In Idem) Tartışması

Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri, aynı fiil nedeniyle aynı kişi hakkında iki kez cezalandırma yapılamayacağı ilkesidir. Ancak bu ilke yalnızca ceza hukuku yaptırımları için geçerlidir; disiplin hukukuna dayalı yaptırımlar genellikle bu kapsamda değerlendirilmez.

Anayasa Mahkemesi, E.2014/145, K.2015/28 sayılı kararında, sporculara yönelik disiplin cezalarının “idari nitelikte olduğunu” ve ceza mahkemesindeki yargılamadan bağımsız yürütülebileceğini belirtmiştir.
Bu nedenle, bir sporcunun hakeme yumruk atması halinde hem TFF Disiplin Talimatı uyarınca uzun süreli men cezası alması hem de ceza mahkemesinde yaralama suçundan hüküm giymesi hukuken mümkündür.

Yargıtay da benzer şekilde, disiplin cezalarının “kamu hukuku kapsamında farklı bir düzenleme alanı” olduğunu vurgular (Yarg. 7. CD, 2019/3421 E., 2021/512 K.).


 4. Disiplin Yargılamasının Amacı: Sportif Düzenin Korunması

Disiplin yargılamasının amacı, suçun cezalandırılması değil, sportif düzenin ve fair play’in korunmasıdır.
PFDK, cezayı kamu düzenini değil, sporun iç düzenini korumak amacıyla verir.
Bu nedenle TFF’nin verdiği ceza, “bir ceza hukuku yaptırımı” değil, idari nitelikte bir düzenleme yaptırımıdır.

Örneğin, bir sporcunun hakeme saldırısı durumunda PFDK şu cezaları uygulayabilir:

  • Hakeme yönelik fiili saldırı: en az 5 ila 10 maç men veya süresiz hak mahrumiyeti,

  • Rakibe saldırı: 3 ila 7 maç men,

  • Hakeme tehdit veya tükürme: para cezası ve 3 maç men.

Bu cezalar, suçun niteliğine göre TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 44–45. maddeleri kapsamında belirlenir.


 5. Ceza Mahkemesi Yargılamasının Özellikleri

Ceza mahkemesi açısından olayın niteliği farklıdır.
Bir sporcunun hakeme veya rakibe vurması halinde fiil, kasten yaralama suçunu oluşturur (TCK m.86).
Hakem kamu görevlisi sayıldığında (örneğin TFF tarafından resmi atama yapılmış hakemler), fiil kamu görevlisine karşı yaralama olarak nitelendirilir ve ceza artırılır (TCK m.266).
6222 sayılı Kanun’un 17. maddesi, spor alanında işlenen bu tür suçların cezasını yarı oranında artırır.

Dolayısıyla, disiplin cezası uygulanmış olsa bile, Cumhuriyet savcısı re’sen soruşturma açar.
Mahkeme, eylemin oyunun doğası içinde mi yoksa kastî saldırı mı olduğuna bakar.
Kasıt varsa TCK m.86 uygulanır; kast yoksa (örneğin oyun içinde temas sonucu kazaen yaralanma) ceza sorumluluğu doğmaz.


 6. Yargılamalar Arasındaki Etkileşim ve Kararların Birbirine Etkisi

Disiplin yargılaması ile ceza yargılaması birbirinden bağımsız yürür, ancak kararlar delil düzeyinde birbirini etkileyebilir.

  • Disiplin yargılamasında verilen karar, ceza davasında “kesin hüküm” oluşturmaz; ancak delil değeri taşıyabilir.

  • Ceza mahkemesi kararı, TFF Disiplin Kurulu’nu bağlamaz; zira her iki kurumun “koruduğu hukuki değer” farklıdır.

  • Ancak TFF, genellikle ceza mahkemesinin gerekçeli kararını dikkate alır; özellikle sporcunun “kasten hareket ettiği” veya “hakemin kamu görevlisi olduğu” tespitleri, disiplin cezasının ağırlığını etkileyebilir.

Nitekim TFF Tahkim Kurulu, 2018/312 sayılı kararında “mahkeme kararındaki tespitlerin bağlayıcı olmamakla birlikte disiplin değerlendirmesinde göz önünde bulundurulabileceğini” belirtmiştir.


 7. Hakemin Kamu Görevlisi Sayılması Tartışması

Hakemler, klasik anlamda kamu görevlisi olmasalar da, kamu hizmeti niteliğinde bir faaliyeti ifa ettikleri için TCK m.6/1-c kapsamında kamu görevlisi sayılabilir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2018/2485 E., 2019/4711 K. sayılı kararında “hakemin müsabaka esnasında kamu görevlisi sıfatıyla görev yaptığı” açıkça belirtilmiştir.
Bu nedenle hakeme saldırı fiili, kamu görevlisine karşı yaralama suçu oluşturur ve ceza artırımı uygulanır.


 8. TFF Disiplin Kurullarının Ceza Mahkemesi Kararlarını Bekletici Mesele Yapması

TFF Disiplin Kurulları, eylem aynı zamanda ceza yargısına konu olduğunda, bekletici mesele kararı verme yetkisine sahiptir.
Ancak bu istisnaî bir durumdur.
Disiplin yargılaması genellikle hızlı sonuçlandırılır; ceza yargılaması ise uzun sürdüğü için TFF “sportif denge” ve “müsabaka bütünlüğü” gerekçesiyle beklememe eğilimindedir.
Yine de bazı dosyalarda, özellikle ağır yaralama veya saldırı olaylarında, mahkeme sonucuna göre disiplin kararının revize edilmesi mümkündür.


 9. Uygulamada Görülen Örnekler

Uygulamada çeşitli olaylar yargısal içtihatlara konu olmuştur:

  • 2014 yılında bir futbolcunun hakeme yumruk atması nedeniyle hem 8 ay men cezası verilmiş hem de ceza mahkemesince 6 ay hapis cezasına hükmedilmiştir.

  • Yargıtay 21. CD bir kararında (E.2017/5112, K.2019/2318) “oyunun devamı sırasında, topa müdahale amacı taşımayan, bilerek yapılan fiziki saldırının ceza hukuku bakımından da suç teşkil ettiğini” kabul etmiştir.

  • Buna karşılık TFF Tahkim Kurulu, bazı olaylarda “oyun içi refleks hareket” veya “kasıt unsuru bulunmayan sert müdahale” gerekçesiyle cezayı kaldırmıştır.

Bu örnekler, disiplin ve ceza yargılaması arasında hem amaç farkını hem de delil değerlendirmesi farklılığını açıkça göstermektedir.


 10. Ceza ve Disiplin Kararlarının Sonuçlarının Kesişmesi

Her iki yargılamada da verilen cezalar, farklı alanlarda sonuç doğurur:

  • Disiplin cezası: Sporcunun müsabakalara katılımını engeller; sportif lisans yönünden sonuç doğurur.

  • Ceza davası sonucu: Hürriyeti bağlayıcı ceza veya adli para cezası doğurur; sabıka kaydı ve hak yoksunluğu sonuçlarını tetikler.

Bazı durumlarda, ceza davasında HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı verilse dahi TFF cezayı uygulamaya devam eder; zira HAGB, hükmün ortadan kalktığı anlamına gelmez, sadece ertelendiğini gösterir.


 11. Çözüm Önerileri ve Hukuki Tutarlılık

Sporcuların cezai ve disipliner sorumluluğunda paralel ama dengeli bir sistem oluşturulmalıdır.
Bunun için:

  1. TFF Disiplin Talimatı’na mahkeme kararı sonrası revizyon mekanizması eklenmelidir.

  2. Hakem ve sporcuların kamu görevlisi statüsü kanunla netleştirilmelidir.

  3. 6222 sayılı Kanun’a sporcu eylemlerine özgü özel hükümler dahil edilmelidir.

  4. Ceza ve disiplin kurullarının veri paylaşım protokolüyle koordinasyonu sağlanmalıdır.

  5. AİHM ve CAS kararlarındaki “adil yargılanma” ilkesi dikkate alınmalıdır.

Bu şekilde hem sporun özerkliği korunur hem de hukuki güvenlik ilkesi güçlenir.


 12. Sonuç

Sporcunun hakeme veya rakibe saldırısı, yalnızca oyun kuralının ihlali değil, aynı zamanda toplum düzenine karşı bir suçtur.
Ancak bu fiil hem sportif disiplin hem de ceza hukuku boyutuyla iki farklı alanı ilgilendirir.
Bu alanlar arasında “aynı fiil – farklı hukuki değer” ilkesi geçerlidir.
TFF Disiplin Kurulları fair play ve sportif düzeni korurken, ceza mahkemeleri kamu düzenini korur.

Dolayısıyla aynı olayda iki yargılamanın yürütülmesi hukuki çelişki değil, sistemsel tamamlayıcılık oluşturur.
Ancak bu tamamlayıcılığın sağlıklı işlemesi için delil standardı, kast unsuru ve karar koordinasyonu bakımından uygulamada birlik sağlanması gerekir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button