Single Blog Title

This is a single blog caption

Şirketler Topluluğu Hukuku: Hakim Şirket – Bağlı Şirket İlişkilerinde Sorumluluk ve Denge Mekanizmaları

Şirketler topluluğu dediğimiz şey, modern ticari hayatın “görünmez normali.” Büyük bir holding düşün: tepe şirkette strateji kuruluyor, alt şirketlerde üretim, satış, teknoloji, lojistik gibi işlevler yürütülüyor. Dışarıdan bakınca tek bir organizma gibi çalışıyorlar; ama hukuken her biri ayrı birer tüzel kişi. İşte şirketler topluluğu hukuku tam bu ikili gerilimden doğuyor: ekonomik birlik ile hukuki ayrı kişilik aynı anda korunmak zorunda.

Türk Ticaret Kanunu da (özellikle TTK m.195 ve devamı) bu gerilimi kabul ediyor ve diyor ki:

“Eğer bir şirket diğerini fiilen yönetiyorsa, bu ilişkiyi hukuk görmezden gelmez; hem güç kullananı hem güç altında olanı dengeleyen özel bir rejim kurar.”

Bu yazıda, hakim şirket–bağlı şirket ilişkisini, neden özel bir hukuka ihtiyaç duyduğumuzu, hakimiyetin nasıl kurulduğunu ve en önemlisi de hakim şirketin ne zaman sorumlu olacağını akıcı ama derin bir çerçevede anlatıyorum.


1) Neden “şirketler topluluğu hukuku” diye ayrı bir alan var?

Klasik şirketler hukukunda her şirket kendi kararını alır, kendi borcundan sorumludur. Topluluklarda ise pratik böyle işlemez:

  • Tepe şirket (hakim şirket) yatırım kararını verir.

  • Bağlı şirket kaynaklarını topluluk lehine kullanır.

  • Kâr bir yerde merkezileşir, zarar başka yerde bırakılabilir.

  • Bazen bağlı şirket, kendi ticari menfaati yerine “grup menfaati” için hareket ettirilir.

Eğer hukuk sadece “her şirket ayrı kişidir, kimse kimseye karışmasın” deseydi, bağlı şirketin ortakları ve alacaklıları çoğu zaman hakim şirketin stratejilerinin bedelini korumasız şekilde öderdi.

Bu yüzden topluluk hukuku iki şeyi aynı anda hedefler:

  1. Grup içinde koordinasyonu mümkün kılmak (ekonomik gerçekliğe uygunluk)

  2. Hakimiyetin kötüye kullanılmasını engellemek (koruma ve denge)


2) Hakimiyet nasıl doğar? (Hakim şirket kimdir, bağlı şirket kimdir?)

TTK’ya göre bir şirketin diğerine “hakim” sayılması için illa %51 hisse şart değil. Esas fikir şu:
Bir şirket, diğerinin yönetimini belirleyebiliyorsa hakimiyet vardır.

Bu farklı yollarla olabilir:

  • Oy çoğunluğu ile hakimiyet: Hakim şirket bağlı şirkette oyların çoğunluğunu tutuyordur.

  • Yönetim organını belirleme hakimiyeti: Hisse oranı düşük olsa bile yönetim kurulunu/müdürleri atayıp görevden alabiliyordur.

  • Sözleşme veya fiili durumla hakimiyet: Örneğin bir “hakimiyet sözleşmesi” ya da sürekli talimat ilişkisi vardır.

  • Dolaylı hakimiyet: Hakim şirket, başka bir bağlı şirket üzerinden zincirleme kontrol kuruyordur.

Yani hukukun baktığı şey “kağıt üstü oran” değil, fiili kontrol gücü.


3) Toplulukta “grup menfaati” diye bir şey var mı?

Evet var… ama sınırsız değil.

Topluluklar ekonomik olarak tek bir stratejiyle büyür; dolayısıyla bağlı şirketlerin bazen kendi kısa vadeli çıkarları yerine grup çıkarına göre hareket etmesi ticari olarak normal.

TTK bunu tamamen yasaklamıyor.
Fakat bir şart koyuyor:

Hakim şirket, bağlı şirkete “grup menfaatine” uygun talimat verebilir ama bağlı şirketin uğradığı kaybı dengelemek veya telafi etmek zorundadır.

Yani “grup menfaati” bir izin kapısı, ama yanında bir tazmin dengesi taşır.


4) Hakim şirketin sorumluluğunun kalbi: “hakimiyetin kötüye kullanılması”

İşin en kritik cümlesi burası.

Eğer hakim şirket gücünü şöyle kullanırsa:

  • Bağlı şirketi zarara uğratacak talimatlar verirse,

  • Bağlı şirketin kaynaklarını bedelsiz/emsalsiz şekilde topluluğa aktarırsa,

  • Bağlı şirketin yatırım/iş fırsatlarını kendine veya başka şirkete kaydırırsa,

  • Bağlı şirketi bilinçli biçimde borç altında bırakıp kendi lehine kârı başka tarafa taşıtırsa,

bu durum “hakimiyetin kötüye kullanılması” olur ve hakim şirket çeşitli düzeylerde sorumlulukla karşılaşır.

Burada hukuk şunu söylüyor:
“Kontrol gücün varsa, sonuçlarını da tek başına alt şirkete yıkamazsın.”


5) Denge mekanizması: Kaybın denkleştirilmesi (telafi ilkesi)

TTK’nın topluluk mantığı bir nevi “ticari adalet bilimi” gibi çalışır.

Bağlı şirket, grup lehine bir işlem yüzünden zarar ettiyse iki yol mümkün:

  1. Aynı faaliyet yılı içinde denkleştirme:
    Hakim şirket, bağlı şirkete o yıl içinde bir menfaat sağlayarak zararı dengeler.
    Örn. zarar ettiren iş verildi ama aynı yıl kârlı bir iş de bağlı şirkete bırakıldı.

  2. Denkleştirmenin yapılamadığı durumda açık tazmin:
    Zarar telafi edilmemişse hakim şirket, bağlı şirketin zararını tazmin etmek zorunda kalır.

Önemli ayrıntı:
Bu denkleştirme net, ölçülebilir ve gerçek olmalı. “Gelecekte telafi ederiz” vaadi yetmez.


6) Bağlı şirketin ortakları ve alacaklıları nasıl korunur?

Topluluk hukuku sadece şirketler arası ilişki kurmuyor; üçüncü kişileri de koruyor.

  • Azınlık ortaklar:
    Hakim şirketin bağlı şirketi kendi lehine sömürmesi azınlığı boğar. Bu yüzden azınlık, belirli şartlarla tazminat ve dava haklarına sahip olur.

  • Alacaklılar:
    Bağlı şirket bilinçli şekilde zayıflatılırsa borçlarını ödeyemez hale gelir. Bu durumda alacaklılar da hakim şirketin sorumluluğuna giden yolu kullanabilir.

Yani TTK, topluluğu “özel bir güç ilişkisi” kabul edip, güç dengesini ortaklar ve alacaklılar lehine de genişletir.


7) Raporlama ve şeffaflık: Topluluk ilişkisi saklanamaz

Hakim şirket–bağlı şirket ilişkisi gizli yürütülemez.
Topluluk şeffaflığı için:

  • bağlı şirket yönetimi, hakim şirketle ilişkilerini ve işlemlerini raporlamak zorundadır,

  • belirli işlemlerde denkleştirme yapılıp yapılmadığı açıklanır,

  • ticaret sicili ve finansal tablolar üzerinden topluluk yapısı görünür hale gelir.

Bu şeffaflık, sonradan doğabilecek sorumluluk davalarının da “ispat zeminini” oluşturur.


8) Sonuç: Topluluk hukukunun felsefesi

Şirketler topluluğu hukuku aslında çok basit bir felsefeye dayanır:

“Güç varsa, sorumluluk da vardır.”

Hakim şirket, bağlı şirketi yönlendirebilir; bu ticari gerçekliğin parçasıdır.
Ama bağlı şirketi “bedelsiz kaynak deposu” gibi kullanamaz.
Grup büyüsün diye alt şirket feda edilemez.
Büyümenin maliyeti adil şekilde paylaşılmak zorundadır.

Bu yüzden topluluk hukuku, modern holding dünyasında hem koordinasyonu mümkün kılan hem de sömürüyü engelleyen bir denge rejimidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button