Single Blog Title

This is a single blog caption

Sınır Dışı (Deport) Kararlarının Hukuki Dayanakları: Türkiye ve Avrupa Hukuku Açısından İncelemesi

I. Giriş

Sınır dışı işlemi (deport), bir devletin topraklarında bulunan yabancıyı, belirli hukuki nedenlerle ülke dışına çıkarma işlemidir. Her egemen devlet, kendi ülkesine giriş ve kalış konusunda karar verme hakkına sahiptir. Ancak bu yetki mutlak değildir. İnsan hakları normları, uluslararası sözleşmeler ve anayasal güvenceler, sınır dışı işlemini sınırlayan önemli yükümlülükler doğurur.

Bu makalede, Türkiye’de sınır dışı kararlarının dayandığı normatif yapı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesindeki sınırlandırmalar karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Aynı zamanda idari yargı kararları, AİHM içtihatları ve Göç İdaresi uygulamaları değerlendirilerek sınır dışı kararının sınırları ortaya konacaktır.

II. Türkiye’de Deport Kararının Hukuki Dayanakları

A. 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)

Türkiye’de sınır dışı kararının hukuki temelini 6458 sayılı YUKK’un 52-60. maddeleri oluşturmaktadır. Kanunun 54. maddesi, hangi hallerde yabancılar hakkında deport kararı verileceğini düzenler. Bunlardan bazıları:

  • Terör örgütü yöneticisi, üyesi veya destekçisi olmak,
  • Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturmak,
  • Sahte belge kullanmak,
  • Türkiye’de yasal kalış hakkını kaybetmek (örneğin, vize süresini aşmak),
  • Çalışma izni olmadan çalışmak.

YUKK m. 55 ise sınır dışı edilemeyecek kişileri belirlemektedir. Örneğin, işkence veya ölüm cezasına maruz kalma riski bulunanlar bu kapsamda sınır dışı edilemez.

B. İdari Usul: Kararın Alınması ve Tebliği

Sınır dışı kararı, valilik tarafından alınır ve yabancıya yazılı olarak bildirilir (m. 53). Yabancının, bildirimden itibaren 7 gün içinde idare mahkemesine başvurma hakkı vardır. Bu başvuru yürütmeyi durdurmaz; ancak ayrıca yürütmenin durdurulması talep edilebilir.

III. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Kapsamında Deport

A. AİHS m. 3: İşkence ve Kötü Muamele Yasağı

AİHS’nin 3. maddesi, mutlak nitelikte bir koruma sağlar: “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye ya da cezaya maruz bırakılamaz.”
AİHM kararlarına göre, bir kişi sınır dışı edildiği ülkede bu tür muameleye uğrama riski taşıyorsa, sınır dışı işlemi AİHS m.3’ü ihlal eder.

🔹 Soering v. Birleşik Krallık (1989) kararında AİHM, ölüm cezası uygulanabilecek bir ülkeye yapılan sınır dışı işlemini m.3 ihlali olarak değerlendirmiştir.
🔹 Chahal v. Birleşik Krallık davasında da benzer şekilde Hindistan’a sınır dışı edilmek istenen başvurucunun işkence riski taşıdığı tespit edilmiştir.

B. AİHS m. 8: Özel Hayat ve Aile Hayatına Saygı

Sınır dışı kararının, bireyin aile hayatına müdahale oluşturması durumunda AİHS m.8 kapsamında da değerlendirilebilir.
Özellikle Türkiye’de yerleşik yabancıların Türk vatandaşları ile kurduğu aile bağları, çocuklarının eğitimi, sosyal ilişkileri gibi unsurlar önemlidir.

🔹 Boultif v. İsviçre ve Üner v. Hollanda kararlarında, AİHM bu kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini açıkça ifade etmiştir.

C. AİHS m. 13: Etkili Başvuru Hakkı

Yabancıların, sınır dışı kararına karşı etkili bir başvuru yoluna sahip olmaları gerekir. Mahkemeye başvuru hakkı tanınsa bile, başvuru süresince kişinin sınır dışı edilmemesi de bu maddenin gereğidir.

AİHM, Jabari v. Türkiye kararında, başvurucunun itiraz süresi dolmadan sınır dışı edilmesinin m.13’ün ihlali olduğuna hükmetmiştir.

IV. Sınır Dışı Kararlarının Denetimi: Danıştay ve AİHM Yaklaşımı

A. Danıştay İçtihatları

Danıştay, kamu düzeni kavramının somut olayda açıkça ortaya konulmasını şart koşmaktadır. Gizli raporlar ve soyut değerlendirmelere dayalı sınır dışı kararları iptal edilmektedir.

📌 Danıştay 10. Daire, 2022/4732 E., 2023/1827 K.
“Yalnızca istihbarat bilgisine dayalı olarak alınan sınır dışı kararında, somut ve ölçülebilir deliller bulunmadığı sürece kişiye tanınan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği sonucuna varılmaktadır.”

B. AİHM İçtihatları

AİHM, devletlerin sınır dışı etme yetkisini kabul etmekle birlikte, bu yetkinin insan hakları ile sınırlı olduğunu her kararında vurgulamaktadır. Türkiye hakkında da birçok ihlal kararı mevcuttur.

🔹 G.R. v. Türkiye (2020): Türkiye’nin sınır dışı ettiği kişinin işkence göreceği ülkeye gönderilmesi nedeniyle m.3 ve m.13’ün ihlal edildiği kararlaştırılmıştır.

V. Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye, sınır dışı işlemlerinde egemenlik yetkisini kullanırken hem kendi iç hukukuna hem de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere bağlı kalmak zorundadır. AİHS ve AİHM içtihatları, sınır dışı kararlarına ciddi sınırlamalar getirmiştir. Uygulamada ise tebligat eksiklikleri, gizli belgelerle alınan kararlar, yeterli gerekçe içermeyen raporlar nedeniyle pek çok sınır dışı işlemi hukuka aykırı hale gelmektedir.

Sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya kalan yabancıların, idari ve yargısal başvuru hakları etkin biçimde kullanılmalıdır.  Bu alanda uzman avukatların sürece erken dahil olması ve özellikle AİHM içtihatlarına atıfla savunma yapmaları, hak ihlallerinin önüne geçilmesini sağlayacaktır.

Stj.Öğr.Esmanur AKTAŞ

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button