Şikâyetten Vazgeçme ve Etkin Pişmanlığın Ceza Muhakemesine Etkisi
Ceza yargılamasında devletin “cezalandırma yetkisi” ile bireyin “barışma, affetme, zararı giderme” gibi iradeleri çoğu zaman aynı dosya içerisinde karşı karşıya gelir. Şikâyetten vazgeçme ve etkin pişmanlık, bu gerilim hattında yer alan; bir yandan kamusal ceza politikasını, diğer yandan mağdurun ve sanığın menfaatlerini dengelemeyi amaçlayan iki temel kurumdur.
Özellikle şikâyete bağlı suçlarda şikâyetten vazgeçme, malvarlığına karşı suçlar, uyuşturucu ve örgüt suçları gibi alanlarda ise etkin pişmanlık hükümleri, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin seyrini kökten değiştirebilmektedir. Ceza davasının tamamen düşmesi, cezada önemli indirimler, hatta bazı hâllerde hiç ceza verilmemesi gibi sonuçlar doğurabilen bu kurumların, doğru anlaşılması ve usulüne uygun uygulanması hem sanık hem mağdur bakımından hayati önemdedir.
Bu makalede;
-
Şikâyete bağlı suç kavramını,
-
Şikâyetten vazgeçmenin koşullarını ve sonuçlarını,
-
Etkin pişmanlık kurumunun yapısını ve türlerini,
-
Her iki kurumun ceza muhakemesi sürecine etkilerini,
-
Pratikte karşılaşılan sorunları ve uygulamaya yönelik stratejileri
detaylı bir şekilde ele alacağız.
1. Şikâyete Bağlı Suçlar ve Şikâyet Hakkı
1.1. Şikâyete bağlı suç kavramı
Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar, şikâyete bağlı olarak düzenlenmiştir. Bu suçlarda kural olarak Cumhuriyet savcısı resen soruşturma açmaz; soruşturmanın başlatılabilmesi için mağdurun veya kanunda açıkça belirtilen diğer hak sahiplerinin şikâyeti gerekir.
Şikâyete bağlı suçlarda:
-
Devletin cezalandırma iradesi, mağdurun talebiyle harekete geçer.
-
Mağdurun “devlet beni korusun / cezalandırsın” veya “taraflar arasında barış sağlandı, davanın devamını istemiyorum” yönündeki iradesi, sürecin merkezindedir.
-
Şikâyet olmaksızın başlatılan soruşturma ve kovuşturma usule aykırı hâle gelebilir.
TCK’da; hakaret, basit yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali, bazı malvarlığı suçlarının belirli şekilleri gibi pek çok suç tipi şikâyete bağlı olarak düzenlenmiştir. Kanunda açıkça “şikâyet üzerine” denilen suçlarda şikâyet bir muhakeme şartı niteliğindedir.
1.2. Şikâyet hakkı kimlere aittir?
Şikâyet hakkı kural olarak:
-
Mağdura,
-
Mağdur küçük veya kısıtlı ise kanuni temsilcisine,
-
Mağdur ölmüşse kanunda belirtilen yakınlarına (örneğin hakaret gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı suçlarda belirli sınırlar içinde),
aittir.
Bazı hallerde ise suçtan zarar gören üçüncü kişilerin de şikâyet hakkı bulunabilir. Şikâyet hakkı, kural olarak kişiye sıkı sıkıya bağlı hak niteliği taşır; vekil aracılığıyla da kullanılabilir, ancak şikâyetten vazgeçme için özel yetki aranması uygulamada oldukça sık rastlanan bir durumdur.
1.3. Şikâyet süresi ve şekli
Şikâyete bağlı suçlarda şikâyet süresi genellikle:
-
Fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay olarak öngörülmektedir.
Bu süre içerisinde şikâyet hakkı kullanılmazsa, artık şikâyet hakkı düşer; savcılık resen soruşturma yapamaz, mahkeme kovuşturma yürütemez.
Şikâyet kural olarak:
-
Savcılığa,
-
Kolluk makamlarına (polis, jandarma),
-
Mahkemeye,
yazılı veya tutanağa geçirilmek suretiyle sözlü olarak yapılabilir. Önemli olan, mağdurun “şikâyetçiyim” iradesini açık, anlaşılır ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya koymasıdır.
2. Şikâyetten Vazgeçme
2.1. Şikâyetten vazgeçme kavramı ve hukuki niteliği
Şikâyetten vazgeçme, daha önce usulüne uygun olarak yapılmış bir şikâyet beyanının, yine şikâyet hakkı sahibi tarafından geri alınmasıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus:
-
Şikâyetten vazgeçme, ceza muhakemesi bakımından bir “düşme sebebi” olarak işlev görür.
-
Şikâyete bağlı suçlarda, şikâyet ortadan kalkınca kamu davasının varlık sebebi de ortadan kalkmış olur.
Bu nedenle, şikâyetten vazgeçme beyanı:
-
Soruşturma aşamasında verilmişse savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına (KYOK) karar verilmesine,
-
Kovuşturma aşamasında verilmişse mahkeme tarafından kamu davasının düşmesine,
neden olur.
2.2. Şikâyetten vazgeçmenin şartları
Şikâyetten vazgeçmenin ceza muhakemesinde sonuç doğurabilmesi için bazı şartlar aranır:
-
Şikâyete bağlı bir suç bulunmalıdır.
Resen soruşturulan suçlarda şikâyet de vazgeçme de kural olarak davayı düşürmez; sadece takdirde dikkate alınabilir. -
Geçerli bir şikâyet yapılmış olmalıdır.
Başlangıçta hiç şikâyet yoksa, “şikâyetten vazgeçme” beyanı zaten hukuken anlam ifade etmeyecektir. -
Vazgeçme açık ve tereddütsüz olmalıdır.
Mağdurun, “davayı takip etmek istemiyorum”, “şikâyetimden vazgeçiyorum”, “sanığın cezalandırılmasını istemiyorum” gibi beyanları açıkça vazgeçmeyi ifade eder. -
Vazgeçme özgür iradeye dayanmalıdır.
Baskı, tehdit veya hileyle alınan vazgeçme beyanları hukuken sakatlanmış sayılabilir; mahkeme gerektiğinde re’sen irade fesadını araştırmalıdır. -
Zaman bakımından üst sınır: hükmün kesinleşmesine kadar.
Genel olarak, şikâyetten vazgeçme hüküm kesinleşinceye kadar mümkündür. Yani istinaf/temyiz aşamasında dahi şikâyetten vazgeçme beyanı ceza davasını düşürebilir.
2.3. Şikâyetten vazgeçmenin ceza muhakemesine etkisi
Şikâyetten vazgeçmenin etkisi, ceza muhakemesinin aşamasına göre değişir:
a) Soruşturma aşamasında
-
Mağdur, savcılık veya kolluk nezdinde şikâyetinden vazgeçtiğinde,
-
Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.
-
Bu durumda henüz kamu davası açılmadığı için mahkeme devreye girmez.
Ancak savcı, suçun şikâyete bağlı olmadığı kanaatindeyse (örneğin nitelikli hâl, farklı suç vasfı vb.), şikâyetten vazgeçme beyanına rağmen resen kamu davası açabilir. Bu noktada suç vasfının doğru belirlenmesi kritik önemdedir.
b) Kovuşturma aşamasında
-
İddianame kabul edilip duruşma açılmış ise,
-
Mağdur duruşmada veya mahkemeye sunduğu dilekçeyle şikâyetinden vazgeçtiğinde mahkeme,
-
Şikâyete bağlı bir suç söz konusu ise,
-
Sanığın da bu vazgeçmeyi kabulü gerektiren özel bir düzenleme yok ise,
kamu davasının düşmesine karar verir.
-
Bazı suç tiplerinde şikâyetten vazgeçmenin sonuç doğurması için sanığın rızası aranır (örneğin özel kanunlarda). Bu tür durumlarda sanık, “ben yargılamanın devamını istiyorum” diyerek dahi şikâyetten vazgeçmeye karşı çıkabilir; bu istisnai bir görünüm olup kanunda açıkça düzenlenmiş olması gerekir.
c) Hüküm sonrası aşama
Kural olarak şikâyetten vazgeçme, hükmün kesinleşmesine kadar sonuç doğurur. Yani:
-
İlk derece mahkemesi mahkûmiyet kararı vermiş olsa bile,
-
Dosya istinaf/temyiz aşamasındayken mağdur şikâyetten vazgeçerse,
-
Üst mahkeme düşme kararı vererek mahkûmiyet hükümlerini ortadan kaldırabilir.
Hüküm kesinleştikten sonra yapılan şikâyetten vazgeçme, infaz aşamasında –örneğin koşullu salıverme değerlendirmesinde– dolaylı bir etki yaratmak dışında, kural olarak ceza davasını ortadan kaldırmaz.
2.4. Şikâyetten vazgeçmenin bölünmezliği (Birden fazla fail veya mağdur)
Şikâyete bağlı suçlarda önemli bir ilke de şikâyetin ve vazgeçmenin bölünmezliğidir. Kanun sistematiğine göre:
-
Suça birden fazla kişi iştirak etmişse,
-
Mağdur, bunlardan sadece bazıları hakkında şikâyet edip diğerleri bakımından şikâyetçi olmamayı tercih edemez;
-
Aynı biçimde, şikâyetten vazgeçtiğinde de kural olarak tüm sanıklar bakımından sonuç doğurur.
Bu ilkenin amacı, iştirak hâlindeki failler arasında eşitsizlik yaratılmasını önlemek ve ceza adaletini korumaktır. Uygulamada Yargıtay da, şikâyetten vazgeçme beyanının tüm sanıklar hakkında düşme sonucu doğuracağını istikrarla kabul etmektedir.
Birden fazla mağdur bulunduğunda ise her bir mağdurun şikâyet veya vazgeçme iradesi ayrı ayrı değerlendirilir. Bazı hâllerde, bir mağdurun vazgeçmesi yalnızca kendi zararına ilişkin kısmı bakımından hüküm doğurabilir.
2.5. Şikâyetten vazgeçmenin tazminat ve şahsi haklara etkisi
Şikâyetten vazgeçme, kamu davasını düşürse de, mağdurun özel hukuk alanındaki tazminat ve şahsi haklarını otomatik olarak ortadan kaldırmaz. Ancak:
-
Mağdur açıkça “tazminat taleplerimden de feragat ediyorum” derse,
-
Ya da taraflar arasında maddi–manevi tazminatı kapsayan bir sulh protokolü yapılırsa,
bu durumda ayrıca özel hukuk yönünden feragat / ibra hükümleri gündeme gelir.
Ceza mahkemesinde açılmış bir katılma davası (manevi tazminat talebi) varsa, şikâyetten vazgeçme sonucu ceza davası düşerken hukuk hâlinde kalıp kalmayacağı, mahkemenin değerlendirmesine göre değişebilir. Uygulamada çoğu zaman katılma sıfatı son bulduğu için tazminat talepleri de hukuk mahkemesine bırakılmaktadır.
3. Etkin Pişmanlık Kurumu
3.1. Etkin pişmanlık nedir?
Etkin pişmanlık, failin suç işledikten sonra göstermiş olduğu, zararı gidermeye, sonucu ortadan kaldırmaya veya suçun ortaya çıkarılmasına yardımcı olmaya yönelik aktif çabasının ceza hukuku bakımından ödüllendirilmesini ifade eder.
Etkin pişmanlık:
-
Maddi ceza hukukunun bir kurumudur; çoğunlukla cezada indirim veya cezasızlık sonucunu doğurur.
-
Ancak uygulanması ve değerlendirilmesi ceza muhakemesi içinde gerçekleştiği için, muhakemenin seyrine doğrudan etki eder.
Türk Ceza Kanunu, genel bir etkin pişmanlık hükmü yerine, suç tiplerine özgü özel hükümler öngörmüştür. Örneğin:
-
Malvarlığına karşı bazı suçlarda (hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma vb.) TCK m. 168,
-
Uyuşturucu suçlarında TCK m. 192,
-
Örgüt suçlarında TCK m. 221,
-
Rüşvet suçunda TCK m. 254
etkin pişmanlık hükümleri içermektedir. Her bir maddede etkin pişmanlık için aranacak şartlar, uygulanacak indirim oranları ve zaman bakımından sınırlar farklı düzenlenmiştir.
3.2. Etkin pişmanlığın unsurları
Genel olarak etkin pişmanlığın temel unsurları şu şekilde özetlenebilir:
-
Suçun tamamlanmış veya en azından teşebbüs aşamasına ulaşmış olması
Etkin pişmanlık, suç işlendikten sonra gündeme gelir. Suç işlenmeden önceki pişmanlık hâli ise “gönüllü vazgeçme” gibi farklı kurumlara konu olur. -
Failin aktif davranışı
Salt vicdan azabı duymak, “pişmanım” demek yetmez. Failin,-
Zararın giderilmesine,
-
Suçtan elde edilen menfaatin iadesine,
-
Suçun delillerinin ortaya çıkarılmasına,
-
Diğer faillerin yakalanmasına,
yönelik somut ve ölçülebilir bir çaba göstermesi gerekir.
-
-
İrade serbestliği
Failin etkin pişmanlık kapsamında yaptığı açıklamalar veya ödemeler baskı, tehdit, zor kullanma altında olmamalıdır. Ancak cezanın hafifleyeceğini bilerek hareket etmesi, iradeyi geçersiz kılmaz; tam tersine, etkin pişmanlığın beklenen etkisidir. -
Zaman bakımından sınırlar
Her bir etkin pişmanlık maddesi, hükmün ne zamana kadar uygulanabileceğini özel olarak düzenler. Bazı suçlarda soruşturma başlamadan önce etkin pişmanlık tam cezasızlık sonucu doğururken, kovuşturma aşamasında daha sınırlı indirimler öngörülmüştür.Örneğin malvarlığına karşı suçlarda, zararın kovuşturma başlamadan önce tamamen giderilmesi hâlinde cezanın tamamen kaldırılması veya önemli oranda indirilmesi söz konusu iken, hükümden sonra yapılan ödemelerde daha sınırlı etkiler kabul edilir.
3.3. Etkin pişmanlık türleri
Uygulamada etkin pişmanlık çoğunlukla zaman bakımından sınıflandırılır:
-
Soruşturma öncesi etkin pişmanlık
Fail henüz hakkında resmi bir soruşturma başlamadan, kendiliğinden başvurup zararı giderir veya suçu ihbar eder. Bu durumda kanun koyucu, suçun gizli kalmasını önlediği ve mağdurun zararını hızla giderdiği için fail lehine en geniş indirim veya cezasızlık imkânını tanır. -
Soruşturma aşamasında etkin pişmanlık
Soruşturma başladıktan, hatta fail yakalandıktan sonra da etkin pişmanlık mümkündür. Burada indirim oranları genellikle soruşturma öncesine göre daha düşük tutulur. -
Kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık
Dava açıldıktan sonra, duruşma sürecinde de fail zararı giderebilir. Bu durumda mahkeme, kanunda öngörülen sınırlar çerçevesinde cezada indirim yapar. -
Hükümden sonra etkin pişmanlık
Bazı suç tiplerinde (özellikle örgüt ve uyuşturucu suçları), hüküm kesinleştikten sonra dahi failin işbirliği ve pişmanlığına önem verilir; yeni bilgi ve delil sunması hâlinde cezanın bir kısmının infaz edilmemesi veya belirli indirim mekanizmalarının işletilmesi mümkündür.
3.4. Etkin pişmanlığın ceza muhakemesine etkisi
Etkin pişmanlık doğrudan maddi ceza hukuku alanına ait olmakla birlikte, ceza muhakemesinin her aşamasını etkileyen sonuçlar doğurur:
-
Soruşturma açılıp açılmamasına etkisi:
Özellikle örgüt ve terör suçlarında failin etkin pişmanlık kapsamında verdiği bilgiler, başka kişiler hakkında soruşturma başlatılmasına neden olabilirken, aynı zamanda kendisi hakkında daha hafif bir ceza uygulanması sonucunu doğurur. -
Delil rejimine etkisi:
Etkin pişmanlık beyanları, hem fail aleyhine hem lehine delil niteliği taşıyabilir. Mahkeme, beyanın doğruluğunu, dosyanın diğer delilleriyle birlikte değerlendirmek zorundadır. -
Hüküm kurma aşamasına etkisi:
Hakim, suç vasfını belirledikten sonra cezanın temel miktarını saptarken; etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen gözetir. Şartlar gerçekleşmişse, kanunda öngörülen oranda indirimi uygulamak zorundadır; bu bir takdir değil, uygulama zorunluluğu niteliğindedir. -
İnfaz aşamasına etkisi:
Bazı özel düzenlemelerde, hüküm kesinleştikten sonra dahi etkin pişmanlık gösteren failin cezasının bir kısmının infaz edilmemesi veya koşullu salıverme/rejim bakımından daha avantajlı koşullara kavuşması mümkün olabilir.
4. Şikâyetten Vazgeçme ve Etkin Pişmanlığın Karşılaştırılması
4.1. Fail–mağdur odaklılık bakımından fark
Her iki kurumun da ceza muhakemesine önemli etkileri olmakla birlikte, odaklandıkları irade farklıdır:
-
Şikâyetten vazgeçme:
-
Mağdurun veya şikâyet hakkı sahibinin iradesine dayanır.
-
Mağdur “devletin cezalandırma yetkisini” sınırlandırır, adeta geri çeker.
-
Sanığın aktif bir davranışta bulunması şart değildir; çoğu zaman taraflar anlaşır, zararın giderilmesi sağlanır ve mağdur şikâyetinden vazgeçer.
-
-
Etkin pişmanlık:
-
Failin bizzat gösterdiği pişmanlık ve telafi çabasına dayanır.
-
Devlet, failin bu çabasını cezada indirim veya cezasızlıkla “ödüllendirir”.
-
Mağdurun rızası her zaman zorunlu değildir; bazı suçlarda mağdur zararı giderilmiş olmasa bile, failin belli bilgileri vermesi etkin pişmanlık sonucunu doğurabilir.
-
Bu nedenle şikâyetten vazgeçme, daha çok mağdur odaklı; etkin pişmanlık ise fail odaklı bir kurumdur.
4.2. Sonuç bakımından fark
Şikâyetten vazgeçme ve etkin pişmanlık, ceza davasının sonucu bakımından da farklılık gösterir:
-
Şikâyetten vazgeçmenin sonucu:
-
Şikâyete bağlı suçlarda kamu davası düşer.
-
Sanık hakkında bu suçtan dolayı artık yargılama yapılamaz, mahkûmiyet hükmü verilemez.
-
Yani sonuç çoğu zaman “yargılamanın sona ermesi” şeklindedir.
-
-
Etkin pişmanlığın sonucu:
-
Suç varlığını korur; yargılama devam eder.
-
Ancak cezada indirim veya cezasızlık uygulanır.
-
Bazı suçlarda ceza tamamen kaldırılabilir, bazılarında ise belirli oranda indirimle yetinilir.
-
Bu çerçevede; şikâyetten vazgeçme, suçun muhakeme edilebilirliğini ortadan kaldıran bir usuli kurum; etkin pişmanlık ise suça uygulanacak yaptırımı değiştiren bir maddi ceza kurumu görünümü taşır.
4.3. Zaman bakımından fark
Her iki kurum için de “geçerlilik zaman aralığı” önemlidir:
-
Şikâyetten vazgeçme:
-
Kural olarak hükmün kesinleşmesine kadar her aşamada mümkündür.
-
Şikâyet hakkı süresinde kullanılmış olmalıdır; süresi geçmiş bir şikâyetin sonradan canlandırılması söz konusu olamaz.
-
-
Etkin pişmanlık:
-
Her suç tipi için kanunda özel zaman sınırları koyulmuştur.
-
Bazı suçlarda soruşturma başlamadan önceki pişmanlık en lehe sonucu doğurur; kovuşturma aşamasında daha sınırlı bir indirim öngörülür.
-
Bazı düzenlemelerde hüküm sonrası dahi etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
-
4.4. Birlikte uygulanma ihtimali
Uygulamada özellikle malvarlığına karşı şikâyete bağlı suçlar bakımından, şikâyetten vazgeçme ile etkin pişmanlık çoğu zaman aynı dosyada gündeme gelir. Örneğin:
-
Dolandırıcılık suçunda fail, mağdurun zararını tamamen giderir.
-
Mağdur da taraflar arasında sulh sağlandığını, şikâyetinden vazgeçtiğini beyan eder.
Bu durumda:
-
Hem şikâyete bağlı suç söz konusudur,
-
Hem de etkin pişmanlık şartları gerçekleşmiştir.
Mahkeme veya savcılık, bu iki kurumu birlikte değerlendirmek zorundadır. Çoğu durumda, şikâyetten vazgeçme ön plana çıkar ve düşme kararı verilerek dosya kapatılır; etkin pişmanlık hükümleri ise, adeta “yedekte” kalır. Ancak bazı senaryolarda:
-
Şikâyet şartının tartışmalı olduğu,
-
Şikâyetin süresinde olup olmadığına dair tereddüt bulunduğu,
-
Bir kısım mağdurun şikâyetçi, bir kısmının vazgeçmiş olduğu,
hâllerde etkin pişmanlık hükümleri ayrıca önem kazanır ve sanık lehine bir güvenlik supabı gibi çalışır.
Sonuç: Ceza Muhakemesinde Esneklik ve Uzlaşma İmkânı
Şikâyetten vazgeçme ve etkin pişmanlık, ceza adalet sisteminin katı “cezalandırma” yaklaşımını yumuşatan, esneklik ve uzlaşma imkânı sunan iki temel kurumudur.
-
Şikâyetten vazgeçme, özellikle şikâyete bağlı suçlarda mağdurun iradesine üstünlük tanıyarak, toplumsal barışın mağdur–fail ekseninde yeniden tesis edilmesine imkân verir.
-
Etkin pişmanlık ise, failin suç işledikten sonra gösterdiği çaba ve işbirliğini ödüllendirerek, hem mağdurun zararının giderilmesini hem de suç örgütlerinin ve ağır suçların daha kolay ortaya çıkarılmasını teşvik eder.
Bu iki kurumun:
-
Hangi suçlarda uygulanabileceğinin,
-
Hangi aşamada ne tür sonuçlar doğuracağının,
-
Hangi şekil şartlarının arandığının
doğru tespiti; hem mağdurların hak kaybına uğramaması hem de sanıkların kanunun tanıdığı lehe imkânlardan tam olarak yararlanabilmesi için kritik öneme sahiptir.
Ceza muhakemesinin karmaşık yapısı dikkate alındığında; şikâyetten vazgeçme veya etkin pişmanlık beyanı verilmeden önce, dosyanın tüm hukuki sonuçlarıyla birlikte uzman bir ceza hukukçusu tarafından değerlendirilmesi, ileride telafisi güç hak kayıplarının önüne geçecektir.