Single Blog Title

This is a single blog caption

Şikâyete Bağlı Suçlarda Sürelerin Kaçırılması

1. Giriş: “Şikâyet Süresini Kaçırdım, Artık Hiçbir Şey Yapamaz mıyım?”

Ceza yargılamasında birçok suç resen soruşturulup kovuşturulurken, bazı suçlarda sürecin başlaması tamamen mağdurun iradesine bağlıdır. Bu tür suçlara şikâyete bağlı suçlar, mağdurun başvurusunu kullanmak zorunda olduğu süreye ise şikâyet süresi denir. Uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biri de bu sürenin kaçırılmasıdır.

Mağdur çoğu zaman;

  • yaşadığı şoku atlatamamış,

  • fail ile akrabalık veya iş ilişkisi içinde olduğu için tereddüt etmiş,

  • olayın hukuken suç olup olmadığından emin olmamış,

  • “nasıl olsa devlet gereğini yapar” diye düşünmüş,

  • ya da sadece ihmal etmiş olabilir.

Ancak kanunun tanıdığı süreler hak düşürücü nitelikte olduğunda, bu tereddüt ve gecikmeler kamu davasının hiç açılamamasına veya açılmışsa düşmesine yol açabilir. Dolayısıyla şikâyete bağlı suçlarda sürelerin kaçırılması, hem ceza yargılaması hem de mağdurun adalet duygusu bakımından kritik önemdedir.

Bu makalede;

  • şikâyete bağlı suçların hukuki çerçevesini,

  • şikâyet süresinin nasıl hesaplandığını,

  • sürenin kaçırılması halinde ortaya çıkan sonuçları,

  • uygulamada sık karşılaşılan hataları
    ve “şikâyet süresini kaçırdım, ne yapabilirim?” sorusuna verilebilecek pratik cevapları mevzuat çerçevesinde inceleyeceğiz.


2. Şikâyete Bağlı Suç Nedir? Hangi Suçlarda Şikâyet Şartı Aranır?

2.1. Şikâyete bağlı suç kavramı

Şikâyete bağlı suç, kanunda açıkça “şikâyete bağlıdır” denilen veya takibinin şikâyet şartına bağlandığı suç tipleridir. Bu suçlarda:

  • Cumhuriyet savcısı resen harekete geçemez,

  • Soruşturmaya başlanması için mağdurun veya kanuni temsilcisinin şikâyeti gerekir,

  • Şikâyet, belirli bir süre içinde kullanılmazsa dava hakkı düşer.

Şikâyete bağlı suçlar; genellikle taraflar arasındaki özel ilişki, aile bağı, kişisel mahremiyet gibi hususların ağır bastığı, devletin resen müdahalesinin ikincil planda tutulduğu alanlarda karşımıza çıkar.

2.2. Şikâyete bağlı suçlara örnekler

Kanunda açıkça “şikâyete bağlıdır” ibaresi bulunan birçok suç tipi vardır. Örneğin:

  • Basit kasten yaralama (eş, altsoy, üstsoy gibi bazı yakınlar yönünden),

  • Hakaret (belirli hallerde ve genel olarak),

  • Basit tehditin belli görünüm şekilleri,

  • Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun bazı halleri,

  • Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun bazı halleri,

  • Bazı malvarlığı ve şeref suçları.

Önemli olan, ilgili suç tipini düzenleyen maddede açıkça “şikâyet üzerine” ibaresinin yer almasıdır. Bu ibare varsa, sürelere ilişkin tüm tartışmalar şikâyete bağlı suç rejimi çerçevesinde değerlendirilir.


3. Şikâyet Süresi ve Hukuki Niteliği

3.1. Şikâyet süresinin temel kuralı

Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, şikâyet süresi kural olarak:

Mağdurun, suç oluşturan fiili ve failin kim olduğunu öğrendiği andan itibaren altı aylık süredir.

Bu altı aylık süre;

  • Hak düşürücü niteliktedir,

  • Kanunda istisna öngörülmedikçe uzatılamaz, durdurulamaz, kesilemez,

  • Süre geçtikten sonra ilk kez şikâyet yoluna gidilmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla “nasıl olsa şikâyet ederim” diye ileri tarihe bırakılan her karar, mağdur açısından ciddi hak kaybı riski taşır.

3.2. Şikâyet süresinin hak düşürücü olması ne demektir?

Hak düşürücü sürelerde;

  • Tarafların iradesi ile sürenin uzatılması veya durması mümkün değildir,

  • Mahkeme veya savcılık da bu süreyi resen gözetmek zorundadır,

  • Sürenin geçip geçmediği, hem soruşturma hem kovuşturma evresinde her aşamada incelenir,

  • Süre geçtikten sonra yapılacak şikâyetler hukuki sonuç doğurmaz.

Bu nedenle, şikâyete bağlı suçlarda sürelerin kaçırılması, yalnızca usule ilişkin bir eksiklik değil, doğrudan dava hakkının ortadan kalkması anlamına gelir.

3.3. Şikâyet süresi ile zamanaşımı süresi arasındaki fark

Karıştırılan kavramlardan biri de şikâyet süresi ile dava zamanaşımı süresidir:

  • Şikâyet süresi, mağdurun şikâyet hakkını kullanması için tanınan, kısa ve hak düşürücü bir süredir (örneğin 6 ay).

  • Dava zamanaşımı ise, devletin cezalandırma yetkisini kullanabileceği toplam süreyi ifade eder (suçun ağırlığına göre yıllar).

Şikâyete bağlı suçlarda:

  • Önce şikâyet süresi içinde şikâyet yapılmalıdır.

  • Şikâyet süresi kaçırılırsa, dava zamanaşımı süresi devam etse bile artık ceza davası açılamaz.


4. Şikâyet Süresinin Başlangıcı: “Öğrenme Tarihi” Nasıl Belirlenir?

4.1. Fiilin ve failin öğrenilmesi şartı

Şikâyet süresi, mağdurun:

  1. Suç teşkil eden fiili,

  2. Bu fiili işleyen kişiyi (faili)

öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Öğrenme, hem fiil hem fail bakımından gerçekleşmelidir.

Örneğin;

  • Sosyal medyada mağduru hedef alan hakaret içeren bir paylaşım yapılmışsa,

  • Mağdur bu paylaşımı 01.01.2025 tarihinde görüyor

  • Ve paylaşımı yapan hesabın kime ait olduğunu da aynı gün veya ilerleyen günlerde öğreniyorsa,
    şikâyet süresi, fiil ve failin birlikte öğrenildiği tarihten itibaren hesaplanır.

Failin kimliğinin sonradan ortaya çıktığı durumlarda; fiilin öğrenildiği tarih ile failin öğrenildiği tarih farklı olabilir. Önemli olan, her iki bilginin de mağdurda toplandığı son tarihtir.

4.2. Süre aynı olay için ilk kez işlemeye başladığında

Bazı durumlarda mağdur:

  • Olayı ve fail olduğunu sandığı kişiyi baştan beri biliyor,

  • Ancak sonradan faile ilişkin yanıldığını fark edebiliyor.

Örneğin, mağdur işyerinde hakaret suçunu işleyen kişinin A olduğunu düşünüp A hakkında şikâyetçi oluyor; soruşturma sonucunda hakareti gerçekte B’nin işlediği ortaya çıkıyor. Burada, fiil ve fail yönünden ilk gerçek öğrenme tarihi önemlidir. Uygulamada savcılık ve mahkemeler, mağdurun gerçekten ne zaman öğrendiği hususunda somut olaya göre değerlendirme yapar.

4.3. Kesintisiz suçlar ve zincirleme suçlarda süre

Örneğin;

  • Mağdura karşı her gün belirli aralıklarla hakaret veya tehdit içeren mesajlar gönderiliyorsa,

  • Devam eden “süreklilik arz eden” bir fiil söz konusuysa,

şikâyet süresi, fiilin sona erdiği veya mağdur açısından “artık devam etmeyeceğinin anlaşıldığı” tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu noktada, her bir fiilin ayrı suç mu, yoksa aynı suçun devamı mı olduğuna dair değerlendirme önemlidir.


5. Şikâyete Bağlı Suçlarda Sürelerin Kaçırılması Türleri

5.1. Hiç şikâyet edilmemesi

En klasik durum, mağdurun;

  • Olayı biliyor olmasına rağmen,

  • Altı aylık süre içinde savcılığa, kolluğa veya yetkili başka bir mercie başvurmamasıdır.

Bu durumda;

  • Savcılık resen soruşturma açamaz,

  • Şikâyet süresi geçtikten sonra yapılan başvurular, “süresi içinde şikâyet bulunmadığından” Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararıyla sonuçlanır,

  • Bu karar kural olarak itiraza tabi olsa da, hak düşürücü sürenin geçtiği tespit edilirse itiraz da reddedilir.

5.2. Yanlış veya eksik merciye başvuru

Uygulamada sık karşılaşılan bir diğer hata, şikâyetin;

  • Yanlış mercie,

  • Yalnızca idari makamlara,

  • Sadece CİMER, kurumun çağrı hattı, site yönetimi vb. kanallara bildirilip, savcılık veya kolluğa resmî şikâyet olarak ulaştırılmamasıdır.

Her ne kadar bazı hallerde bu başvurular savcılığa iletilse de, kesin bir kural yoktur. Mağdur açısından güvenli olan yöntem:

  • Cumhuriyet Başsavcılığı’na,

  • Polis veya jandarma karakoluna,

  • UYAP Vatandaş portalı üzerinden elektronik başvuruya

doğrudan şikâyette bulunmaktır.

Süre dolduktan sonra, “Ben aslında CİMER’e yazmıştım, o şikâyet sayılmalıydı” argümanı çoğu zaman tartışmalı hale gelir. Bu nedenle özellikle şikâyete bağlı suçlarda, idari başvurulara güvenip ceza şikâyetini ihmal etmek ağır bir hata olabilir.

5.3. Failin yanlış gösterilmesi veya belirsiz bırakılması

Bazı başvurularda mağdur:

  • Failin kim olduğunu tam bilmeden,

  • “Beni şu firma, şu kurum, şu kullanıcı adı mağdur etti” şeklinde soyut şikâyetlerde bulunur.

Ceza yargılamasında şikâyetin geçerli sayılabilmesi için failin mutlaka isim ve soyisim olarak belirtilmesi zorunlu değildir; ancak şikâyetin, olabildiğince somut, belirli ve kişiye yönelmiş olması beklenir.

Failin yanlış gösterilmesi ve sonradan gerçek faile dönülmek istenmesi durumunda:

  • Eğer mağdur, gerçek failin kim olduğunu ilk kez daha sonra öğreniyorsa,
    bu yeni öğrenme tarihi itibarıyla yeni bir altı aylık sürenin başladığı savunulabilir.

  • Ancak mağdurun hâlihazırda bilmesi gerektiği halde gereken özeni göstermemesi durumunda, bu argüman zayıflar.

Bu noktada somut olayın özelliklerine göre avukat desteğiyle ayrıntılı bir değerlendirme yapılmalıdır.

5.4. Suç niteliğinin yanlış değerlendirilmesi

Bazı olaylarda mağdur:

  • Yaşadığı olayı hukuki olarak hafif bir hakaret, basit bir tehdit veya hakaret içeren mesaj olarak görüp,

  • Şikâyete bağlı bir suç olduğunu düşünerek hareket eder ya da tam tersi,

  • Oysa somut fiil, resen takip edilen daha ağır bir suç tipine (örneğin nitelikli tehdit, yağma, cinsel saldırı, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi) karşılık gelebilir.

Bu durumda, şikâyet süresi kaçmış olsa bile, eğer olay resen takip edilen bir suç oluşturuyorsa:

  • Savcı şikâyet süresine bağlı olmaksızın resen soruşturma yapmak zorundadır,

  • Mağdurun olayı yanlış isimlendirmiş olması, kural olarak hak kaybına yol açmamalıdır.

Dolayısıyla, şikâyet süresi kaçmış gibi görünse bile, öncelikle fiilin hukuki vasfının doğru tespiti çok önemlidir. Birçok olayda, basit hakaret gibi görünen eylemler, daha ağır suç tiplerine de temas ediyor olabilir.

5.5. Şikâyetten vazgeçme ve sonuçları

Şikâyete bağlı bir suçta mağdur:

  • Süresi içinde şikâyette bulunmuş,

  • Ancak sonradan şikâyetten vazgeçmiş olabilir.

Şikâyetten vazgeçmenin temel sonuçları:

  • Şikâyete bağlı suçlarda, şikâyetten vazgeçildiğinde kamu davası düşer,

  • Suça iştirak eden tüm sanıklar hakkında ortak etki doğurur (istisnalar hariç),

  • Vazgeçme, kural olarak geri alınamaz.

Mağdur bazen, failin baskısıyla veya yanlış yönlendirmeyle şikâyetten vazgeçtikten sonra pişman olabilmektedir. Ancak şikâyette bulunma süresinin geçmesi ve vazgeçmenin usulüne uygun yapılması halinde, tekrar aynı fiil için şikâyetçi olmak mümkün olmaz. Bu da fiilen sürenin ve hakkın kaybı anlamına gelir.


6. Sürelerin Kaçırılması Halinde Hukuki Sonuçlar

6.1. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı

Şikâyete bağlı bir suçta:

  • Süresi içinde geçerli bir şikâyet yoksa,
    savcılık Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) verir.

Mağdur bu karara karşı itiraz yoluna gidebilir; ancak:

  • Dosyadaki belgeler şikâyet süresinin açıkça geçtiğini gösteriyorsa,

  • Mahkeme veya sulh ceza hâkimliği, itirazı reddeder.

Dolayısıyla, süre kaçırılması durumunda KYOK verilmesi, çoğu zaman nihai bir sonuç doğurur.

6.2. Düşme kararı

Bazen:

  • Başlangıçta şikâyet süresi içinde şikâyet yapılmış,

  • Kamu davası açılmış,

  • Ancak yargılama sırasında, aslında şikâyetin süresi içinde olmadığı anlaşılabilir.

Bu durumda mahkeme, şikâyet yokluğu veya sürenin geçmesi sebebiyle düşme kararı verir. Düşme kararı, aynı fiil nedeniyle tekrar kamu davası açılmasına engeldir.

6.3. Hukuki (tazminat) yolları

Şikâyete bağlı suçlarda süre kaçırıldığında, ceza davası imkânsız hale gelse bile:

  • Haksız fiil hükümlerine dayalı tazminat davası açılabilmesi mümkündür (zamanaşımı koşullarına bağlı olarak),

  • Mağdur, uğradığı maddi ve manevi zararları, borçlar hukuku çerçevesinde talep etmeyi değerlendirebilir.

Her ne kadar ceza yargılamasının caydırıcı etkisinden mahrum kalınsa da, hukuki koruma tamamen ortadan kalkmış sayılmaz.


7. Şikâyet Süresini Kaçıran Mağdur Ne Yapabilir?

7.1. Önce suç vasfını yeniden değerlendirin

İlk yapılması gereken, olayın gerçekten şikâyete bağlı bir suç mu, yoksa resen takip edilen daha ağır bir suç mu olduğunu değerlendirmektir. Bu aşamada:

  • Somut olayın tüm detayları,

  • İlişki biçimi (aile, iş, kamu görevlisi, mağdurun özel durumu),

  • Kullanılan söz veya davranışın yoğunluğu,

hukuki nitelendirme açısından belirleyicidir. Bazı durumlarda:

  • İlk bakışta sıradan bir hakaret gibi görünen fiil,

  • Aslında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret veya başka ağır bir suç olabilir.

Bu durumda şikâyet süresi sınırlaması değil, genel zamanaşımı hükümleri uygulanır.

7.2. Şikâyet tarihinin ispatı

Çoğu zaman tartışma, “şikâyet süresi gerçekten geçti mi?” sorusu etrafında döner. Burada:

  • Mağdurun savcılığa, kolluğa yaptığı başvuruların tarihleri,

  • E-Devlet, UYAP, e-posta, KEP başvuruları,

  • Şikâyet dilekçesinin havale tarihi,

büyük önem taşır. Özellikle elektronik deliller, başvurunun süre içinde yapıldığını ispatta kritik rol oynar.

Şikâyet süresini kaçırdığını düşünen mağdur, dosyadaki kayıtları inceleyerek veya avukatı aracılığıyla, aslında sürenin henüz dolmadığını ortaya koyabilir.

7.3. “Fiil ve failin öğrenilmesi” tarihine ilişkin itiraz

Savcılık veya mahkeme, çoğu zaman:

  • fiilin işlendiği tarih,

  • mağdurun olayı öğrendiği tarih,

  • failin kimliğini öğrendiği tarih

arasındaki farkı doğru değerlendirmeyebilir. Mağdur ise, fiili çok daha sonra öğrendiğini veya failin kimliğini uzun süre bilemediğini iddia edebilir.

Bu durumda;

  • Tanık beyanları,

  • Yazışmalar, e-postalar, mesajlaşmalar,

  • Kamera kayıtları, raporlar

gibi delillerle gerçek öğrenme tarihini ortaya koymak önemlidir. Eğer mahkemeyi ikna edecek düzeyde delil sunulursa, “süre kaçırıldı” değerlendirmesi değişebilir.

7.4. İdarî ve hukuki başvuru yollarını değerlendirme

Ceza soruşturması imkânsız hale gelmişse;

  • Disiplin soruşturması yapılması gereken hallerde kuruma şikâyet,

  • İş hukuku, tüketici hukuku, sigorta hukuku, kişisel verilerin korunması vb. alanlarda idarî başvurular ve hukuk davaları gündeme gelebilir.

Örneğin:

  • Bir sağlık personelinin hakaretine uğrayan kişi, şikâyet süresini kaçırmış olsa bile,
    ilgili meslek kuruluşuna veya idareye disiplin yönünden başvurabilir.

  • İnternette yapılan hakaret içerikli paylaşım silinmiş olsa bile, içerik sağlayıcıya ve yer sağlayıcıya yönelik tazminat ve içerik kaldırma davaları değerlendirilebilir.


8. Özel Durumlar: Yabancılar, Çocuklar, Kısıtlılar Açısından Süreler

8.1. Yabancı mağdurlar

Türkiye’de geçici olarak bulunan veya dil bilmeyen yabancı mağdurlar:

  • Olayın suç teşkil ettiğini,

  • Şikâyet süresini,

  • Nereye başvurması gerektiğini

çoğu zaman bilmemektedir. Bu durum, fiilen sürenin kaçırılmasına sebep olur.

Her ne kadar kanunda yabancılar için özel bir ek süre öngörülmüş olmasa da, uygulamada:

  • Mağdurun fiili ve faili gerçekten ne zaman öğrendiği,

  • Kendi ülkesi veya Türkiye’deki hukuki danışmanları ile ilk temas tarihi,

  • Konsolosluk bildirimleri,

dikkate alınarak öğrenme tarihi daha esnek değerlendirilebilmektedir. Yine de, bu tamamen somut olaya özgü bir takdirdir; otomatik bir hak değildir.

8.2. Çocuk mağdurlar ve kanuni temsilci

Çocukların mağdur olduğu suçlarda şikâyet hakkı kural olarak:

  • Ana ve baba veya diğer kanuni temsilciler tarafından kullanılır.

Ancak;

  • Ana ve babanın fail olması,

  • Çocuğun menfaatinin temsilciyle çatışması

gibi hallerde kayyım atanması veya özel usuller devreye girebilir. Bu tür dosyalarda, şikâyet süresinin doğru başlatılmaması veya doğru kişi tarafından kullanılmaması, ileride ciddi tartışmalara yol açabilir.


9. Uygulayıcılar İçin Pratik Notlar: Süre Kaçırmamak İçin Nelere Dikkat Etmeli?

9.1. Mağdur/vekil açısından

  • Olayı öğrendikten hemen sonra tarih not edilmelidir.

  • Mümkünse aynı gün veya kısa süre içinde savcılık veya kolluğa yazılı/elektronik şikâyet yapılmalıdır.

  • CİMER, kurum içi dilekçe, şirket yönetimine e-posta gibi idari yollar tek başına ceza şikâyeti yerine geçmez; bu sebeple ayrı bir suç duyurusu yapılmalıdır.

  • Şikâyet dilekçesinde olay;

    • tarih,

    • yer,

    • fail veya faillerin kimliği / tanımı,

    • deliller
      açısından olabildiğince somutlaştırılmalıdır.

  • Şikâyetten vazgeçme talepleri, uzun vadeli sonuçları düşünülerek değerlendirilmelidir; geri alınamayabileceği akılda tutulmalıdır.

9.2. Savcılık ve mahkemeler açısından

  • Şikâyete bağlı suç olup olmadığı, iddianamenin düzenlenmesinden önce netleştirilmelidir.

  • Şikâyetin süresi içinde yapılıp yapılmadığı, resen gözetilmelidir.

  • Öğrenme tarihi konusunda ciddi tereddüt varsa, bu husus açıkça tartışılmalı ve gerekçelendirilmelidir.

  • Özellikle yabancı ve kırılgan mağdurlarda, öğrenme tarihinin somut olayın özellikleri çerçevesinde değerlendirilmesi önemlidir.


10. Sonuç: Şikâyete Bağlı Suçlarda Süre Basit Bir Usul Meselesi Değildir

Şikâyete bağlı suçlarda sürelerin kaçırılması, çoğu zaman mağdur için geri dönüşü olmayan hak kayıplarına yol açar. Altı aylık şikâyet süresi:

  • Sadece “takvim hesabı”ndan ibaret değildir,

  • Olayın öğrenilmesi, failin tespiti, taraflar arasındaki ilişki, mağdurun konumu ve delillerin niteliği gibi birçok faktörle birlikte değerlendirilmelidir.

Bu nedenle:

  • Olay yaşandığında veya öğrenildiğinde gecikmeden hukuki destek almak,

  • Şikâyetin doğru mercie, doğru içerikle ve süresinde yapılmasını sağlamak,

  • Şikâyetten vazgeçmenin sonuçlarını iyi analiz etmek

hayati öneme sahiptir.

Süre kaçırılmış görünse bile, her somut olayda:

  • Fiilin hukuki niteliğinin yeniden gözden geçirilmesi,

  • Gerçek öğrenme tarihinin tartışılması,

  • Ceza yolu kapansa dahi tazminat, disiplin ve idarî başvuruların araştırılması

zorunludur. Özellikle şikâyete bağlı suçlarda, sürelere ilişkin tek bir günün bile bazen sonucu tamamen değiştirdiği unutulmamalıdır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button