Sigorta Sözleşmesinde Rizikonun Gerçeğe Aykırı Beyanı (İhbar Yükümlülüğü) ve Sonuçları
Sigorta Sözleşmesinde Rizikonun Gerçeğe Aykırı Beyanı (İhbar Yükümlülüğü) ve Sonuçları
Giriş
Sigorta sözleşmeleri, güven esasına dayanan sözleşmelerdir. Sigortacı, poliçeyi düzenlerken rizikonun niteliğini, gerçekleşme olasılığını ve tazminat riskini sigorta ettirenin beyanlarına göre değerlendirir. Bu nedenle sigorta ettirenin gerçeğe uygun beyanda bulunma yükümlülüğü, sigorta hukukunun temel ilkelerinden biridir.
Ne var ki uygulamada, sigorta yaptıran kişiler kimi zaman poliçenin daha avantajlı olması için rizikonun bazı unsurlarını gizleyebilmekte veya eksik/yanıltıcı beyanlarda bulunabilmektedir. Bu durum, hem tazminat taleplerinde uyuşmazlıklara hem de poliçenin geçerliliği konusunda tartışmalara yol açmaktadır.
1. Sigorta Sözleşmesinde Beyan Yükümlülüğü
1.1. Hukuki Dayanak
Beyan yükümlülüğü, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1435 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
TTK m. 1435 uyarınca:
“Sigorta ettiren, sözleşme yapılırken, sigortacının sözleşmeyi yapıp yapmamaya veya özel şartlarla yapmaya karar vermesinde etkili olabilecek bütün halleri doğru ve eksiksiz bildirmekle yükümlüdür.”
Bu maddeye göre sigorta ettiren, rizikoyu etkileyebilecek her türlü durumu dürüstlük kuralına uygun olarak açıklamak zorundadır.
1.2. Yükümlülüğün Niteliği
Bu yükümlülük aydınlatma yükümlülüğü değil, ihbar yükümlülüğüdür.
Yani sigortacı sormasa bile sigorta ettiren, riskin mahiyetini etkileyen bilgileri kendiliğinden açıklamak zorundadır.
Örneğin;
- Araçta LPG sistemi varsa,
- Ev sigortasında binanın bodrumu sürekli su altında kalıyorsa,
- Sağlık sigortasında önceden bilinen bir hastalık mevcutsa,
bunların tamamı ihbar yükümlülüğü kapsamına girer.
2. Rizikonun Gerçeğe Aykırı Beyanı
2.1. Kavramın Tanımı
Rizikonun gerçeğe aykırı beyanı, sigorta ettirenin, rizikonun gerçek niteliğini gizlemesi veya yanlış bildirmesi anlamına gelir.
Bu durum, bilerek yapılan kasıtlı beyan veya ihmal sonucu yapılan yanlış beyan şeklinde olabilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3269 E., 2020/3471 K. kararında şöyle demiştir:
“Sigorta ettirenin, rizikoyu etkileyen hususları doğru ve eksiksiz bildirmemesi halinde, sigortacının sözleşmeyi fesih hakkı doğar.”
2.2. Gerçeğe Aykırı Beyanın Türleri
- Kasıtlı Gerçeğe Aykırı Beyan:
Sigorta ettiren, daha düşük prim ödemek veya tazminat alabilmek için bilerek yanlış beyanda bulunur.
Örneğin, kasko yaptırırken aracın geçmişte ağır hasar kayıtlı olduğunu gizlemek. - İhmalen Gerçeğe Aykırı Beyan:
Sigorta ettiren, bilmeden eksik veya yanlış bilgi verir.
Örneğin, ev sigortasında binanın elektrik tesisatının eski olduğunu belirtmemek.
Her iki durumda da sigorta şirketi belirli şartlarla sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.
3. Sigorta Ettirenin İhbar Yükümlülüğü
3.1. Sözleşme Kurulurken
Sigorta ettiren, sözleşme kurulmadan önce rizikoyu etkileyebilecek tüm bilgileri sigortacıya bildirmelidir.
Bu aşamada, sigortacının hazırladığı bilgi formundaki sorular özel önem taşır.
TTK m. 1436’ya göre:
“Sigortacı, sigorta ettirenden sorularla bilgi almakla yükümlüdür. Ancak sigortacı sormasa bile sigorta ettiren, önemli bir hususu bildirmemişse ihbar yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılır.”
3.2. Sözleşme Süresince
Sigorta ettirenin yükümlülüğü sadece sözleşme kurulurken değil, sözleşme devam ederken de devam eder.
TTK m. 1440:
“Sözleşme süresi içinde rizikoyu ağırlaştırıcı bir değişiklik meydana geldiğinde, sigorta ettiren durumu derhal sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.”
Örneğin;
- Aracın ticari taşımacılıkta kullanılmaya başlanması,
- Depoda patlayıcı madde bulundurulması,
- Sağlık sigortalısının yeni bir hastalığının ortaya çıkması,
durumlarında sigortacıya bilgi verilmelidir.
4. Gerçeğe Aykırı Beyanın Sonuçları
4.1. Sigortacının Sözleşmeden Dönme Hakkı
TTK m. 1439 uyarınca:
“Sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal etmesi halinde, sigortacı sözleşmeden dönebilir.”
Sigortacı, gerçeğe aykırı beyanı öğrendiği andan itibaren 15 gün içinde dönme hakkını kullanmalıdır.
Bu süre hak düşürücü niteliktedir.
4.2. Prim Farkı Uygulaması
Gerçeğe aykırı beyan kasıtlı değil, ihmalen yapılmışsa, sigortacı sözleşmeden dönmek yerine prim farkı isteyebilir.
Eğer riziko gerçekleşmişse, sigortacı tazminatı ödenecek prim ile ödenmesi gereken primin oranına göre azaltabilir.
Örnek:
Gerçeğe aykırı beyan olmasaydı prim 2.000 TL olacaktı, sigortalı 1.000 TL ödemişse, sigortacı tazminatı yarı oranında öder.
4.3. Tazminatın Reddi
Kasıtlı gerçeğe aykırı beyanlarda sigorta tazminatı tamamen reddedilir.
Yargıtay 11. HD 2019/2435 E., 2021/1075 K.:
“Sigortalı, geçmiş hasar kayıtlarını gizleyerek poliçeyi yaptırmışsa, bu kasıtlı beyan olup sigortacının tazminat ödeme borcu ortadan kalkar.”
5. Yargıtay Kararları Işığında Uygulama
5.1. Yargıtay 11. HD 2018/3269 E., 2020/3471 K.
“Sigortalının, yangın sigortası yaptırırken binada kimyasal madde bulunduğunu gizlemesi, gerçeğe aykırı beyan olup sigortacının tazminat yükümlülüğünü kaldırır.”
5.2. Yargıtay 17. HD 2017/9053 K.
“Gerçeğe aykırı beyanın kasıtlı olup olmadığının belirlenmesinde, sigortalının profesyonel bilgi düzeyi ve ihbar yükümlülüğünün kapsamı birlikte değerlendirilmelidir.”
5.3. Yargıtay 11. HD 2019/2435 K.
“Sigortalının geçmiş hasar kayıtlarını gizlemesi kasıtlı beyan niteliğinde olup sigorta tazminat hakkını ortadan kaldırır.”
5.4. Yargıtay 11. HD 2021/2189 K.
“Sigortacı sormadığı bir hususun bildirilmemesi, ancak açıkça rizikoyu etkileyen bir faktörse gerçeğe aykırı beyan sayılır.”
Bu kararlar, sigortacının soru sorma yükümlülüğü ile sigorta ettirenin doğru bildirme yükümlülüğü arasındaki dengeyi ortaya koymaktadır.
6. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
6.1. Beyan Yükümlülüğünün Sınırları
Uygulamada sigortacılar, beyan yükümlülüğünü geniş yorumlayarak birçok zararı kapsam dışı bırakmaya çalışmaktadır.
Oysa sigortacının da poliçe düzenlerken açık ve anlaşılır sorular sorma yükümlülüğü vardır.
6.2. İspat Yükü Sorunu
Gerçeğe aykırı beyanı iddia eden sigortacı, bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Ancak birçok dosyada sigorta şirketleri genel beyanlarla tazminat reddine gitmektedir.
Yargıtay 17. HD 2016/4180 E., 2018/1170 K. kararında:
“Sigortacı, tazminatı reddediyorsa, ihbar yükümlülüğünün ihlal edildiğini somut delillerle ispat etmelidir.”
6.3. Tahkim Kararlarında Farklılıklar
Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarında, gerçeğe aykırı beyanın “önemli beyan” olup olmadığı konusunda farklı değerlendirmeler yapılmaktadır.
Bazı hakemler, küçük ihlalleri dahi sözleşmeden dönme nedeni saymakta; bazıları ise illiyet bağının bulunmadığı durumlarda tazminata hükmetmektedir.
6.4. Rizikonun Ağırlaştırılması
Sigorta süresi içinde rizikonun ağırlaşması halinde bildirim yapılmazsa, sigortacının sorumluluğu ortadan kalkabilir.
Ancak uygulamada bu sınırın net olmaması nedeniyle uyuşmazlıklar sık görülmektedir.
7. Çözüm Önerileri
- Mevzuatta Netlik Sağlanmalı:
TTK’daki “önemli hal” kavramı açıkça tanımlanmalı, hangi beyanların rizikoyu etkilediği somut örneklerle belirlenmelidir. - Sigortacının Aydınlatma Yükümlülüğü Güçlendirilmeli:
Poliçe öncesi bilgi formlarında anlaşılır ve yönlendirici sorular yer almalı, sigorta ettirenin bilinçli şekilde yanlış beyanda bulunup bulunmadığı objektif biçimde belirlenmelidir. - İlliyet Bağı Kriteri Uygulanmalı:
Gerçeğe aykırı beyan, kazanın veya zararın meydana gelmesinde etkili değilse sigortacının sorumluluğu devam etmelidir. - Tahkimde İçtihat Birliği Sağlanmalı:
Sigorta Tahkim Komisyonu kararları arasında yeknesaklık oluşturulmalı, Yargıtay içtihatlarıyla paralellik sağlanmalıdır. - Sigorta Ettiren Lehine Yorum İlkesi Güçlendirilmeli:
TTK m. 1451 uyarınca sigorta sözleşmeleri, sigorta ettiren lehine yorumlanmalıdır. Bu, güven ilkesinin bir gereğidir.
8. Sonuç
Sigorta sözleşmelerinde gerçeğe aykırı beyan, sigorta hukukunun en tartışmalı konularından biridir.
Sigorta ettiren, rizikoyu dürüstlük kuralı çerçevesinde bildirmekle yükümlüdür; aksi halde sigortacı tazminat ödemekten kaçınabilir.
Ancak beyan yükümlülüğünün sınırlarının belirsizliği, uygulamada mağduriyetlere yol açmaktadır.
Yargıtay, bu konuda “illiyet bağı” ölçütünü benimseyerek hakkaniyetli bir denge kurmuştur:
Eğer gerçeğe aykırı beyan, zararın meydana gelmesine etkili değilse sigorta tazminatı ödenmelidir.
Sonuç olarak; sigorta sözleşmelerinde hem sigorta ettirenin hem sigortacının dürüstlük ve açıklık ilkesine uygun hareket etmesi gerekir.
Bu ilkenin güçlendirilmesi, sigorta sektöründe güvenin tesisinin en temel adımı olacaktır.