Ses Kaydı, WhatsApp Yazışmaları ve E-Postalar Delil Olur mu?
1. HMK’da Delil Sistemi ve Elektronik Delillerin Yeri
1.1. İspat ve delil kavramına genel bakış
Medeni yargılamada temel amaç, taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili maddi vakıaların ortaya çıkarılmasıdır. Hakim bu vakıaları bilmekle yükümlü değildir; taraflar iddialarını ispat etmek zorundadır. İddiasını ispat edemeyen taraf, çoğu zaman davayı kaybetme riski ile karşı karşıya kalır.
Bu noktada deliller devreye girer. Tanık, belge, bilirkişi, keşif gibi klasik delillerin yanı sıra, dijitalleşen dünyada elektronik ortamda üretilen ve saklanan veriler de ispat aracı hâline gelmiştir. İşte ses kayıtları, WhatsApp konuşmaları, SMS, e-posta yazışmaları gibi araçlar bu başlık altında değerlendirilir.
1.2. HMK’da belge/elektronik belge sistemi (genel çerçeve)
HMK’da “belge” kavramı geniş yorumlanır. Kanun, sadece kâğıt üzerindeki yazılı evrakı değil, bilgiyi taşıyan ve sonradan okunup anlaşılabilir hâle getirilebilen her türlü veriyi belge saymaya imkân tanır.
Bu kapsamda:
-
E-postalar,
-
WhatsApp, SMS ve diğer dijital sohbet kayıtları,
-
Ses ve görüntü kayıtları,
-
Sunucu (server) log kayıtları,
-
Banka hareket dökümleri, internet bankacılığı ekran çıktıları,
-
Kamera kayıtları
uygun şartlar sağlandığında elektronik belge / elektronik delil niteliği taşıyabilir.
Önemli olan, bu verilerin mahkeme önünde güvenilirlik, doğruluk ve bütünlük açısından ikna edici şekilde sunulmasıdır.
2. Elektronik Delillerin Delil Niteliği ve Şartları
2.1. Elektronik delillerin ispat gücü nasıl değerlendirilir?
Elektronik deliller, içeriklerine ve elde ediliş şekline göre farklı ispat gücüne sahip olabilir:
-
Karşı tarafça inkâr edilmeyen veya “evet, bu bana ait” denilen yazışmalar güçlü bir delil niteliği taşır.
-
Güvenilir teknik yöntemlerle doğruluğu tespit edilmiş e-posta, WhatsApp kayıtları, sunucu logları, uzman bilirkişi raporu ile desteklendiğinde mahkemenin kanaatini ciddi şekilde etkiler.
-
Buna karşılık montaj, değiştirilmiş, manipüle edilmiş olma ihtimali bulunan kayıtlar ya da elde edilişi hukuka aykırı olan delillerin ispat gücü zayıflar veya tamamen ortadan kalkar.
Hakim, elektronik delili değerlendirirken:
-
Delilin nasıl elde edildiğini,
-
Ne kadar güvenilir olduğunu,
-
Tarafların beyanlarını,
-
Varsa bilirkişi raporunu,
-
Diğer delillerle olan uyumunu
birlikte değerlendirir.
2.2. Hukuka aykırı delil yasağı
Elektronik delillerin en kritik noktası, hukuka aykırı elde edilme ihtimalidir. Örneğin:
-
Gizlice yapılan ve tarafların haberinin olmadığı ses kayıtları,
-
Karşı tarafın telefonuna veya e-posta hesabına izinsiz girilerek yapılan ekran görüntüsü veya yazışma kaydı alma,
-
Kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi
gibi durumlar hukuka aykırı delil yasağına takılabilir.
Medeni yargılamada genel ilke şudur:
Hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller, kural olarak mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
Ancak uygulamada, özellikle tarafların kendi temel haklarını korumak için son çare olarak başvurdukları bazı kayıtlar bakımından daha esnek değerlendirmeler yapılabildiği de görülmektedir. Yine de, bu alan son derece hassas olduğu için her olay ayrı ayrı değerlendirilir.
3. Ses Kayıtları Delil Olur mu?
3.1. Tarafların rızasıyla alınan ses kayıtları
Bir görüşmede tarafların bilgisi ve rızasıyla yapılan ses kayıtları, genel olarak hukuka uygun kabul edilir. Örneğin:
-
Tarafların bir telefon görüşmesi yaparken “konuşmamızı kaydediyorum” denmesi ve karşı tarafın buna açıkça itiraz etmemesi,
-
İş görüşmesi, toplantı, müşteri görüşmesi gibi ortamlarda kaydın biliniyor olması
durumunda alınan kayıtlar hukuka aykırı sayılmayacak, bu sebeple de delil olarak kullanılabilecektir.
Bu tür kayıtların delil niteliğini güçlendirmek için:
-
Kayıtların tarih, saat, numara gibi bilgileriyle birlikte sunulması,
-
Gerekiyorsa bilirkişi incelemesine konu edilmesi,
-
Kayıtların kesintisiz ve üzerinde oynanmadığının ispatlanması
önem taşır.
3.2. Gizlice alınan ses kayıtları
En çok tartışılan konu budur. Taraflardan birinin diğerinin haberi olmaksızın yaptığı gizli ses kaydı, kişilik haklarına ve haberleşmenin gizliliğine müdahale niteliği taşıyabilir.
Genel yaklaşım:
-
Sırf ileride dava açarım diye, rutinde her konuşmayı gizlice kaydetmek hukuka aykırı kabul edilmeye son derece müsaittir.
-
Ancak bazı istisnai durumlarda, kişi başka türlü ispat imkânı yoksa, ağır bir haksızlığa maruz kalıyorsa (örneğin sistematik tehdit, şantaj, ağır hakaret, ciddi aile içi şiddet gibi) ve kendisini korumak için son çare olarak kayıt yapıyorsa; mahkemeler bu kayıtları tamamen göz ardı etmeyebilir. Burada da olayın özellikleri teker teker değerlendirilir.
Dolayısıyla her gizli ses kaydı “mutlaka delildir” veya “asla delil olamaz” demek doğru değildir.
Ancak risk büyüktür: Hem ceza sorumluluğu doğurabilir, hem de açılan davada beklenen fayda sağlanamayabilir. Bu nedenle, ses kaydı alınması düşünülüyorsa mutlaka profesyonel hukuki destek alınması gerekir.
3.3. Teknik inceleme ve bilirkişi süreci
Ses kayıtlarının sahte olup olmadığı, montaj içerip içermediği, hangi cihaza ait olduğu gibi teknik hususlar genellikle bilirkişi raporu ile ortaya konur. Kayıt üzerinde oynama, kesme, birleştirme izleri bulunması hâlinde delilin güvenilirliği ciddi biçimde sarsılır.
Bu nedenle:
-
Kayıtların orijinal hâlini muhafaza etmek,
-
Mümkünse “ilk alındığı hâliyle” mahkemeye sunmak,
-
CD, USB veya dijital ortamda teslim ederken tutanak altına alınmasını sağlamak
delilin değerini artırır.
4. WhatsApp Yazışmaları, SMS ve Diğer Mesajlaşma Uygulamaları
4.1. WhatsApp mesajları delil midir?
WhatsApp, günlük hayatın vazgeçilmezi hâline geldiği için, davalarda da en çok tartışılan elektronik delil türlerinden biridir.
WhatsApp yazışmaları, iki veya daha fazla kişi arasında gerçekleşen yazılı iletişim kayıtlarıdır ve bu yönüyle elektronik belge olarak kabul edilebilmektedir.
Burada kritik olan noktalar:
-
Yazışmaların taraflara ait olduğunun kabul edilmesi,
-
Mesajların değiştirilmediğinin ortaya konması,
-
Gerektiğinde bilirkişi incelemesiyle doğrulanmasıdır.
Örneğin taraf, kendi telefonundaki ekran görüntülerini sunabilir; karşı taraf “bunlar bana ait değil” derse mahkeme, gerektiğinde:
-
Telefonun bizzat incelenmesini,
-
Yedekleme dosyalarının, server kayıtlarının, WhatsApp backup verilerinin incelenmesini
-
Hatta operatör veya sistem logları üzerinden ek tespitler yapılmasını
isteyebilir.
4.2. Ekran görüntüsü (screenshot) tek başına yeterli midir?
Pratikte en sık yapılan hata, sadece ekran görüntüsü sunup bunun yeterli delil olduğu düşüncesidir. Ekran görüntüleri:
-
Tek başına, kolayca manipüle edilebilir olduğu için,
-
Fotoşop vb. müdahalelere açık olduğu için
mahkeme nazarında her zaman çok güçlü bir delil sayılmayabilir.
Ancak:
-
Karşı taraf bu yazışmaları açıkça reddetmez,
-
Hatta başka delillerle (banka dekontu, başka mesajlar, tanık beyanı, e-posta vb.) desteklenirse,
hakim ekran görüntülerine de belirli bir ispat değeri tanıyabilir.
İdeali, mümkün olan en teknik ve güvenilir yöntemle (örneğin telefonun bilirkişi tarafından imajının alınması, WhatsApp veritabanı dosyasının incelenmesi gibi) kaydın doğrulanmasıdır.
4.3. Kişisel veriler ve özel hayatın gizliliği boyutu
WhatsApp yazışmalarının delil olarak kullanılmasında kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği boyutu da dikkate alınmalıdır. Örneğin:
-
Üçüncü kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya yazışmalar,
-
Tarafların mahrem alanına giren fotoğraf, video, içerikler
izinleri olmaksızın dosyaya taşınırsa, bu durum hem kişilik haklarına saldırı hem de ceza hukuku bakımından suç teşkil edebilir.
Bu nedenle, bir hukuki uyuşmazlıkta delil toplarken “gerektiği kadarını” sunmak, konuyla ilgisi olmayan özel içerikleri dosyaya taşımamak ve gerektiğinde mahkemeden dosyanın gizliliği yönünde talepte bulunmak önemlidir.
5. E-Postalar Delil Olarak Kullanılabilir mi?
5.1. E-postaların belge niteliği
E-postalar, iş dünyasında ve günlük hayatta en yaygın kullanılan resmi/yarı resmi yazışma araçlarından biridir. Bu nedenle özellikle ticari davalarda, işçi-işveren uyuşmazlıklarında, alacak davalarında yoğun biçimde delil olarak karşımıza çıkar.
E-posta yazışmalarının delil niteliği açısından önemli olan hususlar:
-
E-postanın hangi adresten gönderildiği,
-
Alıcı listesinin ve içerik bütünlüğünün korunup korunmadığı,
-
Gönderim zamanının, sunucu kayıtlarıyla doğrulanabilir olmasıdır.
Şirket e-postaları veya kurumsal domain uzantılı adreslerden gönderilen yazışmalar, çoğu zaman daha ciddi kabul edilir; çünkü şirket içi kayıtlarla desteklenmesi mümkündür.
5.2. E-postanın sahte / değiştirilmiş olup olmadığı sorunu
Her elektronik veri gibi e-postalar da teknik müdahaleye açık olduğundan, delil olarak kullanılabilmeleri için güvenilirliklerinin sağlanması gerekir.
Mahkeme, tereddüt durumunda:
-
E-posta sunucusu (mail server) kayıtlarının istenmesine,
-
Alan adını yöneten firmadan log kayıtlarının getirilmesine,
-
Gerekirse e-posta başlık (header) bilgilerinin bilirkişi tarafından incelenmesine
karar verebilir. Böylece:
-
E-postayı kimin, hangi IP üzerinden,
-
Hangi tarih ve saatte,
-
Hangi sunucu yoluyla gönderdiği
teknik raporlarla ortaya konabilir.
5.3. İş ilişkisinde e-posta delilleri
Özellikle iş davalarında, çalışan ile işveren arasındaki talimatlar, performans değerlendirmeleri, uyarılar, ücret pazarlıkları, fazla mesai yazışmaları gibi pek çok husus e-posta üzerinden yürütülmektedir. Bu yazışmalar:
-
İşçinin iş tanımını,
-
Fazla çalışma iddialarını,
-
Haksız fesih veya haklı fesih gerekçelerini
destekleyebilir. Aynı şekilde, işveren de işçinin savunmalarını, aldıkları şikâyetleri, yapılan bildirimleri e-posta delilleriyle ispat etmeye çalışabilir.
Burada da e-postaların hukuka uygun elde edilmesi, özellikle çalışanların özel hayatına ve haberleşme özgürlüğüne saygı gösterilmesi önem taşır. Kurumsal e-posta hesaplarının takibi, çalışanların önceden bilgilendirilmesini ve belirli sınırların çizilmesini gerektirir.
6. Elektronik Delillerin Sunumu ve Muhafazası
6.1. UYAP, KEP ve noter onaylı tespitler
Elektronik delillerin ispat gücünü artırmak için pratikte kullanılan bazı yöntemler vardır:
-
Noter aracılığıyla tespit:
Örneğin, WhatsApp görüşmelerinin veya bir internet sayfasının ekran görüntüsünün noter huzurunda tespit ettirilmesi, delilin tarihini ve içeriğini güvence altına alır. -
KEP sistemi (kayıtlı elektronik posta):
KEP üzerinden gönderilen elektronik postalar, gönderim zamanı, alıcıya ulaşma bilgisi ve içeriği bakımından güçlü bir ispat aracı oluşturur. -
UYAP çıktıları:
Banka kayıtları, SGK kayıtları, tapu kayıtları vb. belgelerin UYAP entegrasyonu üzerinden alınması, bunların resmi nitelikte belge olarak değerlendirilmesini kolaylaştırır.
Bu yöntemler, elektronik delilin “sonradan değiştirilmediği” ve “belirli bir tarihte var olduğu” yönünde ciddi bir karine sağlar.
6.2. Asılların saklanması ve yedeklenmesi
Elektronik bir delili mahkemeye sunmadan önce mutlaka:
-
Verinin orijinal hâlini güvenli bir ortamda saklamak,
-
Mümkünse birden fazla yedek almak (USB, harici disk, cloud vb.),
-
Dosyaya sunulan nüsha ile orijinalin aynı olduğundan emin olmak
gerekir. Aksi hâlde, ilerleyen aşamalarda “bu kayıt üzerinde oynama yapıldı” iddiasına karşı savunma zorlaşır.
7. Hukuka Aykırı Elde Edilen Elektronik Deliller
7.1. Cep telefonuna, e-posta hesabına izinsiz girme
Bir kişinin:
-
Şifresini kırarak,
-
Uygulama veya casus yazılım yükleyerek,
-
Fiziksel olarak telefonunu eline geçirip gizlice yazışmalarını kopyalayarak
delil elde etmesi, çoğu durumda haberleşmenin gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi suçlarına yol açar.
Bu durumda:
-
Ceza hukuku bakımından soruşturma/kovuşturma gündeme gelebileceği gibi,
-
Medeni yargılama bakımından da ilgili delilin hukuka aykırı elde edildiği gerekçesiyle dikkate alınmaması söz konusu olabilir.
7.2. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden kayıtlar
Yatak odası, banyoda gizli kamera yerleştirme; kişinin en mahrem alanına ilişkin görüntü veya ses kaydı alma gibi fiiller ağır hak ihlali içerir. Bu tür deliller:
-
Kural olarak hukuka aykırı delil niteliğindedir,
-
Bir yandan da ciddi ceza yaptırımlarına konu olur.
Ancak bazı istisnai durumlarda, örneğin ağır şiddet, cinsel saldırı, çocuğa yönelik ağır istismar gibi vakalarda, mağdurun kendisini korumak için başka çare kalmadığı hallerde elde ettiği kayıtların değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, her somut olay özelinde yargı organlarınca tartışılmaktadır. Burada da üstün yarar / mağdurun korunması gibi ilkeler devreye girebilir.
Yine de, kişilerin kendi kendilerine hukuka aykırı delil toplaması, ileride hem ceza hem tazminat riski doğurabileceğinden son derece sakıncalıdır.
8. Medeni Usul Bakımından Elektronik Delillerle İlgili Pratik Öneriler
8.1. Delil başlangıcı, karine ve yan delillerle destekleme
Elektronik deliller tek başına her zaman güçlü ve kesin delil olarak değerlendirilmez. Bu nedenle:
-
WhatsApp yazışmasını,
-
E-postayı,
-
Ses kaydını
mümkün olduğunca başka delillerle desteklemek gerekir. Örneğin:
-
WhatsApp üzerinden borç ikrarı varsa, bunu banka dekontuyla güçlendirmek,
-
E-posta üzerinden yapılan bir iş anlaşmasını, faturalar ve sevk irsaliyeleriyle desteklemek,
-
Ses kaydındaki beyanları, tanık anlatımlarıyla pekiştirmek
hakimin kanaatini güçlendirir.
8.2. Delilin hukuka uygunluğunu baştan planlamak
Bir uyuşmazlık patlak verdiğinde insanlar genellikle paniğe kapılıp “hemen gizli kayıt alayım, ekran görüntüsü toplayayım” refleksi gösterir. Oysa bu, ileride bumerang etkisi yaratabilir. En doğrusu:
-
Olayın hukuki çerçevesini profesyonel bir gözle değerlendirmek,
-
Hangi delillerin hukuka uygun şekilde toplanabileceğini belirlemek,
-
Noter, KEP, bilirkişi incelemesi gibi güvenli yöntemlerle delilleri tespit altına almak,
-
Gizliliği ihlal edebilecek, ceza sorumluluğu doğurabilecek yöntemlerden mümkün olduğunca kaçınmaktır.
8.3. Elektronik delillerde zaman faktörü
Birçok elektronik veri belirli sürelerden sonra silinebilir veya erişilmesi zor hâle gelebilir. Örneğin:
-
Sunucu log kayıtlarının tutulduğu süreler sınırlıdır,
-
Telefon bozulabilir, hafıza kartı zarar görebilir,
-
Uygulama verileri güncellemelerle veya telefon değişikliğiyle kaybolabilir.
Bu nedenle uyuşmazlık ortaya çıkar çıkmaz:
-
Delillerin yedeklenmesi,
-
Mümkünse noter tespiti yapılması,
-
Şirket, banka, operatör gibi kurumlardan kayıtların talep edilmesi
büyük önem taşır. Aksi hâlde delil kaybı yaşanabilir.
9. Ses Kaydı, WhatsApp Yazışmaları ve E-Postalar İçin Özet Yol Haritası
Elektronik delillerin karmaşık yapısını biraz sadeleştirmek için, pratik bir özet çıkaralım:
9.1. Ses kayıtları
-
Tarafların bilgisi ve rızasıyla yapılan kayıtlar, genel olarak hukuka uygun delil sayılma ihtimali yüksek kayıtlardır.
-
Gizlice yapılan kayıtlar ise yüksek risk taşır; hukuka aykırı delil sayılabilir ve ceza sorumluluğu gündeme gelebilir.
-
Ağır haksızlık, tehdit, şantaj, şiddet gibi durumlarda mağdurun son çare olarak yaptığı bazı kayıtlar, her somut olayın şartlarına göre değerlendirilir.
-
Kayıtların orijinal hâlinin saklanması ve gerektiğinde bilirkişi incelemesine sunulması önemlidir.
9.2. WhatsApp yazışmaları ve diğer mesajlaşma kayıtları
-
Uygulama üzerinden gerçekleşen yazışmalar, elektronik belge niteliği taşır; özellikle alacak, iş, sözleşme, aile hukukuna ilişkin pek çok iddiayı ispatta önemli bir rol oynar.
-
Sadece ekran görüntüsü yerine, mümkün olduğunca orijinal veri ve bilirkişi incelemesiyle desteklenmiş kayıt sunmak ispat değerini artırır.
-
Kişisel veriler ve özel hayatın gizliliğine ilişkin içeriklerin dosyaya taşınmasında son derece dikkatli olunmalı; gereksiz mahrem içerikler paylaşılmamalıdır.
9.3. E-postalar
-
Gönderen ve alıcı adreslerinin tespiti, sunucu logları ve header bilgileriyle doğrulandığında e-postalar çok güçlü delil niteliği kazanır.
-
Özellikle ticari ilişkilerde, işçi-işveren uyuşmazlıklarında, sözleşme ihlali davalarında önemli ispat aracı olarak kullanılır.
-
Kurumsal e-posta hesapları üzerinden yapılan bildirimler, genellikle daha güvenilir ve ispat gücü yüksek kabul edilir.
10. Sonuç: Elektronik Deliller Artık Yargılamanın Merkezinde
Teknolojinin hayatın her alanına girmesiyle birlikte, klasik kâğıt belgelerin yanında elektronik deliller de yargılamanın vazgeçilmez unsuru hâline gelmiştir. Ses kayıtları, WhatsApp yazışmaları, e-postalar ve diğer dijital veriler:
-
Doğru ve hukuka uygun şekilde elde edilip,
-
Zamanında tespit altına alınıp,
-
Bilirkişi incelemesi gibi teknik yöntemlerle desteklenirse,
bir davanın seyrini tamamen değiştirebilecek kadar güçlü ispat araçlarıdır.
Buna karşılık:
-
Kişilerin gizlice delil toplamaya yönelmesi,
-
Haberleşme ve özel hayat gizliliğini ihlal eden yöntemler kullanması,
-
Kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi
hem ispat gücünü zayıflatmakta, hem de delil toplayan kişi açısından cezai ve hukuki sorumluluk riski doğurmaktadır.
Bu nedenle “Ses kaydım var, WhatsApp konuşmalarımız duruyor, e-postaları sakladım, bunlar delil olur mu?” sorusunun cevabı, her zaman somut olayın ayrıntılarına göre değişir. En sağlıklı yol, böyle bir veri söz konusu olduğunda:
-
Olayın hukuki boyutunu profesyonelce değerlendirmek,
-
Delilin hukuka aykırı olup olmayacağını önceden analiz etmek,
-
Toplama, saklama ve sunma süreçlerini usul kurallarına uygun planlamaktır.
Elektronik deliller artık hayatımızın ve yargılamanın gerçeği. Önemli olan, bu güçlü araçları hukuka uygun, ölçülü ve bilinçli kullanmaktır.