Single Blog Title

This is a single blog caption

Sağ Kalan Eşin Miras Payı

Giriş

Evlilik birliği içinde edinilen mallar, eşlerin emek ve katkıları, aile konutu ve ölüm sonrası miras paylaşımı… Bütün bunlar, hem duygusal hem de hukuki açıdan en hassas alanlardan biridir. Özellikle eşlerden birinin vefatı halinde, sağ kalan eşin “ne kadar miras alacağı”, “aile konutunda oturmaya devam edip edemeyeceği” ve “katkıda bulunduğu mallar üzerindeki haklarının ne şekilde korunacağı” çoğu zaman ciddi uyuşmazlıklara dönüşmektedir.

Türk Medeni Kanunu; bir yandan sağ kalan eşin miras payını düzenlerken, diğer yandan evlilik süresince uygulanan yasal mal rejimi üzerinden katkı payı ve katılma alacağı gibi kurumlarla da eşin emek ve katkısını korumaya çalışmaktadır. Buna ek olarak, aile konutu kavramı çerçevesinde, sağ kalan eşin barınma ihtiyacının öncelikli olarak korunması amaçlanmıştır.

Bu makalede:

  • Sağ kalan eşin miras hukuku bakımından konumu,

  • Yasal mal rejiminin sağ kalan eşin miras payı üzerindeki etkisi,

  • Katkı payı / katılma alacağı ile miras payı arasındaki ilişki,

  • Aile konutu üzerindeki haklar ve aile konutunun akıbeti

detaylı ve sistematik bir şekilde ele alınacaktır.


I. Sağ Kalan Eşin Miras Hukukundaki Konumu

1. Sağ kalan eş kimdir?

“Sağ kalan eş”, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümüyle birlikte hayatta kalan diğer eşi ifade eder. Boşanma kararı kesinleşmiş, evlilik iptal edilmiş veya evlilik ölümden önce hukuken sona erdirilmiş ise bu kişi artık “sağ kalan eş” olarak mirasçı olmaz.

Bu nedenle:

  • Evlilik nüfusta kayıtlı ve geçerli ise, ölüm anında hayatta olan eş, sağ kalan eştir.

  • Ayrı yaşama, fiili ayrılık, hatta yıllarca ayrı yaşama tek başına mirasçılığı ortadan kaldırmaz.

  • Ölümden önce boşanma davası açılmış, fakat karar henüz kesinleşmemişse, eş hukuken hâlâ eş sayılır ve mirasçıdır.

  • Hakim, Türk Medeni Kanunu’ndaki özel düzenlemeye göre, ölenin, boşanma davasında kusurlu eş lehine mirasçılık sıfatını kaldırılmasına ilişkin bir karar vermişse, bu istisnai durumda eş mirasçı olmayabilir. Ancak bu, uygulamada oldukça sınırlı durumlarda karşımıza çıkar.

2. Sağ kalan eşin mirasçı sıfatı

Sağ kalan eş, yasal mirasçıdır. Yani miras bırakan bir vasiyetname yapmamış olsa dahi, kanun gereği doğrudan mirasçıdır. Eşin miras payının oranı ise, mirası kimlerle birlikte paylaştığına göre değişir. Bu noktada, yasal miras sisteminde zümreler önemlidir:

  • Altsoy (çocuklar, torunlar),

  • Ana-baba zümresi (anne, baba, kardeşler),

  • Büyük ana-baba zümresi (dede, nine ve bunların altsoyu).

Sağ kalan eş, bu zümrelerle birlikte mirasçı olabilir; bazen bunlar hiç yoksa tek başına mirasçı hale gelir.


II. Yasal Mal Rejimi ve Miras Payı İlişkisi

Sağ kalan eşin haklarını değerlendirirken yalnızca miras payını dikkate almak hata olur. Çünkü evlilik süresince edinilen mallar, ölüm anında yalnızca miras hukuku kapsamında değil, aynı zamanda mal rejiminin tasfiyesi çerçevesinde de işlem görür.

1. Edinilmiş mallara katılma rejimi

Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler arasında aksine bir mal rejimi sözleşmesi yapılmadıkça, yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir. Bu rejimin temel mantığı:

  • Eşlerin evlilik süresince elde ettikleri “edinilmiş mallar”da birbirlerinin katılma alacağı hakkı vardır.

  • Her eş kendi kişisel mallarının maliki olmaya devam eder.

  • Evlilik sona erdiğinde (boşanma, ölüm vb.) mal rejimi tasfiye edilir; edinilmiş mallar üzerinden diğer eş lehine bir katılma alacağı hesaplanır.

Edinilmiş mal genellikle; çalışma karşılığı elde edilen kazançlar, sosyal güvenlik ödemeleri, gelirler, kira, maaş gibi kalemleri ve bunlarla alınan malvarlığını kapsar. Kişisel mal ise; eşlerden birinin evlenmeden önce sahip olduğu mallar, bağış ve miras yoluyla kazanılan mallar gibi özel nitelikli varlıklardır.

2. Mal rejimi tasfiyesi – katkı payı / katılma alacağı

Eşler arasındaki mal rejimi; ölümle kendiliğinden sona erer. Bu durumda yapılması gereken şudur:

  1. Önce mal rejimi tasfiye edilir.

  2. Tasfiyede, sağ kalan eşin katılma alacağı veya katkı payı alacağı hesaplanır.

  3. Bu alacak, terekenin (mirasın) dışında, eşin alacağı olarak tespitten sonra kalan kısım miras olarak paylaştırılır.

Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejiminin doğal sonucudur. Katkı payı alacağı ise çoğunlukla eski mal rejimlerinde veya malın eşlerden birinin kişisel malı olduğu kabul edilen hallerde, diğer eşin yaptığı maddi katkı üzerinden talep edilebilen bir haktır. Uygulamada her iki kavram da birlikte kullanılmakta; bazen aynı dava içinde hem katılma alacağı hem de katkı payı alacağı talep edilmektedir.

Bu aşamada önemli nokta:
Mal rejimi tasfiyesinde sağ kalan eş lehine hesaplanan alacak, miras payı değil, eşin mal rejiminden doğan şahsi alacağıdır. Yani önce eş, mal rejimi tasfiyesi kapsamında alacağını alır; kalan kısım miras olarak paylaşılır.

3. Mal rejimi tasfiyesi ile miras paylaşımı sıralaması

Doğru sıralama şöyle özetlenebilir:

  1. Mal rejimi tasfiyesi yapılır.

    • Sağ kalan eşin katılma alacağı, katkı payı alacağı belirlenir.

    • Bu alacaklar tereke borcu gibi değerlendirilir ve tereke bu alacaklar düşüldükten sonra netleştirilir.

  2. Terekenin net miktarı belirlenir.

  3. Net tereke, miras hukukuna göre paylaştırılır.

    • Sağ kalan eş, bu kez yasal miras payı oranında artık tereke üzerinde miras hakkına sahip olur.

Uygulamada çoğu kez mal rejimi tasfiyesi göz ardı edilmekte, doğrudan “miras payı” üzerinden hesaplama yapılmaktadır. Bu da özellikle aile konutu ve yüksek değere sahip taşınmazlar söz konusu olduğunda, sağ kalan eş aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir.


III. Sağ Kalan Eşin Yasal Miras Payları

Türk Medeni Kanunu’na göre sağ kalan eşin miras payı, birlikte mirasçı olduğu zümreye göre değişir.

1. Altsoy (çocuklar) ile birlikte mirasçılık

Miras bırakanın altsoyu (çocukları, onların çocukları) varsa:

  • Sağ kalan eşin miras payı mirasın 1/4’üdür (dörtte bir).

  • Mirasın 3/4’ü altsoy arasında kendi aralarında eşit veya zümre sistemine göre paylaştırılır.

Örnek:
Miras bırakanın geride eşi ve iki çocuğu kaldıysa;

  • Eş: 1/4,

  • Her çocuk: 3/4’lük kısmı kendi aralarında eşit paylaşır, yani her biri 3/8 pay alır.

Bu tablo, sağ kalan eşin sadece miras payını gösterir. Eğer evlilik içinde edinilmiş mallar ve aile konutu üzerinde mal rejimi kaynaklı hakları da varsa, bunlar ayrıca dikkate alınmalıdır.

2. Ana-baba zümresi ile birlikte mirasçılık

Miras bırakanın altsoyu yoksa, yani çocuğu bulunmuyorsa; bu defa ana-baba zümresi devreye girer. Bu durumda:

  • Sağ kalan eşin miras payı mirasın 1/2’sidir (yarısı).

  • Kalan 1/2’lik kısım anne, baba ve bunların altsoyu arasında paylaştırılır.

Örneğin; miras bırakanın annesi ve babası hayatta, çocuğu yok ve eşi var ise:

  • Eş: 1/2,

  • Anne: 1/4,

  • Baba: 1/4 pay alır.

Anne veya babadan biri ölmüşse, onun payı altsoyu varsa onlara geçer.

3. Büyük ana-baba zümresi ile birlikte mirasçılık

Miras bırakanın altsoyu, anne-babası ve onların altsoyu yoksa; bu defa sıra büyük ana-baba zümresine (dede, nine ve bunların altsoyu) gelir. Bu durumda:

  • Sağ kalan eşin miras payı mirasın 3/4’üdür.

  • Kalan 1/4’lük kısım büyük ana-baba zümresi arasında paylaştırılır.

Çoğu pratik uyuşmazlıkta altsoy veya ana-baba zümresi bulunduğu için, bu durum daha nadir görülmektedir.

4. Diğer haller: Devlet ile birlikte mirasçılık veya tek mirasçılık

Miras bırakanın altsoyu, ana-babası, onların altsoyu, büyük ana-baba zümresi ve bunların altsoyu yoksa:

  • Sağ kalan eş, mirasın tamamının (1/1) yasal mirasçısı olur.

  • Ancak eş de yoksa, miras devlete kalır.


IV. Katkı Payı ve Katılma Alacağı Açısından Sağ Kalan Eşin Durumu

1. Katılma alacağı – edinilmiş mallara katılma rejiminin sonucu

Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerden her birinin diğerinin edinilmiş malları üzerinde “artık değerin yarısı” oranında katılma alacağı hakkı vardır. Ölüm halinde:

  • Ölen eşin edinilmiş malları tespit edilir.

  • Bu malların artık değeri üzerinden sağ kalan eşin katılma alacağı hesaplanır.

  • Bu alacak, sağ kalan eşin miras hakkından bağımsız, mal rejiminden doğan bir alacaktır.

Uygulamada; sağ kalan eş, hem katılma alacağı talep edip hem de miras payı üzerinden tereke payı almaktadır. Özellikle aile konutu veya yüksek değerde taşınmazlar için bu iki hakkın birlikte kullanılması, eşin ekonomik güvenliğini güçlendirmektedir.

2. Katkı payı alacağı – kişisel mallar ve diğer özel durumlar

Bazı durumlarda, taşınmazın veya belirli bir malın eşlerden birinin kişisel malı olduğu kabul edilse bile, diğer eşin bu malın edinilmesine veya değer artışına ciddi katkısı olabilir. Bu durumda, katkı payı alacağı gündeme gelir.

Örnek senaryolar:

  • Taşınmaz, evlilikten önce alınmış ancak kredi taksitleri evlilik süresince ödenmiş,

  • Taşınmaz miras veya bağış yoluyla eşlerden birine geçmiş, ancak yapılan tadilat, yenileme, eklemeler diğer eşin özverili çalışmalarıyla veya doğrudan maddi katkısı ile gerçekleşmiş.

Bu hallerde, sağ kalan eş, ölüm halinde miras payı dışında ayrıca katkı payı alacağı iddia edebilir.

3. Katılma/katkı alacağı ile miras payı arasındaki fark

Şu ayrımı yapmak önemlidir:

  • Katılma alacağı / katkı payı alacağı: Mal rejiminden doğan, para alacağı niteliğindedir. Önce hesaplanır ve tereke netleştirilir.

  • Miras payı: Terekenin net kısmı üzerinde pay hakkıdır. Kişi mirasçı sıfatına dayanarak pay alır.

Dolayısıyla sağ kalan eş, bazı durumlarda hem mal rejiminden kaynaklanan alacaklarını hem de miras payını talep edebilecek; bu da ekonomik açıdan ciddi bir koruma sağlayacaktır.


V. Aile Konutunun Akıbeti: Sağ Kalan Eş Ne Kadar Korunuyor?

1. Aile konutu kavramı

Aile konutu, eşlerin birlikte yaşamlarını sürdürdükleri, ailenin merkezi olan konuttur. Bu konut:

  • Eşlerden birinin adına kayıtlı olabilir,

  • Paylı veya elbirliği mülkiyetinde olabilir,

  • Kiralanmış olabilir.

Aile konutu olarak kabul için tapuya şerh verilmesi önemlidir; ancak uygulamada Yargıtay, fiili kullanımın ve ailenin yaşam merkezi olmanın da belirleyici olduğunu kabul eder. Eşlerden biri, diğerinin rızası olmadan aile konutunu satamaz, rehin veremez veya aileyi konuttan çıkaracak nitelikte işlem yapamaz.

2. Ölüm halindeki özel düzenleme: Sağ kalan eş lehine hak tesis edilmesi

Eşlerden birinin ölümü halinde, aile konutu ve ev eşyası bakımından sağ kalan eş lehine özel bir koruma öngörülmüştür. Kanun, sağ kalan eşe şu tür imkanlar tanır:

  • Aile konutunun mülkiyetinin sağ kalan eşe devri,

  • Veya sağ kalan eş lehine oturma hakkı (sükna hakkı) veya intifa hakkı tesis edilmesi,

  • Bu hakların, sağ kalan eşin miras payına mahsup edilerek veya gerekirse bedel ödenmesi suretiyle kullanılması.

Böylelikle, özellikle çocuklarla birlikte kalan veya gelir düzeyi düşük olan sağ kalan eşin barınma ihtiyacının korunması amaçlanmaktadır.

Bu koruma, miras bırakanın altsoyu bulunsa bile devreye girebilir. Yani çocuklar “taşınmazı satalım” deseler bile, kanun sağ kalan eşe aile konutunda kalma veya mülkiyeti devralma imkânı verir. Elbette somut olayın şartlarına göre hakim, hakkaniyet ve tarafların ekonomik durumunu gözeterek çözüm üretir.

3. Aile konutunun paylı veya elbirliği mülkiyetinde olması

Aile konutu, çoğu zaman eşlerden sadece birinin adına kayıtlıdır. Ancak paylı mülkiyet (örneğin, her iki eşin de hissedar olması) veya elbirliği mülkiyeti (mirasçılar arasında elbirliği) hali de yaygındır.

Ölümden sonra:

  • Aile konutu mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine konu olabilir.

  • Sağ kalan eş, aile konutu üzerinde lehine mülkiyet, intifa veya oturma hakkı tesisini isteyebilir.

  • Diğer mirasçılar bu talebe karşı çıksa dahi, kanunun tanıdığı öncelikli koruma nedeniyle ve uygun denkleştirme yapılarak sağ kalan eş lehine bir hak kurulabilir.

Bu noktada uygulamada; aile konutu üzerinde pay sahibi olan mirasçılara bedel ödenmesi, sağ kalan eşin payının artırılması veya lehine sınırlı ayni hak tesis edilmesi gibi çözümler üretilmektedir.

4. Aile konutu kiralık ise ne olur?

Aile konutunun kiralık olması da sık karşılaşılan bir durumdur. Bu halde:

  • Kira sözleşmesi genellikle ölen eş adına olabilir.

  • Ölüm sonrası kira sözleşmesinin akıbeti, kiracının ölümü hükümlerine göre düzenlenir.

  • Sağ kalan eş ve birlikte yaşayan aile bireyleri, kira sözleşmesini devam ettirme yetkisini kullanabilir.

Bu sayede, yalnızca mülkiyete konu taşınmazlarda değil, kiralık konutlarda da sağ kalan eşin barınma ihtiyacı korunmuş olur.

5. Aile konutu ile katkı payı / katılma alacağının kesiştiği haller

Aile konutu çoğu zaman:

  • Evlilik süresince edinilmiş,

  • Kredisi evlilik içinde ödenmiş,

  • Eşlerin ortak gelirleriyle tadilat ve masraf yapılmış bir taşınmazdır.

Bu durumda, aile konutu hem:

  • Mal rejimi tasfiyesinde katılma alacağı veya katkı payı alacağı hesabına konu olur,

  • Hem de sağ kalan eş lehine aile konutuna ilişkin özel koruma hükümleri devreye girer.

Dolayısıyla sağ kalan eş;

  1. Önce mal rejimi tasfiyesi kapsamında aile konutu nedeniyle alacağını talep edebilir,

  2. Ardından miras payı ve aile konutuna ilişkin özel koruma hükümlerine dayanarak, aile konutunda kalmaya veya mülkiyetini devralmaya yönelebilir.

Bu iki kurumun birlikte ve doğru şekilde uygulanması, özellikle mirasçı sayısının fazla olduğu, aile içi çatışmaların yoğun olduğu dosyalarda ciddi önem taşır.


VI. Örnek Senaryolar Üzerinden Değerlendirme

Konunun daha net anlaşılabilmesi için birkaç basitleştirilmiş örnek üzerinden gidelim. (Rakamlar sadeleştirilmiş olup, gerçek uyuşmazlıklarda çok daha detaylı hesaplama ve bilirkişi incelemesi gerekebilir.)

Örnek 1: Eş ve iki çocuk, aile konutu eş adına

  • Miras bırakan: A,

  • Sağ kalan eş: B,

  • Çocuklar: C ve D,

  • Aile konutu: 4.000.000 TL değerinde, A adına kayıtlı, evlilik içinde edinilmiş, kredi taksitleri evlilik sürecinde ortak gelirle ödenmiş.

Bu durumda:

  1. Mal rejimi tasfiyesi:
    Taşınmaz edinilmiş mal olarak kabul edilirse, artık değer üzerinden B lehine katılma alacağı hesaplanır. Örneğin, aile konutunun edinilmiş mallar içinde tek mal olduğunu ve borçlardan arındırılmış artık değerin 4.000.000 TL olduğunu varsayalım. Bu durumda B’nin katılma alacağı yaklaşık 2.000.000 TL olabilir.

  2. Net terekenin belirlenmesi:
    A’nın terekesi içindeki bu taşınmaz nedeniyle B’ye 2.000.000 TL katılma alacağı ödeneceğinden; teorik olarak kalan 2.000.000 TL’lik değer tereke olarak düşünülebilir (diğer mallar ve borçlar hariç basitleştirilmiş örnek).

  3. Miras payı:
    A ile birlikte B, C ve D mirasçıdır. Altsoy ile birlikte mirasçılık olduğundan:

    • B: 1/4 pay (2.000.000 TL’nin 1/4’ü, yani 500.000 TL),

    • C ve D: Kalan 1.500.000 TL’yi yarı yarıya paylaşır (750.000 TL + 750.000 TL).

  4. Aile konutu koruması:
    B, aile konutunun mülkiyetinin kendi adına devrini veya en azından oturma/intifa hakkının lehine kurulmasını talep edebilir. Bu sırada, miras paylarına denk gelecek şekilde denkleştirme yapılabilir. Örneğin; B, hem katılma alacağı hem de miras payı karşılığında aile konutunun tamamını alırken, diğer mirasçılara bedel ödeme yükümlülüğü doğabilir.

Görüldüğü üzere, sağ kalan eş yalnızca miras payı (1/4) ile yetinmemekte, mal rejimi ve aile konutu hükümleri sayesinde çok daha güçlü bir ekonomik korumaya kavuşmaktadır.

Örnek 2: Çocuk yok, aile konutu eşlerin ortak malı

  • Miras bırakan: X,

  • Sağ kalan eş: Y,

  • Çocuk yok, anne ve baba hayatta,

  • Aile konutu: Tapuda X ve Y adına paylı mülkiyetle kayıtlı; her birinin 1/2 payı var.

Bu durumda:

  1. Mal rejimi tasfiyesi ve pay oranları dikkate alınarak Y’nin katılma alacağı / katkı payı alacağı incelenir.

  2. Miras payı aşamasında, Y altsoy bulunmadığı için anne-baba zümresi ile birlikte mirasçıdır ve mirasın 1/2’sini alır.

  3. Aile konutu, hem mevcut paylı mülkiyet hali hem de aile konutu koruması dikkate alınarak Y lehine korunabilir; Y, konutun tamamını veya daha büyük bir payını üzerine alma yönünde talepte bulunabilir.


VII. Uygulamada Sık Yapılan Hatalar ve Avukat Perspektifinden Öneriler

1. Sadece miras payına odaklanmak

En yaygın hata, sağ kalan eşin haklarını değerlendirirken yalnızca miras payını hesaba katmaktır. Oysa doğru yaklaşım:

  • Önce mal rejimi tasfiyesi,

  • Sonra net tereke üzerinden miras paylaşımı,

  • Ardından aile konutu ve ev eşyasına ilişkin özel koruma hükümlerinin uygulanmasıdır.

Bu sıralama gözetilmediğinde, sağ kalan eşin ciddi hak kaybı yaşaması işten bile değildir.

2. Aile konutu şerhinin öneminin göz ardı edilmesi

Evlilik devam ederken aile konutu şerhi konulmamışsa; ölümden önce yapılan satış, ipotek gibi işlemlerle aile konutu güvence altına alınmamış olabilir. Her ne kadar fiili kullanım da önem taşısa da, tapuya aile konutu şerhi konulması, hem hayatta iken hem de ölüm sonrası uyuşmazlıklarda sağ kalan eş için önemli bir güvence sağlar.

3. Katkı payı / katılma alacağı davası açmaktan kaçınmak

Özellikle eski tarihli taşınmazlarda, “nasıl olsa miras payım var” düşüncesiyle mal rejimi tasfiyesine dayalı alacak davası açılmaması, ileride telafisi güç hak kayıplarına yol açabilir. Sağ kalan eş, mal rejimi kaynaklı haklarını zamanaşımı süresi içinde mutlaka talep etmelidir.

4. Aile içi uzlaşma çabası olmadan dava sürecine girilmesi

Miras paylaşımı, aile bireyleri arasındaki ilişkileri de derinden etkiler. Sağ kalan eşin ve çocukların, hukuki çerçeve doğru şekilde anlatılmadan alelacele dava yoluna gitmesi, uzun yıllar süren çatışmalara neden olabilmektedir. Bu nedenle, hak dağılımının objektif bir şekilde ortaya konulması, taraflara bilgilendirici görüş verilmesi ve mümkünse anlaşmalı çözümler aranması önemlidir.


Sonuç

Sağ kalan eşin miras payı, Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, birlikte mirasçı olduğu zümreye göre değişen oranlarla belirlenir. Ancak konuyu yalnızca “miras payı oranları” üzerinden okumak, çoğu zaman eksik ve yanlış sonuçlar doğurur.

Doğru yaklaşım:

  1. Eşler arasındaki yasal mal rejimini tespit etmek,

  2. Mal rejimi tasfiyesini yaparak sağ kalan eşin katılma alacağı / katkı payı alacağını belirlemek,

  3. Bu alacaklar düşüldükten sonra net terekeyi hesaplayarak miras paylarını uygulamak,

  4. Aile konutu ve ev eşyasına ilişkin özel koruma hükümlerini devreye sokmak şeklindedir.

Böylece sağ kalan eş, hem emek ve katkısının karşılığını mal rejimi kapsamında alabilir, hem de miras payı üzerinden tereke hakkına kavuşur; ayrıca aile konutunda barınma hakkını önemli ölçüde koruma altına alır.

Özellikle aile konutunun değerli olduğu, evlilik süresince edinilmiş malların yoğun olduğu ve mirasçı sayısının çok olduğu dosyalarda; sağ kalan eşin haklarının eksiksiz korunabilmesi için mal rejimi, miras hukuku ve aile konutu hükümlerinin birlikte ve bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, her somut olayın kendi özellikleri dikkate alınarak uzman bir hukuki değerlendirme yapılması, ileride telafisi güç hak kayıplarının önüne geçmek açısından kritik niteliktedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button