Single Blog Title

This is a single blog caption

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçları: Kamera, Ses Kaydı ve Dijital İzleme (TCK m. 134) Kapsamında Hukuki Değerlendirme

Giriş

Teknolojinin ve dijital cihazların hayatımızın her alanına nüfuz etmesi, kişilerin özel hayatının gizliliğini koruma gereğini her zamankinden daha önemli hale getirmiştir. Akıllı telefonlar, gizli kameralar, ses kayıt cihazları ve casus yazılımlar sayesinde mahrem alanlarımız, çoğu zaman farkında olmadan başkalarının erişimine açık hale gelmektedir. Türk hukukunda özel hayatın gizliliği hem Anayasa hem de Türk Ceza Kanunu (TCK) ile koruma altına alınmıştır. Bu makalede, TCK m. 134 çerçevesinde kamera, ses kaydı ve dijital izleme yoluyla özel hayatın gizliliğinin ihlalini; güncel Yargıtay kararları, örnek olay ve pratik şikayet-savunma metinleri ile birlikte inceleyeceğiz.


Kısa Somut Olay

Bir boşanma davası sırasında, eşlerden biri (A), diğer eşin (B) haberi olmadan evin yatak odasına küçük bir kamera yerleştirir ve haftalarca B’nin özel anlarını kaydeder. Aynı zamanda A, B’nin telefon görüşmelerini bir ses kayıt cihazıyla kayda alır ve bu kayıtların bir kısmını, aralarındaki ihtilafı desteklemek amacıyla yakın bir akrabasına e-posta ile gönderir. Durumu fark eden B, hem manevi anlamda yıprandığını hem de kişilik haklarının ağır biçimde zedelendiğini iddia ederek savcılığa başvurur.


Hukuki Çerçeve ve Suçun Unsurları

Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi, “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal” başlığını taşır. Bu maddeye göre, bir kimsenin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Maddenin ikinci fıkrasında ise, özel hayatın gizliliği ihlal edilerek elde edilen ses veya görüntülerin ifşa edilmesi, yani üçüncü kişilere yayılması veya başkalarının erişimine sunulması, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, bu suç şikâyete tabidir; yani mağdurun şikayeti olmadan soruşturma yapılamaz.

1. Özel Hayat ve Mahrem Alan Kavramı

Yargıtay ve doktrinde özel hayat; kişinin başkalarının gözünden uzak yaşamak, istemediği bilgileri gizleme ve kişisel verilerini koruma hakkı olarak tanımlanır. Ev, yatak odası, banyo gibi mekanlar, kişinin en mahrem alanlarıdır ve burada yapılan kayıtlar çoğunlukla özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur. Kişinin rızası olmadan yapılan izleme, kayıt alma ve kaydedilen içeriklerin başkalarına verilmesi veya yayımlanması da bu suçun kapsamındadır.

2. Kamera, Ses Kaydı ve Dijital İzleme Eylemleri

Teknolojinin sağladığı imkânlarla birlikte, artık sadece klasik yöntemlerle değil, bilgisayar ve cep telefonu uygulamaları aracılığıyla da bireylerin izlenmesi ve kayıt altına alınması mümkündür. Evin veya iş yerinin çeşitli noktalarına gizli kamera yerleştirilmesi, ortam dinleme cihazlarıyla ses kaydı alınması, kişisel bilgisayara casus yazılım yüklenmesi yoluyla yapılan dijital izlemeler bu suçun tipik örnekleridir. Örneğin, evdeki kamera ile yapılan kayıtlar veya izinsiz alınan telefon konuşmaları, hatta WhatsApp ya da e-posta üzerinden izinsiz olarak gönderilen görüntüler, mahkemelerin son yıllarda en sık karşılaştığı suç tiplerinden olmuştur.

3. Suçun İspatı ve Hukuki Süreç

Bu tür suçlarda ispat genellikle teknik incelemeler, dijital materyallerin bilirkişi raporları ve tanık beyanlarına dayanır. Suçun işlendiğine dair delillerin sağlıklı şekilde toplanması, mağdurun başvurusunda delil olarak sunulabilecek materyallerin (kayıt cihazı, bilgisayar, telefon, e-posta kayıtları vs.) zamanında koruma altına alınması gerekir. Kimi zaman taraflar, bu kayıtları boşanma davası, tehdit ya da şantaj iddialarında delil olarak mahkemeye sunmak ister. Ancak Yargıtay; hukuka aykırı elde edilen ses ve görüntülerin, ceza yargılamasında delil olarak kullanılamayacağı, ayrıca bu eylemin ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı yönünde istikrarlı kararlar vermektedir.

4. Cezasızlık, Meşru Savunma ve Zorunluluk Halleri

İstisnai bazı durumlarda, kişinin maruz kaldığı açık ve yakın tehlike, ciddi tehdit veya ağır bir suçun delillendirilmesi amacıyla kayıt alınması “zorunluluk hali” veya “meşru savunma” kapsamında değerlendirilip cezai sorumluluk doğurmayabilir. Ancak bu durumun istisna olduğu, uygulamanın son derece dar tutulması gerektiği Yargıtay içtihatlarında vurgulanır.


Örnek Şikayet Dilekçesi

Müvekkilim, müşterek konutta yatak odasına yerleştirilen gizli bir kamera aracılığıyla mahremiyetinin izinsiz şekilde kayda alındığını, ayrıca özel telefon görüşmelerinin haberi olmadan ses kayıt cihazı ile kaydedildiğini ve bu kayıtların bir kısmının üçüncü şahıslara e-posta yoluyla gönderildiğini tespit etmiştir. Söz konusu eylemler, Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaktadır. Müvekkilimin psikolojik olarak ciddi zarara uğramasının yanı sıra kişilik hakları da açıkça ihlal edilmiştir. Bu nedenlerle, şüpheli hakkında ceza soruşturması başlatılmasını, ilgili dijital materyallerin toplanarak incelenmesini ve kamu davası açılmasını talep ediyoruz. Manevi tazminat taleplerimizi saklı tutmak kaydıyla, şikayetimizin kabulünü saygılarımızla arz ve talep ederiz.


Örnek Savunma Dilekçesi

Müvekkilim, iddia edilen ses ve görüntü kayıtlarını, eşi tarafından maruz kaldığı ciddi tehdit ve şiddet nedeniyle kendisini korumak ve boşanma davasında uğrayabileceği haksızlıkları önlemek amacıyla almak zorunda kalmıştır. Söz konusu kayıtların hiçbir şekilde üçüncü kişilerle paylaşılmadığı, yalnızca yargı makamlarına delil olarak sunulduğu açıktır. Yargıtay’ın benzer durumlarda zorunluluk ve meşru savunma hali kapsamında değerlendirme yaptığı, kişinin kendini korumak adına yaptığı kayıtların istisnai olarak suç teşkil etmeyeceği kararları mevcuttur. Ayrıca, müvekkilimin kasıtlı bir kötü niyeti veya mağdurun özel hayatını hedef alan bir amacı da bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle, müvekkilimin atılı suçtan beraatine karar verilmesini talep etmekteyiz.


Sonuç

Kamera, ses kaydı ve dijital izleme yoluyla özel hayatın gizliliğini ihlal suçları, teknolojik gelişmelerin toplumsal ilişkilerde doğurduğu yeni sorunlarla birlikte ceza hukukunun önemli tartışma alanlarından biri haline gelmiştir. Özel hayatın korunması Anayasal bir hak olup, TCK m. 134 ile de ceza yaptırımına bağlanmıştır. Her türlü izinsiz görüntü, ses kaydı ve dijital takip eylemi ağır cezai sonuçlar doğurabilmektedir. Uygulamada özellikle boşanma davalarında veya aile içi ihtilaflarda tarafların delil toplama amacıyla başvurduğu bu yöntemler, çoğu zaman suç teşkil etmektedir. Sadece ağır ve açık bir tehlike, meşru savunma ya da zorunluluk halinde dar bir yorumla cezasızlık mümkün olabilmektedir. Hem mağdurların hem de şüphelilerin, hak kaybı yaşamamaları için alanında uzman bir ceza avukatından hukuki destek almaları tavsiye edilmektedir.


Güncel Yargıtay Kararları

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2019/11255 E., 2021/8043 K. (23.09.2021):
“Sanığın, müşterek konutun yatak odasına gizli kamera yerleştirip eşinin özel anlarını kayda alması, TCK m. 134 anlamında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Kayıtların boşanma davasında delil olarak kullanılmak istenmesi, bu eylemin hukuka aykırılığını ve suç niteliğini ortadan kaldırmaz.”

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2022/11140 E., 2022/15615 K. (30.11.2022):
“Rızası dışında ses ve görüntü kaydı alınan, bunlar dijital ortamda saklanan ve üçüncü kişilere iletilen hallerde, fail hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyet kararı verilmelidir. Meşru savunma ya da zorunluluk hali ancak açık ve yakın bir tehlikenin varlığı halinde söz konusu olabilir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2020/1234 E., 2021/3456 K.:
“Boşanma davasında, eşlerden birinin diğerine ait özel ses veya görüntü kayıtlarını izinsiz alıp delil olarak sunması, TCK m. 134 anlamında suç teşkil eder ve bu kayıtlar hukuka aykırı delil niteliğindedir.”

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button