Orman Alanlarında İmar ve Kaçak Yapılaşma
Orman Alanlarında İmar ve Kaçak Yapılaşma
Giriş
Ormanlar, hem ekosistemin dengesi hem de toplumun ortak yaşam alanları açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak son yıllarda, özellikle kıyı bölgelerinde ve büyük şehirlerin çevresinde orman alanlarında imar ve kaçak yapılaşma giderek artan bir sorun haline gelmiştir. Bu durum, yalnızca çevresel tahribat yaratmamakta, aynı zamanda hukuki uyuşmazlıkların temelini oluşturmaktadır.
6831 sayılı Orman Kanunu ve imar mevzuatı, orman alanlarının korunmasına yönelik sıkı yasaklar getirmiştir. Yargıtay ve Danıştay kararları, orman alanlarının “devletin hüküm ve tasarrufu altında” olduğunu ve bu alanlarda yapılaşmanın kesinlikle yasak olduğunu vurgulamaktadır. Öte yandan, AİHM içtihatları, çevre hakkı ve mülkiyet hakkı dengesini öne çıkararak, ormanların korunmasında devletlerin pozitif yükümlülüklerini hatırlatmaktadır.
2. Orman Alanlarında İmar ve Hukuki Çerçeve
a) Orman Kanunu’nda Temel Yasaklar
6831 sayılı Orman Kanunu, ormanlarda izinsiz yapılaşmayı yasaklamaktadır. Orman sınırları içerisindeki herhangi bir yapılaşma girişimi, “kaçak yapı” olarak kabul edilir ve idari yıkım, para cezası ve ceza davalarıyla sonuçlanır.
b) İmar Kanunu ile Bağlantı
İmar Kanunu’na göre, orman alanları imar planına konu edilemez. Bu alanlarda belediyeler veya özel şahıslar tarafından ruhsat verilmesi mümkün değildir.
c) Türk Ceza Kanunu (TCK)
TCK 184. maddeye göre, ruhsatsız veya imara aykırı yapı yapan kişiler hakkında hapis cezası öngörülmektedir. Orman alanındaki yapılaşma ise ek bir suç unsuru olarak değerlendirilir.
3. Kaçak Yapılaşmanın Günümüzdeki Nedenleri
-
Turizm ve rant baskısı: Özellikle kıyı ve yayla bölgelerinde “turizm tesisi” adı altında ormanlık alanlara kaçak yapılar inşa edilmektedir.
-
İmar affı beklentisi: Siyasi süreçlerde zaman zaman çıkarılan “imar barışı” benzeri aflar, kaçak yapılaşmayı teşvik eden bir etken olmaktadır.
-
Denetim eksiklikleri: Orman Genel Müdürlüğü ve belediyelerin koordinasyon eksiklikleri, kaçak yapıların uzun süre fark edilmemesine neden olabilmektedir.
-
Artan arsa maliyetleri: Vatandaşların düşük maliyetle yerleşim alanı oluşturma çabaları, ormanlık alanlara yönelimi artırmaktadır.
4. Yargıtay Kararları Işığında Kaçak Yapılaşma
❖ Karar 1 – Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2022/4512 E., 2023/1987 K.
Orman alanında yapılan tek katlı yapının, orman sınırları içinde olduğunun tespit edilmesi üzerine verilen yıkım ve hapis cezası kararı onanmıştır. Yargıtay, “ormanlar özel mülkiyete konu olamaz” diyerek bu tür yapıların korunamayacağını vurgulamıştır.
❖ Karar 2 – Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/3875 E., 2021/2436 K.
Orman alanında yapılan bir turistik tesisin ruhsatsız inşa edilmesi nedeniyle hem idari para cezası hem de yıkım kararı verilmiştir. Yargıtay, kamu yararının özel mülkiyet hakkından üstün olduğunu belirtmiştir.
❖ Karar 3 – Ceza Genel Kurulu 2019/554 E., 2020/873 K.
Orman vasfını kaybetmiş alanlarda bile kaçak yapılaşmanın hukuka aykırı olduğu, yalnızca Cumhurbaşkanlığı kararı ile yapılan “orman vasfı kaldırma” işlemlerinin geçerli olabileceği vurgulanmıştır.
5. AİHM Kararları ve Çevre Hakkı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), çevre hakkını, AİHS’nin 8. maddesi (özel hayatın ve aile hayatının korunması) ve 1 No’lu Protokol (mülkiyet hakkı) kapsamında değerlendirir. Orman alanlarında kaçak yapılaşma davalarında AİHM’in yaklaşımı, çevre korumasını kamu yararı açısından öncelikli görmektedir.
-
Öneryıldız/Türkiye (2004): Çevre felaketlerinden devletin sorumluluğunu vurgulamış, çevre hakkının ihlal edilmesi durumunda devletin pozitif yükümlülüklerine dikkat çekmiştir.
-
Lopez Ostra/İspanya (1994): Çevre tahribatının bireylerin yaşam kalitesini bozduğunu ve bunun AİHS m.8’e aykırı olabileceğini belirtmiştir.
6. Günümüzde Karşılaşılan Sorunlar
a) İmar Affı Tartışmaları
Geçmişte çıkarılan imar barışları, orman alanlarında kaçak yapılaşmanın meşrulaştırılması gibi algılanmaktadır. Bu durum, hem ormanların tahrip olmasına hem de yeni yapılaşma girişimlerinin artmasına yol açmaktadır.
b) Denetim Eksikliği
Orman sınırlarının elektronik takip sistemleriyle sürekli izlenmesi gerektiği halde, özellikle kırsal bölgelerde bu denetim yeterince etkin değildir.
c) Kamu Kurumları Arasında Yetki Çatışmaları
Orman Genel Müdürlüğü, belediyeler ve çevre koruma birimleri arasında koordinasyon eksikliği, yıkım kararlarının uygulanmasında gecikmelere neden olabilmektedir.
d) Toplumsal Bilinç Eksikliği
Vatandaşların büyük bir kısmı, orman alanına yapılan kaçak yapının yalnızca hukuki değil, ekolojik bir felaketin parçası olduğunu yeterince bilmemektedir.
7. Çözüm Önerileri
-
Kesin Koruma Hükümleri: Orman alanlarında yapılan tüm kaçak yapıların hızlı şekilde yıkılması için adli-idari süreçler hızlandırılmalıdır.
-
Teknolojik İzleme: Dronlar ve uydu görüntüleriyle orman sınırlarının sürekli kontrolü sağlanmalıdır.
-
İmar Affı İstisnası: Orman alanlarında imar affı kesin olarak yasaklanmalıdır.
-
Toplumsal Eğitim: Ormanların imar ve yapılaşma açısından mutlak koruma altında olduğu, halka kamu spotları ve eğitim kampanyalarıyla anlatılmalıdır.
-
Yargısal İçtihatların Güçlendirilmesi: Yargıtay’ın mevcut içtihatlarının yerel mahkemelerde emredici şekilde uygulanması sağlanmalıdır.
8. Sonuç
Orman alanlarında imar ve kaçak yapılaşma, hem çevre hukuku hem de ceza hukuku bakımından ciddi sonuçlar doğuran bir suçtur. Yargıtay kararları, orman alanlarının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ve yapılaşmanın hiçbir şekilde meşru kabul edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. AİHM içtihatları ise çevre korumasının insan haklarının bir parçası olduğunu, devletlerin bu konuda pozitif yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlü olduklarını vurgulamaktadır.
Ormanlarımız, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de ortak hakkıdır. Bu nedenle kaçak yapılaşmaya karşı etkin, caydırıcı ve hızlı bir hukuki mücadele şarttır.
Gözdenur Turna