Nükleer enerji santrali işletmecisinin üçüncü kişilere karşı tazminat sorumluluğu nedir?
Giriş
Nükleer enerji, yüksek enerji üretim kapasitesine sahip olmakla birlikte, potansiyel riskleri ve olası kazaların büyüklüğü nedeniyle dünyada en sıkı düzenlenen sektörlerden biridir. Nükleer santral işletmecilerinin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu, klasik haksız fiil sorumluluğundan farklı bir yapıya sahiptir. Bu alandaki sorumluluk, kusursuz sorumluluk (tehlike sorumluluğu) ilkesi çerçevesinde düzenlenir ve belirli uluslararası sözleşmeler, ulusal mevzuat ve zorunlu sigorta mekanizmalarıyla güvence altına alınır.
Bu makalede, nükleer santral işletmecilerinin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu, uluslararası düzenlemeler, Türk hukuku, tazminat kapsamı, yargı süreçleri ve uygulamadaki örnekler ışığında detaylı olarak ele alınacaktır.
1. Nükleer Sorumluluk Kavramı
Nükleer sorumluluk, nükleer bir kazanın üçüncü kişiler üzerinde yol açtığı maddi ve manevi zararların tazmini için işletmeciye yüklenen hukuki yükümlülüğü ifade eder. Bu zararlar genellikle şu şekillerde ortaya çıkar:
-
Radyoaktif sızıntılar,
-
Reaktör kazaları ve patlamalar,
-
Hava, su ve toprak kirliliği,
-
İnsan sağlığına zarar (kanser, genetik bozukluklar vb.).
Nükleer faaliyetlerin yüksek risk taşıması sebebiyle, klasik kusur esaslı sorumluluk yerine “kusursuz sorumluluk” (strict liability) benimsenmiştir. Bu sayede zarar gören üçüncü kişiler, işletmecinin kusurunu ispatlamak zorunda kalmadan tazminat talep edebilir.
2. Uluslararası Hukuki Çerçeve
Nükleer sorumluluk alanında uluslararası alanda çeşitli sözleşmeler kabul edilmiştir:
2.1. Paris Sözleşmesi (1960)
Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluk Paris Sözleşmesi, nükleer kazalar sonucu oluşan zararlarda işletmecinin münhasır sorumluluğunu ve belirli tazminat limitlerini düzenler.
2.2. Viyana Sözleşmesi (1963)
Nükleer Zararlar İçin Medeni Hukuk Sorumluluğu Viyana Sözleşmesi, Paris Sözleşmesi ile benzer şekilde kusursuz sorumluluğu benimser ve tazminat mekanizmalarını standart hale getirir.
2.3. Ortak Protokol (1988)
Paris ve Viyana Sözleşmeleri arasında bağlantı kurarak, uluslararası sorumluluk rejimlerinin uyumlu şekilde uygulanmasını sağlar.
2.4. Nükleer Hasarlar İçin Ek Tazminat Sözleşmesi (CSC, 1997)
Bu sözleşme, uluslararası tazminat fonlarını güçlendirerek sınır aşan nükleer kazalar için ek koruma sağlar.
3. Türk Hukukunda Nükleer Sorumluluk
Türkiye, 5710 sayılı Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi Hakkında Kanun kapsamında nükleer santral işletmecilerinin sorumluluklarını düzenlemiştir. Buna göre:
-
İşletmeci, nükleer kazalardan doğan zararlardan kusursuz ve sınırsız sorumludur (Kanun, Paris Sözleşmesi prensiplerine paralel düzenlenmiştir).
-
İşletmeci, zorunlu sigorta yaptırmak ve tazminat için yeterli mali teminat sağlamak zorundadır.
-
İşletmeci dışında hiçbir kişi veya kurum (tedarikçi, taşeron vb.) doğrudan sorumlu tutulmaz; sorumluluk işletmeci üzerinde yoğunlaştırılmıştır (channeled liability).
4. Hukuki Sorumluluk İlkeleri
4.1. Kusursuz Sorumluluk
Zarar gören, işletmecinin kusurunu ispatlamak zorunda değildir. Tek şart, zararın nükleer faaliyetten kaynaklandığını gösterebilmektir.
4.2. Münhasır Sorumluluk (Channeled Liability)
Zarar gören kişiler, üretici veya tedarikçi gibi üçüncü şahıslara değil, yalnızca nükleer santral işletmecisine başvurabilir.
4.3. Tazminat Limitleri ve Sigorta
-
Paris Sözleşmesi’ne göre, nükleer işletmecinin sorumluluğu belirli bir parasal limit ile sınırlandırılabilir.
-
İşletmeci, bu limiti karşılayacak şekilde zorunlu nükleer sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
-
Zararların bu limitleri aşması durumunda, devlet veya uluslararası tazminat fonları devreye girer.
5. Nükleer Zarar Kavramı ve Tazminat Türleri
İşletmecinin sorumluluğu aşağıdaki zararları kapsar:
-
Kişisel zararlar: Ölüm, yaralanma, sağlık bozulması.
-
Maddi zararlar: Ev, tarım arazisi ve diğer mülklerin zarar görmesi.
-
Ekonomik kayıplar: İş kaybı, gelir kaybı.
-
Çevresel zararlar: Toprak, hava ve su kirliliği; ekosistemlerin tahribi.
-
Önleyici ve acil durum maliyetleri: Tahliye, temizlik ve rehabilitasyon giderleri.
6. Üçüncü Kişilerin Tazminat Talepleri
6.1. Yargı Yetkisi ve Hukuk Seçimi
Zarar görenler genellikle nükleer santralin bulunduğu ülke mahkemelerinde dava açar. Türkiye’de bu davalara bakmakla Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir.
6.2. Zamanaşımı Süreleri
-
Kişisel zararlar için genellikle 10 yıllık,
-
Uzun vadede ortaya çıkan radyasyon hastalıkları için 30 yıla kadar zamanaşımı süresi tanınabilir.
6.3. İspat Kolaylığı
Nükleer zararlarda, nedensellik bağı (illiyet bağı) ispat yükü hafifletilmiştir. Mahkemeler genellikle bilirkişi raporları ve radyasyon ölçümleri üzerinden karar verir.
7. Önemli Olaylar ve Dersler
7.1. Çernobil Felaketi (1986)
Sovyetler Birliği’nde meydana gelen bu kazada, uluslararası tazminat mekanizmalarının yetersizliği dünya çapında mağduriyetlere yol açmıştır.
7.2. Fukuşima Daiichi Kazası (2011)
Japonya’da TEPCO, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalmış, devlet de fon oluşturarak sürece dahil olmuştur.
8. Hukuki Zorluklar ve Güncel Sorunlar
-
Sınır Aşan Zararlar: Radyoaktif sızıntılar komşu ülkelerde de zarara yol açabilir; bu durum yetki karmaşası doğurur.
-
Sigorta Limitlerinin Yetersizliği: Büyük kazalar, sigorta teminatlarını aşan zararlara neden olabilir.
-
Çevresel Rehabilitasyon: Uzun vadeli ekolojik zararın tespiti ve tazmini zorludur.
-
Devlet Sorumluluğu: Devletin hangi koşullarda ek tazmin yükümlülüğü üstleneceği tartışmalıdır.
9. Risk Azaltma ve İşletmeciler İçin Öneriler
-
Kapsamlı Sigorta Poliçeleri: Zorunlu nükleer sorumluluk sigortasının yanı sıra ek teminatlar oluşturulmalıdır.
-
Uluslararası Güvenlik Standartlarına Uyum: IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) standartlarına tam uyum sağlanmalıdır.
-
Acil Durum Planlaması: Tahliye, kurtarma ve çevre temizlik planları düzenli olarak güncellenmelidir.
-
Devletle Koordinasyon: Kamu kurumlarıyla ortak kriz yönetim protokolleri geliştirilmelidir.
10. Geleceğe Yönelik Hukuki Gelişmeler
-
Tazminat Limitlerinin Artırılması: Paris ve Viyana Sözleşmeleri’nde belirlenen tazminat limitlerinin güncellenmesi gündemdedir.
-
Çevre ve Biyoçeşitlilik Odaklı Düzenlemeler: Ekosistem zararlarının ayrı bir tazmin kalemi olarak değerlendirilmesi öngörülmektedir.
-
Uluslararası Fonların Güçlendirilmesi: CSC benzeri ek tazminat fonlarının küresel ölçekte yaygınlaştırılması beklenmektedir.
Sonuç
Nükleer santral işletmecilerinin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu, kusursuz sorumluluk ilkesi, sigorta zorunluluğu ve uluslararası sözleşmelerle düzenlenen özel bir rejime tabidir. Paris ve Viyana Sözleşmeleri, mağdurların hızlı ve adil şekilde tazmin edilmesi için ortak ilkeler ortaya koymuştur.
İşletmeciler açısından, risk yönetimi, güvenlik yatırımları ve güçlü hukuki altyapı hem tazminat risklerini azaltmak hem de kamu güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut