Nitelikli Yağma Suçu ve Cezası / İstanbul Ceza Avukatı
I. GİRİŞ
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan yağma suçu, bireyin hem malvarlığına hem de irade özgürlüğüne yönelen karma nitelikte bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Cebir ve tehdit unsurlarını içermesi nedeniyle hırsızlık suçundan daha ağır yaptırımlara tabidir. Bu suça ilişkin cezanın artırıldığı durumlar ise “nitelikli yağma” olarak adlandırılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesi, yağma suçunun nitelikli hallerini düzenlemiş ve failin daha ağır ceza ile cezalandırılmasını öngörmüştür. Bu makalede, söz konusu maddenin içeriği, ağırlaştırıcı nedenlerin kapsamı, uygulamadaki sorunlar ve Yargıtay içtihatları ışığında nitelikli yağma suçu değerlendirilecektir.
II. YAĞMA SUÇUNUN TEMEL YAPISI
A. Tanım (TCK m.148)
TCK m.148/1 hükmüne göre yağma suçu;
“Bir kimsenin, bir başkasının taşınır malını, cebir veya tehdit kullanarak vermeye mecbur kılması veya doğrudan alması” şeklinde tanımlanır.
Bu durumda failin kastı, malvarlığına yöneliktir ancak cebir ve tehdit kullanılarak mağdurun iradesi devre dışı bırakılmıştır. Suçun basit hali 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
III. NİTELİKLİ YAĞMA SUÇU: TCK m.149
A. Hüküm Metni
TCK m.149/1 hükmüne göre yağma suçunun aşağıda belirtilen şekillerde işlenmesi halinde verilecek ceza 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır:
-
Silahla,
-
Kişinin kendisini kamu görevlisi olarak tanıtması veya bu sıfatın sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle,
-
Birden fazla kişi tarafından birlikte,
-
Yol kesmek suretiyle ya da konutta, iş yerinde veya bunların eklentilerinde,
-
Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
-
Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanılarak,
-
Suçun, bilişim sistemlerinin veya banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi.
Bu hallerden birinin varlığı hâlinde, suç nitelikli hale gelir.
IV. NİTELİK HALİNİN UNSURLARI VE AÇIKLAMASI
1. Silahla İşlenmesi
Silah, ceza hukukunda geniş anlamda değerlendirilir. Ateşli silahların yanı sıra, kesici-delici aletler, patlayıcı maddeler, boğma telleri vb. de bu kapsamdadır. Ayrıca Yargıtay, silahın kullanılmış olmasını değil, failin yanında bulunmasını yeterli görmektedir.
2. Kamu Görevlisi Sıfatının Kötüye Kullanılması
Fail, gerçekte kamu görevlisi olmasa bile kendisini bu şekilde tanıtması yeterlidir. Gerçek kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanması halinde ise görev suçu da söz konusu olur.
3. Birden Fazla Kişiyle Birlikte İşlenmesi
Bu durumda en az iki failin birlikte hareket etmesi gerekir. Ancak failin suça aktif katkı sunması yeterlidir; illa ki fiziksel cebir veya tehdit uygulaması şart değildir.
4. Yol Kesmek veya Konutta/İşyerinde Gerçekleştirme
Yol kesme suçu, mağdurun özgürlüğünü kısıtlayan ve direncini kıran bir yöntem olduğundan daha ağır yaptırım öngörülmüştür. Konut dokunulmazlığının ihlali ile birleşen yağma suçu da aynı şekilde değerlendirilir.
5. Mağdurun Savunmasız Durumda Olması
Bedenen veya zihinsel olarak kendisini savunamayacak durumda olan bireylerin mağdur edilmesi, ahlaken daha ağır bir saldırı anlamı taşır. Bu nitelik hali objektif olarak mağdurun durumuna göre değerlendirilir.
6. Suç Örgütü Korkusu
Failin kendisinin örgüt mensubu olup olmaması önemli değildir. Örgütün yarattığı korku atmosferinden yararlanarak suç işlenmesi yeterlidir.
7. Bilişim Sistemlerinin Kullanılması
Bilişim araçlarıyla tehditle mal elde edilmesi, genellikle “bilişim yoluyla yağma” şeklinde adlandırılır. Sosyal medya üzerinden tehdit, dijital görüntü şantajı, banka hesaplarının dijital erişimle gasp edilmesi gibi örnekler bu kapsamda değerlendirilir.
V. CEZA MİKTARI VE TAKDİR YETKİSİ
TCK m.149 kapsamında ceza, alt sınırı 10 yıl, üst sınırı 15 yıl olmak üzere belirlenmiştir. Yargıç, failin kast derecesi, mağdurun direnci, zarar miktarı ve suça katılanların rolüne göre alt veya üst sınırdan cezalandırma yapabilir.
Ayrıca TCK m.62 kapsamında takdiri indirim nedenleri varsa cezada indirim uygulanabilir. Ancak çoğu Yargıtay kararında, özellikle birden fazla nitelikli hal varsa indirim yapılmasının kamu vicdanını zedeleyeceği gerekçesiyle ret edildiği görülmektedir.
VI. SUÇUN TEŞEBBÜS VE İŞTİRAK HALİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ
A. Teşebbüs
Yağma suçunda cebir veya tehdit başlamış ancak mal failin eline geçmemişse suç teşebbüs aşamasında kalır. Bu durumda da nitelikli hal mevcutsa, teşebbüse bağlı olarak cezada belirli indirim yapılır (TCK m.35).
B. İştirak
Suç birden fazla kişiyle birlikte işlenmişse iştirak hükümleri (TCK m.37-39) uygulanır. Ancak nitelikli halin varlığına göre her bir sanığın rolü ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
VII. UYGULAMA SORUNLARI
A. Silahın Tanımı ve Taşınması
Yargıtay zaman zaman failin cebinde taşıdığı kesici aleti de “silah” saymakta, bazen ise “fiilen kullanılmadı” diyerek tartışmalı kararlar verebilmektedir.
B. Fail Sayısının Belirlenmesi
Birlikte işlenen suçlarda failin eyleme katkısı tam anlaşılamadığında, mahkemelerin iştirak mi yoksa fer’i fail mi olduğuna karar vermesi zorluk yaratabilmektedir.
C. Bilişim Yoluyla Tehdit
Bu alan, klasik cebir/tehdit yöntemlerinden farklı olduğu için hâkimlerin değerlendirme yaparken “şantaj mı, yağma mı?” ayrımında hataya düşme riski doğurabilmektedir.
VIII. SONUÇ
Nitelikli yağma, Türk Ceza Hukuku’nda malvarlığına karşı işlenen en ağır suçlardan biri olup TCK m.149 ile kapsamlı şekilde düzenlenmiştir. Suçun toplum üzerinde yarattığı korku ve mağdur üzerindeki baskı göz önüne alındığında, cezada artırıma gidilmesi kamu düzeni açısından yerindedir.
Ancak nitelikli hallerin uygulaması, her somut olayda dikkatli bir değerlendirme yapılmasını zorunlu kılar. Zira suçun ağırlığı kadar, failin kast derecesi, mağdurun durumu ve suça katılım biçimi de dikkate alınmalıdır. Yargıtay kararlarının zaman içinde belirginleşmesi, içtihat birliği açısından önemlidir.