Nafaka Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesinin Sonuçları Nelerdir ?
Nafaka Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesinin Sonuçları
ÖZ
Aile kavramı Anayasamız başta olmak üzere kanunlarımızca korunmaktadır. Eşlerin ve çocukların hak ve yükümlülükleri düzenlenerek toplumun korunması kanun koyucu tarafından hedeflenmiştir. Kamu düzeniyle ilgili olan nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda toplumun yapısında bozulmalar meydana gelecektir. Kanun tarafından korunan bireylerin temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmiş olacaktır.
Nafaka, Roma döneminden beri işleyen bir sistemdir. Roma döneminde aile babası (pater familias) eş ve çocuklar üzerinde sınırsız haklara sahipti. Buna rağmen Roma döneminde dahi nafaka kavramı üzerinde durulmuş ve toplum yapısını koruduğu için ilgili düzenlemeler getirilmiştir. Avrupa açısından Fransız İhtilali ile eşitlikçi bakış açısı benimsenmiş ve kadının insan hakları açısından gelişimi kanun koyucu tarafından önemsenmiştir. Türk toplumunda İslamiyet’in kabulünden önce ve sonra olmak üzere nafaka kavramı varlığını hep devam ettirmiştir. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuatlar ile birlikte nafaka kavramı üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: nafaka, nafaka yükümlülüğünün ihlali, nafakanın ödenmemesinin sonuçları
Giriş
Nafaka isim anlamı olarak geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü; geçimlik anlamına gelmektedir. TDK’ye göre nafakanın hukuki anlamı birinin geçindirmekle yükümlüğü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylıktır.[1] Nafakanın geniş anlamı kapsamında tek bir tanımının yapılması mümkün değildir. Doktrine göre nafaka, muhtaç durumda bulunan karı-kocanın birbirlerine, altsoyun üstsoya, üstsoyun altsoya, kardeşlerin kardeşlerine yardım yükümlülüğü olarak tanımlanmaktadır.[2]
Aileyi korumak, toplumu korumaktır. Kamu düzenini ilgilendiren bu konuyla ilgili yasal düzenlemeler yapılarak ailenin korunması hedeflenmiştir. Evliliğin bitmesi sonucunda eşlerden birinin çaresiz bir hale düşmesini engellemek nafakanın en çok bilinen amaçlarından biridir. Nafaka, yasal düzenleme haline getirilerek toplum korunmuştur. Bireylerin kendi ahlaki veya dini yapısına göre hareket etmeleri takdirinde kamu düzenin bozulması sonucunun ortaya çıkmaması için yasal düzenleme yapılarak birlik sağlanmıştır.
Yazının içeriğinde nafakanın yapısı, nafaka türleri, nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda hangi yollara başvurulabileceği, nafaka borcu sebebiyle icra takibi, nafaka ödememe cezası (tazyik hapsi), nafakanın ödenmemesi durumunda yargılama usulü açıklanacaktır.
BİRİNCİ BÖLÜM
- Nafakanın Yapısı
Nafaka, geçindirme, çıkma, gitme, sarf etme anlamına gelen infak kelimesinden türemiştir.[3] Nafaka yapı olarak yükümlünün hak sahibine ödemesi gerektiği bir alacaktır, borç ilişkisidir. Borç ilişkisi kuran sebepler kanunda düzenlenmiştir. Kanuna göre borç ilişkisi; hukuki işlemden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya sözleşmeden doğmaktadır. Bu kaynakların dışında doğan nafakanın kendine özgü bir yapısı bulunmaktadır. Nafaka, kaynağını diğer sebeplerden doğan borç ilişkilerinden alan aile hukukuna özgü bir borç türüdür.
Nafaka borç ilişkisine diğer borç ilişkilerine hakim olan irade serbestisi ilkesini tanınmamıştır. Taraflar kendi aralarında bir sözleşme yapmış olsalar dahi uygulanabilmesi için Türk Medeni Kanunu ilgili hükümleri uyarınca hakim tarafından onaylanması gerekmektedir.
Nafakayı diğer borç türlerinden ayırabilmek ve dava sırasında hukuki yolu buna göre çizebilmek müvekkillerin hak kayıplarını önlemektedir. Aşağıda nafakanın diğer borç türlerinden ayrılması açıklanmıştır.
- Nafaka kamu düzenine ilişkindir; diğer borç türleri bireylerin düzenlemiş oldukları sözleşmeye dayanarak taraflara ilişkindir.
- Nafaka alacağı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için devredilemez; diğer borç türleri TBK’nin 183. maddesine göre, “sözleşme veya işin niteliği engel
olmadıkça alacaklı, borçlunun rızası aranmaksızın alacağını üçüncü bir kişiye
devredebilir.”
- Nafaka alacağı kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğu için rehin tesis edilemez; diğer borç türleri için TMK’nin 954. Maddesine göre “başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar rehnedilebilir.”
- Nafaka alacağı takas edilemez; diğer borç türleri TBK’nin 139. maddesine göre takas edilebilir.
- Nafaka alacağından önceden ibra edilemez ve nafaka alacağından önceden feragat edilemez.
- Nafaka alacağı haczedilemez; diğer borç türleri ilgili hüküm uyarınca haczedilebilir.
- Nafaka alacaklısının vefat etmesi durumunda kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğu için nafakanın ödenmesi mirasçılara intikal etmez. Fakat terekenin içerisinde nafakanın toptan ödenmesi varsa veya irat şeklinde ödenmesi gerekirken ödenmemişse mirasçılar, nafaka yükümlüsünden nafakayı isteyebilirler.
İKİNCİ BÖLÜM
- Nafaka Türleri
- Yardım Nafakası
Yardım nafakası, TMK’nin 364. Maddesinde düzenlenmiştir. Yardım nafakası boşanma davası sonucunda hükmedilecek nafaka türlerinden değildir. Bu yüzden yazıda içeriğine değinilmemiştir.
TMK madde 364: “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
- Bakım Nafakası
Bakım nafakası, eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı bakma geçindirme yükümlülüğünü ifade etmektedir. Bakım nafakasının türleri; yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve tedbir nafakasıdır. Aşağıda bu türler incelenerek nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda nasıl sonuçlara ulaşılacağı açıklanmıştır.
- Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, geçici önlem nafakasıdır. TMK’nin 185. maddesine göre; “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Hükümden anlaşılacağı üzere boşanma davası devam ederken taraflardan birinin yoksulluğa düşme ihtimalinin olması üzerine muhtemel taraf veya onsekiz yaşını tamamlamamış küçük çocukları için kullnasılmasına tahsis edilmek sebebi ilee velayetine haiz taraf boşanma davası kesinleşinceye kadar ödenen geçici önlem nafakasıdır. Davanın sona ermesi ile birlikte bu nafakada sona ermektedir. Tedbir nafakası tarafların istemi ile bağlı değildir. Hakim, tedbir nafakasını re’sen gözetir. Bu nafaka türüne hükmedecek mahkeme boşanma davasının gerçekleştiği mahkemedir.
- İştirak Nafakası
Boşanma davasının çocuklar açısından sonuçlarından biri iştirak nafakasıdır. Boşanmış olma, kendisine velayet verilmemiş olan ana ya da çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğüne son vermez.[4] Velayet verilen ana ya da baba çocuğun masraflarını karşılamakla yükümlüdür.Bununla birlikte TMK’nin 182/2,c. 2’ye göre, velayet hakkına sahip olmayan diğer taraf da masrafları karşılayabilme gücü açısından bakıma katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakasına hakim re’sen karar verebilir, tarafların mahkemeden iştirak nafakasını talep etmesiyle bağlı değildir. Tarafların iştirak nafakasını talep etmediğini belirtmesi durumunda eğer ki hakim iştirak nafakası verilmesini uygun görürse yine de iştirak nafakasına hükmolunur.
İştirak nafakasının miktarı, ödeyecek tarafın mali gücüne ve çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlenir. Velayet sahibi olmayan diğer tarafın iştirak nafakasını ödeyecek mali bir gücü yoksa o zaman iştirak nafakasına hükmolunmaz.
İştirak nafakası, TMK’nin 328. maddesine göre, kararın kesinleşmesiyle ödenmeye başlanır ve kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. Çocuk, ergin olduktan sonra eğitimine devam ederse iştirak nafakası da eğitim sona erinceye kadar devam eder.
iii. Yoksulluk Nafakası
TMK’nin 175. maddesine göre: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.”
Bu hüküm ile birlikte kanun koyucu eşlerin boşanma sonrası dayanışma ilkesine dayanarak yoksulluk nafakasının istenebileceğini ifade etmiştir.
TMK madde 175’e göre yoksulluk nafakasının şartları şunlardır:
– Taraflardan birinin talepte bulunması,
– Talep eden eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması,
– Nafaka isteyen eşin, yoksulluğa düşmesi,
– Takdir edilecek nafakanın, bunu ödeyecek olan eşin mali gücü ile orantılı olması.[5]
Yoksulluk nafakası için görevli ve yetkili mahkeme, talep boşanma davası sırasında ileri sürülmüşse boşanma davasına bakmaya yetkilive görevli mahkemedir. Boşanma davasından sonra yoksulluk nafakası istemiyle ayrı bir dava açılırsa yetkili ve görevli mahkeme davacının, yani nafaka alacaklısının yerleşim yeri aile mahkemesidir.
Yoksulluk nafakası, süresiz bir nafaka türüdür. Buna rağmen TMK 176’ya göre bazı durumlarda mahkeme tarafından kaldırılabilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka alacaklının evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü ile kendiliğinden kalkar. Alacaklı, evlenmeyip fiilen evli gibi yaşamaktaysa veya yoksulluğu bir şekilde ortadan kalktıysa ya da kanunun ifadesi ile haysiyetsiz hayat sürmekteyse, nafaka, hakim kararı ile kaldırılır.[6]
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
- c) Genel Olarak Nafaka Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi ve Sonuçları
Nafaka, nafaka yükümlüsüne mahkeme tarafından verilmiş bir sorumluluktur ve bu sorumluluğun yerine getirilmesi gerekir. Nafakanın ödenmemesi durumunda kanunda düzenlenen hukuki yollara başvurulur. Aşağıda bu hukuki yollar açıklanmıştır.
- Nafaka Yükümlülüğünün İhlal Edilmesi Durumunda İcra Takibi
Nafaka ödememe durumunda ilk başvurulacak yol nafaka yükümlülüğünü ihlal eden kişiye karşı icra takibi başlatmaktır. İcra işlemleri ile ilgili son durumları biliyor olmak için mevzuatı güncel olarak takip etmek gerekmektedir.
Nafaka, kişiye mahkeminin yüklemiş olduğu bir sorumluluk olduğu için ilamlı icra yoluna gidilebilir. Aynı zamanda genel haciz olarak adlandırılan ilamsız icra yoluna da başvurulabilir. Nafaka alacaklısının ilamlı icra ve ilamsız icra yoluna başvurması sonucunda nafakanın ödenmemesi durumunda farklı durumlar karşımıza çıkmaktadır.
– Nafaka alacaklısı ilamlı icra yoluna başvurmuşsa nafaka yükümlülüğünü ihlal eden kişi icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
– Nafaka alacaklısı ilamsız icra yoluna başvurmuşsa, nafaka yükümlülüğünü ihlal eden kişiye 7 günlük süre verilir. Bu süre içerisinde borcunu ödeyip sorumluluğunu yerine getirebilir. Diğer bir seçenek borca itiraz etmesidir. Borca itiraz etmesi durumunda nafaka alacaklısı, genel mahkemelerde yapılan itiraza karşı itirazın iptali davası açabilir veya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açmak için süre 6 aydır. Genel mahkemelerde itirazın iptali davasının açılabilmesi için süre 1 yıldır.
Bu aşamalardan sonra haciz aşaması gelmektedir. Nafaka alacaklısı ilgili hacze katılma hakkına sahiptir. Nafaka alacaklısı haczin sonunda imtiyazlı alacaklıdır ve sıra cetvelinde üçüncü sırada bulunmaktadır.
Tüm bu aşamalarda da nafaka yükümlüsü kişinin nafakayı ödememesi durumunda İİK’nin 344. maddesine göre tazyik hapis cezasına hükmolunur.
- Nafaka Ödememe Cezası: Tazyik Hapsi
Nafakanın icra takibi başlatılmasından sonra sonuçsuz kalması durumunda icra mahkemesine başvurarak nafaka yükümlülüğünün ihlali konusunda şikayette bulunur.
İİK’nin 344. maddesine göre” Nafakaya ilişkin kararların gereiğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanmasına sonra da karar verilebilir.”
Bu durumda kanun özel bir hapis cezası öngörmüştür. Yukarıda açıkladığımız nafakanın ödenmemesi durumunda nafaka yükümlüsü icraya verilir ve aşama aşama ilerlenir. Bu aşamalar tazyik hapis cezasının verilebilmesi için suçu oluşturan şartlardır.
– İlk olarak nafaka yükümlüsünün mahkeme tarafından verilen sorumluluğunu yerine getirmemesi sonucunda icraya verilmesi gerekir.
– İcra süresi boyunca nafaka borcunun devam ediyor olması gereki.
– Nafaka borçlusu, icraya verilmesine rağmen borcu ödememiş olmalıdır.
– Nafaka borçlusuna nafakayı ödemesi konusunda ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
– Tazyik hapis cezasını hukuken konusuz bırakacak bir olayın olmaması gerekmektedir.
– Nafakanın kaldırılması veya azaltılması konusuna ilişkin bir davanın açılmamış olması gerekir.
Bu şartlar gerçekleştiği takdirde nafaka borçlusu tazyik hapis cezasına mahkum edilir.
- Nafakanın Ödenmemesi Durumunda Yargılama Usulü
Nafakanın ödenmemesi durumunda şikayet İcra İflas Kanununun 346. maddesine göre yapılır; “Bu kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir. İcra mahkemesibib görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez. Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, ira mahkemesinde bakılır.”
Hükmü getirilerek icra takibinin yapıldığı yer icra ceza mahkemesi görevli ve yetkilidir. Davayı açmak için yetkili ve görevli olan yer icra ceza mahkemesine nafaka alacaklısının şahsi bir dilekçeyle başvurması gerekmektedir.
Unutmayın ki her olay ve durum kendi şartları içerisinde değerlendirilir. Bunun sonucunda neticelendirilir. Daha detaylı bilgi alabilmek, sağlıklı bir süreç yönetebilmek ve hak kaybına uğramamak adına büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
Avukat – Canan TİLAVER
Hukuk Fakültesi Öğrencisi – Zeynep Sıla ÇARDAKBAŞI
KAYNAKÇA :
[1] https://sozluk.gov.tr Erişim Tarihi: 15.05.2024
[2] Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Seçkin Kitabevi, Ankara 1985, s. 533.
[3] Burçak ÇİTAK, Eşler Arasında Nafaka Yükümlülüğü, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016, s. 3.
[4] Prof. Dr. Mustafa DURAL, Prof. Dr. Tufan ÖĞÜZ, Prof. Dr. Mustafa Alper GÜMÜŞ,Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022, s.150.
[5] Prof. Dr. Mustafa DURAL, Prof. Dr. Tufan ÖĞÜZ, Prof. Dr. Mustafa Alper GÜMÜŞ,Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2022, s.158.
[6] Prof. Dr. Mehmet Erdem, Aile Hukuku, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, s: 210.