MURİS MUVAZAASI DAVASINDA TAPU SİCİLİNE GÜVEN İLKESİNİN ETKİLERİ
Giriş
Türk hukuk sisteminde en çok görülen taşınmaz davalarından biri muris muvazaası davasıdır. Miras bırakanın, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı görünüşte satış işlemleri bu davaların konusunu oluşturur.
Mirasçılar, bu tür işlemlere karşı tapu iptal ve tescil davası açarak haklarını korumak isterler. Ancak karşılarına çıkan en büyük engel, tapu siciline güven ilkesidir. Çünkü miras bırakanın muvazaalı işlemiyle taşınmazı devralan üçüncü kişi, eğer iyi niyetli ise, onun kazanımı Türk Medeni Kanunu tarafından korunmaktadır.
Bu makalede, muris muvazaası davalarında tapu siciline güven ilkesinin etkisi, Yargıtay kararları ışığında ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
1. Muris Muvazaası Kavramı
1.1. Tanım
Muris muvazaası, miras bırakanın gerçek iradesi bağış yapmak olduğu halde, görünüşte satış sözleşmesi yaparak taşınmazını bir kişiye devretmesidir. Amaç, diğer mirasçıların saklı paylarını bertaraf etmektir.
1.2. Hukuki Dayanak
Muris muvazaası davaları, Türk Borçlar Kanunu m. 19 (muvazaa hükümleri) ve TMK m. 706 (resmi şekil şartı) ile birlikte, Yargıtay’ın geliştirdiği içtihatlarla şekillenmiştir.
2. Tapu Siciline Güven İlkesinin Muris Muvazaasına Etkisi
2.1. Genel İlke
TMK m. 1023:
“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”
2.2. Uygulama
-
Muris muvazaası iddiasıyla açılan davalarda, taşınmaz ilk devralanda kalıyorsa dava kabul edilebilir.
-
Ancak taşınmaz üçüncü kişiye geçmişse ve bu kişi iyi niyetli ise, artık tapu iptal edilemez.
2.3. İstisna
Üçüncü kişinin muvazaayı bildiği veya bilebilecek durumda olduğu ispatlanırsa, iyi niyet iddiası düşer ve dava kabul edilir.
3. Yargıtay Kararları
3.1. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (01.04.1974, E. 1, K. 2)
Yargıtay muris muvazaasını açıkça tanımış ve mirasçıların dava hakkını kabul etmiştir.
3.2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
“Muris muvazaası iddiasıyla açılan davada, taşınmazı devralan üçüncü kişinin iyiniyeti korunur.”
3.3. Yargıtay HGK Kararı
“Üçüncü kişi muvazaayı biliyorsa veya bilebilecek durumda ise, TMK m. 1023 hükümlerinden yararlanamaz.”
4. İyi Niyetin Belirlenmesi
4.1. Objektif Ölçüt
Üçüncü kişi, normal dikkat ve özeni gösterdiğinde muvazaayı fark edebilecek durumda mıydı?
4.2. Örnekler
-
Satış bedelinin rayicin çok altında olması,
-
Satıcının yaşlı ve mirasçılarla husumetli olması,
-
Kısa süre içinde birden fazla devir yapılması.
5. Mirasçıların Dava Hakkı
Mirasçılar, saklı paylarına zarar gelmese bile muris muvazaası davası açabilirler. Çünkü Yargıtay’a göre bu dava, miras hakkının korunması amacına yöneliktir.
6. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
-
Üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığının ispatı zordur.
-
Mahkemeler somut olayın özelliklerine göre farklı kararlar verebilmektedir.
-
Mirasçıların çoğu, satış görünümlü bağışları yıllar sonra öğrenmekte, bu da ispatı güçleştirmektedir.
7. Devletin Sorumluluğu
Eğer üçüncü kişi iyi niyetli kabul edilirse, mirasçıların dava hakkı devlete yönelir. TMK m. 1007’ye göre, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devlet sorumludur.
8. Anayasal ve Uluslararası Boyut
-
Anayasa m. 35: Mülkiyet hakkı korunur.
-
AİHM içtihatları: Mirasçıların haklarının keyfi biçimde ortadan kaldırılması mülkiyet hakkı ihlali sayılabilir.
9. Müvekkil İçin Strateji
Bir avukat olarak müvekkile önerilecek adımlar:
-
Tapu kayıtlarını ayrıntılı incelemek,
-
Devir işleminin muvazaalı olduğunu gösteren delilleri toplamak (tanık, banka kayıtları, satış bedeli araştırması),
-
Üçüncü kişinin iyi niyetli olmadığını ispatlamaya çalışmak,
-
Davada Yargıtay içtihatlarına dayanmak,
-
İyi niyetli üçüncü kişi korunursa, devlet aleyhine tazminat davası açmak.
Sonuç
-
Muris muvazaası davaları, mirasçıların en önemli hukuki koruma yollarından biridir.
-
Ancak tapu siciline güven ilkesi, iyi niyetli üçüncü kişileri koruduğu için mirasçıların dava hakkını sınırlandırabilir.
-
Yargıtay, üçüncü kişinin iyi niyetini titizlikle incelemekte ve somut olayın şartlarına göre karar vermektedir.
-
Mirasçılar, muvazaayı ispatlamak ve üçüncü kişinin kötü niyetini ortaya koymak zorundadır.