Mirasın Reddi ve Tereke Borçlarından Kurtulma
Giriş: Mirası Reddetmek Neden Gündeme Gelir?
Günlük hayatta miras dendiğinde çoğu kişinin aklına yalnızca “malvarlığı, para, taşınmaz” gibi olumlu değerler gelir. Oysa Türk Medeni Kanunu’na göre miras sadece alacak ve haklardan ibaret değil; miras bırakanın borçları da terekenin bir parçasıdır. Yani mirasçı, mirası “kabul ettiğinde” aslında hem aktifleri (taşınmaz, araç, banka hesabı vb.) hem de pasifleri (kredi borcu, vergi borcu, icra takipleri, tazminat borçları vb.) birlikte üstlenmiş olur.
Miras bırakanın geride yüksek miktarda borç bırakması, hakkında çok sayıda icra takibi olması veya malvarlığından çok borcunun bulunması hâlinde mirasçıların gündemine “mirasın reddi” kurumu girer. Reddi miras, mirasçıya, belirli süre ve şartlar içinde, mirası kabul etmekten kaçınma ve tereke borçlarından kurtulma imkânı veren bir hukuki yoldur.
Bu makalede:
-
Mirasın reddi kavramını,
-
Reddi mirasın türlerini (hak düşürücü süre içinde yapılan reddi miras – hükmen reddi miras),
-
Reddi miras için aranan şartları ve usulü,
-
Mirasın reddinin sonuçlarını,
-
Tereke borçlarından kurtulma, yanlış veya eksik reddin doğurabileceği riskleri,
-
Uygulamada sık sorulan sorular ve Yargıtay içtihatları ışığında önemli noktaları
detaylı ve anlaşılır bir dille ele alacağız.
1. Mirasın Reddi Nedir?
Mirasın reddi, mirasçının, yasal süre içinde, miras bırakanın terekesini (malvarlığı ve borçlarıyla birlikte) kabul etmek istemediğini sulh hukuk mahkemesine yapacağı beyanla ortaya koymasıdır. Red beyanı ile mirasçı, mirasçı sıfatından doğan hak ve borçlardan kural olarak çıkar ve miras borçlarından kişisel olarak sorumlu olmaz.
Burada altı çizilmesi gereken temel nokta; mirasın reddinin, miras bırakanın ölümüyle birlikte doğan mirasçılık sıfatının tamamen ortadan kaldırılması değil, mirasın rüçhanlı olarak reddedilmesi yani tereke borçlarıyla birlikte mirasçı sıfatından doğan yükümlülüklerin bertaraf edilmesidir. Pratikte ise bu, mirasçının tereke borçları için kendi şahsi malvarlığı ile sorumluluk taşımamasını sağlar.
2. Türk Hukukunda Reddi Mirasın Hukuki Dayanağı
Türk Medeni Kanunu’nda mirasın reddi düzenlemeleri:
-
Kimlerin mirası reddedebileceği,
-
Red için öngörülen süre,
-
Red beyanının şekli ve yetkili mahkeme,
-
Reddi mirasın sonuçları,
-
Terekenin borca batık olması hâlinde “hükmen reddi miras”
gibi konuları kapsar. Kanun, mirasçıyı, borca batık bir terekeyi istemeden üstlenmekten korumak amacıyla reddi miras kurumunu ayrıntılı biçimde düzenlemiş ve belirli güvenlik mekanizmaları öngörmüştür.
3. Kimler Mirası Reddedebilir?
Mirası reddedebilecek kişiler, mirasçı sıfatına sahip olanlardır. Bunlar:
-
Yasal mirasçılar
-
Altsoy (çocuklar, torunlar),
-
Sağ kalan eş,
-
Ana-baba ve altsoyları,
-
Büyük ana-baba ve altsoyları,
-
Bazı hâllerde devlet (en sona kalan mirasçı olarak).
-
-
Atanmış mirasçılar (mansup mirasçılar)
-
Miras bırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesi ile belirlediği mirasçılar.
-
Reddi miras hakkı, hem yasal mirasçılara hem de atanmış mirasçılara tanınmış bir haktır. Ancak bu hakkın kullanımı belli süre ve usule tabidir; süre kaçırılır veya usul hatalı uygulanırsa, miras kabul edilmiş sayılabilir.
4. Reddi Mirasın Süresi: Üç Aylık Hak Düşürücü Süre
Reddi miras hakkının kullanılabilmesi için kanunda üç aylık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu süre mirasçının durumuna göre farklı şekilde işlemeye başlayabilir:
-
Yasal mirasçılar için süre kural olarak, miras bırakanın öldüğünü öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar.
-
Atanmış mirasçılar için ise süre, mirasçı atandıklarını öğrendikleri tarihten itibaren başlar.
Yurt dışında bulunan veya miras bırakan ile ilişkisi kopuk olan mirasçılar bakımından tartışma; “ölüm tarihini fiilen ne zaman öğrendiği” noktasıdır. Uygulamada Yargıtay; mirasçının ölümü öğrenme tarihi konusunda somut delillere bakmakta, aksi ispatlanmadıkça nüfus kayıtlarının infaz tarihini tek başına yeterli kabul etmemektedir. Bu nedenle özellikle yurt dışında yaşayan mirasçılar için öğrenme tarihi ve delillendirme kritik öneme sahiptir.
Hak düşürücü süre olduğu için; üç aylık süre geçtikten sonra kural olarak mirasın reddi mümkün değildir. Hak düşürücü süreler mahkemece re’sen dikkate alınır; taraflarca uzatılamaz veya durdurulamaz. Ancak borca batık tereke hâlinde “hükmen reddi miras” istisnası devreye girebilir (aşağıda ayrıntılandırılacaktır).
5. Reddi Mirasın Şekli ve Usulü
5.1. Yetkili Mahkeme
Reddi miras, miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde yapılır. Mirasçının ikamet ettiği yer değil; murisin son ikamet yeri esas alınır. Birden fazla mirasçı olmasına rağmen, her mirasçı reddi miras beyanını ayrı ayrı yapabileceği gibi, birlikte de başvuru yapabilir; ancak her bir mirasçının beyanı şahsi niteliktedir.
5.2. Şekil Şartı
Mirasın reddi:
-
Mahkemeye sözlü beyan ile (tutanağa geçirilir), veya
-
Mahkemeye hitaben yazılı beyan ile
yapılabilir. Beyanın içeriğinde:
-
Miras bırakanın kimliği,
-
Mirasçının kimliği (varsa diğer mirasçılar),
-
Mirasın açıkça reddedildiğine dair irade açıklaması,
-
Reddi mirasın hangi hukuki nedene dayandırıldığı (özellikle borca batıklık iddiası varsa)
yer almalıdır.
Mahkeme, reddi miras beyanını tutanağa geçirir ve reddi miras kararı alınması hâlinde bu hususu mirasçılık belgesine ve mirasçılar siciline işler. Bankalar, tapu müdürlükleri ve icra daireleri nezdinde de bu belgeler önem taşır.
5.3. Şartlı veya Kısmi Red Mümkün mü?
Mirasın reddi kural olarak kaydı şartla veya kısmen yapılamaz. Yani mirasçı; “borçları reddediyor, taşınmazları kabul ediyorum” ya da “şu alacağı istiyorum, diğerlerini istemiyorum” şeklinde bir beyanla seçmeli red yapamaz. Reddi miras, miras payının tamamı için geçerlidir.
6. Hükmen Reddi Miras (Borca Batıklık Sebebiyle Kendiliğinden Red)
Kanun, pratikte çok önemli bir istisna öngörmüştür: Terekenin borca batık olması hâlinde miras, kanunen reddedilmiş sayılır. Bu durum uygulamada “hükmen reddi miras”, “kanuni red” veya “kendiliğinden red” olarak adlandırılır.
6.1. Borca Batıklık Nedir?
Borca batıklık, miras bırakanın terekesindeki pasiflerin (borçların), aktiflerden (malvarlığı) fazla olması hâlidir. Yani terekenin ekonomik değeri negatif durumdadır. Burada sadece tapuda kayıtlı taşınmazlar veya banka hesapları değil; alacaklar, davalar, şirket payları gibi tüm malvarlığı unsurları dikkate alınır. Aynı şekilde tüm borçlar, vergi borçları, kredi borçları, icra takipleri, tazminat borçları da hesaba katılır.
6.2. Borca Batıklık Nasıl Tespit Edilir?
Borca batıklık ilk bakışta her zaman net olmayabilir. Bu nedenle:
-
Murisin banka kayıtları,
-
İcra takipleri,
-
Vergi dairesi kayıtları,
-
Tapu kayıtları,
-
Şirket ortaklık payları,
-
Alacaklıların iddiaları
hep birlikte değerlendirilmelidir. Uyuşmazlık hâlinde mahkeme bilirkşi incelemesi ile tereke bilançosu çıkartır ve aktif–pasif karşılaştırması yapar.
6.3. Hükmen Reddi Mirasın Önemi
Eğer tereke, murisin ölüm anında açıkça borca batık ise ve mirasçılar tereke işlerine karışacak davranışlarda bulunmamışlarsa, kanun mirasın kendiliğinden reddedilmiş olduğunu kabul eder. Bu durumda mirasçı, üç aylık süreyi kaçırmış olsa dahi tereke borçlarından kendi şahsi malvarlığı ile sorumlu olmaz. Ancak bu durumun tespiti için çoğu zaman mahkemede “reddi mirasın tespiti” niteliğinde dava açılmaktadır.
Yargıtay, borca batıklığın açıkça anlaşılır ve objektif delillerle ispatlanması gerektiğini, salt “miras bırakanın borçları vardı” iddiasının hükmen reddi miras için yeterli olmadığını vurgulamaktadır. Ayrıca mirasçının terekeyi fiilen sahiplenecek davranışlarda bulunmaması da önemlidir.
7. Tereke İşlerine Karışma ve Zımni Kabul Tehlikesi
Mirasçının, mirası açıkça reddetmemiş olmasına rağmen, bazı davranışları “mirası kabul” anlamına gelebilir. Uygulamada bu durum “zımni kabul” olarak anılır ve tereke borçlarından kurtulmak isteyen mirasçılar için ciddi bir risk oluşturur.
Mirasçının aşağıdaki tür davranışları zımni kabul olarak değerlendirilebilir:
-
Terekeye ait taşınmazları satması veya devretmesi,
-
Tereke mallarını kendi malı gibi kullanması veya tüketmesi,
-
Tereke borçlarını kendi adına ödemeyi üstlenmesi, taksitlendirmesi veya alacaklılarla sulh olması,
-
Banka hesabındaki paraları kendi hesabına çekip kullanması,
-
Terekede yer alan ticari işletmeyi, şirket paylarını aktif olarak işletmeye devam etmesi.
Bu nedenle, mirası reddetmek isteyen mirasçıların, red kararı verilinceye kadar terekeye ilişkin tasarruflardan kaçınması önemlidir. Aksi takdirde, red beyanı geçersiz sayılabilir veya mirasın kabul edildiği yönünde yorum yapılabilir.
Yargıtay kararlarında; yalnızca tereke mallarını muhafaza amaçlı işlemlerin (örneğin evin kapısını kilitlemek, değerli eşyaları emanet altına almak vb.) zımni kabul anlamına gelmeyeceği, bunların mirasçının yapması gereken basit koruma tedbirleri olarak değerlendirildiği görülmektedir.
8. Mirasın Reddi ve Tereke Borçlarından Kurtulma İlişkisi
8.1. Reddi Mirasın Sonucu: Kişisel Sorumluluğun Sona Ermesi
Mirasın usulüne uygun şekilde reddedilmesi hâlinde mirasçı, miras bırakanın borçlarından kendi malvarlığı ile sorumlu tutulamaz. Tüm sorumluluk tereke ile sınırlı kalır. Alacaklılar, ancak tereke malvarlığı oranında alacaklarını tahsil edebilir; mirasçının kendi maaşı, kendi evi, kendi banka hesabı gibi kişisel malvarlığına icra takibi yürütemez.
Bu nedenle reddi miras, borca batık veya borç ağırlığı olan tereke karşısında mirasçılar için en etkili koruma mekanizmalarından biridir.
8.2. Red Olmasa Bile Sorumluluk Sınırlandırılabilir mi?
Bazı hâllerde mirasçı mirası reddetmek istemeyebilir; murisin belli mal varlığını korumak, bir taşınmazı kaybetmemek veya duygusal sebeplerle mirası kabul etmek isteyebilir. Bu durumda mirasçı, mirası kabul ettiğinde kural olarak tereke borçlarından sınırsız ve tüm malvarlığıyla sorumludur.
Ancak uygulamada bazı çözüm ve koruma mekanizmaları tartışılır:
-
Mirasçının, mirası kabul ettikten sonra alacaklılarla bireysel sulh anlaşmaları yapması,
-
Sigorta, kefalet, ipotek gibi teminatlar üzerinden yeniden yapılandırma,
-
Terekenin resmi tasfiyesi yoluna gidilmesi,
-
Bazı hâllerde iptal–tespit davaları ile borçların kapsamına, faizlere, zamanaşımına itiraz edilmesi.
Ne var ki bu çözüm yolları, reddi miras kadar net ve güçlü bir koruma sağlamaz; çoğu zaman alacaklıların iradesine, ekonomik koşullara ve yargılama süreçlerinin sonucuna bağlıdır. Bu nedenle borç ağırlığı baskınsa, mirasın reddi çoğu kez en rasyonel seçenek olarak öne çıkar.
9. Reddi Mirasın Mirasçılık Zincirine Etkisi
Bir mirasçı mirası reddettiğinde, onun payı kendi altsoyu varsa onlara geçer. Altsoy yoksa, payı yasal miras sıra ve zümre sistemine göre diğer mirasçılar arasında paylaştırılır. Örneğin:
-
Murisin üç çocuğu var; bunlardan biri mirası reddetti. Reddi miras yapan çocuğun kendi çocukları (torunlar) varsa, o pay bunlara geçer.
-
Altsoy yoksa, kalan iki kardeş payı aralarında bölüşür.
Tüm mirasçıların reddi hâlinde ise (altsoy bulunmaması ve sıraya göre başka mirasçının da olmaması durumunda), tereke devlete geçer. Devlet, tereke borçlarından tereke ile sınırlı olarak sorumludur.
Bu düzenleme, mirası reddeden mirasçının altsoyunun, tereke borçlarının farkında olmadan borca batık bir payı devralmasına sebep olabileceği için pratikte önemlidir. Bu nedenle reddi miras düşünülürken, altsoyun durumu mutlaka hesaba katılmalıdır. Çoğu zaman, aynı anda altsoyun da reddi miras yapması gündeme gelir.
10. Uygulamada Sık Karşılaşılan Hatalar ve Riskler
10.1. Süreyi Kaçırma
En yaygın hata, mirasın reddi için öngörülen üç aylık hak düşürücü süreyi kaçırmaktır. Mirasçılar, çoğu zaman murisin borçlarını ve icra takiplerini ölümden çok sonra öğrenir. Bu noktada:
-
Terekenin borca batık olduğu iddia edilerek hükmen reddi miras savunmasına başvurulsa da,
-
Bu savunmanın kabulü için sıkı şartlar arandığı ve ispat yükünün mirasçıda olduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle miras bırakanın borçlu olduğunun bilindiği veya tahmin edildiği durumlarda, ölüm haberini aldıktan sonra gecikmeden hukuki danışmanlık almak kritik öneme sahiptir.
10.2. Tereke Mallarına Müdahale
Reddi miras yapmayı düşünen mirasçıların, terekeye ilişkin değerli eşyaları satması, banka hesabındaki paraları kullanması, araçları devretmesi gibi davranışlar, zımni kabul iddialarına yol açabilir. Bu durumda red beyanı yapılmış olsa dahi, alacaklılar mirasın fiilen kabul edildiğini ileri sürerek mirasçının kişisel malvarlığına gidebilir.
10.3. Yalnızca Sözlü veya Gayrı Resmî Beyan
Aile içi konuşmalarda “Ben mirası kabul etmiyorum, borçlarına karışmam” demek, hukuken reddi miras değildir. Reddi mirasın mutlaka sulh hukuk mahkemesi nezdinde ve kanuni süre içinde yapılması gerekir. Noterde düzenlenen tek taraflı beyanlar bile, mahkemeye ulaştırılmadıkça tek başına yeterli olmayabilir.
10.4. Altsoy ve Diğer Mirasçıların Durumunu Hesaba Katmamak
Bir mirasçının mirası reddetmesi, onun payının altsoya veya diğer mirasçılara geçmesine neden olur. Dolayısıyla:
-
Altsoyun borca batık bir terekede mirasçı olarak kalması,
-
Diğer mirasçıların paylarının büyümesi nedeniyle daha büyük borç yüküyle karşılaşması
gibi sonuçlar doğabilir. Bu nedenle reddi miras stratejisi çoğu zaman aile bütününde planlanmalıdır.
11. Tereke Borçlarından Kurtulmak İçin Stratejik Yaklaşım
Mirasçıların tereke borçlarından kurtulmak veya en azından yükü minimize etmek için izlemesi gereken temel adımlar kısaca şöyle özetlenebilir:
-
Muris hakkında hızlı bilgi toplama
-
Banka kayıtları, icra takipleri, vergi dairesi borç durumları, kira sözleşmeleri, kredi sözleşmeleri, şirket ortaklıkları gibi tüm verilere mümkün olduğunca kısa sürede ulaşılmalıdır.
-
-
Terekenin bilanço analizi
-
Aktif (malvarlığı) ile pasif (borç) kıyaslanmalı, borca batıklık olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmalıdır.
-
-
Süre hesabı
-
Ölümün öğrenildiği tarih netleştirilmeli, üç aylık hak düşürücü süre dikkatle hesaplanmalıdır.
-
-
Tereke mallarına müdahaleden kaçınma
-
Red kararı netleşene kadar terekeye ilişkin tasarruflardan mümkün olduğunca kaçınılmalı; yalnızca muhafaza amaçlı işlemlerle yetinilmelidir.
-
-
Reddi miras başvurusu
-
Uygun görüldüğü takdirde, sulh hukuk mahkemesine süre dolmadan yazılı/sözlü beyan ile müracaat edilmelidir.
-
-
Borca batıklık varsa hükmen red savunusuna hazırlık
-
Süre geçtiyse veya alacaklılar tarafından mirasçıya karşı takip başlatıldıysa, terekenin borca batık olduğu ve mirasın kanunen reddedilmiş sayılması gerektiği yönünde tespit davası veya savunma stratejisi planlanmalıdır.
-
12. Yargıtay İçtihatları Işığında Öne Çıkan Hususlar
Yargıtay kararlarında öne çıkan bazı ilkeler, pratiği anlamak açısından önemlidir:
-
Borca batıklığın ispatı: Hükmen reddi miras iddiasında bulunan mirasçı, terekenin borca batık olduğunu somut belgelerle ispat etmelidir. Genel, soyut beyanlar yeterli görülmemektedir.
-
Tereke mallarına tasarrufun zımni kabul sayılması: Mirasçının tereke mallarını satması, kullanması veya devretmesi çoğu kararda mirasın kabulü olarak değerlendirilmiştir.
-
Süre hesabı: Yurt dışında yaşayan mirasçılar bakımından öğrenme tarihi konusunda, resmi bildirim tarihi, nüfus kayıtlarındaki ölümün işlenme tarihi, konsolosluk bildirimleri gibi hususlar dikkate alınmakta, salt nüfus kaydı tek başına “öğrenme tarihi” sayılmamaktadır.
-
Altsoy ve diğer mirasçıların payı: Bir mirasçının reddi, altsoyun veya aynı zümredeki diğer mirasçıların payını artırmakta; bu nedenle reddi miras kararlarının aile içi koordinasyonla alınmasının önemi ortaya konmaktadır.
Bu içtihatlar, her somut olayda mahkemenin tereke yapısını, mirasçının davranışlarını ve süreleri titizlikle değerlendirdiğini göstermektedir.
13. Sık Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Mirası reddettim, yine de murisin borçlarından dolayı bana icra geldi. Ne yapmalıyım?
Eğer süresinde ve usulüne uygun şekilde reddi miras yaptıysanız; reddi miras kararınızı ve mahkeme tutanağınızı icra dosyasına sunarak takibin şahsınız yönünden düşmesini talep edebilirsiniz. Gerekirse icra mahkemesinde şikâyet yoluna gidilebilir. Reddi miras kararının ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesi uygulamada önem taşır.
Soru 2: Üç aylık süreyi kaçırdım. Yine de borçlardan kurtulabilir miyim?
Öncelikle terekenin borca batık olup olmadığı incelenmelidir. Eğer tereke murisin ölümü anında açıkça borca batık ise, kanunen mirasın reddedilmiş sayıldığı, yani hükmen red hükümlerinin uygulanabileceği ileri sürülebilir. Bu durumda genellikle mahkemede tespit davası açılarak terekenin borca batık olduğuna karar verilmesi ve mirasçının sorumluluktan kurtulması talep edilir. Ancak bu süreçte ispat yükü ağırdır ve her somut olayın şartları farklıdır; bu nedenle profesyonel hukuki destek alınması gerekir.
Soru 3: Mirası reddettikten sonra vazgeçebilir miyim?
Reddi miras beyanı kural olarak dönülemez ve tek taraflı bağlayıcı niteliktedir. Yani mirası reddettikten sonra “vazgeçiyorum, tekrar mirasçı olmak istiyorum” demek mümkün değildir. Ancak irade fesadı (aldatma, hata, korkutma gibi) hâllerinde genel hükümlere dayanılarak red beyanının iptali için dava açılabilir; bu ise istisnai ve ispatı güç bir yoldur.
Soru 4: Çocuklarım adına da mirası reddedebilir miyim?
Velayet hakkına sahip ana veya baba, küçük çocukları adına da mirasın reddi için başvuruda bulunabilir. Bu durumda çoğu zaman sulh hukuk mahkemesinden veya aile mahkemesinden “izin” alınması gündeme gelir; uygulama illere göre değişebilmektedir. Küçükler yönünden reddi miras süresinin başlangıcı ve velayet ilişkisi birlikte değerlendirilmelidir.
Soru 5: Mirası reddedersem murisin bıraktığı evi veya arsayı tamamen kaybeder miyim?
Evet. Reddi miras, kural olarak miras payının tamamı için geçerlidir. Mirası reddeden kişi, terekeye ait hiçbir malvarlığı unsurunu alamaz. Bu nedenle borç–alacak dengesi iyi analiz edilmeli; murisin borçlarından çok değerli malvarlığı olup olmadığı objektif olarak değerlendirilmelidir.
14. Sonuç: Reddi Miras, Tereke Borçlarına Karşı En Etkili Kalkan
Miras hukuku, yalnızca aile içi paylaşım ve mal devri ilişkilerinden ibaret değildir; aynı zamanda ciddi bir borç ve sorumluluk yönetimidir. Miras bırakanın geride bıraktığı borçların, mirasçının kendi hayatını ve ekonomik dengesini bozacak nitelikte olması hâlinde, mirasın reddi kurumu hayati bir önem taşır.
-
Üç aylık hak düşürücü süre,
-
Yetkili mahkemeye yapılacak resmî beyan,
-
Tereke mallarına tasarruftan kaçınma zorunluluğu,
-
Borca batık tereke hâlinde hükmen red imkânı,
-
Altsoy ve diğer mirasçıların durumuna ilişkin zincirleme etkiler
gibi unsurlar, reddi mirası teknik ve dikkat gerektiren bir işlem haline getirir. Tereke borçlarından kurtulmak veya yükü en aza indirmek isteyen mirasçıların, murisin ölümü sonrasında zaman kaybetmeden tereke bilançosunu çıkarması, süreleri titizlikle takip etmesi ve somut duruma uygun hukuki strateji belirlemesi büyük önem taşır.
Özellikle borçların yüksek olduğu, icra takiplerinin yoğunlaştığı, terekenin borca batık olduğu şüphesinin bulunduğu durumlarda; mirasın reddi çoğu zaman en güçlü ve pratik “borçlardan korunma kalkanı”dır. Ancak her aile yapısı, her tereke ve her borç yapısı farklı olduğu için, atılacak adımlar profesional hukuki destekle planlanmalıdır.