Single Blog Title

This is a single blog caption

Markanın İtibarına Zarar Veren Kullanım Biçimleri ve Haksız Rekabet Bağlantısı

GİRİŞ

Marka, bir işletmenin kimliğini temsil eden, ürün veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt eden ve tüketici gözünde güven oluşturan temel unsurlardan biridir. Modern hukuk sistemleri, markanın yalnızca tescil ve kullanım hakkını değil, aynı zamanda onun itibarını da koruma altına almıştır. Bu itibarın zarar görmesi, sadece marka sahibinin ekonomik çıkarlarını değil, aynı zamanda piyasadaki adil rekabet düzenini de tehdit eder.

Bu çalışmada, markanın itibarına zarar veren kullanım biçimleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabet hükümleriyle bağlantılı olarak ele alınacak; doktrin görüşleri, Yargıtay kararları ve karşılaştırmalı hukuk uygulamaları ışığında değerlendirme yapılacaktır.


I. MARKA VE İTİBAR İLİŞKİSİ

1. Marka Kavramı ve Fonksiyonları

Marka, SMK m.4’e göre, bir teşebbüsün mallarını veya hizmetlerini diğer teşebbüslerden ayırt etmeye yarayan her türlü işarettir. Markanın yalnızca ayırt edici işaret olarak değil, aynı zamanda itibar taşıyıcısı olarak bir fonksiyonu vardır.

2. Marka İtibarı (Marka Değeri)

Marka itibarı, bir işletmenin pazardaki algısı, güvenilirliği, tüketici nezdindeki prestiji ile doğrudan ilgilidir. Bu itibar, uzun yıllar süren tanıtım, kalite politikası, müşteri ilişkileri ve sosyal sorumluluk faaliyetleri ile inşa edilir. Hukuki koruma, bu soyut değerin zarar görmesini önlemeyi amaçlar.


II. MARKANIN İTİBARINA ZARAR VEREN KULLANIM BİÇİMLERİ

1. Tanınmış Markaların Taklidi

SMK m.6/4 ve m.7/1-(ı) uyarınca, tanınmış markaların aynısının ya da benzerinin farklı mal/hizmet sınıflarında dahi olsa tescili veya kullanımı, markanın ayırt edici karakterini zedeleyebilir ve itibarını zayıflatabilir.

2. Parodi ve Alay Edici Kullanım

Markanın alay konusu yapılması, çarpıtılması veya küçük düşürücü biçimde kullanılması, marka değerini sarsar. Özellikle sosyal medyada yapılan bu tür parodiler, marka itibarı zedeleyici haksız kullanım olarak değerlendirilebilir.

3. Yanıltıcı İlişkilendirme

Rakip bir firmanın kendi ürünlerinde ünlü bir markanın çağrışımını yapacak şekilde ambalaj, renk veya slogan kullanması, tüketicide markanın bu ürünle ilişkili olduğu izlenimini yaratır. Bu, parazit marka kullanımı olarak nitelendirilir.

4. Domain Name (Alan Adı) İstismarı

Marka sahibinden önce bir kişi markaya benzer bir alan adı tescil ettirerek, marka ile bağlantılı olmayan içerikler yayımlayabilir. Bu durum “domain hijacking” ya da “cybersquatting” olarak adlandırılır.

5. Marka Değerinden Haksız Yararlanma

SMK m.7/1-ı uyarınca, tanınmış bir markanın itibarından yararlanmak amacıyla yapılan her türlü kullanım, yasadışı kabul edilmektedir. Örneğin, düşük kaliteli ürünlerde ünlü markaya benzer bir ibarenin kullanılması buna örnek teşkil eder.


III. HAKSIZ REKABET HÜKÜMLERİ İLE İLİŞKİ

1. TTK m.54 ve m.55 Uyarınca Değerlendirme

Marka itibarı zedeleyen fiiller, Türk Ticaret Kanunu m.54/2 kapsamında haksız rekabet oluşturur. Özellikle:

  • TTK m.55/1-a: Gerçeğe aykırı beyanlarla başkasının itibarını zedeleme,

  • TTK m.55/1-b: Başkasının işaretlerini kötüleyici şekilde kullanma,

  • TTK m.55/1-d: Tüketiciyi yanıltıcı tanıtım ve satış yöntemleri,

marka itibarına zarar veren kullanımların tipik örneklerindendir.

2. Haksız Rekabet Davaları

Zarar gören marka sahibi, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde aşağıdaki taleplerde bulunabilir:

  • Tespit davası,

  • Müdahalenin önlenmesi (men’i),

  • Maddi ve manevi tazminat davası,

  • İtibarın iadesi (yayın, ilan gibi yollarla).


IV. YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay 11. HD, 2019/2600 E. – 2020/3503 K. sayılı kararda, tanınmış bir markanın küçük düşürücü biçimde kullanılması nedeniyle markanın itibarının zedelendiği ve bu durumun haksız rekabet oluşturduğu kabul edilmiştir.

Yargıtay 11. HD, 2021/5671 E. – 2022/2821 K. sayılı kararda, farklı sınıfta olmasına rağmen “çağrışım yoluyla” bir markanın kullanımının tanınmış markaya zarar verdiği belirtilmiştir.

Bu kararlar, marka değerinin sadece doğrudan kullanım yoluyla değil, dolaylı olarak da zedelenebileceğini göstermektedir.


V. ULUSLARARASI UYGULAMALAR VE KARŞILAŞTIRMA

1. AB Marka Direktifi ve CJUE Kararları

Avrupa Birliği Marka Direktifi (2015/2436/EU), tanınmış markanın itibarına zarar verilmesini mutlak red sebebi sayar. Avrupa Birliği Adalet Divanı (CJUE), “L’Oréal v. Bellure” davasında, bir parfümün L’Oréal markasına benzer koku sunumlarıyla pazarlanmasının haksız yararlanma ve itibar zedeleme olduğunu karara bağlamıştır.

2. WIPO ve Madrid Protokolü

Uluslararası tescilli markalar da, benzer şekilde markanın tanınmışlığı ve itibarı esas alınarak koruma altına alınır. WIPO nezdinde açılan uyuşmazlıklarda, marka itibarı zedeleyici davranışlar ciddi yaptırımlarla sonuçlanabilmektedir.


VI. SONUÇ

Marka, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal ve kültürel bir değeri temsil eder. Bu değerin korunması, markaya yatırım yapan işletmelerin haklarını güvence altına almak kadar, tüketici güvenini korumak açısından da önemlidir. Marka itibarı zedeleyici her türlü kullanım, hem Sınai Mülkiyet Hukuku hem de Haksız Rekabet Hukuku kapsamında ciddi yaptırımlara tabidir.

Gerek tanınmış markalar gerekse yerel düzeyde faaliyet gösteren markalar için bu koruma, dijital çağda çok daha önemli hale gelmiştir. Özellikle sosyal medya, e-ticaret ve dijital reklamcılığın yaygınlaşması, marka itibarına yönelik saldırıların daha görünür ve etkili olmasına neden olmaktadır.

Türk hukuku, marka itibarı koruması yönünden gelişmiş normatif altyapıya sahip olmakla birlikte, uygulamadaki farkındalığın artması, Yargıtay içtihatlarının daha da derinleşmesi ve yeni düzenlemelerle desteklenmesi elzemdir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button