Mala Zarar Verme Suçu ile Mülkiyet Hakkının Çatışması: Ceza Hukuku ve İnsan Hakları Perspektifinden İnceleme
Mala zarar verme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 151 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir ve başkasının mülkiyet hakkına yönelik kasıtlı veya taksirli saldırıları cezalandırmayı amaçlar. Bu suçun temel koruma konusu mülkiyet hakkıdır. Anayasa’nın 35. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) Ek 1 No’lu Protokolü’nün 1. maddesi kapsamında da korunan bir haktır. Ancak mala zarar verme suçu her zaman mülkiyet hakkının tek boyutlu korunması olarak değerlendirilemez. Bazı durumlarda özgürlük hakkı, ifade özgürlüğü veya kamusal yarar gibi diğer haklarla mülkiyet hakkı çatışabilir.
Bu makalede, mala zarar verme suçunun hukuki çerçevesi, mülkiyet hakkı ile ilişkisi ve ortaya çıkan çatışmalar Yargıtay kararları ve AİHM içtihatları ışığında ele alınacaktır.
1. Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları
TCK m.151’e göre mala zarar verme suçu, başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen tahrip etme, yok etme, bozma veya kirletme fiilleriyle işlenir. Suçun oluşabilmesi için:
-
Mülkiyetin başkasına ait olması,
-
Failin kastının bulunması,
-
Mal üzerinde zarar verici bir eylem gerçekleştirilmesi gerekir.
Basit mala zarar verme suçu şikâyete tabi iken (TCK m.151/1), kamuya yararlı mallara veya kamu hizmetine tahsisli mallara zarar verilmesi (TCK m.152) re’sen soruşturulur ve daha ağır ceza öngörülür.
2. Mülkiyet Hakkının Korunması
Mülkiyet hakkı, bireyin malvarlığı üzerinde tasarruf etme, kullanma ve yararlanma yetkilerini güvence altına alır. Mala zarar verme suçu da başkasının mülkiyet hakkının ceza hukuku koruması kapsamında düzenlenmiştir.
Ancak burada iki farklı boyut ortaya çıkar:
-
Zarar gören mülkiyet hakkı (mağdurun hakkı),
-
Failin özgürlük hakkı (failin cezalandırılmasıyla sınırlanan hakları).
Ceza hukuku, bu iki hakkın ölçülülük ilkesi çerçevesinde dengelenmesini gerektirir.
3. Mülkiyet Hakkının Sınırları ve Hukuka Uygunluk Halleri
Bazen mala zarar verme suçu hukuka uygunluk nedenleriyle ortadan kalkabilir. Örneğin:
-
Meşru savunma (TCK m.25/1): Fail, kendisine ait bir hakkı korumak amacıyla başkasının malına zarar vermek zorunda kalabilir.
-
Zorunluluk hali (TCK m.25/2): Bir tehlikeden kurtulmak için mala zarar verilebilir.
-
İlgilinin rızası: Mal sahibinin rızasıyla zarar verilmesi suç teşkil etmez.
Bu durumlarda mülkiyet hakkı ile yaşam hakkı, beden bütünlüğü gibi üstün haklar çatışır ve ceza hukuku üstün olan hakkı korur.
4. Mala Zarar Verme Suçunda İfade Özgürlüğü ve Toplumsal Protesto
Toplumsal olaylar sırasında mala zarar verme eylemleri, ifade özgürlüğü ve toplantı hakkı ile mülkiyet hakkı arasında çatışma yaratabilir.
-
AİHM’in “Appleby v. Birleşik Krallık” (2003) kararında, mülkiyet hakkının mutlak olmadığı, kamu yararı veya demokratik toplum gerekleriyle sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir.
-
Türkiye’de Gezi Parkı olayları gibi toplumsal protestolarda mala zarar verme fiilleri, ifade özgürlüğü bağlamında tartışılsa da Yargıtay, başkasının malına kasıtlı zarar verilmesini suç olarak değerlendirmektedir.
Örneğin Yargıtay 8. CD., 2019/3456 E., 2020/1123 K. sayılı kararında, “Protesto hakkı mülkiyet hakkına zarar verecek şekilde kullanılamaz.” görüşü benimsenmiştir.
5. Yargıtay Kararları Işığında Mala Zarar Verme ve Hak Çatışması
Yargıtay uygulamalarında:
-
Failin kendi hakkını kullanırken başkasının malına zarar vermesi, zarar verme kastının bulunup bulunmadığı yönünden titizlikle incelenir.
-
Yargıtay 8. CD., 2015/12468 E., 2018/4167 K. kararında, komşuluk ilişkilerinden doğan bir taşınmaz anlaşmazlığında failin duvarı yıkması, “başkasının mülkiyet hakkına zarar verme kastı” bulunmadığı gerekçesiyle mala zarar verme suçu sayılmamıştır.
-
Yargıtay 4. CD., 2014/9876 E., 2016/3241 K. kararında, borçlunun icra takibinden kaçmak için kendi malını tahrip etmesi mala zarar verme sayılmamıştır; çünkü mülkiyet hakkı sahibine kendi malı üzerinde zarar verme özgürlüğü tanınır.
6. Mala Zarar Verme Suçu ve Kamu Malı
Kamu malına zarar verme (TCK m.152/1-a), hem bireylerin hem de kamunun yararını ihlal eder. Bu durumda mülkiyet hakkı bireysel değil, kolektif bir hak haline gelir.
Yargıtay, kamu mallarına zarar vermeyi daha ağır bir tehdit olarak görür ve cezaları artırır. Bu noktada mülkiyet hakkı ile ifade özgürlüğü daha keskin bir şekilde karşı karşıya gelir. AİHM, kamu mallarının tahrip edilmesini “meşru protesto” olarak kabul etmemekte ve cezai yaptırımı demokratik toplum için gerekli görebilmektedir.
7. Ceza Hukuku ve İnsan Hakları Dengesi
Mala zarar verme suçunun düzenleniş amacı, bireylerin ve kamu kurumlarının mülkiyet hakkını korumaktır. Ancak bu koruma, insan hakları sözleşmeleri, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği gibi haklarla dengelenmelidir.
-
Orantılılık: Verilen cezaların mülkiyet hakkına yapılan ihlal ile orantılı olması gerekir.
-
Alternatif Çözüm Yolları: Özellikle hafif zararlar, uzlaştırma ve tazmin mekanizmalarıyla giderilmelidir (CMK m.253).
8. Sonuç
Mala zarar verme suçu, mülkiyet hakkını korurken bazı durumlarda diğer temel haklarla çatışabilir. Yargı mercileri, orantılılık, hakkın kötüye kullanılmaması ve üstün yarar ilkelerini gözeterek karar vermelidir.
Günümüzde mala zarar verme eylemleri yalnızca cezalandırma değil, aynı zamanda uzlaştırma ve onarıcı adalet yöntemleriyle ele alınmalıdır. Aksi takdirde, ceza hukuku mülkiyet hakkını mutlaklaştırarak bireysel özgürlükler ve ifade özgürlüğü üzerinde baskı kurabilir.