Single Blog Title

This is a single blog caption

Mal Kaçırma Riskinde Ne Yapılmalı?

1. Mal Kaçırma: Hukuken Ne Anlama Gelir?

Hukuki açıdan mal kaçırma; bir kişinin, mevcut veya beklenen bir alacağın ya da hakkın tahsilini engellemek amacıyla, malvarlığını üçüncü kişilere devretmesi, gizlemesi veya olduğundan farklı göstermesidir.

Burada üç temel unsur öne çıkar:

  1. Bir hak veya alacak vardır

    • Para alacağı,

    • Eşin mal rejimi alacağı,

    • Miras hakkı,

    • Ortaklık payı gibi.

  2. Bu hakkın sahibi zarar görmektedir

    • Alacaklı, icrada tahsil imkanı bulamaz,

    • Eş, mal paylaşımında ciddi kayba uğrar,

    • Mirasçı, mirastan fiilen mahrum bırakılır.

  3. Malvarlığıyla ilgili olağan dışı hareketler vardır

    • Kalıcı malvarlığının kısa sürede el değiştirmesi,

    • Gerçek değerin çok altında gösterilen satışlar,

    • Yakın akrabalara devredilen taşınmazlar,

    • Devirden sonra malı devreden kişinin kullanmaya devam etmesi.

Kişilerin malını serbestçe devretme özgürlüğü vardır; ancak bu özgürlük başkalarının hakkını kötüye kullanma aracına dönüştüğünde, hukuken müdahale devreye girer.


2. Mal Kaçırma Riskine Nerede ve Kime Karşı Rastlanır?

Mal kaçırma, farklı hukuk alanlarında karşımıza çıkabilir. En sık üç sahne şunlardır:

2.1. Alacaklıdan mal kaçırma

Bir kişi:

  • Bankaya, tedarikçiye, şahsi bir alacaklıya ciddi miktarda borçludur,

  • Borcu ödemeye niyeti yoktur veya ödeme gücü zayıftır,

  • Hakkında icra takibi başlatılacağını bilir.

Bu durumda, borçlu çoğu kez:

  • Üzerindeki evi eşine, kardeşine devreder,

  • Şirketteki hisselerini arkadaşının üzerine yapar,

  • Araçlarını başkasına satar gibi gösterir,

  • Banka hesaplarını üçüncü kişi hesaplarına aktarır.

Amaç, icra dosyasında haczedilebilecek mal kalmamasıdır. Bu durum, alacaklı bakımından tipik “mal kaçırma” örneğidir.

2.2. Eşten mal kaçırma (boşanma ve mal paylaşımı sürecinde)

Boşanma ihtimali gündeme geldiğinde, bazı eşler:

  • Evlilik boyunca alınan taşınmazları hızla yakınına devreder,

  • Eşin haberi olmadan mal satışı yapar,

  • Yüklü banka hesaplarını boşaltıp parayı bir tanıdığın hesabına geçirir.

Bu davranışın hedefi; mal rejimi tasfiyesinde diğer eşe daha az pay bırakmak veya mümkünse hiç bırakmamaktır. Eşten mal kaçırma, özellikle edinilmiş mallara katılma rejiminde sıkça tartışma konusudur.

2.3. Mirasçılardan mal kaçırma

Miras bırakacak kişi (örneğin anne veya baba):

  • Sağlığında tüm taşınmazlarını sadece bir çocuğuna “satış” göstererek devreder,

  • Bazı mirasçılar lehine aşırı kazandırmalarda bulunur,

  • Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapar; ancak gerçekte bağış iradesi vardır.

Miras açıldığında diğer mirasçılar “ortada miras kalmadığını” görür. Bu durumda “mirasçılardan mal kaçırma” gündeme gelir ve miras hukukuna özgü davalar devreye girer.


3. Alacaklı İçin Mal Kaçırma Riskinde Ne Yapılmalı?

Alacaklı bakımından mal kaçırma, en çok icra ve iflas hukuku alanında karşımıza çıkar. Bu nedenle adım adım bir yol haritası çizmek gerekir.

3.1. Sözleşme kurulurken alınabilecek önlemler

En sağlam koruma, çoğu zaman işler yolundayken alınan tedbirlerdir.

Alacaklı, sözleşme yaparken:

  • İpotek isteyebilir (taşınmaz üzerine),

  • Taşınır rehni veya ticari işletme rehni talep edebilir,

  • Güvendiği kişilerden kefalet alabilir,

  • Teminat mektubu, banka teminatı, garanti mektubu gibi enstrümanlar kullanabilir,

  • Borçlunun mal kaçırmasını hızlandıracak davranışlarını “temerrüt sebebi” yapan maddeler koyabilir.

Böylece borçlu daha sonra mal kaçırsa bile, ipotekli veya rehinli alacak büyük ölçüde güvence altındadır.

3.2. İcra takibi ve hızlı hareket etme

Alacak ödenmemişse yapılacak ilk iş, genellikle icra takibi başlatmaktır.

  • Elinizde mahkeme kararı varsa ilamlı icra,

  • Senet, sözleşme, fatura gibi belgelerle ispatlanan para alacağı varsa ilamsız icra gündeme gelir.

İcra dosyası açıldıktan sonra:

  • Borçlunun taşınmaz, araç, banka hesabı, maaş vb. malvarlığı araştırılır,

  • Mümkün olduğunca hızlı şekilde haciz işlemleri yapılır,

  • Aynı anda borçlunun mal kaçırma ihtimaline karşı ihtiyati haciz seçeneği değerlendirilir.

Beklemek, burada alacaklının en büyük düşmanıdır. Borçlu, her gün yeni bir devir işlemi yapabilir.

3.3. İhtiyati haciz talep etmek

Para alacağı söz konusuysa ve borçlunun mal kaçırma tehlikesi açıkça görülüyorsa, alacaklı mahkemeden ihtiyati haciz isteyebilir.

  • Haklı bir alacak bulunduğuna dair ciddi emareler,

  • Borçlunun yerleşim yerinin belirsizliği,

  • Mal kaçırdığına veya kaçma hazırlığı yaptığına ilişkin olgular,

  • Tereddüte yer bırakmayacak somut deliller,

mahkemenin ihtiyati haciz kararı vermesinde etkili olacaktır.

İhtiyati haciz sayesinde borçlunun taşınır ve taşınmazları, dava veya takip sonuçlanmadan önce geçici olarak güvence altına alınır. Böylece borçlu bu malları elden çıkaramaz; çıkarırsa da kötü niyetli alıcı risk almış olur.

3.4. Tasarrufun iptali davası: Mal kaçırmanın klasik cevabı

Bazı vakalarda borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında mallarını devretmiş olur. İcra dairesi haczedilecek mal bulamaz. Alacaklı “boş dosya” ile baş başa kalır gibi görünür.

İşte bu durumda devreye tasarrufun iptali davası girer.

3.4.1. Tasarrufun iptali davasının mantığı

Bu dava, yapılan satış veya bağış gibi tasarruf işlemini tamamen yok saymaz.

  • Devir işlemine konu tapu hâlâ üçüncü kişinin üzerinde görünür,

  • Ancak davayı kazanan alacaklı bakımından, bu tasarruf geçersiz sayılır,

  • Böylece alacaklı, devredilen malı, borçlunun malıymış gibi haczedip sattırabilir.

Yani amaç, “tapuyu geri almak” değil; alacağı fiilen tahsil edebilmektir.

3.4.2. Hangi şartlarda gündeme gelir?

Genel hatlarıyla:

  • Gerçek, ciddi bir alacak bulunmalı,

  • Bu alacak için icra takibi başlatılmış olmalı,

  • Borçlunun malvarlığının borcu karşılamaya yetmediği ortaya konulmalı (aciz hali),

  • İptali istenen tasarruf, alacağın doğumundan sonra yapılmış olmalı,

  • Tasarruf; bağış, yakına düşük bedelli satış, alacaklıyı zarara sokmak amacı taşıyan devir gibi nitelikte olmalı.

Her dosyada bu şartların somut delillerle desteklenmesi gerekir. Tapu kayıtları, banka hareketleri, ticaret sicili, yazışmalar, tanık beyanları önem kazanır.

3.4.3. Davanın tarafları ve sonucu

Tasarrufun iptali davası:

  • Borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açılır,

  • Bazı durumlarda, malı devralan kişi de hiç çekinmeden başka bir kişiye devretmiş olabilir; o zaman zincirdeki diğer kişiler de dikkate alınır,

  • Dava kabul edildiğinde; icra dosyasındaki alacak, iptale konu mal üzerinde doğrudan haciz ve satış yoluyla tahsil edilebilir.

Bu nedenle, borçludan mal alan kişi, özellikle bedelin çok düşük olduğu, borçlunun ağır borç içinde olduğu ve icra dosyalarının bulunduğu durumlarda, ileride ciddi risk altında kalabilir.


4. Eşten Mal Kaçırma: Boşanma ve Mal Paylaşımında Ne Yapılmalı?

Boşanma sürecindeki mal kaçırma, duygusal yönü de ağır olan bir konudur. Yıllarca emek verilerek biriktirilen malların, boşanma davasından hemen önce elden çıkarılması, eşte derin bir haksızlık duygusu yaratır.

4.1. Mal rejimi ve edinilmiş mallara katılma

Türkiye’de yasal mal rejimi, kural olarak **“edinilmiş mallara katılma rejimi”**dir.

Kabaca:

  • Evlilik süresince alınan pek çok mal, her iki eşin ortak emeğinin ürünü sayılır,

  • Boşanma veya ölümle mal rejimi sona erdiğinde, eşler arasında “katılma alacağı” hesaplanır,

  • Çalışmayan eş de, evlilik süresince edinilen malvarlığından belirli oranda hak sahibidir.

Eşlerden birinin, diğerinin bu hakkını yok etmek için mal kaçırmaya başlaması, bu mal rejiminin amaçladığı adalet duygusunu tamamen zedeler. Bu nedenle mal kaçırma içerikli devirler, mal rejimi tasfiyesinde özellikle incelenir.

4.2. Boşanma öncesi ve sırasında yapılan devirler

Boşanma sürecinde sık karşılaşılan tablo şudur:

  • Eş, boşanma dilekçesi verilmeden kısa süre önce evi kardeşine satar,

  • Aracı çok düşük bedelle tanıdığına devreder,

  • Banka hesaplarını boşaltır, parayı elden veya üçüncü kişiye aktarır.

Bu noktada şu sorular önemlidir:

  • Devir gerçek bedelle mi yapılmış, yoksa bedel kâğıt üzerinde mi?

  • Devir alan kişi, eşin boşanma sürecinde olduğunu biliyor mu?

  • Devirden sonra malı fiilen kim kullanmaya devam ediyor?

Eğer amaç açıkça diğer eşin katılma alacağını azaltmak veya sıfırlamak ise, mal rejimi hükümleri devreye girer ve bu tür tasarruflar çoğu zaman tasfiye hesabına eklenir; yani yok sayılmaz, tam tersine hesaplama içinde kabul edilir.

4.3. Aile konutu şerhi ile aile evini koruma

Eşler için en kritik varlık genellikle aile konutudur.

  • Aile konutu niteliğindeki evin satılması, devredilmesi, kiraya verilmesi, ipotek ettirilmesi gibi işlemler, diğer eşin rızasına bağlıdır.

  • Tapu kütüğüne konulacak “aile konutu şerhi”, mal kaçırma riski karşısında son derece önemli bir güvence sağlar.

Aile konutu şerhi bulunmadığı halde, eş bu evi üçüncü kişiye devretmişse:

  • Devir alan kişinin iyi niyeti,

  • Evin aile konutu olup olmadığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi,

  • Boşanma sürecinin kamuya açık hale gelip gelmediği,

gibi kriterler değerlendirilir. Uygun şartlarda, devrin iptali veya tescil talebi gündeme gelebilir; en azından tasfiye hesabında, evin değeri eşler arasında paylaştırılır.

4.4. Eşin malları üçüncü kişilere devretmesi

Bazı durumlarda eş, mallarını akrabalarına devrederek; “benim üzerimde hiçbir şey yok” noktası yaratmak ister. Burada şu ayrım önemlidir:

  • Mal gerçekten rayiç bedelle satılmış ve para eşin üzerinde görünüyorsa,

  • Yoksa gerçekte bağış niteliğinde, sembolik bir satış mı yapılmıştır?

İkinci ihtimalde, özellikle üçüncü kişinin de durumu bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde; hem mal rejimi hesabında bu devirler alt alta yazılır, hem de gerektiğinde üçüncü kişiye karşı alacak veya tazminat davası açılması tartışılabilir.


5. Mirasçılardan Mal Kaçırma: “Babam Bütün Malları Kardeşime Bırakmış”

Mirasçılar açısından en sık duyulan şikâyetlerden biri şudur:

“Anneme/babama yıllarca hizmet ettim, ama sağlığında bütün mallarını kardeşime devretmiş. Miras açıldığında bana hiçbir şey kalmadı.”

Bu tip olaylarda iki temel kavram öne çıkar: muris muvazaası ve tenkis.

5.1. Muris muvazaası (görünüşte satış, gerçekte bağış)

Muris muvazaasını, basit bir örnekle açıklayalım:

  • Baba, tek dairesini tapuda “satış” gibi göstererek bir oğluna devreder,

  • Ancak gerçekte bedel alınmamıştır, amaç diğer çocukları mirastan mahrum bırakmaktır,

  • Tapu kaydında her şey satış gibi görünse de gerçek irade bağıştır.

Bu durumda diğer mirasçılar:

  • Tapudaki satışın gerçekte bağış olduğunu,

  • Bu bağışın mirasçıları mirastan mahrum bırakma kastıyla yapıldığını,

ispatlayabilirlerse, tapunun iptali ve payları oranında adlarına tescilini talep edebilirler.

İspatta dikkat edilen hususlar şunlardır:

  • Gösterilen satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki uçurum,

  • Miras bırakanın ekonomik durumu (satış bedelini alacak durumda mıydı?),

  • Devirden önce ve sonra taşınmazı fiilen kimin kullandığı,

  • Aile içi ilişkiler, geçimsizlik veya mirastan dışlama niyeti,

  • Diğer mirasçılara bırakılan veya bırakılmayan mallar.

Muris muvazaası davaları, özellikle taşınmaz devirlerinde mirasçıların en önemli koruma araçlarından biridir.

5.2. Tenkis davası (saklı payı koruma)

Bazı durumlarda miras bırakan:

  • Vasiyetname ile bir kişiye olağan dışı bir pay bırakmış,

  • Sağlığında yaptığı bağışlarla malvarlığının büyük kısmını bir kişiye kaydırmış olabilir.

Eğer bu tasarruflar saklı paylı mirasçıların asgari yasal paylarını ihlal ediyorsa, devreye tenkis davası girer.

Tenkis davasında amaç; miras bırakanın tasarruf özgürlüğü ile saklı paylı mirasçıların zorunlu hakkı arasında denge kurmaktır. Mahkeme, saklı payları zedeleyen tasarrufları, kanunun öngördüğü hesaplama yöntemine göre azaltır ve mirasçının saklı payına denk gelecek kısmın iadesini sağlar.


6. Mal Kaçırmanın Ceza Hukuku Boyutu: Her Zaman Suç mu?

“Mal kaçırma” her zaman ceza kanunu anlamında suç teşkil etmez. Çoğu zaman özel hukuk yollarıyla (tasarrufun iptali, muris muvazaası, mal rejimi tasfiyesi) çözülmesi gereken bir konudur.

Bununla birlikte, özellikle ticari hayatta bazı davranışlar ceza hukuku bakımından da sonuç doğurabilir:

  • Alacaklıları zarara uğratmak amacıyla defter ve belgeleri tahrif etmek,

  • Malvarlığını hileli şekilde azaltarak iflas sürecine girmek,

  • Alacaklıları yanıltmak için sahte belge düzenlemek gibi.

Şartları oluştuğunda bu fiiller, örneğin hileli iflas veya diğer ekonomik suçlar kapsamında değerlendirilip hapis cezasına kadar giden yaptırımlara konu olabilir.

Burada unutulmaması gereken nokta şudur:
Ceza davası, alacağın tahsili açısından tek başına yeterli bir araç değildir. Ceza süreciyle paralel şekilde; icra takipleri, tasarrufun iptali davası, mal rejimi davası, muris muvazaası veya tenkis davaları da zamanında açılmalıdır.


7. Mal Kaçırma Riskini Fark Edince İlk 10 Adım (Pratik Liste)

Mal kaçırma riskini gördüğünüz anda, aşağıdaki adımlar yol gösterici olabilir:

  1. Panik yapmayın ama vakit de kaybetmeyin.
    Beklemek, çoğu zaman borçlunun yeni devirler yapmasına fırsat verir.

  2. Tapu kayıtlarını ve diğer resmi sicilleri kontrol edin.

    • Tapu müdürlüğünden borçluya, eşe veya miras bırakana ait taşınmazlar sorgulanabilir,

    • Araç kayıtları, ticaret sicili, marka/patent sicilleri incelenebilir.

  3. Banka hareketleri ve mali kayıtları toplayın.

    • Mümkünse banka dekontları, hesap özetleri, fatura ve sözleşmeler bir araya getirilmelidir.

  4. Elektronik delilleri hemen yedekleyin.

    • WhatsApp yazışmaları, e-postalar, SMS’ler, sosyal medya mesajları; ekran görüntüsü ve yedeklemelerle kayıt altına alınmalıdır.

  5. Tanık listesini oluşturun.

    • Devirlere tanıklık eden, borçlunun niyetini bilen, aile içi görüşmelere şahit olan kişiler kim? İsim ve iletişim bilgileri not edilmelidir.

  6. Alacağın veya hakkın dayanağını netleştirin.

    • Alacak, sözleşmeden mi, faturadan mı, mahkeme kararından mı doğuyor?

    • Eş iseniz hangi mallar evlilik içinde edinilmiş?

    • Mirasçı iseniz miras bırakanın tasarrufları neler?

  7. İcra takibi gerekiyorsa geciktirmeyin.

    • Sırf “önce bir konuşalım” diyerek aylarca beklemek, tasarrufun iptali davası sürelerini de riske atabilir.

  8. İhtiyati haciz veya ihtiyati tedbir imkânlarını değerlendirin.

    • Borçlunun mallarının dava sonucuna kadar korunması için bu tedbirler hayati önemdedir.

  9. Hangi davanın uygun olduğuna karar verin.

    • Tasarrufun iptali davası mı,

    • Mal rejimi tasfiyesi mi,

    • Muris muvazaası davası mı,

    • Tenkis davası mı,

    • Yoksa hepsinin kombinasyonu mu?

  10. Mutlaka uzman görüşü alın.

    • Her dosya, kendi içinde çok sayıda teknik ayrıntı barındırır; tek bir yanlış adım, yıllarca sürecek bir sürecin boşa gitmesine sebep olabilir.


8. Sık Sorulan Sorular (SEO Uyumlu Mini Rehber)

Soru 1: “Borçlu mal kaçırıyorsa ne yapmalıyım?”

Önce alacağınızı belgeleyen tüm evrakı toplayın. Ardından:

  • İcra takibi başlatın,

  • Borçlunun mal kaçırdığına dair delilleri dosyaya koyun,

  • Şartları uygunsa ihtiyati haciz ve tasarrufun iptali davası seçeneklerini değerlendirin.

Her olaya göre farklı bir strateji gerekebilir; özellikle tasarruf tarihleri ve alacağın doğduğu zaman çok önemlidir.

Soru 2: “Eşim mallarını ailesinin üzerine yapıyor, haklarımı kaybeder miyim?”

Evlilik süresince edinilen mallar, kural olarak ortak emeğin ürünüdür. Eşiniz malları başkalarına devretmiş olsa bile:

  • Bu devirler mal rejimi tasfiyesinde çoğu kez göz önüne alınır,

  • Evlilik süresince edinilmiş mallar üzerinden katılma alacağı hesabı yapılır,

  • Uygun koşullarda üçüncü kişiye karşı da talepte bulunmak mümkündür.

Ayrıca aile konutu şerhi, evin devrini önleme bakımından son derece önemlidir.

Soru 3: “Babam bütün mallarını kardeşime bıraktı, bana hiç miras kalmayacak mı?”

Her şey bitmiş değildir.

  • Devirler gerçekte bağış niteliğindeyse ve sizi mirastan mahrum bırakma kastı varsa, muris muvazaası davası gündeme gelebilir,

  • Saklı pay sahibi iseniz ve bu payınız zedelenmişse, tenkis davası açma imkânınız olabilir.

Bu noktada, tapu kayıtları, bedel miktarları ve aile içi ilişkilerin ayrıntılı analizi gerekir.

Soru 4: “Mal kaçırma suçu var mı, ceza davası açabilir miyim?”

Her mal kaçırma olayı ceza suçu değildir.

  • Özellikle ticari hayatta, alacaklıları aldatmak için defter ve belgeleri tahrif eden, malvarlığını hile ile azaltan borçlular bakımından ceza hukuku devreye girebilir,

  • Ancak ceza davası; alacağın tahsili için tek başına yeterli olmaz. Paralel şekilde icra ve hukuk davaları da açılmalıdır.

Soru 5: “Tasarrufun iptali davasını ne kadar sürede açmalıyım?”

Genel olarak, iptali istenen tasarrufun üzerinden yıllarca geçmesini beklemek, alacaklı bakımından ciddi risk taşır. Zaman geçtikçe:

  • Deliller zayıflar,

  • Tanıklar unutabilir veya ulaşılamaz hale gelir,

  • Bazı davalar açısından kanunda öngörülen süreler dolabilir.

Bu nedenle mal kaçırma şüphesi doğar doğmaz hukuki değerlendirme yapmak ve süreleri dikkate alarak hareket etmek gerekir.


Sonuç: Mal Kaçırma Riskinde En Büyük Hata “Beklemek”

Mal kaçırma; alacaklıların, eşlerin ve mirasçıların en ağır hak kaybına uğradığı alanlardan biridir. Türk hukuku; tasarrufun iptali, mal rejimi hükümleri, muris muvazaası ve tenkis davalarıyla önemli koruma imkânları sunar. Ancak bu korumanın fiilen işe yaraması için:

  • Risk erken fark edilmeli,

  • Deliller zamanında toplanmalı,

  • Doğru dava türü doğru zamanda açılmalı,

  • Süreler kaçırılmamalıdır.

Kısacası; mal kaçırma riskinde yapılacak en büyük hata, “biraz daha bekleyelim, belki düzelir” düşüncesiyle zaman kaybetmektir. Ne kadar erken hareket edilirse, hakkın korunma ihtimali o kadar yükselir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button