Single Blog Title

This is a single blog caption

Mağdur ile Suçtan Zarar Görenin Hakları

CEZA MUHAKEMESİNDE İDDİA FAALİYETİNİN TAMAMLAYICI UNSURU: MAĞDUR, SUÇTAN ZARAR GÖREN VE KAMU DAVASINA KATILMA KURUMU

 

Modern ceza muhakemesi hukuku, uzun yıllar boyunca yalnızca “Devlet” ve “Sanık” arasındaki cezalandırma ilişkisine odaklanmış, suçun asıl muhatabı olan mağduru ikincil planda tutmuştur. Ancak gelişen insan hakları doktrini ve onarıcı adalet anlayışı ile birlikte, ceza yargılamasında mağdurun konumu radikal bir biçimde değişmiştir. Artık mağdur, sadece ifadesine başvurulan bir “delil kaynağı” veya “tanık” değil; yargılamanın aktif bir sujesi, iddia makamının yanında yer alan ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunan bir “taraf” hüviyetindedir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), mağdur ve suçtan zarar görenin haklarını 233. ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlemiş, bu kişilere soruşturma ve kovuşturma evrelerinde geniş yetkiler tanımıştır. Bu çalışmada; mağdur ve suçtan zarar gören kavramlarının hukuki niteliği, sahip oldukları haklar, dinlenme usulleri, kamu davasına katılma (müdahillik) kurumu ve tüzel kişilerin bu süreçteki temsili, mevzuat ve yargı içtihatları ışığında incelenecektir.


I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE: MAĞDUR VE SUÇTAN ZARAR GÖREN AYRIMI

 

Uygulamada sıklıkla birbirinin yerine kullanılan “mağdur” ve “suçtan zarar gören” kavramları, hukuki nitelikleri ve kapsamları bakımından birbirinden farklıdır. Bu ayrım, özellikle hakların kullanımı ve davaya katılma ehliyeti açısından hayati önem taşır.

A. Mağdur (Gerçek Kişi)

 

Mağdur, işlenen suç nedeniyle doğrudan doğruya haksızlığa uğrayan, suçun konusunu oluşturan hukuksal değerin (can, mal, onur, vücut bütünlüğü vb.) sahibi olan kişidir. Ceza hukuku doktrininde kabul edilen genel görüşe göre; sadece gerçek kişiler mağdur olabilir. Tüzel kişiler (şirketler, dernekler, vakıflar) suçun mağduru olamazlar, ancak “suçtan zarar gören” olabilirler.

  • Örnek: Kasten yaralama suçunda vücut bütünlüğü ihlal edilen kişi mağdurdur. Hakaret suçunda onuru zedelenen kişi mağdurdur.

B. Suçtan Zarar Gören (Gerçek veya Tüzel Kişi)

 

Suçtan zarar gören kavramı, mağdur kavramını da içine alan daha geniş bir çatı kavramdır. İşlenen suçtan dolayı doğrudan veya dolaylı olarak maddi veya manevi zarara uğrayan herkesi kapsar.

  • Doğrudan Zarar Gören: Suçun neticesinde hakları zedelenen kişidir (Genellikle mağdur ile aynı kişidir).

  • Dolaylı Zarar Gören: Suçun hedefi olmamakla birlikte, suçun işlenmesi sonucunda malvarlığında veya manevi dünyasında eksilme meydana gelen kişilerdir.

Formülasyon: Her mağdur aynı zamanda suçtan zarar görendir; ancak her suçtan zarar gören mağdur değildir.

  • Örnek: Bir cinayet olayında, öldürülen kişi (maktul) suçun “mağduru”dur. Maktulün geride kalan eşi ve çocukları ise, bu ölümden dolayı destekten yoksun kaldıkları ve manevi acı çektikleri için “suçtan zarar gören”dir. Davaya katılma hakları suçtan zarar gören sıfatından kaynaklanır.


II. MAĞDUR VE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN HAKLARI (CMK m. 234)

 

Kanun koyucu, mağdur ile şikâyetçinin (müştekinin) soruşturma ve kovuşturma evrelerinde sahip olduğu hakları CMK’nın 234. maddesinde tek tek saymıştır. Bu hakların ilgili makamlarca (polis, savcı, hakim) hatırlatılması zorunludur.

A. Soruşturma Evresindeki Haklar

 

Soruşturma, yani savcılık aşamasında mağdurun/şikâyetçinin sahip olduğu temel haklar şunlardır:

  1. Delil Toplanmasını İsteme Hakkı: Mağdur, olayın aydınlatılması için gerekli gördüğü delillerin (kamera kaydı, tanık, HTS kaydı vb.) toplanmasını Cumhuriyet savcısından talep edebilir. Savcı bu talebi kabul etmek zorunda değildir ancak reddederse gerekçesini belirtmelidir.

  2. Soruşturmanın Gizliliğini İhlal Etmemek Kaydıyla Belge Örneği İsteme Hakkı: Mağdur, dosyadaki belgelerden örnek alabilir. Ancak soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek durumlarda savcı bu yetkiyi kısıtlayabilir.

  3. Vekil (Avukat) Yardımından Yararlanma Hakkı: Mağdur, kendisini bir avukatla temsil ettirebilir.

    • Zorunlu Vekillik: Cinsel saldırı suçu ile alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, mağdurun/suçtan zarar görenin yaşı küçükse, sağır veya dilsizse ya da meramını anlatamayacak derecede malulse; istemi aranmaksızın kendisine Baro tarafından bir avukat atanır.

  4. İtiraz Hakkı: Cumhuriyet savcısının verdiği “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar”a (Takipsizlik) karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz etme hakkı vardır.

B. Kovuşturma (Yargılama) Evresindeki Haklar

 

Kamu davası açıldıktan sonra mahkeme aşamasında haklar genişler:

  1. Duruşmadan Haberdar Olma Hakkı: Mahkeme, duruşma gününü ve iddianameyi mağdura tebliğ etmek zorundadır.

  2. Kamu Davasına Katılma (Müdahillik) Hakkı: Yargılamanın en önemli hakkıdır. Mağdur, davaya katılarak “taraf” sıfatını kazanabilir (Aşağıda detaylandırılacaktır).

  3. Tutanak ve Belgelerden Örnek Alma: Dosyadaki tüm tutanak ve belgelerden harçsız örnek alabilir.

  4. Tanıkların Davetini İsteme: Olayın aydınlatılması için dinlenmesini istediği tanıkların mahkemeye çağrılmasını talep edebilir.

  5. Kanun Yollarına Başvurma: Davaya katılmış olmak şartıyla, mahkemenin verdiği karara karşı İstinaf ve Temyiz kanun yollarına başvurabilir.


III. MAĞDUR VE SUÇTAN ZARAR GÖRENİN DİNLENMESİ (CMK m. 233 – 236)

 

Maddi gerçeğe ulaşılmasında mağdurun beyanları, en az sanığın savunması kadar önemlidir. Bu nedenle CMK, mağdurun dinlenmesini bir zorunluluk olarak düzenlemiştir.

A. Dinleme Usulü

 

Mağdur veya suçtan zarar gören, soruşturma evresinde savcı tarafından, kovuşturma evresinde ise mahkeme başkanı veya hakim tarafından dinlenir.

  • Çağrı Usulü: Mağdur, tanıklara ilişkin hükümlere göre çağrılır (CMK m.233). Yani kendisine usulüne uygun tebligat (davetiye) çıkarılır.

  • Zorla Getirme: Usulüne uygun çağrıya rağmen mazeretsiz olarak gelmeyen mağdur hakkında “Zorla Getirme” kararı verilebilir. Bu, mağdurun beyanının delil değeri taşıması ve sanığın savunma hakkının (çapraz sorgu) kısıtlanmaması için gereklidir.

B. Yemin Hususu

 

Mağdurun dinlenmesi sırasında yemin edip etmeyeceği, sıfatına göre değişir:

  • Tanık Sıfatıyla Dinleme: Eğer mağdur davaya henüz katılmamışsa (katılan sıfatını almamışsa), “tanık” olarak dinlenir. Bu durumda, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır ve kural olarak yemin ettirilir.

  • Katılan Sıfatıyla Dinleme: Davaya katıldıktan sonra “katılan” sıfatını alır. Katılan, davanın tarafı olduğu için kendisine yemin verdirilmez. Ancak maddi gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse mahkeme takdir yetkisini kullanarak yeminli dinleyebilir.

  • İstisna: 15 yaşını doldurmamış çocuklar ile ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz dinlenir.

C. Sanığın Yokluğunda Dinleme ve Özel Koruma Tedbirleri (CMK m. 236)

 

Kanun koyucu, mağdurun sanıkla yüzleşmesinin psikolojik travma yaratabileceği veya gerçeğin anlatılmasını engelleyebileceği durumlarda özel usuller öngörmüştür.

  1. Sanığın Çıkarılması: Hakim, mağdurun sanığın huzurunda gerçeği söylemekten çekineceği ihtimalini görürse, mağdur dinlenirken sanığın duruşma salonundan çıkarılmasına karar verebilir. Sanık geri döndüğünde mağdurun beyanları kendisine okunur.

  2. Tek Seferde Dinleme: Cinsel suç mağdurları ile çocuk mağdurların, yargılama sürecinde defalarca dinlenerek ikincil bir mağduriyet (sekonder travma) yaşamamaları esastır. Bu nedenle, maddi gerçeklik gerektirmedikçe bu kişilerin ifadeleri kayda alınmak suretiyle sadece bir kez alınır.

  3. Uzman Eşliğinde Dinleme: Çocukların veya psikolojik durumu elverişsiz mağdurların dinlenmesi sırasında psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacı bulundurulması zorunludur.

  4. SEGBİS ile Dinleme: Mağdurun mahkemeye gelmesi mümkün değilse veya yüz yüze gelmesi sakıncalıysa, bulunduğu yerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifadesi alınabilir.


IV. KAMU DAVASINA KATILMA (MÜDAHİLLİK) KURUMU (CMK m. 237 – 243)

 

Ceza muhakemesinde mağdurun pasif bir “şikâyetçi” konumundan, aktif bir “yargılama tarafı” konumuna geçmesini sağlayan kurum “Kamu Davasına Katılma” (Müdahillik) kurumudur. Katılma kararı ile birlikte mağdur, “Katılan” sıfatını alır ve iddia makamının yanında, sanığın karşısında yer alan bir süje haline gelir.

A. Katılma Ehliyeti ve Şartları

 

Herkes davaya katılamaz. Katılma talebinde bulunabilmek için şu şartların varlığı gerekir:

  1. Suçtan Zarar Görme Şartı: Talepte bulunan kişinin, iddianamede anlatılan suçtan dolayı doğrudan veya dolaylı zarar görmüş olması gerekir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında, “zarar” kavramını; suç teşkil eden eylem ile meydana gelen netice arasında illiyet bağı bulunan maddi veya manevi zarar olarak tanımlamaktadır.

  2. Ehliyet: Gerçek kişilerde fiil ehliyeti, tüzel kişilerde yetkili organın kararı gerekir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçükler veya kısıtlılar adına kanuni temsilcileri (veli/vasi) katılma talebinde bulunabilir.

  3. Kamu Davasının Açılmış Olması: Katılma ancak kovuşturma evresinde (mahkemede) mümkündür. Soruşturma evresinde katılma olmaz.

B. Katılma Usulü ve Zamanı

 

  • Talep: Katılma kendiliğinden olmaz, mutlaka talep edilmelidir. Bu talep, duruşmada sözlü olarak yapılabileceği gibi, mahkemeye verilecek bir dilekçe ile de yapılabilir.

  • Zaman: İddianamenin kabulünden itibaren hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada katılma talebinde bulunulabilir. Ancak, hüküm verildikten sonra (kanun yolu aşamasında) ilk defa katılma talebinde bulunulamaz. Bu nedenle, esas hakkında karar verilmeden önce talebin iletilmesi hayati önem taşır.

  • Karar: Mahkeme, talep sahibinin suçtan zarar görüp görmediğini, davayla ilgisini araştırır. Sanık ve avukatının da görüşünü aldıktan sonra katılma talebinin “Kabulüne” veya “Reddine” karar verir.

C. Katılmanın Hukuki Sonuçları ve Katılanın Hakları

 

Katılma kararı verildiği andan itibaren şikâyetçi, “Katılan” sıfatını kazanır ve şu haklara sahip olur:

  1. İddia Makamına Yardımcı Konum: Katılan, savcının yanında yer alarak sanığın cezalandırılmasını talep eder. Delil sunabilir, savcının mütalaasına katılıp katılmadığını beyan edebilir.

  2. Kanun Yollarına Başvuru Hakkı: Belki de en önemli sonuç budur. Davaya katılan kişi, mahkemenin verdiği kararı (beraat, ceza verilmesine yer olmadığı vb.) İstinaf veya Temyiz mahkemesine taşıma hakkına sahip olur. Davaya katılmayan mağdur, kararı temyiz edemez.

  3. Soru Sorma Hakkı: Katılan veya vekili, duruşma disiplinine uygun olarak sanığa, tanıklara ve bilirkişilere doğrudan soru yöneltebilir.

  4. Vekillik Ücreti: Sanık mahkûm olursa, kendisini avukatla temsil ettiren katılan lehine mahkemece “vekalet ücretine” hükmedilir.

D. Katılmadan Vazgeçme ve Etkisi

 

Katılan, dilediği zaman bu sıfatından vazgeçebilir. Vazgeçme ile birlikte katılan sıfatı ve buna bağlı haklar sona erer. Ancak vazgeçme, o ana kadar yapılan işlemlerin geçerliliğini etkilemez. Ayrıca, şikâyetten vazgeçme (takibi şikâyete bağlı suçlarda) davayı düşürürken, katılmadan vazgeçme kamu davasını düşürmez; dava savcı tarafından yürütülmeye devam eder.


V. TÜZEL KİŞİLERİN KAMU DAVASINA KATILMASI VE TEMSİLİ

 

Modern hukukta suçtan zarar görenler sadece bireyler değildir. Şirketler, dernekler, vakıflar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bizzat devlet kurumları da suçtan zarar görebilir. Bu nedenle CMK, tüzel kişilerin de davaya katılmasına imkân tanımıştır.

A. Tüzel Kişilerin “Suçtan Zarar Görme” Kriteri

 

Tüzel kişiler, “mağdur” sıfatını haiz olamazlar ancak “suçtan zarar gören” sıfatıyla davaya katılabilirler. Buradaki temel kriter, işlenen suçun tüzel kişiliğin malvarlığını, itibarını veya kuruluş amacını doğrudan etkileyip etkilemediğidir.

  • Örnek: Bir şirketin kasasından para çalınması (Hırsızlık/Zimmet) durumunda şirket suçtan zarar görendir ve davaya katılabilir.

  • Örnek: Bir şirkete yönelik “dolandırıcı şirket” şeklinde asılsız haber yapılması durumunda şirket, itibarının zedelenmesi nedeniyle hakaret/iftira davasına katılabilir.

B. Temsil Sorunu ve Usul

 

Tüzel kişilerin iradesi, yetkili organları aracılığıyla açıklanır. Davaya katılma talebi de yetkili organ tarafından veya onun vekil tayin ettiği avukat tarafından yapılmalıdır.

  1. Özel Hukuk Tüzel Kişileri (Şirketler/Dernekler): Yönetim kurulu kararı veya imza sirkülerine göre şirketi temsile yetkili olan kişi (Müdür/Yönetim Kurulu Başkanı) katılma talebinde bulunabilir. Avukat aracılığıyla yapılacaksa, vekaletnamede dava açmaya veya davaya katılmaya ilişkin yetki bulunmalıdır.

  2. Kamu Tüzel Kişileri (Bakanlıklar/Kurumlar): Hazinenin veya ilgili Bakanlığın suçtan zarar gördüğü durumlarda (Örn: İhaleye fesat karıştırma, kaçakçılık), ilgili idarenin hukuk müşavirliği veya muhakemat müdürlüğü temsilcisi davaya katılma talebinde bulunur.

C. Baroların ve Sivil Toplum Örgütlerinin Durumu

 

Hukukumuzda en çok tartışılan konulardan biri, Baroların veya kadın hakları derneklerinin, özellikle kadın cinayetleri veya çevre suçları gibi toplumsal infial yaratan davalara katılıp katılamayacağıdır.

  • Eski Yaklaşım: Yargıtay, uzun süre boyunca “suçtan doğrudan zarar görme” şartını dar yorumlayarak, Baroların ve derneklerin katılma taleplerini reddetmiştir. “Derneğin amacı suçla mücadele olsa bile, suç doğrudan derneğe karşı işlenmemiştir” görüşü hâkimdi.

  • Mevcut Durum ve Yasal Düzenlemeler: 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20. maddesi ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlarda davaya katılma hakkı doğrudan verilmiştir. Ancak sivil toplum kuruluşları (STK) ve Barolar açısından Yargıtay’ın uygulaması halen “doğrudan zarar” kriteri çerçevesinde şekillenmekte ve istisnai haller dışında katılma talepleri reddedilmektedir. Ancak çevre suçları gibi kollektif menfaatin ihlal edildiği durumlarda, mahkemelerin takdir yetkisiyle katılma taleplerini kabul ettiği örnekler artmaktadır.


VI. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Ceza muhakemesi hukuku, sadece suçlunun cezalandırılmasını değil, bozulan hukuki barışın sağlanmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini de amaçlar. Bu kapsamda “mağdur” ve “suçtan zarar gören”, iddia makamının pasif bir unsuru değil, yargılamanın seyrini değiştirebilen aktif bir tarafıdır.

CMK’nın 233. ve devamı maddelerinde düzenlenen haklar silsilesi, mağdurun devlet karşısındaki konumunu güçlendirmiştir. Özellikle “Kamu Davasına Katılma” kurumu, mağdura; savcının yetersiz kaldığı veya hatalı değerlendirme yaptığı durumlarda inisiyatif alma, kararı üst mahkemeye taşıma ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için delil sunma imkânı vermektedir.

Bu nedenle, suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişilerin, yargılama sürecinde sadece “ifade verip gitmek” yerine, kanunun tanıdığı “Katılan” sıfatını almaları, hak arama hürriyetinin tam olarak kullanılması ve adaletin tesisi bakımından hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki; etkili bir iddia makamı, sadece güçlü bir savcıyla değil, haklarını bilen ve takip eden bir mağdurun varlığıyla tamamlanır.


Yasal Uyarı: İşbu metin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri ve hukuki doktrin çerçevesinde genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Somut hukuki süreçlerinizde hak kaybı yaşamamak adına profesyonel hukuki destek alınması tavsiye olunur.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button