Konutu Terk Etmeme (Ev Hapsi) Tedbiri Nedir?
Konutu terk etmeme tedbiri, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen adli kontrol önlemlerinden biridir ve uygulamada “ev hapsi” olarak bilinir. Bu tedbir, tutuklama gibi kişinin özgürlüğünü tamamen ortadan kaldırmak yerine, daha hafif ama yine de ciddi bir kısıtlama getirir. Şüpheli veya sanık belirlenen konutta kalmak zorundadır ve konutunu terk etmesi yasaktır. Böylece kişi toplumdan tamamen kopmadan yargılama sürecine dahil olur, aynı zamanda kaçma veya delilleri karartma ihtimali sınırlandırılır. Ev hapsi, kişinin günlük hayatını büyük ölçüde sınırlar; ancak tutuklamanın ağır sonuçları yerine özgürlüğe daha ölçülü bir müdahale sağlar.
Hukuki Dayanak
Bu tedbirin hukuki kaynağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesidir. Kanun koyucu, adli kontrol kapsamında hâkime çeşitli seçenekler sunmuştur. Bunlar arasında en ağır ve özgürlüğe en fazla müdahale eden tedbir “konutu terk etmeme”dir. Bu düzenleme ile, tutuklamanın yerine daha hafif önlemler alınması hedeflenmiştir. Ayrıca, denetimli serbestlik ve elektronik izleme mevzuatı da ev hapsinin uygulanmasını teknik olarak destekler. Uygulamada çoğunlukla elektronik kelepçe ile birlikte uygulanır. Böylece hâkim kararı, teknik denetimle güvence altına alınır.
CMK m.109
Adli kontrol
(1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
…
j) Konutunu terk etmemek.
k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Amacı
Konutu terk etmeme tedbirinin amacı, yargılama sürecinde kamu düzenini korumak ve muhakemenin selametini sağlamaktır. Tutuklama gibi ağır bir tedbirin yerine tercih edilen bu yöntem, özgürlüğe müdahale ile kamu yararı arasında denge kurar. Failin kaçmasını engellemek, delillere müdahalesini önlemek, mağdura baskı yapmasını engellemek ve toplum güvenliğini sağlamak bu tedbirin başlıca hedefleridir. Böylece bir yandan şüpheli veya sanığın hakları gözetilirken diğer yandan adaletin etkinliği korunur.
Uygulama Şartları
Bu tedbirin uygulanabilmesi için öncelikle tutuklama sebeplerinin varlığı aranır. Yani kişinin kaçma ihtimali, saklanma riski veya delilleri karartma ihtimali bulunmalıdır. Ancak tutuklama, ölçülülük ilkesine aykırı olacaksa ve daha hafif tedbirlerle aynı amaca ulaşmak mümkünse, hâkim ev hapsine karar verebilir. Başka adli kontrol tedbirleri yetersiz kalıyorsa konutu terk etmeme uygulanır. Burada önemli olan, tedbirin işlenen suçun ağırlığı ve kişinin kişisel durumu ile orantılı olmasıdır. Keyfi bir şekilde ev hapsi kararı verilemez; somut olayın koşullarına göre gerekçelendirilmelidir.
Uygulanışı
Konutu terk etmeme tedbiri, kişinin evinde ya da hâkimin belirleyeceği başka bir konutta uygulanabilir. Bu tedbirin etkinliği genellikle elektronik kelepçe ile sağlanır. Kelepçe sayesinde kişi evini terk ettiğinde veya belirlenen sınırları aştığında sistem uyarı verir ve kolluk kuvvetleri derhal müdahale eder. Böylece kararın kâğıt üzerinde kalması engellenir, fiilen denetim sağlanır. Bu yönüyle ev hapsi, yalnızca hukuki değil, teknik altyapı ile de desteklenen güçlü bir tedbirdir.
Süresi
Ev hapsi tedbiri, süresiz şekilde uygulanamaz. Kanun koyucu, kişinin özgürlüğünün belirsiz şekilde kısıtlanmasını engellemek için süre sınırı öngörmüştür. Konutu terk etmeme tedbiri en fazla iki yıl devam edebilir. Zorunlu hallerde hâkim gerekçeli karar ile bu süreyi bir yıl daha uzatabilir. Ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda ise süre üç yıla kadar çıkabilir. Bu sınırlamalar, tedbirin ölçülü ve orantılı olmasını sağlamak için getirilmiştir.
Cezadan Mahsup
Ev hapsi, özgürlüğü ciddi biçimde kısıtladığı için, bu sürenin ceza infazına etkisi de düzenlenmiştir. Konutu terk etmeme tedbirinde geçirilen süre, ileride hükmedilecek hapis cezasından mahsup edilir. Kanuna göre ev hapsinde geçirilen her iki gün, bir gün hapis cezasına karşılık gelir. Bu düzenleme, ev hapsinin diğer adli kontrol tedbirlerinden farklılığını ortaya koyar. Çünkü imza yükümlülüğü ya da yurt dışına çıkış yasağı gibi tedbirler, özgürlüğü bu denli kısıtlamaz.
İtiraz ve Kaldırılma
Konutu terk etmeme tedbirine karşı her zaman itiraz mümkündür. Şüpheli veya sanık, tedbirin kaldırılmasını veya hafifletilmesini talep edebilir. İtiraz, üst sulh ceza hâkimliğine yapılır. Ayrıca, yargılama ilerledikçe hâkim, tedbirin devam edip etmeyeceğini periyodik olarak değerlendirmek zorundadır. Eğer koşullar değişmişse, örneğin kaçma riski ortadan kalkmışsa veya mağdurun korunması artık başka yollarla mümkünse, tedbir kaldırılabilir ya da daha hafif önlemlerle değiştirilir.
Örnek Uygulama
Örneğin, uyuşturucu kullanma suçundan soruşturulan bir şüpheli hakkında savcı tutuklama talep etmiştir. Ancak hâkim, şüphelinin sabit ikametinin bulunduğunu, delillerin büyük ölçüde toplandığını ve tutuklamanın ölçüsüz olacağını değerlendirerek konutu terk etmeme tedbirine hükmetmiştir. Elektronik kelepçe takılan şüpheli evinde kalmak zorunda bırakılmıştır. Böylece hem kamu güvenliği sağlanmış hem de kişinin gereksiz yere tutuklanması engellenmiştir.
Sonuç
Konutu terk etmeme tedbiri, Türk ceza yargılamasında özgürlük ile güvenlik arasındaki dengeyi sağlayan önemli bir kurumdur. Tutuklamaya alternatif olarak, daha hafif fakat etkili bir yöntem sunar. Uygulamada çoğunlukla elektronik kelepçe ile desteklenir, süresi sınırlıdır, cezadan mahsup edilir ve itiraz yolları güvence altındadır. Bu nedenle ev hapsi, modern ceza adalet sisteminde hem bireyin haklarını koruyan hem de kamu güvenliğini sağlayan bir tedbir olarak önemini korumaktadır.