Kanada İltica Sistemi Uluslararası Hukuka Uyumlu mu?
GİRİŞ: Kanada’nın Mülteci Hukukuna Yaklaşımı
Kanada, göçmenlik ve iltica alanında dünyada en çok başvuru alan ülkelerden biridir. İnsan haklarına saygılı bir anayasal sistem içerisinde, iltica hakkı bireylerin temel ve vazgeçilmez bir hakkı olarak görülür. Peki, Kanada iltica sistemi gerçekten uluslararası hukuka uygun şekilde mi işlemektedir? Bu sorunun cevabı, hem teorik hem de pratik düzlemde çok katmanlıdır.
Bu makalede, Kanada iltica sisteminin 1951 Cenevre Sözleşmesi, 1967 New York Protokolü, İşkenceye Karşı Sözleşme, Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (ICCPR) gibi uluslararası belgelerle ne ölçüde uyumlu olduğunu inceleyecek; kanuni düzenlemeler, mahkeme kararları, idari uygulamalar ve eleştiriler üzerinden kapsamlı bir değerlendirme sunacağız.
1. ULUSLARARASI MÜLTECİ HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİ
Uluslararası iltica hukukunun temelini şu belgeler oluşturur:
1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü
-
Mülteci tanımı (ırk, din, milliyet, siyasi görüş, belirli sosyal gruba üyelik nedeniyle zulüm korkusu)
-
Non-refoulement ilkesi (geri gönderme yasağı)
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme (CAT)
-
İşkenceye maruz kalacak kişinin hiçbir koşulda sınır dışı edilemeyeceği
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (ICCPR)
-
Adil yargılanma hakkı
-
Keyfi gözaltı yasağı
-
Aile bütünlüğünün korunması
2. KANADA’DAKİ YASAL ÇERÇEVE
Kanada’da iltica sistemi öncelikle şu iki metne dayanır:
Immigration and Refugee Protection Act (IRPA)
-
2002 yılında yürürlüğe girmiştir.
-
Mülteci tanımını Cenevre Sözleşmesi ile aynı şekilde benimsemiştir.
-
IRPA m.96 ve m.97, mülteci ve korunmaya muhtaç kişi ayrımını yapar.
Immigration and Refugee Protection Regulations (IRPR)
-
Başvuru usulleri, gözaltı uygulamaları, temyiz ve yargı denetimi gibi konuları düzenler.
3. UYUMLU YÖNLER: KANADA’NIN UYGUNLUK GÖSTERDİĞİ NOKTALAR
a) Mülteci Tanımı
Kanada, 1951 Sözleşmesi’nin tanımını aynen benimsemiş ve buna ek olarak IRPA m.97 ile “risk altındaki kişiler” kategorisini de içermiştir. Örneğin, işkence, ölüm cezası ya da cinsel kimliğe yönelik tehditler mültecilik kapsamına alınabilir.
b) Non-Refoulement İlkesine Bağlılık
IRPA m.115 uyarınca hiçbir kişi zulüm göreceği yere geri gönderilemez. Kanada Mahkemeleri bu ilkeye büyük önem verir.
Suresh v. Canada (2002): Mahkeme, ulusal güvenlik tehdidi olsa bile kişi işkence görecekse gönderilemeyeceğine hükmetmiştir.
c) Bağımsız Yargısal İnceleme Mekanizması
IRB – Refugee Protection Division (RPD), yarı-yargısal bağımsız bir organdır.
Reddedilen başvurular için Refugee Appeal Division (RAD) ve Federal Court nezdinde itiraz mümkündür.
d) Tercüme, Temsil ve Savunma Hakkı
Başvuruculara tercüman sağlanır, yasal temsil alma hakkı vardır. Legal Aid Ontario gibi yapılarla ücretsiz avukat desteği mümkündür.
e) Duruşmaların İnsan Hakları Odaklı Yürütülmesi
İfade alma şekilleri, travma odaklı yaklaşım ve cinsiyet duyarlılığı gibi evrensel insan hakları standartlarına yer verilmiştir.
4. UYUMLU OLMAYAN VEYA ELEŞTİRİLEN UYGULAMALAR
a) Safe Third Country Agreement (STCA)
ABD ile yapılan bu anlaşma, Amerika üzerinden gelen sığınmacıların başvurusunu reddetmektedir. Ancak ABD’nin mülteci koruma standartları zaman zaman Kanada’dan daha düşük seviyededir.
Canadian Council for Refugees v. Canada (2020): Federal Mahkeme STCA’nın non-refoulement ilkesini ihlal ettiğini söylemiş ancak bu karar temyizde bozulmuştur.
b) Mülakatlardaki Psikolojik Baskı
Bazı başvurucular, IRB mülakatlarında travmatik olayları tekrar anlatmak zorunda bırakıldıkları için yeniden travmatize olabilmektedir.
c) Gözaltı Uygulamaları
CBSA tarafından uygulanan göçmen gözaltıları bazen uzun sürmekte ve ICCPR’nin “keyfi gözaltı yasağı”na aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
d) PRRA Sisteminin Sınırlılığı
Pre-Removal Risk Assessment başvuruları çok kısa sürede değerlendirilmekte, yetersiz analizle sınır dışı kararı verilebilmektedir.
5. İNSANİ BAŞVURU SİSTEMLERİ VE ULUSLARARASI HUKUKA UYUM
Kanada, yalnızca sığınmacı tanımına uyanları değil, insani gerekçelerle koruma altına alınması gereken kişileri de dikkate alır.
Humanitarian and Compassionate Grounds (IRPA m.25)
-
Uzun süredir Kanada’da olan kişiler
-
Çocukları Kanada’da doğmuş olan aileler
-
Ciddi sağlık sorunları yaşayan başvurucular
Bu başvurular doğrudan IRCC’ye yapılır ve ayrı bir değerlendirmeye alınır.
6. İSTATİSTİKSEL GÖSTERGELER
-
2022 yılında Kanada’ya yapılan iltica başvurusu: 92.000
-
Onay oranı: Yaklaşık %60
-
En çok başvuran ülke vatandaşları: Haiti, Nijerya, Kolombiya, Afganistan, İran
-
Federal Court’ta RAD kararına karşı açılan davaların başarı oranı: Yaklaşık %35
7. ÖNEMLİ MAHKEME KARARLARI
Suresh v. Canada (2002)
Geri gönderme yasağının (non-refoulement) sadece mülteci hukuku değil, Kanada Anayasası’nın da (Charter s.7) bir parçası olduğunu tescil eder.
Kanthasamy v. Canada (2015)
İnsani gerekçeli başvurularda duygusal faktörlerin dikkate alınması gerektiğine karar verildi.
B010 v. Canada (2015)
İnsan kaçakçılığı yapan gemide yer alan kişi yalnızca varlığı nedeniyle suçlu sayılamaz; bireysel niyet önemlidir.
8. ULUSLARARASI ELEŞTİRİLER VE KANADA’NIN CEVABI
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Kanada’nın iltica sistemini genel olarak övmekle birlikte şu alanlarda reform önermektedir:
-
STCA’nın kaldırılması
-
Duruşmalarda daha fazla kültürel duyarlılık
-
LGBTQ+ başvurularında daha güvenli alanlar
-
Gözaltı koşullarının iyileştirilmesi
Kanada, 2023 Göçmenlik Reform Paketi ile bu alanlarda bazı adımlar atmıştır.
SONUÇ: KANADA, ULUSLARARASI HUKUKLA UYUMLU MU?
Genel değerlendirme açısından bakıldığında, Kanada iltica sistemi:
- Uluslararası sözleşmelere taraf
- Mülteci tanımını benimsemiş
- Yargısal ve idari denetim sağlayan
- İnsani başvuru imkânı tanıyan
- Geri gönderme yasağına saygılı bir sistemdir.
Ancak, özellikle STCA gibi bazı politik anlaşmalar, insan hakları hukuku açısından tartışmalı durumlar yaratabilmektedir. Bu nedenle sistemin güçlü yapısının daha da güçlendirilmesi için sürekli izleme ve reformlara açık olunmalıdır.