Single Blog Title

This is a single blog caption

Kamu Gücünün Sınırları: Zor Kullanma Yetkisinin Aşılması ve Hukuki Sonuçları

Kamu görevlileri, görevlerini yerine getirirken zaman zaman zor kullanma yetkisine sahip olabilirler. Bu yetki, kamu düzenini sağlamak, suçun önlenmesini temin etmek veya kanunların uygulanmasını sağlamak amacıyla verilir. Ancak bu yetki sınırsız değildir. Zor kullanma yetkisinin kanuni sınırlarının aşılması, hem bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal eder hem de kamu güvenliğine olan inancı zedeler. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 256, zor kullanma yetkisinin aşılmasını bir suç olarak düzenlemiştir.

Bu makalede, TCK 256 kapsamında zor kullanma yetkisinin sınırının aşılması suçu, Yargıtay ve AİHM kararları ışığında incelenecek; günümüzde yaşanan sorunlar ve uygulama alanındaki tartışmalar ele alınacaktır.


Hukuki Dayanak ve Suçun Tanımı

TCK m. 256 hükmü şu şekildedir:
Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, bu yetkiyi kullanırken sınırını aşması ve kişilere karşı kasten yaralama suçu işlemesi durumunda ayrıca cezalandırılır.

Bu düzenlemede korunan hukuki değerler şunlardır:

  • Bireylerin vücut bütünlüğü ve temel hakları,

  • Kamu gücünün hukuka uygun ve orantılı kullanımı,

  • Devlet otoritesine duyulan güvenin korunması.


Suçun Unsurları

  1. Fail:

    • Bu suçun faili yalnızca zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlileri (polis, jandarma, zabıta vb.) olabilir.

  2. Fiil:

    • Yetkinin sınırını aşarak kişiye karşı yaralama, darp veya benzeri fiillerde bulunmak.

    • Orantısız güç kullanımı suçun en belirgin unsurlarındandır.

  3. Manevi Unsur:

    • Fail, yetkinin sınırını bilerek ve isteyerek aşarsa suç oluşur.

    • Kastın belirlenmesinde eylemin ağırlığı, mağdurun direnci ve olayın koşulları dikkate alınır.

  4. Mağdur:

    • Mağdur genellikle bireylerdir; ancak kamu güvenliğine olan inanç da dolaylı olarak zarar görür.


Yargıtay Kararları Işığında TCK 256

Yargıtay, zor kullanma yetkisinin aşılmasında orantılılık ilkesine özellikle vurgu yapmaktadır:

  • Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/3851 E., 2020/2126 K. kararında, basit bir direnişe karşı aşırı güç kullanan polisin TCK 256 kapsamında cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/273 E., 2019/87 K. kararında, olayın niteliğine göre güç kullanımının orantısız olduğunun tespit edilmesi suçun oluşması için yeterli görülmüştür.

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017/2458 E., 2018/1359 K. kararında, sanığın gözaltına alındığı sırada maruz kaldığı şiddet nedeniyle kamu görevlisinin sorumluluğu onanmıştır.


AİHM Kararları ve Zor Kullanma Yetkisi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), zor kullanma yetkisini AİHS m. 2 (yaşam hakkı) ve m. 3 (işkence yasağı) çerçevesinde değerlendirir:

  • Kudła v. Polonya (2000) kararında, kamu görevlilerinin orantısız güç kullanmasının yaşam hakkını ihlal edebileceği vurgulanmıştır.

  • Oya Ataman v. Türkiye (2006) kararında, toplumsal olaylarda orantısız biber gazı ve güç kullanımının kötü muamele yasağını ihlal ettiği kabul edilmiştir.

  • Abdullah Yılmaz v. Türkiye (2015) kararında, gözaltına alınan kişiye karşı ölçüsüz güç kullanımı nedeniyle Türkiye aleyhine ihlal kararı verilmiştir.


Dijital Çağda Zor Kullanma Yetkisi ve İhlaller

Teknoloji ve sosyal medyanın yaygınlaşması, zor kullanma yetkisinin sınırlarının aşılması durumlarının görünürlüğünü artırmıştır:

  • Kamera ve Telefon Kayıtları: Kamu görevlilerinin güç kullanımı anında kaydedilmekte, bu kayıtlar soruşturmalara delil olmaktadır.

  • Sosyal Medya Etkisi: Olaylar kamuoyunda hızlı şekilde gündem olmakta ve yargı üzerinde dolaylı bir baskı oluşturmaktadır.

  • Dijital Gözetim Sistemleri: Kamu kurumları, personelinin güç kullanımı sırasında vücut kameraları veya MOBESE kayıtlarıyla denetim sağlamaktadır.


Günümüzdeki Sorunlar ve Tartışmalar

  1. Orantılılık İlkesinin Uygulanması:

    • Güç kullanımının hangi noktada orantısız kabul edileceği, olayın koşullarına göre değişkenlik göstermektedir.

  2. Eğitim ve Denetim Eksiklikleri:

    • Kamu görevlilerinin zor kullanma sınırları konusunda yetersiz eğitilmesi, ihlallere neden olmaktadır.

  3. Soruşturmaların Etkinliği:

    • Zor kullanma yetkisi aşımında soruşturmaların bağımsızlığı ve etkinliği zaman zaman eleştirilmektedir.


Cezalar ve Yaptırımlar

  • TCK m. 256’ya göre ceza: Kamu görevlisi zor kullanma yetkisini aşarak kişiye zarar verirse, kasten yaralama suçunun cezası uygulanır.

  • Eylem sonucu ağır yaralanma veya ölüm meydana gelmişse, ceza TCK 86 ve 87 uyarınca artırılır.

  • Fail kamu görevlisi olduğu için ayrıca memuriyetle ilgili disiplin yaptırımları uygulanabilir.


Sonuç ve Değerlendirme

Zor kullanma yetkisi, kamu görevlilerine kanunların uygulanmasını ve kamu düzeninin korunmasını sağlamak amacıyla verilmiş önemli bir araçtır. Ancak bu yetkinin sınırının aşılması, hem bireylerin hak ve özgürlüklerini hem de devletin hukuka bağlılığını zedelemektedir. Yargıtay içtihatları, orantılılık ilkesini merkeze alırken; AİHM kararları, devletlerin güç kullanımında “gereklilik ve ölçülülük” kriterlerine uymasını şart koşmaktadır.

Günümüzde, dijital kayıtların artması ve kamuoyunun bu olaylara duyarlılığı, zor kullanma yetkisinin ihlallerine karşı daha etkin bir denetim mekanizması yaratmaktadır. Ancak bunun yanında eğitim, etik değerler ve bağımsız soruşturma süreçlerinin güçlendirilmesi, bu suçun önlenmesinde kritik rol oynamaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button