İrade Sakatlığı: Korkutma (İkrah) Hali
Giriş
Sözleşme serbestisi, Türk Borçlar Kanunu’nun temel ilkelerindendir. Ancak bu serbestlik, tarafların özgür iradeleriyle sözleşme kurmasını gerektirir. Taraflardan biri sözleşmeye korkutularak zorlanmışsa, artık sözleşmenin kurulması süreci, irade ile beyan arasında uyumsuzluk doğurur. Bu durum, TBK m.37-39 kapsamında “ikrah” yani korkutma olarak düzenlenmiştir. Bu makalede korkutmanın hukuki tanımı, unsurları, sonuçları ve uygulamadaki etkileri detaylı olarak ele alınacaktır.
İkrah Nedir?
İkrah (korkutma); bir kimsenin iradesini fesada uğratacak nitelikte ciddi bir korku yaratmak suretiyle onu sözleşme yapmaya zorlamaktır. Burada kişi aslında yapmak istemediği bir işlemi, bir tehdit veya baskı altında kalması nedeniyle yapmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nda İkrahın Düzenlenişi
TBK Madde 37 – Korkutma
“Bir sözleşme, taraflardan birinin veya üçüncü kişinin, diğer tarafa ya da onun yakınlarına yönelttiği ve ciddi bir tehlike oluşturan haksız bir korkutmayla yapılmışsa, korkutulan kişi bu sözleşmeyle bağlı değildir.”
Bu maddeye göre ikrahın varlığı için yalnızca taraflar arasında değil, üçüncü kişiler aracılığıyla yapılan korkutmalar da yeterlidir. Ayrıca korku yalnızca tehdide maruz kalan kişiye değil, onun yakınlarına yönelik de olabilir.
İkrahın Unsurları
-
Ciddi ve Haksız Tehdit: Korkutma, mağduru gerçek bir tehlikeye uğrayacağına inandıracak kadar ciddi olmalıdır. Ayrıca hukuka uygun bir tehdide dayanamaz.
-
Sözleşmenin Bu Tehditle Yapılması: Tehdit, sözleşmenin kurulmasında belirleyici olmalıdır. Yani kişi tehdide maruz kalmasa sözleşmeyi yapmayacak durumda olmalıdır.
-
Korkunun Kişisel Olması: Tehdit, kişinin hayatı, vücut bütünlüğü, özgürlüğü, şerefi gibi değerlerine yönelmelidir.
-
İrade ile Beyan Arasında Uyuşmazlık: Tarafın gerçek iradesi ile beyanı örtüşmediğinde ikrah gerçekleşmiş sayılır.
İkrah ile Hile Arasındaki Fark
İkrahda dışsal baskı (tehdit) bulunurken, hilede içsel bir kandırma vardır. Hilede kişi iradesini sakatlayan bir aldatma ile karşı karşıyadır, ikrahda ise fiziksel veya psikolojik tehdit baskısı altındadır.
Sözleşmenin İptali veya Feshi
İkrah nedeniyle yapılan bir sözleşme hukuken geçerli değildir. Ancak sözleşmenin geçersizliği nisbi butlan hükmündedir. Bu da demektir ki, korkutulan kişi isterse sözleşmeyi geçersiz saydırabilir. Bu hakkın kullanılabilmesi için mağdurun korkutma halinin ortadan kalkmasından itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde iptal beyanını karşı tarafa bildirmesi gerekir.
Uygulamada İspat Sorunları
İkrahın varlığı genellikle tanık, mesaj, e-posta, ses kaydı gibi delillerle ispatlanır. Ancak korkutma genellikle gizli şekilde yapıldığından, ispatı zor olabilir. Bu nedenle mahkemeler, mağdurun içinde bulunduğu sosyal ve psikolojik durumu da değerlendirerek karar verir.
Örnek Olay
Olay:
Ayşe, abisi tarafından tehdit edilerek ailesinin şirket hisselerini devretmeye zorlanmıştır. “Aksi takdirde seni ve çocuklarını ortadan kaldırırım” şeklindeki tehditlerle imza atmaya mecbur bırakılmıştır. Ayşe sözleşmeyi imzaladıktan bir süre sonra koruma altına alınarak savcılığa başvurmuş ve şirket hissesinin devrine ilişkin sözleşmenin iptali için dava açmıştır.
Değerlendirme:
Bu olayda tehdit açıkça kişinin canına yönelik ciddi bir tehdittir. Ayşe’nin imza atarken özgür iradesi bulunmadığından, TBK m.37 kapsamında ikrah mevcuttur. Bu nedenle sözleşmenin iptali talebi hukuken geçerli olacaktır.
İkrah Halinde Tazminat Sorumluluğu
Korkutma suretiyle sözleşmeye zorlayan kişi, sadece sözleşmenin iptali ile karşılaşmaz. Aynı zamanda uğrattığı zararlardan dolayı haksız fiil sorumluluğu da doğar. TBK m.49 gereği zarar gören, maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Koruyucu Hukuki Önlemler
-
İrade sakatlığı beyanının yapılması (iptal beyanı),
-
Sözleşmenin geçersizliğinin tespiti için dava açılması,
-
Tazminat davası,
-
Gerekirse koruma tedbiri (örneğin 6284 sayılı kanun kapsamında)
İkrahın Geçerli Olmadığı Haller
-
Korkutma hukuka uygunsa (örneğin borcun icra takibiyle tahsili tehdidi)
-
Tehdit abartılmışsa ancak ciddi değilse (örneğin “Bu sözleşmeyi imzalamazsan artık seni aramam” gibi)
Sonuç
Korkutma (ikrah), sözleşme özgürlüğünü ihlal eden ve irade ile beyan arasında uyumsuzluk yaratan ciddi bir hukuki sakatlıktır. Türk Borçlar Kanunu m.37-39 çerçevesinde değerlendirilir. Sözleşmenin iptali, tazminat talepleri ve ceza hukuku bakımından da sonuçları olabilir. Uygulamada ispat sorunu yaşansa da, mağdurun hakları hukuken güvence altındadır.