ICC Tahkim Duruşma Esasları
Uluslararası ticari ilişkilerde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için en güvenilir ve tercih edilen yöntemlerden biri tahkimdir. Özellikle ICC – International Chamber of Commerce (Uluslararası Ticaret Odası) Tahkim Divanı, dünya çapında en prestijli tahkim kurumlarından biri olarak öne çıkar. ICC tahkiminde, tarafların yazılı dilekçelerle iddia ve savunmalarını sunmalarının yanı sıra, çoğu zaman sözlü duruşmalar (hearings) da yapılır. Bu duruşmalar, hakem heyetinin uyuşmazlığı daha iyi anlamasını, tarafların iddia ve savunmalarını sözlü olarak ortaya koymasını ve tanıkların doğrudan dinlenmesini sağlar.
Bu makalede, ICC Tahkiminde duruşma esasları ayrıntılı biçimde incelenecek; uluslararası ticaret hukuku perspektifinden tarafların hak ve yükümlülükleri, delillerin sunulma yöntemleri, hakem heyetinin rolü ve karar süreci açıklanacaktır.
1. Duruşmanın Niteliği
ICC tahkiminde duruşmalar gizli olup, yalnızca taraflar, avukatları, hakem heyeti ve davet edilen tanık/bilirkişiler katılabilir. Bu yönüyle tahkim, devlet mahkemelerinden farklıdır. Kamuya kapalı bir yargılama olması, tarafların ticari sırlarını ve iş ilişkilerini korumalarına imkân verir.
Duruşmaların yapılması zorunlu değildir. Hakem heyeti, yalnızca dosya üzerinden karar verebilir. Ancak uygulamada, özellikle yüksek meblağlı uyuşmazlıklarda veya teknik delillerin tartışıldığı dosyalarda duruşma yapılması tercih edilir.
2. Usulün Belirlenmesi
Duruşma öncesinde hakem heyeti taraflarla prosedürel konferans (case management conference) gerçekleştirir. Burada:
-
Duruşmanın kapsamı,
-
Tanıkların ve bilirkişilerin dinlenme sırası,
-
Çapraz sorgu yöntemleri,
-
Duruşmanın fiziki veya çevrim içi yapılacağı,
kararlaştırılır. ICC Tahkim Kuralları’nın 25. maddesi, hakem heyetine duruşmanın usulünü belirleme konusunda geniş takdir yetkisi tanımaktadır.
3. Duruşmanın Yeri ve Dili
Tahkim yeri (seat of arbitration), sözleşmede taraflarca belirlenmiş olabilir. Örneğin Paris, Londra, İstanbul veya Singapur. Tahkim yeri, kararın hukuki çerçevesini de etkiler; zira tenfiz aşamasında hangi ülkenin mahkemeleri yetkili olacağı bu seçime bağlıdır.
Duruşma dili (language of arbitration) ise genellikle tarafların ticari ilişkilerinde kullandıkları dil olur. İngilizce, ICC tahkiminde en sık tercih edilen dildir. Ancak taraflar isterse Türkçe, Fransızca, Almanca gibi diller de seçilebilir.
4. Tarafların Katılımı ve Temsili
Duruşmalarda taraflar avukatları aracılığıyla temsil edilir. Avukatlar, müvekkilleri adına sözlü açıklamalar yapar, tanıkları sorgular ve hakem heyetine hukuki değerlendirmeler sunar.
Duruşma genellikle taraf avukatlarının açılış konuşmaları (opening statements) ile başlar. Bu bölümde taraflar uyuşmazlığın özünü özetler, hangi delillerin neden önemli olduğunu anlatır.
5. Delillerin Sunumu ve İncelenmesi
Tahkimde delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Taraflar yazılı delillerini daha önce sunmuş olsa da, duruşmada:
-
Tanıklar,
-
Uzman bilirkişiler,
-
Teknik rapor sahipleri
dinlenir. Hakem heyeti, tarafların sunduğu delilleri serbestçe değerlendirir.
ICC uygulamasında, IBA Rules on the Taking of Evidence in International Arbitration sıkça dikkate alınır. Bu kurallar, kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemleri arasında denge kurar. Örneğin:
-
Tanıklar yazılı beyanlarını önceden sunar,
-
Duruşmada çapraz sorgu yapılır,
-
Hakemler de gerektiğinde doğrudan soru sorabilir.
6. Sözlü Beyanlar
Duruşmaların temel unsuru taraf avukatlarının sözlü beyanlarıdır. Süreç şu aşamalardan oluşur:
-
Opening Statement: Tarafların uyuşmazlığı özetlemesi.
-
Delil Sunumu: Tanık ve bilirkişi dinlenmesi.
-
Closing Statement: Tarafların davayı özetleyen kapanış konuşmaları.
Bu beyanlar, hakem heyetinin uyuşmazlığı bütün yönleriyle değerlendirmesine katkı sağlar.
7. Hakem Heyetinin Rolü
Hakem heyeti, duruşmanın düzenini sağlar ve tarafların eşit şekilde dinlenmesine dikkat eder. Hakemler tarafsızdır, ancak devlet yargıçlarından farklı olarak daha aktif bir rol üstlenebilirler. Tanıklara ve taraf temsilcilerine doğrudan sorular yöneltebilirler.
Bu durum, özellikle teknik konuların yer aldığı uyuşmazlıklarda hakem heyetinin gerçeği ortaya çıkarma yükümlülüğünü güçlendirir.
8. Tutanak ve Kayıtlar
Duruşmada yapılan tüm beyanlar genellikle stenografik kayıt ile yazıya geçirilir. Tarafların onayıyla sesli veya görüntülü kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar, karar yazımında hakem heyetine yardımcı olur.
Taraflara genellikle duruşma tutanaklarının kopyası gönderilir. Böylece, yargılamanın şeffaflığı ve tarafların savunma hakkı güvence altına alınır.
9. Duruşma Sonrası Süreç
Duruşmanın tamamlanmasından sonra hakem heyeti, taraflara ek delil veya beyan sunmaları için süre verebilir. Bu aşamanın ardından dosya kapanır ve karar aşamasına geçilir.
Hakem heyeti, ICC Tahkim Kuralları m.31’e göre, genellikle altı ay içinde nihai kararı (Final Award) vermekle yükümlüdür.
10. Örnek Senaryo: ICC Tahkiminde Duruşma
Örneğin, Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirketin Almanya’daki ortağıyla yaşadığı makine teslimat uyuşmazlığında:
-
Davacı, 1 milyon Euro’luk ödemeyi talep eder,
-
Davalı, ayıplı mal savunması yapar,
-
Taraflar tanıklarını duruşmada dinletir,
-
Bağımsız bilirkişi raporu makinelerin ayıpsız olduğunu doğrular,
-
Hakem heyeti, ödeme borcunun yerine getirilmesine karar verir.
Bu örnek, duruşmaların hakem kararına nasıl doğrudan etki ettiğini göstermektedir.
11. Tahkim Duruşmalarının Avantajları
-
Gizlilik: Ticari sırlar korunur.
-
Uzmanlık: Hakemler, uyuşmazlık konusunda uzman kişilerden seçilir.
-
Esneklik: Duruşma usulleri tarafların ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir.
-
Uluslararası geçerlilik: Kararlar, New York Konvansiyonu sayesinde 170’ten fazla ülkede tanınır.
Sonuç
ICC tahkiminde duruşma esasları, taraflara adil, şeffaf ve esnek bir uyuşmazlık çözüm süreci sunar. Gizlilik, tarafların eşitliği, delil serbestisi ve hakem heyetinin uzmanlığı bu sürecin temel ilkeleridir.
Uluslararası ticarette güvenin tesis edilmesi ve yatırımcıların korunması bakımından, ICC duruşmaları, tahkim yargılamasının kalbinde yer alır. Bu nedenle, sözleşmelere konulan tahkim şartları yalnızca hukuki bir formalite değil, aynı zamanda ticari ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından hayati bir güvence niteliğindedir.