Golden VİSA Yatırımının Sona Ermesi Halinde İkamet Hakkının Durumu
Giriş
Yatırım yoluyla oturum izni sağlayan “Golden Visa” programları, birçok ülkenin yabancı sermayeyi çekmek amacıyla geliştirdiği istisnai göç modelleridir. Bu sistemde başvuru sahiplerine belirli bir miktar yatırım yapmaları koşuluyla daimi veya geçici ikamet hakkı tanınmakta, zamanla bu hak vatandaşlığa dönüşebilmektedir. Ancak uygulamada en çok tartışma yaratan meselelerden biri, yatırımın sona ermesi veya geri çekilmesi durumunda bu hakkın devam edip etmeyeceği, iptal edilip edilmeyeceği ve bunun hukuki sonuçlarıdır.
Bu makalede; Golden Visa programlarında yatırımın sona ermesinin ikamet hakkı üzerindeki etkileri, hukuki koruma mekanizmaları, ülke örnekleri, Avrupa Birliği’nin yaklaşımı ve uluslararası hukuk ilkeleri ışığında ayrıntılı şekilde değerlendirilecektir.
I. Golden Visa Programlarının Genel Özellikleri
Golden Visa, devletlerin egemenlik yetkisine dayanarak yabancı bireylere belirli ekonomik katkılar karşılığında oturum hakkı tanıdığı, çoğu zaman uzun vadeli ikamet ve vatandaşlığa uzanan bir sistemdir. En yaygın yatırım türleri şunlardır:
-
Gayrimenkul satın alımı
-
Banka mevduatı veya tahvil yatırımı
-
Yerli işletmelere sermaye yatırımı
-
Girişim sermayesi fonlarına katılım
-
Kamuya bağış
Bu programların çoğunda yatırımın asgarî bir süre boyunca korunması şart koşulmaktadır. Bu süre dolmadan yatırımın sona ermesi durumunda ise ikamet izni riske girebilir.
II. Yatırımın Sona Ermesi Nedir?
“Yatırımın sona ermesi” şu durumları kapsar:
-
Satın alınan gayrimenkulün satılması
-
Banka mevduatının çekilmesi
-
Devlet tahvillerinin süresi dolmadan bozulması
-
Sermaye yatırımı yapılan şirketin iflası veya hisselerin devri
-
Bağış ya da fon katılımının iptali
Bu durumlar, ilgili ülkenin mevzuatına göre ikamet hakkının doğrudan iptaline ya da gözden geçirilmesine neden olabilir.
III. Ülke Mevzuatlarında Yatırım Sürekliliği Şartı
1. Portekiz
Portekiz Golden Visa programı çerçevesinde yatırımın en az 5 yıl boyunca korunması gerekmektedir. Gayrimenkul bu süre zarfında satılırsa ikamet izni iptal edilir.
2. İspanya
İspanya’da benzer şekilde yatırımın 5 yıl boyunca korunması esastır. Ancak bazı özel durumlarda, örneğin zorunlu satış ya da mücbir sebep nedeniyle yatırım sona ermişse, idareye başvurarak hakkın devamı talep edilebilir.
3. Malta
Malta’nın programında vatandaşlık alınmadan önce yatırımın 5 yıl süreyle sürdürülmesi şarttır. Aksi halde hem oturum hem de vatandaşlık başvurusu iptal edilir.
4. Yunanistan
Yunanistan’da Golden Visa için yatırımın korunmasına dair açık bir süre bulunmamakla birlikte, gayrimenkul kira sözleşmesi veya tapu kaydı kaybolursa oturum izni yenilenmez.
5. Türkiye
Türkiye’de yatırım yoluyla doğrudan vatandaşlık verilmektedir. Ancak tapu kaydına 3 yıl boyunca satış yasağı konulmaktadır. Bu süreden önce satış yapılırsa vatandaşlık iptal edilebilir.
IV. Yatırımın Sona Ermesi Sonrası Hukuki Koruma Mekanizmaları
1. Orantılılık İlkesi
İdarenin yatırımın sona ermesi nedeniyle ikamet iznini iptal etmesi, hukuka uygunluk ve ölçülülük ilkeleri ile bağdaşmalıdır. Örneğin:
-
Yatırımın az bir süreliğine sona ermesi
-
Zorunlu sağlık, afet veya ekonomik gerekçelerle tasfiyesi
-
Üçüncü kişilerin eylemleri sonucu yatırımın kaybı
gibi durumlarda kişinin sürekli oturum hakkı doğrudan sona erdirilmemeli, alternatif süre tanınmalıdır.
2. Meşru Beklenti İlkesi
Yatırımcılar, ikamet hakkının yatırımı gerçekleştirdikleri tarih itibarıyla tanınan şartlarla devam edeceği yönünde bir beklentiye sahiptir. Bu nedenle yasa veya yönetmelik değişiklikleri geriye dönük uygulanamaz.
3. Adil Yargılanma Hakkı ve İptale Karşı Yargı Yolu
İkamet hakkının idare tarafından iptal edilmesi durumunda, başvuru sahibinin:
-
İtiraz hakkı
-
İdari yargıya başvurma hakkı
-
AB üyesi ülkelerde iç hukuk yollarının tükenmesi halinde AİHM’e başvurma hakkı bulunmaktadır.
V. Avrupa Birliği’nin Yaklaşımı
AB Komisyonu, yatırım yoluyla ikamet ve vatandaşlık programlarını özellikle şeffaflık, kara para riski ve AB vatandaşlığına erişim bağlamında denetlemektedir.
AB’nin 2022 tarihli tavsiye kararında şu ifadeler yer alır:
“Yatırım karşılığı verilen ikamet haklarının, yalnızca yatırım devam ettiği sürece geçerli olduğu net biçimde düzenlenmelidir. Ancak yatırımın sona ermesinin hak kaybına neden olması durumunda orantılılık ve bireysel değerlendirme ilkelerine bağlı kalınmalıdır.”
Bu ifade, otomatik iptallerin hukuka aykırı olabileceğini teyit etmektedir.
VI. Uluslararası Hukuk Perspektifi
1. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (AİHS)
AİHS’nin 8. maddesi, özel hayat ve aile hayatına saygı hakkını korur. Kişinin ülkesinden sınır dışı edilmesi veya ikamet hakkının sonlandırılması bu maddeye aykırı olabilir.
2. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
Bu sözleşme de ikamet haklarının, kişisel ve ailevi bütünlüğün korunması açısından sınırlanamayacağını öngörür. Yatırımın sona ermesi teknik bir gerekçe olup, sosyal bağların oluştuğu bireylerde hak ihlaline neden olabilir.
VII. Örnek Yargı Kararları
-
Portekiz Yüksek İdare Mahkemesi (2020/3528): Yatırımın mücbir sebep ile sona erdiği durumlarda oturum izninin iptali ölçüsüz bulunmuş ve karar iptal edilmiştir.
-
İspanya Ulusal Mahkemesi (2021/711): Kira gelirlerinin düşmesi nedeniyle yatırımı sürdüremeyen başvurucunun oturum izninin iptali AİHS madde 8’e aykırı bulunmuştur.
-
Türkiye Danıştay 10. Dairesi (E.2022/1384): Taşınmazın muvazaalı olarak üçüncü kişiye devredilmesi durumunda vatandaşlık iptalinin hukuka uygun olduğu karar altına alınmıştır.
VIII. Öneriler ve Reform Gündemi
-
Yatırımın sona ermesi durumunda 6-12 ay uyum süresi tanınmalı.
-
Vatandaşlık veya kalıcı ikamet kazanılmışsa, yatırım zorunluluğu devam ettirilmemeli.
-
Yatırımın yerine başka bir yatırım yapılması durumunda hak kaybı yaşanmamalı.
-
İptaller bireysel değerlendirmeye ve yargı denetimine açık olmalı.
-
AB genelinde ortak yatırımcı göçü normları belirlenmeli.
Sonuç
Golden Visa sistemlerinde yatırımın sona ermesi, ciddi hukuki sonuçlar doğurabilecek bir meseledir. Bu noktada bireylerin kazanılmış hakları, meşru beklentileri ve özel yaşam hakları korunmalı; idarelerin işlemleri ise ölçülülük ve hukuki güvenlik ilkelerine uygun olmalıdır. Gerek AB içinde gerekse diğer ülkelerde bu konunun daha öngörülebilir ve adil bir biçimde düzenlenmesi, programların sürdürülebilirliği açısından zorunludur.