Gizli Soruşturmacı Nedir?
1. Giriş
Gizli soruşturmacı, ceza muhakemesinde özellikle örgütlü suçlar, uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı ve organize mali suçlarda delil toplamak amacıyla kullanılan istisnai bir araştırma yöntemidir. Modern ceza muhakemesi sistemlerinde bu yöntem, suçun işlenişine ilişkin doğrudan delillere ulaşmayı kolaylaştırsa da, bireylerin özel hayatına müdahale etme potansiyeli nedeniyle ciddi hukuki sınırlamalara tabidir.
Türk hukukunda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 139. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, soruşturma konusu suçun işlendiği yönünde kuvvetli şüphe bulunması ve başka türlü delil elde edilememesi hâlinde, hâkim kararıyla gizli soruşturmacı görevlendirilebilir. Ancak bu yetki, yalnızca CMK’da sınırlı olarak sayılan katalog suçlar için geçerlidir.
2. Hukuki Dayanak
CMK m. 139, gizli soruşturmacı görevlendirilmesinin şartlarını açıkça ortaya koyar:
-
Kuvvetli şüphe bulunması gerekir.
-
Başka surette delil elde edilememesi zorunludur.
-
Görevlendirme hâkim kararıyla yapılır (gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle başlatılabilir; ancak karar hâkimin onayına sunulur).
-
Görevlendirme süresi 4 ayı geçemez, zorunlu hâllerde uzatılabilir.
-
Soruşturmacının kimliği, görevden sonra da gizli tutulur.
Anayasa m. 20 ve m. 22 uyarınca özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti esas olup, gizli soruşturmacı tedbiri ancak kanunda öngörülen usullere uyularak uygulanabilir.
3. Uygulama Alanı
CMK’ya göre gizli soruşturmacı yalnızca katalog suçlar bakımından görevlendirilebilir. Bunlar arasında:
-
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
-
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma,
-
İnsan ticareti,
-
Kaçakçılık suçları,
-
Terörle bağlantılı bazı suçlar
yer almaktadır.
Bu yöntem, önleyici polis tedbiri değil, delil elde etmeye yönelik adli tedbir olarak değerlendirilir. Dolayısıyla yalnızca yürütülen bir soruşturma dosyası kapsamında uygulanabilir.
4. AİHM Kararları Işığında Gizli Soruşturmacı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gizli soruşturmacı görevlendirilmesini adil yargılanma hakkı (AİHS m. 6) ve özel hayatın gizliliği (AİHS m. 8) çerçevesinde denetler.
-
Teixeira de Castro / Portekiz (1998) kararında AİHM, gizli ajanların sanığı suç işlemeye teşvik etmesi (provokasyon) hâlinde elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğunu ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir.
-
Ramanauskas / Litvanya (2008) kararında Mahkeme, gizli soruşturmacının pasif rol üstlenmesi gerektiğini, aktif şekilde suç işlemeye yönlendirmesinin hukuka aykırılık doğuracağını vurgulamıştır.
-
AİHM, ayrıca gizli soruşturmacı faaliyetlerinin yargısal denetime açık olması gerektiğini, keyfi uygulamaların önlenmesi için usul güvencelerinin sağlanmasının zorunlu olduğunu ifade etmektedir.
5. Yargıtay İçtihatları ve Uygulama Esasları
Türk Yargıtayı, gizli soruşturmacı görevlendirilmesinde usul güvencelerine uyulmasını titizlikle arar. Örnek içtihatlar:
-
Gizli soruşturmacı görevlendirme kararı bulunmadan yapılan faaliyetlerin delil olarak kullanılamayacağı (Yargıtay 10. Ceza Dairesi).
-
Soruşturmacının kimliğinin korunmaması hâlinde elde edilen delillerin savunma hakkını zedeleyeceği (Yargıtay 18. Ceza Dairesi).
-
Provokasyon yasağına aykırı şekilde sanığın suça teşvik edilmesi durumunda hükmün bozulacağı (Yargıtay Ceza Genel Kurulu).
6. Günümüzdeki Sorunlar
Gizli soruşturmacı uygulamasında günümüzde karşılaşılan başlıca sorunlar şunlardır:
-
Provokasyon tehlikesi: Soruşturmacının suçu ortaya çıkarmak yerine kışkırtıcı rol oynaması.
-
Görevlendirme şartlarının geniş yorumlanması: Katalog suçlar dışında veya yeterli şüphe olmadan tedbire başvurulması.
-
Savunma hakkı: Soruşturmacının kimliği ve faaliyetlerinin tam olarak açıklanmaması, avukatın delilleri sorgulama imkânını kısıtlayabiliyor.
-
Denetim eksikliği: Hâkim kararlarının gerekçesiz veya yüzeysel olması, uygulamanın keyfîleşme riskini artırıyor.
7. Çözüm Önerileri
-
Usul güvencelerinin güçlendirilmesi: Kararların ayrıntılı gerekçelerle verilmesi ve denetim mekanizmasının etkin çalışması sağlanmalıdır.
-
Provokasyon yasağının net uygulanması: Yalnızca pasif bilgi toplama görevi yüklenmelidir.
-
Savunma hakkının korunması: Sanığın ve müdafiinin soruşturmacı faaliyetleri hakkında yeterli bilgiye ulaşabilmesi sağlanmalıdır.
-
Süre sınırına riayet: Tedbir, yalnızca zorunlu süre kadar uygulanmalıdır.
8. Sonuç
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, modern ceza muhakemesinde önemli bir delil elde etme yöntemidir. Ancak uygulamada temel hak ve özgürlükleri sınırlayan niteliği nedeniyle istisnaî ve sıkı usul kurallarına bağlı olarak yürütülmelidir. AİHM ve Yargıtay içtihatları, bu tedbirin ancak gerekli, ölçülü ve yasal çerçevede uygulanması hâlinde hukuka uygun sayılacağını açıkça ortaya koymaktadır.