Single Blog Title

This is a single blog caption

Gıda Güvenliğine Karşı Suçlar: Zehir Katma ve Bozma Eylemlerinin Hukuki Boyutu

1. Giriş

Gıda güvenliği, insan yaşamı ve sağlığının korunması bakımından en temel gerekliliklerden biridir. Tarih boyunca yiyecek ve içeceklere zehir katma fiili, hem birey hem de toplum açısından ciddi sonuçlar doğuran bir suç tipi olmuştur. Günümüzde bu tehlike, sadece bireysel eylemlerle sınırlı kalmamakta; organize suç faaliyetleri, terör eylemleri, endüstriyel ihmaller ve hatta biyoterörizm bağlamında da gündeme gelmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nda “yiyecek, içecek ve suları bozma veya zehirli madde katma” suçu, toplum sağlığını doğrudan korumaya yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme, sadece fiili cezalandırmakla kalmaz, aynı zamanda caydırıcılık amacı taşır.


2. Yasal Düzenleme

Türk Ceza Kanunu’nun 185. maddesi şu şekildedir:

“İnsanların beslenmesi için hazırlanan veya satılan her türlü yiyecek veya içeceğe, içilecek sulara, bunları bozacak veya zehirleyecek maddeler katan veya bu tür maddeler katılmış şeyleri satan, tedarik eden veya bulunduran kişi, üç yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Aynı zamanda 186. madde ile:

  • Bu tür maddeleri üretmek, ithal etmek veya bulundurmak da ayrıca cezalandırılır.

  • Amaç, henüz fiil işlenmeden dahi topluma zarar verme ihtimalini ortadan kaldırmaktır.


3. Korunan Hukuki Değer

Bu suç ile korunan başlıca hukuki yararlar:

  • Toplum sağlığı

  • Yaşam hakkı

  • Tüketici güvenliği

  • Kamu düzeni

Bu yönüyle suç, soyut tehlike suçu niteliğindedir. Yani fiilin gerçekleşmesi için fiilen bir zarar doğması şart değildir; eylem, potansiyel olarak tehlike doğurduğu anda suç tamamlanır.


4. Suçun Unsurları

4.1. Maddi Unsur

  • Fail: Herkes olabilir.

  • Konu: İnsanların tüketmesi için hazırlanan yiyecek, içecek ve içme suları.

  • Fiil: Bozma, zehir katma, sağlığa zararlı hale getirme, bu nitelikteki ürünleri satma, bulundurma, dağıtma.

4.2. Manevi Unsur

  • Kast aranır. Failin fiili bilerek ve isteyerek yapması gerekir.

  • Olası kast halinde de ceza sorumluluğu doğar.


5. AİHM Kararları Perspektifinden Değerlendirme

AİHM, bu tür eylemleri yaşam hakkı (AİHS m.2) ve özel hayata saygı hakkı (m.8) ile bağlantılı olarak değerlendirmiştir.

5.1. Önleyici Yükümlülük

AİHM, Öneryıldız / Türkiye (2004) kararında, devletin yaşam hakkını korumak için önleyici tedbir alma yükümlülüğü bulunduğunu vurgulamıştır. Buradaki ilke, devletin gıda güvenliği alanında da geçerlidir:

  • Denetim mekanizmaları etkin çalıştırılmalı,

  • Riskli üretim ve satış faaliyetleri engellenmelidir.

5.2. Endüstriyel ve İdari İhmaller

Brincat ve Diğerleri / Malta (2014) kararında, asbest maruziyeti ile ilgili olarak devletin bilgi verme ve önleme yükümlülüklerini ihlal etmesi yaşam hakkı ihlali olarak kabul edilmiştir. Benzer şekilde, yiyecek ve içeceklerde zararlı maddelerin bulunması, yeterli denetim yapılmaması halinde devlet sorumluluğu doğurabilir.

5.3. Çevresel ve Sağlık Tehlikeleri

Guerra ve Diğerleri / İtalya (1998) kararında, çevresel riskler hakkında bilgi verilmemesi, özel hayatın korunması hakkının ihlali olarak değerlendirilmiştir. Gıda güvenliği ihlalleri de benzer şekilde bireylerin sağlıklı yaşam hakkına müdahale sayılır.


6. Günümüzde Karşılaşılan Sorunlar

6.1. Gıda Terörü ve Kasıtlı Zehirleme

  • Terör örgütleri veya organize suç gruplarının, gıda zincirini hedef alması.

  • Ekonomik kazanç için taklit ve tağşiş ürünlerin piyasaya sürülmesi.

6.2. Endüstriyel İhmaller

  • Üretim tesislerinde hijyen kurallarına uyulmaması.

  • Katkı maddelerinin mevzuata aykırı kullanılması.

  • Yeterli denetim yapılmaması.

6.3. Online Satış ve Denetim Zafiyeti

  • İnternet üzerinden kontrolsüz gıda satışı.

  • Ev yapımı gıdaların izinsiz satışı.

6.4. Pandemi ve Hijyen Standartları

  • COVID-19 sürecinde hijyen standartlarının önemi artmış, bu alandaki ihlallerin halk sağlığına etkisi daha görünür hale gelmiştir.


7. Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay, bu suç tipinde özellikle tehlike unsuruna vurgu yapar.

  • Yargıtay 20. Ceza Dairesi – E.2015/14384, K.2017/4770 (28.09.2017)

    Olay & Mahkeme Kararı:
    TCK m. 185 kapsamında, zehirli madde katma suçuna ilişkin davada; hem idari yaptırım hem de beraat kararları birlikte değerlendirilerek inceleme yapılmıştır.
    Yargıtay’ın Değerlendirmesi:
    Bu karar, suçun işleniş şekline göre idari ve cezai sorumluluğun bir arada değerlendirilebileceğini göstermektedir.
    Anlamı:
    Suçun hem kamu sağlığına yönelik somut tehlike oluşturması hem de idari yasalarda yer alan yaptırımlarla örtüşmesi durumunda, her iki alanda da işlem yapılabileceğini ortaya koyar.

  • Genel Yaklaşım ve Analizler

    Bazı Yargıtay kararlarının ardından yapılan akademik ve hukuki analizlerde öne çıkan ortak noktalar:

    • Tehlike Suçu Niteliği:
      Fiilen zehirlenmenin gerçekleşmiş olması aranmamaktadır; yeter ki yaşam ve sağlık açısından bir tehlike oluşmuş olsun.

    • Mikroplandırma ve Bozma Eylemleri:
      Gıdaların mikroplandırılması veya usulüne uygun olmayan işlemlerle yapısını bozmak da “bozma” kapsamında değerlendirilerek suç sayılmaktadır.

    • Suçun Kapsamı ve Suç Konusu:
      Kanunda belirtilmeyen katkı maddeleri, bozulmuş gıdalar, tarihi geçmiş ürünler, hatta metil alkol gibi yapısal bozulmaya sebep olan unsurlar dâhil; “her türlü yenilebilir, içilebilir ya da kullanılabilir şey” suç kapsamındadır.

    • Kamu Sağlığına Yönelik Tehlike:
      Makro planda söz konusu suç, belirli bireyleri değil tüm toplumu ilgilendiren bir tehdit unsuru olarak tanımlanır.


8. Ceza Yargılamasında Dikkat Edilecek Hususlar

  1. Delillerin hızlı toplanması (numune alma, laboratuvar raporları).

  2. Ürün zincirinin takibi (üretici–distribütör–satıcı).

  3. Kamuoyunun bilgilendirilmesi (AİHM’nin bilgi verme yükümlülüğü içtihatlarına uygun olarak).

  4. Suçun teşebbüs aşamasında engellenmesi (önleyici kolluk tedbirleri).


9. Sonuç

Yiyecek, içecek ve suları bozma veya zehirli madde katma suçu, doğrudan yaşam hakkına yönelik ciddi bir tehdittir. Bu suç, sadece bireysel eylemlerle değil, sistemsel ihmallerle de ortaya çıkabilir. Devletin önleyici tedbir alma yükümlülüğü, AİHM içtihatları ışığında, yalnızca cezai yaptırımla değil, aynı zamanda etkin denetim, bilgi verme ve risk yönetimi mekanizmaları ile yerine getirilmelidir.

Günümüzde bu suç tipi, klasik “zehir katma” eyleminden çok daha geniş bir yelpazeye yayılmış; gıda terörü, endüstriyel ihmal ve dijital satış kanalları üzerinden kontrolsüz ürün sunumu gibi alanlarda da karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, hem ulusal mevzuat hem de uluslararası insan hakları standartları gözetilerek kapsamlı bir yaklaşım geliştirilmesi gerekmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button